Erdoğan Süleymaniye serçesi

İNTERNETHABER

MHP Lideri Devlet Bahçeli, geçen hafta partisinin grubunda Başbakan Erdoğan'a çuval olayını hatırlatmıştı. Bahçeli'nin bu sözleri üzerine Başmüzakerici Egemen Bağış'tan seneler sonra duyduğumuz bir itiraf geldi.

Bağış, başına çuval geçirilen askerlerin Başbakan Erdoğan tarafından kurtarıldığını açıkladı. Bugün de Bahçeli'nin gündem konusu 'çuval' olayı oldu.

Egemen Bağış'ın sözlerini hatırlatan Bahçeli, çuval olayının kronolojisini vererek, Başbakan Erdoğan'ı eleştirdi.

İşte Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları:

Türk milletinin aklıyla alay etmeyi alışkanlık haline getiren AKP, Başbakan’ın ezik profilinden sahte kahramanlık çıkarmaya gayretlerinde baltayı taşa vurmuşlardır. Türk askerleri 4 Temmuz 2003 günü öğle saatlerinde gözaltına alınmıştır. Askeri makamlarımız girişimleri başlatmış, Başbakan ise bundan iki gün sonra ancak ABD Başkan Yardımcısı ile telefonla görüşebilmiştir.

Göreve başlayan yeni bakanın iddia ettiği gibi, ABD Başkan yardımcısını azarlayarak sorunu çözen kişi Başbakan Erdoğan ise söz konusu nota ise o müzik notası değil diyen pişkin Başbakan kimdir?

Devlet yönetimi anlık tepkilerle değil, objektif bilgilere dayalı rasyonel adımlarla yürüyen bir süreçtir diyerek ipe un seren Başbakan kimdir?

'Kimse gerilimden medet ummasın. Biz bakkal değil devlet idare ediyoruz' diyerek eleştirilerden kaçmaya kalkan kişi nerenin başbakanıdır? Bu çirkin olay konusunda sayın Başbakan'ın sözde kahramanlık hikayesinin satır başları bunlardır.

Erdoğan Davos'ta şahin, Süleymaniye'de serçe... Haberin devamında...

[PAGE]

DAVOS'TA ŞAHİN, SÜLEYMANİYE'DE SERÇE

ABD bu konuda kamuoyu önünde Türkiye’den özür bile dilememiştir. Daha üzücü olan da Başbakan’ın bir talebinin olmamasıdır. Davos’ta şahin, Süleymaniye’de ise serçe olan bu fark karşımızdakinin kişiliği hakkında yeterli olacaktır.

Türkiye bir tarafta yoğunlaşan problemlerin altında ezilirken, öbür tarafta siyasetti kör dövüş nedeniyle asıl nedenlere odaklanamamaktadır.

Ekonomik krizin nedeni Başbakn Erdoğan'ın aymazlığıdır... Haberin devamında...

[PAGE]

KRİZİN NEDENİ BAŞBAKAN'IN AYMAZLIĞI

Ülkemizin birinci meselesi kriz bataklığının kurutulması, kaçan ayarların eski haline getirilmesi, vatandaşlarımızın geçim sorunlarının çözüme kavuşturulması olmalıdır. Türkiye’de her bir ferdimiz araya sıkışmış, ekonomik sıkıntılardan dolayı yaşam standartlarının çok gerisine düşmüştür.

AKP ile birlikte huzursuzluk artmış, geleceğe dönük iyimser beklenti en düşük noktaya gelmiştir. Türkiye’nin üretiminin çökmesinin nedeni kriz değildir. Bu krizin nedeni Başbakan'ın ve hükümetin aymazlığıdır.

Ülkemizde işsizlik sosyal barışımızı tehdit ederken, vatandaşımız borcunu kirasını ödeyemezken başka kobnuların gündeme alınması normal değildir. Siyasi sorurmluluk sahibi AKP ile birlikte milletimizin sorunları artmış ve geleceğe dönük beklenti en düşük seviyeye inmiştir.

Bu itibarla iktidarın gündemi başka aziz milletimizin beklentileri bambaşkadır. AKP hükümeti bu zaman akadar gerilim eşliğinde yönettiği ülkemizde ekonomik meselelerin üzernden gelemeyeceğini anlamış ve kaçmak için hazırlık yapmaya başlamıştır.

Başbakan Erdoğan'ın işsizlikle mücadele başarısızlığı kabul etmesi sonucunda milyonlarca vatan evladı bir kenara bırakılmıştır. Küresel ekonomideki yangın giderek büyümekte güvensizlik sarmalı ve geçtiği yerleri enkaza çevirmektedir. Krizden çıkış sürecinin uzayacağınnı anlaşıllması katlanılacak maliyetlerind e artmasını gösterir.

Krizin bu haliyle sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçları çok fazla olacaktır. Dileğimiz sosyal felaketlerin oluşmaması insanlığın bu kriz belasını altüst etmesidir.

Krizin hangi seviyede olduğu dip yapıp yapmadığı tartışılsa da ekonomiler sarsılmakta ve gün geçtikçe bağışıklık sistemini kaybetmektedirler. Dünyada parasal tuarırının 9 trilyon değere yaklaştığı krize karşı tedbirlerin yeterli olmayacağı en çok konuşulan hususların başında gelmektedir.

Ekonominin girdiği kriz süreceinden kısa sürede çıkabilmek mümkün olmadığı gibi yaşanacak tahribatın büyük olması etkili olacaktır.

Kandırdığınız milletten, yapamadıklarınız için özür dileyin... Haberin devamında...

[PAGE]

YAPAMADIKLARINIZ İÇİN MİLLETTEN ÖZÜR DİLEYİN

Kandırdığınız milletin karşısına çıkın ve yapamadığınız her şey için özür dileyin. Bugün vatan coğrafyasının her yöresinde, akşama kadar iş aramaktan yorulan biçare kardeşlerimizin sayısındaki yükselişi biz çok iyi biliyoruz.

İşsizlikle boğuşan her bir vatandaşımızın, vatandaşların pırlanta satmaları, erken yaşta gemi ticaretine başlamaları, Arap şeyhleriyle ticaret konuşmaları mümkün değilse de asgari düzeyde bir işe sahip olmaları en hakiki hakları olsa gerek.

Başbakan Erdoğan ve bir avuç menfaat şebekesi saltanatlarını sürerken, her bir aziz millet ferdimizin sorgulaması ve iktidarın yüzüne çarpması gereken yolsuzlukları tartışması gerekmektedir. Bunların neresinde adalet inanç vardır.

Su alan gemide filikaya binme hesabı yapan Başbakan'ın işsizleri umursadığını söyleyebilmek için her meseleye dışardan bakıp ''Aldanmayacağız aldatmayacağız'' diyerek en büyük aldatmayı yapan Başbakan Erdoğan’ın milletimizin yararına olacak bir eseri kalmamıştır.

Yeterince aldattınız, haddinden fazla karardınız, tüyü bitmemiş yetimin hakkından, işçinin emekçinin hakkını gasp ettiniz. Yokluğun yoksulluğun bir simidi paylaşarak yemenin ne demek olduğunu çok iyi bilirler.

Hangi dilden anlayacağımızı soran Başbakan’a öncelikle sunu söylemek isterim.. Bizim Türkçe düşünüp Türkçe konuştuğumuzu söylemek istiyorum. Israrla şunu da ifade etmek isterim ki:

-Bizim dilimiz siftah yapmadan dükkânını kapatan esnafın diledir.

-Bizim dilimiz, mahkûmu olduğu borçlarını ödeyeceği derdine düşen çiftçimizin dilidir.

-Bizim vicdanımız çocuğuna harçlık veremeyen, evine ekmek götüremeyen işsiz vatandaşımızın vicdanıdır.

-Bizim derdimiz, indirimleri takip etmekten yorulmuş emeklilerimizin derdidir.

-Bizim kaygımız ek iş yapan, maaşını borçlarına teslim eden memurların kaygısıdır.

Türkiye süratli bir şekilde yolsuzlaşmakta ve yolsuzluğun içine sürüklenmektedir.