Erdoğan Ulusa Seslendi
Abone olBaşbakan Erdoğan, bu ay ki Ulusa Sesleniş konuşmasında, çarpıcı açıklamalar yaptı
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş
konuşmasında, güzel ve bereketli bir baharın ardından, şimdi de
güneşli, aydınlık bir yaz mevsimini karşılamaya hazırlanıldığını
söyledi.
Konuşmasında ekonomideki gelişmelere değinen Erdoğan, şunları
kaydetti: ''Bütün aksi gayretlere rağmen Türkiye büyük
fedakarlıklarla elde ettiği bu aydınlık günleri korumanın
mücadelesini veriyor. Ekonomimiz, çok şükür, artık geçmişle kıyas
dahi kabul etmeyecek bir seviyeye gelmiştir. Geçtiğimiz günlerde
uluslararası piyasaların tamamında görülen dalgalanma, Türkiye'de
de bir miktar kendini hissettirmiştir.
Unutmamalıyız ki bu, piyasa ekonomisi koşullarında tamamen doğal
bir hareketliliktir. Türkiye artık, bu ve benzeri dalgalanmaları
aşabilecek, bunlara karşı direnç gösterebilecek bir yapıya
kavuşmuştur. Ekonomimizin nereden nereye geldiğini lütfen
hatırlayınız... Biz iktidara gelmeden önce, manzara neydi lütfen
şöyle bir eskiye giderek gözünüzün önüne getiriniz. Enflasyon iki
haneli, üç haneli oranlarda.
Piyasalarda tam bir belirsizlik havası hakim. Sürekli politika
değişikliği, sürekli güvensizlik... Yolsuzluk iddiaları ayyuka
çıkmış. İstikrar bir türlü yakalanamıyor. Türkiye siyasetiyle,
ekonomisiyle yaz boz tahtasına dönmüş. Makroekonomik göstergelerin
neredeyse tamamı bozulmuş. Borçlanma faizleri yüzde 60'ların
üzerinde, vadeler oldukça kısa, borçlar almış başını gidiyor.
Doğrudan dış sermaye varlığından söz etmek mümkün değil. İhracat
düşük, turizm geliri düşük, özelleştirme neredeyse hiç yok.
Hükümetin çözüm üretmek için attığı her adım siyasi
istikrarsızlıkla karşılanıyor ve akamete uğruyor.
Siyaset kurumu çözüm üretemiyor, milletimizin beklentilerini,
umutlarını boşa çıkarıyor, sürekli kan kaybediyor... Bu ortamda
işsizlik artıyor, esnaf tek tek kepenklerini kapatıyor, fabrika
bacaları sönüyor, çarklar susuyor, yoksulluk çığ gibi büyüyor. Tam
bir umutsuzluk havası. Ne tek tek vatandaşlar, ne yatırımcılar, ne
ihracatçılar, ne girişimciler, kimse önünü göremiyor...''
-GÜVEN VE İSTİKRAR-
Hükümetin devraldığı Türkiye manzarasını bu sözlerle anlatan
Başbakan Erdoğan, üçbuçuk yıl gibi kısa bir sürede bu tablonun
tamamen değiştiğini ve Türkiye ekonomisinin bir atılım dönemine
geçtiğini ifade etti. Bugün birçok göstergede kriz öncesi
seviyelerin değil, son on yılların, hatta kimi zaman Cumhuriyet
tarihinin en iyi seviyelerinin yakalanmış durumda olduğunu belirten
Erdoğan, ekonomideki başarılardan örnekler vererek şunları söyledi:
''Yüzde 120'lere varan enflasyon dönemlerinden bugün yüzde 8'in
altına geldik. Yüzde 60'larda seyreden faizler yüzde 13'lere kadar
geriledi. İhracatımız 3 yılda 2 kattan fazla artarak 73 milyar
doları aştı. Kamu Net Borç Stokunun GSMH'ya oranı yüzde 90'lar
seviyesindeyken yüzde 55.8'e geriledi.
İlk defa kamu net borç stokumuz nominal bazda 2005'te bir önceki
yıla göre geriledi. 50 küsur yıl boyunca 1 milyar dolar seviyesini
aşamayan doğrudan uluslararası yatırım, 2005 sonu itibariyle 9.7
milyar dolara çıktı. Bu yıl çok daha yüksek bir seviye bekliyoruz.
Özelleştirme uygulamalarında yine tarihi başarılar elde ettik.
2005'te turizm gelirlerimiz 18 milyar doları aşarak rekor kırdı. Bu
ortama nasıl gelinmiştir? Türkiye ekonomide bu atılımı nasıl
gerçekleştirmiştir? Dün krizlerle umutları tükenen bir ülke, bugün
nasıl olmuş da dünyanın yükselen yıldızları arasında yerini
almıştır? Bu sorunun tartışmasız cevabı, güven ve istikrardır.
Türkiye, siyasetiyle, dış politikasıyla, güvenliğiyle,
demokratikleşme ve insan hakları alanındaki atılımlarıyla, Avrupa
Birliği'ne doğru attığı kararlı adımlarla, hoşgörü ve uzlaşma
ortamıyla, diyalogla bu seviyeleri yakalayabilmiştir.''
-''TECRÜBE VE DONANIMA SAHİP KADROLAR
YÖNETİMDEDİR''-
Ulusa Sesleniş konuşmasında piyasalarda yaşanan hareketliliğe de
değinen Başbakan Erdoğan, faizlerde, döviz kurlarında ve borsada
inişler, çıkışlar yaşandığını hatırlatarak, şöyle konuştu: ''Şunu
bir kez daha altını çizerek belirtmek isterim ki, bunlar işleyen
bir piyasa ekonomisinde tamamen doğal hareketlerdir. Daha da
önemlisi bunlar tüm dünyada, bütün gelişmekte olan ekonomilerde
yaşanan hareketliliklerdir. Bugün Türkiye'yle birlikte, Arjantin,
Brezilya, Meksika, Güney Kore, Rusya, Macaristan, Polonya gibi
gelişmekte olan ülkelerde de az ya da çok aynı hareketlilik
yaşanmaktadır. Hatta sadece gelişmekte olan ülkelerde değil,
gelişmiş ülkelerde de benzer hareketlilikler görülmektedir.
Tüm ilgili kurumlarımız da bu hareketlilikleri yakından izliyor,
gerektiğinde de önlemleri uygulamaya geçirmeye hazır bekliyorlar.
Burada şunu belirtmek isterim: Biz yarınlara ilişkin ulaşılabilir
güzel hayaller kuruyoruz. Mutlu, müreffeh, kalkınmış bir ülke
hedefimiz var. Bundan bir milim bile sapma gösteremeyiz. Onun için,
sıkı bütçe uygulamalarımız, disiplinli para politikalarımız aynen
devam edecektir. Yapısal reformlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz.
Makroekonomik hedeflere ulaşma konusundaki kararlılığımızdan da
asla vazgeçmeyeceğiz. Ülke olarak ekonomik kırılganlığımızı önemli
ölçüde aşmış, bu tür küresel dalgalanmalara mukavemet
gösterebilecek bir yapıya kavuşmuş durumdayız.
Her esen rüzgarla savrulup giden o eski Türkiye'den bugün artık
eser yoktur. Bugün, dalgalı denizde de, durgun denizde de bu gemiyi
rotasında tutabilecek tecrübe ve donanıma sahip kadrolar
yönetimdedir. Milletimizin beklentilerini asla hayal kırıklığına
dönüştürmeyeceğiz. İnsanımız Türkiye'nin son üçbuçuk yılda elde
ettiği siyasi ve ekonomik kazanımları bu türden konjonktürel
dalgalanmalara feda edeceğimiz düşüncesine kapılmasın. Bu
kazanımlar, bu güven ve istikrar ortamı, bu büyüme çizgisi mutlaka
korunacaktır.'' Başbakan Erdoğan, bu kazanımların geleceğin mutlu
ve müreffeh Türkiyesinin temelini ve zeminini oluşturacak
kazanımlar olduğunu da vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştaya yapılan saldırının
Türkiye'nin huzur ve istikrarına, Cumhuriyetin kurumlarına ve
değerlerine karşı yapılmış bir saldırı olduğunu kaydederek, ''Bu
karanlık saldırı milletimizin vicdanında asla affedilmeyecektir''
dedi. Erdoğan, Hükümetin, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk
devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni bu tür karanlık komplolara
karşı savunmak için tam bir kararlılık içinde olduğunu da
vurguladı.
''Mayıs ayını Türkiye'nin ihtiyaçları doğrultusunda
gerçekleştirdiğimiz önemli iç ve dış seyahatlerle, yoğun bir
çalışma temposuyla geçirdik'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin güneyinden
güneydoğusuna uzanan bir güzergahta şehirleri dolaşarak hem
açılışlar gerçekleştirdiklerini hem de vatandaşların dertlerini ve
ihtiyaçlarını bizzat kendilerinden dinleme fırsatı bulduklarını
söyledi. Hükümet olarak, toplumsal yaraların sarılmasına,
yoksulların ihtiyaçlarının karşılanmasına, tarihi ve kültürel
değerlerin yaşatılmasına büyük önem verdiklerini vurgulayan
Erdoğan, bu anlayışın bir gereği olarak üçbuçuk yıl içinde 1111
vakıf eserinin onarım ve restorasyonunun tamamlandığını ifade
etti.
Yurt gezilerinde Toplu Konut İdaresi tarafından yapılan konutların
temel atma ve anahtar teslim törenlerine katıldığını da hatırlatan
Erdoğan, ''Hızımızı hiç kesmeden, bir projeyi tamamlayıp diğerinin
temelini atmak suretiyle ülkemizin dört bir yanını çağdaş,
konforlu, sağlam konutlarla süslemeye devam ediyoruz, edeceğiz.
Sadece üst gelir seviyesindeki insanlarımıza değil, orta gelir
gruplarına, alt gelir gruplarına, evet hepsine varıncaya kadar
konut sahibi olmayı aklına bile getirmeyen insanlarımıza en
ekonomik şartlarla konut sahibi olma imkanını sağlıyoruz. İnşallah
bu çalışmalarımız çeşitlenerek sürecek ve 2007 sonu itibariyle 250
bin konutluk hedefimizi de yakalayacağız'' diye konuştu.
-DUYGU BİRLİĞİ
- Ulusa Sesleniş konuşmasında, Türkiye'nin sahip olduğu insani
değerlerle, birlik ve beraberliğiyle, dayanışma ve kardeşlik
kültürüyle zengin bir ülke olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan,
şunları kaydetti: ''7 Mayıs'ta gittiğimiz Diyarbakır'da,
insanımızın gücünü, bu ülkeye, bu ülkenin ideallerine bağlılığını
bir kere daha müşahede ettik. Bölgede ekonomik ve sosyal sıkıntılar
olduğu bir gerçektir. Ama şunu da rahatlıkla söyleyebiliriz ki, o
sıkıntıları günden güne hal yoluna koyacak duygu birliğine sahibiz.
Elbette elimizde sihirli değnek yok. Ancak bütün bu sıkıntıları
çözme sürecine girmiş bulunuyoruz. Hükümetimizin bu konuda sahip
olduğu siyasi irade, attığımız adımlar ortadadır. Gezimiz sırasında
Diyarbakırlıya iş ve aş sağlayacak 21 fabrikayı faaliyete
geçirdik.
Hükümetimizin teşvik uygulamalarının bölgeye getirdiği bu ekonomik
kazanımları, bu hareketliliği gurur ve mutlulukla yaşıyoruz.
İnşallah önümüzdeki dönemde çok daha güzel gelişmeler, çok daha
önemli yatırımlarla bölge ekonomileri adım adım canlanacaktır.
Böylece şehir şehir, bölge bölge ayağa kalkarak güçleneceğiz.
Sadece Diyarbakır'da değil, sadece Adıyaman'da, Şanlıurfa'da,
Adana'da, Siirt'te değil, yurdun her köşesinde, hemen her gün
fabrikalar açılıyor, yollar, hizmet binaları, okullar hastaneler
inşa ediliyor, konut projeleri gerçekleştiriliyor. Bu ülkeyi bir
uçtan bir uca aydınlık geleceğine taşıyacak olan bir imar
seferberliği içindeyiz. Ama asıl hedefimiz Antalya'da olanın
Diyarbakır'da, Adana'da olanın Adıyaman'da eksik kalmayacağı bir
Türkiye'ye doğru koşar adım ilerlemektir.
Bölgesel gelişmişlik farklarını, gelir adaletsizliklerini, fırsat
eşitsizliklerini ortadan kaldırıncaya kadar gereken neyse aşkla,
şevkle, fedakarlıkla yapacağız. Türkiye adaletle kalkınan, sevgiyle
kenetlenen, bilgiyle ilerleyen bir ülke olarak bir gün mutlaka ama
mutlaka hepimizin göğsünü kabartacak bir medeniyet seviyesine
yükselecektir. Bu güzel günlerin çok uzakta olmadığına samimiyetle
inanıyorum, o heyecanı kalbimde hissediyorum.''
-TÜRKİYE'NİN ÖNCÜ ROLÜ-
Mayıs ayının dış seyahatler bakımından da oldukça yoğun geçtiğini
belirten Erdoğan, Mayıs ayının bir zirveden diğerine koşulan
bereketli bir ay olduğunu dile getirdi. Çeşitli uluslararası
toplantılarda, Türkiye'nin tezlerini en güçlü şekilde dile
getirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Çeşitli alanlarda
uluslararası işbirliği imkanlarımızı geliştirmenin gayreti içinde
olduk'' dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bütün bu yoğun dış trafik sırasında,
Türkiye'nin son üç buçuk yıl içinde bölgesinin ve dünyanın önemli
merkezlerinden biri olma yolunda attığı diplomatik adımların
karşılık bulduğunu da bir kere daha müşahede ettik. Şunu sevinerek
ifade edebilirim ki, dünya barışının, insan hakları ve
özgürlüklerin, eksiksiz demokrasinin tesisi konusunda Türkiye'nin
öncü rolü her geçen gün biraz daha pekişmektedir.
Dünya ülkeleriyle daha yakın ilişkiler kurma, gerek ekonomik, gerek
siyasi, gerekse kültürel anlamda Türkiye'nin küresel ağırlığını
arttırma yolundaki yoğun çabalarımız bundan sonra da devam
edecektir. Türkiye'nin içine kapanamayacak kadar büyük ve önemli
bir ülke olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadan çağdaş dünyadaki
yerimizi almanın gayreti içinde olacağız.''
-HAİN PLANLAR-
Mayıs ayında, Türk Milleti için tarihi anlamı büyük olan 19 Mayıs
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın bir kere daha coşkuyla
kutlanıldığını belirten Erdoğan, bu yıl 19 Mayıs'ın, Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun
125. yıldönümü nedeniyle daha da anlamlı hale geldiğini ifade etti.
Bu güzel bayram ve anlamlı yıldönümünde gençlerle bir araya gelerek
100. yılını kutlamaya hazırlanan Cumhuriyetin gelecek ufkunu
konuştuğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Gördük ki gençlerimiz, Cumhuriyet değerlerini, Türkiye'yi çağdaş
uygarlık seviyesinin ötelerine taşıyacak bir ruhla
sahiplenmektedirler. Yine gördük ki barışa ve demokrasiye sonuna
kadar inanan, bilgi çağının gereklerine uygun biçimde kendini
yetiştiren, düşünen, değerlendiren, üreten genç zihinler
Türkiye'nin aydınlık geleceğinin mimarları olmaya hazırdırlar. Bu
ülkenin huzur ve istikrarına yönelik hain planlar, bu berrak genç
zihinlere çarparak mutlaka akim kalacaktır. Türkiye demokrasiyle
zenginleşerek, adaletle kalkınarak, özgürlüklerle güçlenerek yeni
ve tertemiz bir sayfa açmıştır. İnanıyorum ki bundan böyle her 19
Mayıs'ı biraz da bu tazelenmenin, bu dinamizmin, bu değişim ruhunun
bayramı olarak kutlayacağız.''
29 Mayıs'ta İstanbul'un fethinin de kutlandığını hatırlatan
Başbakan Erdoğan, İstanbul'un fethinin, özellikle gençliğin bir
fetih ruhuyla geçmişten geleceğe nasıl yürümesi gerektiği, bir
çağın nasıl kapanıp yeni bir çağın nasıl açıldığı ve bunun içinin
nasıl doldurulduğunun görülmesi bakımından çok anlamlı olduğunu
bildirdi. Erdoğan, ''Bu bakımdan, özellikle İstanbul'umuzun bu
fethi yaşadığı anlamlı günlerde tüm İstanbulluları bu manada da
tekrar kutluyorum, tekrar tebrik ediyorum. Ama tabii sadece
İstanbul'la sınırlı kalmayan, ülkemizin genelini kapsayan bu ruhun
gelecek nesillere de çok şeyler kazandıracağına inanıyorum''
dedi.
-DANIŞTAYA SALDIRI-
Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında, Danıştaya yapılan
silahlı saldırıya da değinerek şunları kaydetti: ''Bildiğiniz gibi,
Mayıs ayı içinde bütün bunların yanında hepimizi derinden sarsan
elim bir hadise yaşadık. Bu menfur olay Türkiye'nin huzur ve
istikrarına, Cumhuriyetimizin kurumlarına, değerlerine karşı
yapılmış bir saldırıdır. Bu karanlık saldırı milletimizin
vicdanında asla affedilmeyecektir. Olayın faili saldırıdan hemen
sonra yakalanmıştır.
Hükümet olarak, olayın meydana geldiği 17 Mayıs'tan bugüne kadar
suçluları bütün bağlantılarıyla birlikte adalete teslim etmek için
yoğun bir gayret içindeyiz. Ancak şunu da ifade etmeliyim ki;
Türkiye'nin huzur ve istikrarına, değişim iradesine ve gelişme
azmine yönelik benzer provokatif eylemlerle başa çıkabilmek için,
millet olarak sağduyunun sesini yükseltmek durumundayız.
Hükümetimiz, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan
Türkiye Cumhuriyeti'ni bu tür karanlık komplolara karşı savunmak
için tam bir kararlılık içindedir. Türkiye'yi mutlaka ama mutlaka
Cumhuriyetimiz için de, demokrasimiz için de güvenli bir ülke
haline getireceğiz. Bu yolda güvenlik güçlerimize ve yargı
teşkilatımıza güvendiğimizi de bir kere daha üstüne basarak
vurgulamak istiyorum.
Anayasal kurumlarımızın dayanışmasıyla, toplumsal uzlaşma ve ortak
akılla bu işin üstesinden de geleceğiz. Milletimizle birlikte
şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da demokrasinin, adaletin,
değişim ruhunun, hak ve özgürlüklerin arkasında dimdik durmaya
devam edeceğiz.'' Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasını
''Çok daha güzel, çok daha aydınlık, çok daha parlak günler''
dilekleriyle tamamladı.