Erdoğan: Rize-Artvin Havalimanı 1,5 yıl içerisinde hizmete alınacak
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan, memleketi Rize'de yaptığı konuşmada CHP'nin yönettiği belediyeleri eleştirdi. İBB Başkanı İmamoğlu için "İstanbul'u sel bastı, beyefendi tatilde. Daha dün bir bugün iki. Ben böyle tatil yapamadım" ifadesini kullandı. Öte yandan Erdoğan, Rize-Artvin Havalimanı içinde tarih verdi.
Erdoğan, "Doğu Akdeniz'de petrol veya doğalgaz bulduğumuzda,
bugün ülkemize karşı ileri geri konuşanların hepsi kapımızda sıraya
girecek." şeklinde konuştu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rize’nin Güneysu
ilçesinde düzenlenen toplu açılış töreninde açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, Rize-Artvin Havalimanı'nın 1,5
yıl içerisinde hizmete alınacağını bildirdi.
Rizelilere 31 Mart seçimlerinde verdikleri samimi ve rekor destek için teşekkür eden Erdoğan, "Rize, bu seçimlerde de yine Türkiye birincisi olarak AK Parti’yi zirveye taşıdı. Hemşehrilerim kendilerine yakışanı yaptılar. Biz de her zaman olduğu gibi bundan sonra da Güneysu'muza, diğer tüm ilçeleriyle Rize'mize hizmet etmeyi sürdüreceğiz." diye konuştu.
1 milyar 103 milyon lira...
Yatırım tutarı 1 milyar 103 milyon lira olan 28 adet projenin toplu açılış töreni vesilesiyle bir araya geldiklerini belirten Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi tarafından inşa edilen Güneysu Konaklarının, 200 milyon liralık yatırım bedeliyle hayata geçirildiğini, bugün resmen hizmete açılan bu konakların şehre ve ülkeye yakışan bir eser olduğunu söyledi.
"Artık hocalarımız şunu söyleyemeyecekler, 'Rize'ye gelelim de
Rize'de doğru dürüst kalabileceğimiz bir yer var mı?' Şimdi işte
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nin vakfı, yapmış olduğu
hazırlıklarla 'Buyurun size kalacağınız yer' dedi. Konutuyla
okullarıyla tüm sosyal donatı alanlarıyla inşallah hocalarımızı
burada ağırlayacağız."
"Maalesef, biz ülkemizde bunu
sağlayamıyoruz"
Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'de, hem kendi menfaatlerini korumanın hem
de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki kardeşlerinin haklarını
müdafaa etmenin mücadelesini verdiğini ifade eden Erdoğan,
"Soruyorum size, Türkiye'de bundan daha milli bir mesele olabilir
mi? İçerideki tüm tartışmaların ötesinde etrafında kenetlenilmesi
gereken daha önemli bir konu olabilir mi? Ama maalesef, biz
ülkemizde bunu sağlayamıyoruz. Çünkü bizde CHP diye bir parti var,
onun başındaki zat ve şürekası hep başka yoldan gidiyor." dedi.
Bu ekibin, terör örgütleriyle mücadeleden Doğu Akdeniz'deki hakların korunmasına kadar her konuda, ülkenin ve milletin değil, karşısındakilerin yanında saf tuttuklarını kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son olarak, Doğu Akdeniz meselesinde yine tıynetlerini belli ettiler. Biliyorsunuz, daha önce de aynı meseleyi, güya sondaj gemilerimizin ve faaliyetlerimizin maliyeti üzerinden, Rum ağzıyla Meclis'te gündeme getirmişlerdi. Yunan gazetelerine manşet olmak için kendi ülkelerine iftira atmaktan çekinmemişlerdi. Tabii biz bunlara aldırmadık. Ülkemizi, daha önce hiç sahip olmadığımız 2 gelişmiş sondaj gemisi ve 2 modern sismik araştırma gemisi sahibi yaptık. Daha önce bizim böyle bir şeyimiz yoktu. Sağolsun Hazine ve Maliye Bakanımızın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu dönemde bu alışları yaptık. Bu gemilerle Doğu Akdeniz'de araştırma ve sondaj faaliyetlerimize başlayınca, karşımıza bölgede hesabı olan güçler çıktı. Avrupa Birliği de Rumların yanında yer alarak bu husumet çemberinde yerini aldı. Ülkemize yönelik ithamların ve tehditlerin bini bir para. Elbette kuru gürültüye pabuç bırakmadık, mücadeleyi bir an bile gevşetmedik. Öyle ki, gemilerin borda bordaya geldiği anlar yaşandı. Buna rağmen asla geri adım atmadık ve kendi planımızı uygulamaya devam ettik."
"Petrol veya doğal gaz bulduğumuzda hepsi kapımızda
sıraya girecek"
Doğu Akdeniz'de yapılan arama faaliyetlerine de değinen ve CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuya ilişkin açıklamalarına
tepki gösteren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Araştırma ve sondaj gemilerimiz, Deniz ve Hava Kuvvetlerimizin unsurları eşliğinde bölgede belirlediğimiz alanlardaki çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu sürede CHP'nin başındaki zat çıktı, 'Doğu Akdeniz'de herkes var. Amerika var, Avrupa var, Fransa var, İngiltere var, sadece Türkiye yok' diye açıklama yaptı. Bu zat kendinde değil. Bir insanın bunu söyleyebilmesi için ya tüm bu gelişmelerden bihaber şekilde uzayda yaşıyor olması ya da kendi ülkesinden nefret etmesi gerekir. Hadi tüm bu mücadeleyi yok saydın, gemilerimizin üzerindeki devasa Türk bayraklarını da mı görmedi? Yoksa o bayrakları başka ülkelerin bayrağı mı sandın? Bay Kemal sana Türk Bayrağı'nı da öğreteceğiz. Bunu da öğreneceksin.
Hani senin gündemin başka olduğu için olup bitenden haberin yok. Bir telefon açıp konuyu bilen herhangi birine, 'Doğu Akdeniz'de neler oluyor' diye sorma aklına gelmedi mi? Anlaşılan o ki, terör örgütü destekçileriyle düşüp kalkmaktan bunların sadece gönülleri kirlenmemiş, gözleri de kör olmuş. CHP'nin başındaki zat istediği kadar çırpınsın, istediği kadar Rumların ağzıyla konusun biz bu işi sonuna kadar götürmekte kararlıyız. Allah'ın izniyle ve yardımıyla Doğu Akdeniz'de petrol veya doğal gaz bulduğumuzda bugün ülkemize karşı ileri geri konuşanların hepsi de kapımızda sıraya girecek. Çünkü enerji demek güç demektir."
"Büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin silüeti ufukta
belirmiştir"
"Türkiye jeopolitik, siyasi ve askeri gücünü enerji kaynakların
desteklediği ekonomik gücüyle tahkim ettiğinde Rabb'imin inayetiyle
önümüzde duracak kimse kalmaz." diye konuşan Erdoğan, "Bunu
engellemeye CHP'nin de al takke ver külah iş birliği içinde olduğu
bölücü destekçilerinin de güçleri yetmeyecektir. Ankara'dan
İstanbul'a bunlarla kol kola yürümek seni kurtarmaz. Büyük ve güçlü
Türkiye hedefimizin silüeti ufukta belirmiştir. İnşallah, çok yakın
bir zamanda hep birlikte bunun tamamen gerçekleştiğini de
göreceğiz." dedi.
"İstanbul'u sel bastı, beyefendi tatilde"
"Şehir yönetmek, ülke yönetmek başka bir işe benzemez. Şayet
milletinizle insanlarınızla derin bir gönül bağınız yoksa
yönetmeniz için size emanet edilen güç, sizi zehirler. Şu anda
CHP'nin yönetimine geçen pek çok belediyede işte bu zehirlenme
yaşanıyor. Biz AK Parti olarak 17 yıllık iktidarımızın her anında
görev verdiğimiz her bir arkadaşımızı en çok işte bu konuda ikaz
ettik, takip ettik, gerektiğinde de müdahale etti. Bakanında
milletvekiline, teşkilat yöneticisinden belediye başkanına kadar
tüm arkadaşlarımızı bu hassasiyetle seçtik ve gerektiğinde
değişikliğe gittik. İdeolojik olarak CHP'ye oy veren kimi il ve
ilçeleri bir kenara bırakarak söylüyorum, çünkü bunlar artık
umutsuz vakadır. Milletimizin hizmet beklentisiyle yöneldiği CHP
belediye başkanlarının neredeyse tamamı, gerçek yüzlerini
gösterdiler. Dertlerinin hizmet etmek, eser kazandırmak, milletin
gönlüne dokunmak değil kendi kişisel ve ideolojik iktidarlarını
inşa etmek olduğu attıkları her adımla ortaya çıktı.
İstanbul'u sel bastı, beyefendi tatilde. Daha dün bir bugün iki, ben başbakanlığımda da cumhurbaşkanlığımda da böyle tatil yapmadım. Kimi şehrini sel götürürken güneşli beldelerde tatil yaptı kimi kimsesiz çocukları sokağa attı. İşte bakıyorsunuz Kandil'de öldürülen bir yavru, öbür yavruyu da işte belediyenin içinde hapsediyorlar. Anne kapıda ne yapıyor? 'Evladım verilene kadar buradan ayrılmayacağım' diyor. Kimi belediyeyi ailesinin mülkü sanarak kaynakları peşkeş çekmeye çalıştı, kimi millete kabadayılığa yeltendi. Kimi insanımızın mukaddes değerlerine savaş açtı. Kimi milli bünyemizi dinamitleyen her türlü ahlaksızlığa sahip çıktı. Kimi şimdiden teslim bayrağını çekerek, dönem bitene kadar hiç bir iş yapmayacağını ilan etti. Böyle bir siyaset anlayışını biz kabul etmiyoruz."
"Şikayet zayıfların işi"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu 1994'te, karşılarında
devasa sorunları ve borç yükünü bulduklarını ifade eden Erdoğan,
sorunları çözdüklerini, borçları ödediklerini belirtti. Erdoğan,
açtıkları yolda ilerleyen diğer belediye başkanları sayesinde de
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütçe ve operasyonel güç
bakımından önemli kurumlardan biri haline geldiğine işaret
etti.
Her bir belediyenin, akıllı ve çalışkan başkanla önünde aşamayacağı hiçbir engel olmadığına inandığını bildiren Erdoğan, acizlik işareti olan şikayetin zayıfların işi olduğunu vurguladı. Erdoğan, önemli olanın mevcut şartlarda ne yapılabildiği, şehrin nasıl ileriye taşınabildiği olduğunu, bu yapılmadığında da milletin emanetinin hakkının verilmediğini söyledi.
"Biz milletimizi bu beceriksizlerin insafına bırakacak değiliz." diyen Erdoğan, bakanlıkların, diğer kurumların kendi görev alanlarına giren konularda öncelik sırasına göre her türlü çalışmayı yaptığını, yapmayı da sürdüreceğini belirtti.