Erdoğan Suriye için gerekeni yapacak
Abone olBaşbakan Erdoğan, Pekin'den Şam'a sert mesajlar yolladı. Erdoğan, Esad'ın askerlerinin Türkiye sınırında kan dökmesine ateş püskürdü.
Çin temaslarını sürdüren Başbakan Erdoğan Pekin'de basın
toplantısı düzenledi. Suriye askerlerinin sınır ihlallerini
gündemine alan Erdoğan'ın hedefinde Esad vardı:
"Bu sınır ihlaline yönelik olarak da bizler de son
değerlendirmeleri yapacağız, gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanımız
yoğun bir şekilde çevre ülkelerle diplomasimiz de devam ediyor.
Ondan sonra da atılması gereken adımları tabii ki
atacağız."
Bir gazetecinin ''Suriye konusunda Türkiye sanki bir yerlere zorlanıyor gibi kaygı var. Böyle bir kaygı taşıyor musunuz en son sınır ihlali ile birlikte?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
BİZ BU KAPILARI KAPAYAMAYIZ
"Türkiye olarak da bizim bu noktada velev ki birincisi, velev ki
ikincisi olsa dahi bizim ne yapmamız gerekir bu çok önemli. Yani
bir sınır ihlalinin olması halinde Türkiye ne yapmalıdır? Başka
ülkeler uluslararası siyasette, uluslararası hukukta ne yaptıysalar
tabii ki Türkiye'de sonunda onu yapacaktır. Bu bize uluslararası
hukukun da tanıdığı bir haktır. Ama bakın biz şu ana kadar yaklaşık
25 bin insanı geçici bir sığınmacı olarak kabul ettik, ediyoruz. Bu
rakam nereye kadar gider? 100 bin mi olur, daha fazla mı olur? Biz
bu kapıları kapayamayız. Çeşitli uluslararası televizyon
kanallarında bu insanların nasıl kaçtığını görüyorsunuz. Herhalde
bu insanlar keyfinden kaçmıyor. Burada keyfilik yok, bunlar ölümden
kaçıyorlar. Siz bu insanlara kapılarınızı kapayamazsınız.
Kapadığınız zaman o insanları gayri insani olarak adeta tost
edersiniz. Böyle bir şey de olmaz.''
ATILMASI GEREKEN ADIMLARI ATACAĞIZ
Suriye'den kaçanların kabul edildiğini belirten Erdoğan, şöyle
devam etti:
''Bu kaçan insanları bile arkadan vuruyorlar. Burada çocuk, kadın
böyle bir şeye de bakmıyorlar, acımasızca vuruyorlar. İşte sayın
Annan'a söz verdi, söz verdiğinden bu yana yine her gün 60, 70, 80,
100 kişi öldürülmeye devam ediyor. Böyle bir durum var. Bir de
tabii çok açık, net bir sınır ihlali artık oluşmuştur, bu da
ortadadır. Bu sınır ihlaline yönelik olarak da bizler de son
değerlendirmeleri yapacağız, gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanımız
yoğun bir şekilde çevre ülkelerle diplomasimiz de devam ediyor
ondan sonra da atılması gereken adımları tabii ki atacağız.''
"BU İNSANLARIN FERYADINI DUYMAMAZLIKTAN
GELEMEYİZ"
Bir gazetecinin uluslararası hukukun tanıdığı bütün hakların
kullanacağını söylediğini belirterek, ''Bu tampon bölgenin hayata
geçirilmesi anlamına mı geliyor?'' demesi üzerine Başbakan Erdoğan,
bu konuda şudur, budur diye kesin bir şey söyleyemeyeceğini
belirtti. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Masaya yatıracağız. En isabetli olanı neyse, şüphesiz ki en uygun
olanı neyse oradan farklı olanına gitme gibi bir adımımız
olacaktır. Farklıdan kastım da düşünmek istemediğimizdir. Oraya
gitmektir. Ama bizi buna zorlarsa Suriye rejimi zorlar. Zorlamaması
için de atılması gereken adımı orası atması gerekir. Biz şimdi
Rusya'ya gerekeni söylüyoruz, diyoruz ki; 'Böyle böyle...Şartları
görüyorsunuz. Şu anda 25 bin insan benim ülkeme sığındı. Bunların
bize şu andaki maliyeti 150 milyon doları buldu, şu ana kadar.
Attığımız adımları da durdurmuyoruz. Düşünüyoruz ki bu iş 100 bine
doğru giderse. Onlar geldikten sonra ben orada konteyner kent
kurayım olmaz. Gelmeden tedbirleri alacaksınız oradaki bütün ön
hazırlıkları yapacaksınız ki bunlar geldiği zaman başlarını
koyabilecekleri bir yer olsun. Kampların içinde bile 'Türkiye bizi
niye kurtarmıyorsunuz' diye bir feryat edenler de var. Çünkü
Türkiye'ye öyle bakanlar var. Bir kurtarıcı gözüyle bakıyorlar. Bu
insanların feryadını biz duymamazlıktan gelemeyiz. Bizim ne
medeniyetimizde bu var, ne kültürümüzde bu var. Sahiplenmek
durumundayız.''
BUNLARDAN TERÖRİST OLUR MU?
Bazılarının buradaki insanları terörist olarak nitelendirdiğini,
böyle bir yaklaşımda olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bu
insanları gidip gördüğünüz zaman bunun saf, samimi Suriye halkı
olduğunu görüyorsun zaten. Çocuk, kadın bunlar. Hala orada
oyuncakları ile oynayanlar var. Bunlardan terörist olur mu? Bunlara
terörist nazarıyla bakacak kadar siyasette maalesef belli bir
mahrumiyeti yaşayanlar var. Onlara diyoruz ki, 'Gidin oraları
gezin, dolaşın'' diye konuştu.
Kendisinin de orayı göreceğini belirten Erdoğan, ''Gördükten sonra
oradaki vatandaşın, halkın bütün arzularını, taleplerini tekrar
kendilerinden bizzat dinlemeyi.. Benim ertelenmiş bir ziyaretimdi
bunu da yerinde yapacağız'' dedi.
SURİYE ESKİ DESTEĞİ BULAMAZ
Rusya ile görüşüldüğünü hatırlatan Erdoğan, ''Başta farklı
yaklaşırken sonradan 'O zaman birlikte çalışalım...' Ama bu
yaklaşım Sayın Putin'in de yaklaşımıdır Sayın Medvedev'in de
yaklaşımıdır. 'Beraber çalışalım' bunu söylüyorlar'' diye
konuştu.
''Fakat BM Güvenlik Konseyi'nde artık eski desteği Suriye'nin
bulacağı kanaatinde değilim'' diyen Başbakan Erdoğan, Çin Halk
Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile de görüşeceğini, onların konuyla
ilgili görüşlerinin farklı bir noktaya gelmiş olması yönündeki
temennisini de bildirdi. Rusya ile görüşmelerinin de olacağını dile
getiren Erdoğan, ''Benim inancım şudur ki: Hak yerini bulacaktır.
Çünkü burada çok büyük bir zulmün olduğu açık net ortada. Zulümle
sonuna kadar abad olunmaz bir yerde hak yerini bulacak'' dedi.
"NİYE ŞEYTANIN AVUKATLIĞINA SOYUNUYORSUN?"
Bir gazetecinin, ''Diplomatik baskı sonuç vermezse, Esed yönetimi
de kalırsa sıcak bir müdahale ihtimali görüyor musunuz?'' sorusu
üzerine Erdoğan, ''Niye şeytanın avukatlığına soyunuyorsun?''
dedi.
Olabilecek tarafların söylenmesini olaylara tersten yaklaşılması
gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bu konuyla ilgili BM'nin
böyle bir kararı almasının neticeleri geçmişte görülmüştür.
Dolayısıyla oradan bakarak değerlendirirsek daha isabetli olur''
diye konuştu.
Yaşananların ardından uluslararası kamuoyunda BM-Arap Birliği özel
temsilcisi Kofi Annan'ın yaklaşımına bittiği yönünde görüşlerin
olduğu belirtilerek değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan,
Annan'ın yaklaşım tarzına yönelik başından itibaren 'inşallah'
dediklerini ancak bunun tutmadığını söyledi. Tutmayacağını
gördüklerini de belirten Erdoğan, ''Sayın Annan'a bunu söylediğimiz
halde, Annan çok umutluydu. Tutmadığı da ortaya çıktı. Bundan
sonraki sürece yönelik bugün yine pek bir şey olacağına ihtimal
vermiyorum. Bir yerden çekse öbür yere tankını, topunu götüren bir
zihniyet, bir anlayış bu'' dedi.
DOĞRU NEYSE SÖYLEMEK ZORUNDAYIZ
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ''İran, 5 1 nükleer müzakerelerin
İstanbul'da yapılması konusunda mutabık kalındığını açıkladı. Bu
konuda daha önce bir söyleminiz olmuştu bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Bu zat çıkıp bunu konuştuğu anda Dışişleri Bakanımız, İran
Dışişleri Bakanı ile konuştuğunda 'O kişisel düşüncesidir İran'ın
düşüncesi değildir' diye bir yaklaşımda bulundular. Bizim belki
İstanbul'daki değerlendirmemiz üzerine bunu yapmış olabilirler veya
o açıklamamız onları çok rahatsız etmiş olabilir. Biraz da bu bizim
kendi kişisel karakterimizin de gereğidir. Çünkü doğru neyse bu
doğruyu söylemek zorundayız. Orada da söylediğimiz bizim budur.
İstanbul'da böyle bir toplantının yapılması aslında kendilerine
birçok şeyi kazandırabilirdi. Ama kalkıp da o zatın böyle bir
açıklamayı yapmış olması veya başkalarının böyle açıklamalar yapmış
olması sonunda bir yanlışın doğrultularak teslimi durumuna
geldi.
İstanbul'da kalkıp bu toplantıyı yaparsak bu İstanbul'a bir itibar
kazandırmaz, sadece tarihe bir kayıt düşülür yani İstanbul
anlaşması veya İstanbul sözleşmesi diye, budur olay. Ama herhalde
bunun farkında değildi o zat böyle bir açıklama yaptı. Bu yola
çıkarken onlardan böyle bir arzu, böyle bir talep geldiği için,
daha açık söyleyeyim dini lider İstanbul'da bunun olmasını
istediğini bize teyit etti. Karşı taraf zaten Ahmet Bey'e onlar da
bunu teyit etmişlerdi. Bunu teyit ettikleri için de mesele
bitmiştir diye biz olaya baktık. Ondan sonra böyle bir durum olunca
bu bizim ilkeli olma anlayışımıza ters geliyor bunu da tabii
söylemek durumundayız. Olayın aslı budur.''