Erdoğan: Suriye’de hakimiyet muhaliflerde
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de Esed rejiminin hakimiyeti kaybettiğini belirterek, "Şu anda hakimiyet muhalif güçlerde" diye konu...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de Esed rejiminin
hakimiyeti kaybettiğini belirterek, "Şu anda hakimiyet muhalif
güçlerde" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, SETA Vakfı’nın düzenlediği konferansta yaptığı
konuşmanın ardından basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan, "Suriye’de aslında rejim hakim değil. Şu anda hakimiyet
muhalif güçlerdedir. Esad’ın elinde kullanmış olduğu füzeleri var,
uçaklarla bombardıman yapıyor, tanklarla, toplarla halkının üzerine
gidiyor. Ve artık ölü sayısı 100 bine doğru gidiyor. Ama
muhaliflerin kara hakimiyetindeki durumu farklı. Şu ana kadar 283
füze attılar, bu NATO kayıtlarında mevcut" dedi.
’Rejim sarin gazı kullanıyor’’
Erdoğan, "Ayrıca sarin denilen bir kimyasal silahı da
kullanıyorlar, bu da var. Bütün bunların yanında, bunlara rağmen
fedai can eden bir Suriye halkı var. Biz tabi Suriye’de rejimin
karşısında, Suriye halkının yanındayız. Onlarla bu mücadeleyi
sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
’’Rusya ve Çin sürece dahil edilirse çözüm hızlanır’’
Erdoğan konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Ve bu mücadelede destek veren ülkeler var. Bu destek bundan
sonraki süreçte daha da fazlasıyla artacaktır. Dün akşam yaptığımız
görüşmelerde de, bu işin bir yerde, olumlu yaklaşımlarını Sayın
Başkan’dan da aldım. Askeri noktadaki müdahale ayrı bir konu. Ama
burada 2. Cenevre süreci diye ifade edebileceğimiz süreç var ki, bu
sürece Rusya’yı ve Çin’i dahi edebilme sürecidir. Temennim odur ki,
Rusya ve Çin bu sürece dahil edilebilirse, daimi üyelerin bütünü de
burayla ilgili alınabilecek bir kararı çok daha rahat alacaklardır.
Ve bu süreci çok daha hızlandıracaktır. Çünkü bu süreçte aslında
hepsi de Esed’siz bir geçiş sürecinden bahsediyorlar."
"Sayın Putin’in bana mesela şu ifadesi var, İstanbul’daki basın
toplantısında bizzat söyledi, ’Ben Esed’in avukatı değilim.
Suriye’nin avukatı da değilim, olanlardan memnun da değilim’ dedi.
E şimdi ben o zaman Sayın Putin’den daha başka şeyler bekliyorum.
Eğer değilsek, o müvekkili bırakmak lazım. Atılması gereken adım
neyse bu adımın atılması gerekir."
"Bunları bu seyahatten sonra süratle programımızı, takvimimizi
yapacağız. Başta Rusya olmak üzere, bölgeyi süratle dolaşmak
suretiyle ne gibi adımlar atabiliriz, bunların inşallah
planlamasını yapıp adımları atacağız. Suudi Arabistan, Katar,
Körfez ülkelerinin tamamı, bunlarla görüşmek suretiyle bu sürece
çok daha etkin bir şekilde devam etmemizin gerektiğine inanıyorum.
Ben sayın Başkan ile yaptığımız ile görüşmeleri de olumlu bir
havada geçtiğini sizlere rahatlıkla ifade edebilirim."
"Allah’ın adaleti kesindir"
Erdoğan, Sınır Tanımayan Din Adamları örgütünden gelen bir soru
üzerine, "Allah’ın adaleti kesindir. Orada tereddüt söz konusu
değildir. O er geç tecelli eder, nerede, nasıl, ne zaman, o bizim
tasarrufumuzda olan birşey değil. Ama muhakkak tecelli eder. Kaldı
ki hepsi de bu dünyada tecelli etmeyebilir, bizim inancımızdan
hareketle söylüyorum, Hristiyanlıkta nasıldır, Musevilikte nasıldır
onu bilemem ama şunu bilirim: İslam’da Allah’ın iki önemli ismi
şerifi vardır ki bunlardan bir tanesi Rahman, bir tanesi Rahim’dir.
Rahman, tüm insanlığadır. Allah tüm insanlığa merhamet eden, yani
kendisine inanana da, inanmayana da hepsine merhamet eder. Çünkü en
büyük merhamet sahibi O’dur. Rahim ise, ebedi aleme, ölüm ötesine
aittir. Ölüm ötesinde ise kendisine inanan, kendi emirlerini yerine
getiren, nehiylerin kaçanlara olan, oradaki tecellisidir. Şimdi biz
bu dünyada Rahman ismi şerifi ile O’nun merhametine yaslanmışız,
ama ebedi alemde de Rahim ismi şerifinden kimler nasibini alacak
onu da burada belirlemek mümkün değil" cevabını verdi.
Erdoğan, "Ancak din adamlarına düşen bir şey var. Din adamları önce
kendileri bir araya gelmelidir, kendileri toplanmalıdır. İslam
dünyasının temsilcileri, Hristiyan dünyasının temsilcileri,
Musevilerin temsilcileri bir araya gelmelidir. Ve tüm insanlığa
ortak mesajlarını vermelidir" şeklinde konuştu.
"Ben savaşa karşıyım"
Başbakan ayrıca, "Ben savaşa karşıyım. Savaşı, duyarlılığı olan
hiçbir insan tabi ki kabullenemez, kabul edemez. Ama öyle bir an
vardır ki, o işte, son kelimenin, cümlenin demiyorum, kelimenin
yapılacağı andır ki, orada savaş ve adalet eş anlamlıdır. İşte onun
karar anı çok önemlidir. Din adamları eğer bu işi müşterek olarak
yürütürse, sınır aşan din adamları burada ortaya çıkarlarsa,
inanıyorum ki orada farklı bir netice oluşabilir. Siyasiler bana
göre onlardan sonradır. Onlar yeter ki bu zemini hazırlasınlar"
dedi.
(İHA)