Erdoğan Sarkozyye böyle çattı!
Abone olBaşbakan Erdoğan Euronews'e verdiği ilk röportajında Sarkozy'ye çattı: Akla gelmez şeyler ileri sürüyor...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkçe yayına başlayan Euronews'e
verdiği ilk röportajında, AB sürecine ve tam üyelik müzakerelerini
nasıl gördüğüne ilişkin bir soruları yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Avrupa Birliği (AB), bir Hristiyan
kulübü olmamalıdır. AB, mesela bir islamofobya kampanyasının
içerisinde yer almamalıdır. Yer alan bir ülke varsa uyarılmadır,
ikaz edilmelidir” dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“AB üyelerinin bir kısmı ne yazık ki dürüst davranmıyor. Sıkıntı
burada. Bunun niçin söylüyorum? Avrupa Birliği müktesebatı
içerisinde olmayan uygulamalarla Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya
çalışıyorlar. Bu, çok yanlış bir şey. Şunu bilmemiz lazım, bizler
liderler olarak gelip geçiciyiz, ama halklar kalıcıdır. Bir liderin
farklı bir ülke için olumsuz yaklaşımı o ülke halkının o lider
sebebiyle o ülkeye bakışını değiştirir.”
“Sarkozy'den mi bahsediyorsunuz?” sorusu üzerine de Erdoğan, “Sayın
Sarkozy, akla gelmez veyahut aklın kabul etmeyeceği şeyler ileri
sürüyor. Biz ne yaparlarsa yapsınlar, hangi engeli koyarlarsa
koysunlar, çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Sabırla sürdüreceğiz. Ama
tabii bunun da bir sonu var. Ta ki AB, bütün üyeler 'Biz Türkiye'yi
almıyoruz' diyene kadar... Bunu demeleri lazım” karşılığını
verdi.
“Bazı Avrupa ülkelerinin liderlerinin bu olumsuz tavırlarında dini
ve kültürel farklılıkların rol oynadığını düşünüyor musunuz?”
sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
“AB bir Hristiyan kulübü olmamalıdır. AB, mesela bir islamofobya
kampanyasının içerisinde yer almamalıdır. Yer alan bir ülke varsa
uyarılmadır, ikaz edilmelidir. Mesela Türkiye Cumhuriyeti'nin
Başbakanı olarak açık yüreklilikle antisemitizmi lanetlemiş ve onu
bir insanlık suçu olarak görmüş bir liderim. Ama islamofobya
konusunda da hassasım. Çünkü ben bir Müslümanım ve hiçbir zaman
kalkıp da İslam karşıtlığına tahammül edemem. Bunun tabii bir
Müslüman olarak da savunmasını sonuna kadar yaparım. Hiçbir zaman
terörle İslam'ı yan yana getiremez. Kimsenin buna cüret etmesine
ben bir Müslüman olarak, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak
'evet' diyemem.”
BÖYLE BİR TABLODA KİM DÜRÜST
Kıbrıs'taki görüşmelere ve Türkiye'nin bu konudaki AB'den
beklentilerine ilişkin soru üzerine Başbakan Erdoğan, “AB, Kıbrıs
konusuyla alakalı da şu ana kadar samimi davranmamıştır. Yüzde 65
Kuzey Kıbrıs'ta 'Evet' oyu çıktı Annan Planı'na. Güney'de ne oldu?
Yüzde 75 'Hayır' çıktı. Böyle bir tabloda kim dürüst? Kuzey Kıbrıs”
dedi.
“Kıbrıs'ın bu noktaya gelmesinde, şu andaki hale gelmesinde AB'nin
çok büyük hatası var ve bu tarihi bir yanlıştır.
Tarihi bir hatadır. Neyle? Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla...” diyen
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Burada bu konuyla ilgili olarak Sayın Gerhard Schröder'in çok ağır
ithamları var. 'Burada Türkiye'ye, Kuzey Kıbrıs'a ahlaki olmayan
yöntemlerle yaklaşılmıştır' diyor. Angela Merkel ise 'almakta hata
yaptık' diyor. Bunları kendileri söylüyorlar, ama şimdi de kalkıp
Güney Kıbrıs'a sahip çıkıyorlar.
Bir defa Güney Kıbrıs'ı 'Kıbrıs' diye ifade etmek, o da ayrıca bir
siyasi yanlıştır. Zira kuzeyde şu anda güney ile barışık olmayan
ayrı bir devlet var. Ve bu kuzeydeki devleti biz Türkiye olarak
tanımışız. Bu devletin üzerinde bir spekülasyon kabul etmiyoruz.
Başkaları kabul edebilir, bizim için önemli değil. AB üyesi ülkeler
de bu tarihi yanlışıyla anılacaktır, bu, tarihin kayıtlarına da bu
şekilde girecektir, girmiştir de” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, “Yakın zamanda tekrar birleşik bir Kıbrıs
göreceğimizi düşünüyor musunuz?” sorusuna karşılık, şunları
kaydetti:
“Güney Kıbrıs hep kaçamak oynuyor. Ve AB bu noktada Güney Kıbrıs'ı
uyarmak durumundadır. Burada bilinmesi lazım ki, bu süreç ipotek
altına alınmıştır.
Biz bu yıl içerisinde bu işi çözmenin gayreti içerisindeyiz. Bunu
BM zemininde çözelim istiyoruz. Hatta gerekirse bu işi beşli de
yapabiliriz. İki taraf ülke, diğer tarafta Türkiye, Yunanistan ve
İngiltere birlikte bunu yapabiliriz. 3-5 gün önce Sayın Gordon
Brown aradı. Onlar 'bu işi birlikte yapmaya nasıl bakarsınız?'
dediler. Bizim açımızdan herhangi bir olumsuzluk söz konusu değil.
Yani bir araya gelebiliriz, konuşabiliriz. Bütün mesele olaya adil
yaklaşalım. Garantör ülkeler sıfatıyla eğer bu işi yapacaksak, bu
garantiler nelerdir, bunları bilmemiz ve görmemiz lazım. Bizim bu
yıl içerisinde temennimiz bu işin bitirilmesidir.”