Erdoğan restin perde arkasını anlattı
Abone olBaşbakan Erdoğan, Mehmet Ali Birand'a çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kıbrıs konusunda 'bye bye' dediklerini hatırlatan Erdoğan zirveyi ayrıntılarıyla anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık'taki AB Zirvesi'ni
değerlendirirken, ''Heyecanı başarı ile yönetebilirseniz, bir
şeyler elde edebilirsiniz. Ama heyecanı yönetemezseniz, bu heyecan
sizi esir alır. Paniklemeyeceksiniz. Paniklediğiniz anda, orada
almanız gereken neticeleri almak mümkün değil'' dedi. Başbakan
Erdoğan, CNN Türk'te yayınlanan ''Manşet'' programında, Mehmet Ali
Birand'ın sorularını yanıtladı. Birand'ın, ''Brüksel'de yaşananlara
ilişkin çok şeyler konuşulduğunu, ancak ne olduğunu anlatabilecek
tek kişi olduğunu'' ifade ederek, ''Brüksel, çok heyecanlı geçti
galiba. Siz pek heyecanlanmadınız, biz heyecanlandık herhalde''
demesi üzerine Erdoğan, ''Siz daha fazla heyecanlanmış
olabilirsiniz. Siz olayı anında yaşamadınız. Otelde beklenti
halindeydiniz'' dedi. Erdoğan, ''Metni aldığınız zaman, şaşırttı mı
sizi?'' sorusu üzerine, oradaki süreçte, sadece kendisinde değil,
bütün arkadaşlarında farklı heyecan olduğunu söyledi. Erdoğan,
şöyle konuştu: ''Bu heyecan, işin geçmişinden geliyor. Nedir o?
Kopenhag siyasi kriterleri...Bunu yaptınız, bunu yaptığınız
takdirde bu iş bitmiştir diye düşüyorsunuz. Ama geldik gördük ki
farklı bir şey var. Farklı bir şey olduğunu görünce, heyecan hakim
olmaya başlıyor. Burada heyecanı yenebilme süreci başlıyor.
Heyecanı başarı ile yönetebilirseniz, bir şeyler elde
edebilirsiniz. Ama heyecanı yönetemezseniz, bu heyecan sizi esir
alır. Ne yapacaksınız? Paniklemeyeceksiniz. Paniklediğiniz anda,
orada almanız gereken neticeleri almak mümkün değil. Kaldı ki gerek
Dışişleri Bakanımız, gerek Devlet Bakanımız olsun, gerek danışman
arkadaşlarım, gerek bürokrat arkadaşlarımız, gayet olgunlukla bu
süreci geçirdiler.'' ''KİLİTLENDİĞİMİZ BAŞLIKLAR VAR'' Birand'ın
perşembe akşamı,'' beklemedikleri bir metnin önlerine geldiğini''
ifade etmesi üzerine Erdoğan, metindeki farklılıkları görünce,
bunların değişmesi için yüklendiklerini söyledi. Erdoğan, ''Bizim
bazı kilitlendiğimiz başlıklar var. Bu başlıklar sebebiyle ısrarla
bunun hallini istiyoruz'' diye konuştu. Erdoğan, ''Sürpriz oldu mu
size?'' sorusu üzerine, tam üyelik ve müzakere süreci ile ilgili
sürpriz olmadığı söyledi. ''Orada rahattık. Orada bir şey karşımıza
çıkmadı'' diyen Erdoğan, bazı ilave cümlelerin siyasiler tarafından
sağa sola çekildiğini, ancak bunların çok önemli şeyler olmadığını
kaydetti. Erdoğan, müzakerelerinin ucunun açık olmasının
bazılarınca ''yanlış yorumlandığını'' ifade etti. Erdoğan, 19.
paragrafa ilişkin bir soruyu yanıtlarken de bu paragrafın 25
ülkenin tamamını ilgilendirdiğini, 15 ülkenin bu konuyla ilgili her
şeyi hallettiğini, 10 ülkenin de birbiri ile gümrük birliği
ilişkileri çerçevesinde çalışmaları olduğunu belirtti. ''HEYECANI
YÖNETECEKSİN'' Birand'ın, ''Perşembe akşamı, Balkenende ile
görüştünüz, otele geldiniz, Dışişleri Bakanı ve diplomatların
suratı asık. Siz 'hayırlı olsun' dediniz girdiniz içeri'' demesi
üzerine Erdoğan, ''Heyecanı yöneteceksin, paniklemeyeceksin. Orada
ben size o izlenimi versem, ilk haberleri geçerdiniz. Bu haberleri
geçmemeniz lazım'' dedi. Erdoğan, ''Odanıza çıktığınızda perşembe
akşamı, bu böyle giderse, ben yapmam dediniz mi?'' sorusunu,
''Sayın Balkenende'ye, katı ve kesin görüşleri söyledik. Bu, şu
şekilde olursa, bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bizim şu ilave
paragrafımızı da ilave ederseniz, miks ederseniz, olur dedik''
diyerek yanıtladı. Başbakan Erdoğan, 19. paragrafla ilgili imza
olayını da şöyle anlattı: ''Ben imza atacaksam muhatabım AB Dönem
Başkanı Hollanda Başbakanı Balkenende'dir ve Sayın Barraso'dur.
Dışişleri Bakanım atacaksa, sizin de Dışişleri Bakanız atacaktır.
Hayır bunlar olmaz diyorsanız, kusura bakmayın. Bizim
büyükelçimizin imza yetkisi vardır. Bunu kabul etmediler. Devlet
Bakanı Nikolay atacak dediler, bizim devlet bakanımız attı. Bu
şekilde imzalar atıldı.'' Birand, ''Perşembe gecesi, bu böyle
olursa, ben görüşmeye gitmem dediniz mi?'' sorusu üzerine,
''Arkadaşlarımla konuştum. Bu şekilde olacak olursa, ben yokum bu
işte. Bu iş burada biter dedim'' diye konuştu. ''BYE BYE DEDİK''
Başbakan Erdoğan, perşembe akşamı Balkanende ile iki kez
görüştüklerini, ancak sonuç alamadıklarını kaydetti. Erdoğan,
''Cuma günü sabahı yine ciddi değişiklik yok. 'Kusura bakmayın bu
iş böyle yürümez. Biz arkadaşlarla görüşelim, siz de kimlerle
görüşecekseniz, görüşün' dedik. Biz arkadaşlarımızla
görüşmelerimizi yaparken, Hollanda Dışişleri Bakanı geldi,
vardıkları neticeleri anlattı. Baktık ki ciddi bir değişiklik yok.
Biz, o zaman 'bye bye' dedik.'' Erdoğan, daha sonra, Türk heyetine
ayrılan çalışma odasına çıktıklarını, bir müddet sonra İngiltere
Başbakanı Tony Blair'in görüşme istediğine ilişkin haber geldiğini
belirterek, Blair'in gelmesinin ardından, Almanya Başbakanı
Schroder'in geldiğini, daha sonra Hollanda Dışişleri Bakanı ve
İtalya Başbakanı Berlusconi'nin geldiğini kaydetti. Erdoğan,
Türkiye'nin önerisini anlattıklarını, yaklaşık 45 dakika süren bu
görüşmede, bu önerinin 19. paragrafa konulmasını istediklerini
belirtti. Türkiye'nin ev ödevini yerine getirdiğini, bu yapılmışken
kendilerine sunulan metinlerin çok ağır geldiğini bildiren Erdoğan,
görüşmelerin bitmesine ilişkin basın açıklamasını hazırlamaları
konusunda danışmanlarına talimat verdiğini, saat 14.00'de basın
açıklamasını yapıp, yola çıkmayı düşündüklerini anlattı. Erdoğan,
şunları kaydetti: ''Geldiler ve 19. paragrafla ilgili görüşmeler
yapıldı. Ve bizi tekrar davet ettiler. Beraberce bir araya geldik,
Dışişleri Bakanımız'la birlikte, oturduk konuştuk. Dedik ki 'bu
metin eğer böyle olursa biz varız, bu metin böyle olmazsa kusura
bakmayın.' Delegasyanlarla ilgili gerekli yumuşatılma zaten
istediğimiz gibi oldu. Daha iyisi olamaz mıydı? İyinin iyisi tabi
ki var, ama iyinin düşmanı iyidir. Yani biz burada bir uzlaşma
arayışı içindeyiz.'' Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın dün
kendisini aradığını ve gerçekleştirdikleri 5'li toplantıda, metne
son şeklini verdiklerini söylediğini bildirdi. MUZAFFER KOMUTAN
EDASI İÇİNDE DEĞİLİZ'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB'nin
Türkiye'ye tarih vermesinin ardından, ''biz galip geldik, onlar
mağlup oldu gibi bir muzaffer komutan edası içinde olmadıklarını''
söyledi. CNN Türk'de, Mehmet Ali Brand'ın sorularını yanıtlayan
Başbakan Erdoğan, görüşmeler kesildikten sonra İngiltere Başbakanı
Tony Blair ve diğer liderlerin, Türk heyetinin bulunduğu çalışma
ofisine gelmesinden memnun olup olmadığının sorulması üzerine,
''19. paragrafla ilgili imzalar atılma noktasına geldiğinde o zaman
tabi ruhen rahatladım. Arkadaşlarımın da rahatlaması, benim
rahatlamama sebep oldu. Çünkü işin başından itibaren müzakere
trafiğini yaşattık aramızda, bu olunca insan daha huzurlu oluyor''
dedi. ''Bu tutum bir yerde size sürpriz oldu'' denilmesi üzerine
Erdoğan, ''Bu şekilde beklemediğimiz bir paragrafı görmek
istemezdik. Maalesef o karşımıza getirildi. Biz de onu kendi
paragrafımızla nüksederek çıkmasını sağladık. Bu halloldu böylece''
diye konuştu. Birand'ın, ''Tadına varabildiniz mi? Kıbrıs yüzünden
damağınız da mı kaldı?'' sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi: ''Bu
uzun soluklu bir yolculuktur, başından beri söylüyorum. Bu uzun
soluklu yolculukta önemli bir virajı atladık. Bu önemli virajda
daha çok çalışacağız, yapmamız gereken çok şey var. Bunları da tabi
ekibimizle tecrübeyle dinamizmi bir araya getirmek suretiyle
aşmamız gerekecek. Eğer, 'bu iş bitti artık, şunu, bunu yapmayalım'
dersek olmaz. Bundan sonraki süreçte özellikle AB ile veya Avrupa
ülkeleriyle Türkiye arasında, birbirimize bakışın şekli değişecek.
Bu çok önemli.'' ''BENİ ÜZEN...'' ''Konu bazı yazarlar tarafından
ve Meclis'te didik didik edildi. Meclis'teki bütçe görüşmeleri, AB
görüşmelerine döndü. Meclis sizi rahatsız etti mi?'' sorusuna
karşılık Erdoğan, ''Beni üzen; ben beklerdim ki birlikte AB ile
ilgili müşterek birçok kanunu çıkardık, bundan sonra da yapmamız
gereken birçok şey var'' dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile
Brüksel'e gitmeden önce görüştüklerini, bilgiler verdiklerini
söyleyen Erdoğan, bunun ötesinde ayrıca Meclis'te Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül'ün açıklamalarda bulunduğunu, gerekli bilgileri
verdiğini anımsattı. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu defa bakıyoruz
ki görüşmelere giren, yürüten biziz. Fakat görüşmelerde
konuşmadığımız, bilmediğimiz şeyleri biz şimdi, gerek Baykal,
gerekse diğer arkadaşlarından duyuyoruz. Biz eleştirilere kapalı
değiliz. Ama bunlar çarpıtılırsa çirkindir, bunu ayıplıyoruz. Hiç
yanımızda olmayan, gelişmeleri bilmeyenlerin kalkıp da böyle burada
bir şeyler uydurmaları çok çirkin.'' ''BEN MUHALEFETTE
OLSAYDIM...'' Bir başka soru üzerine Erdoğan, ''Muhalefette
olsaydım, bu tür bir muhalefet anlayışıyla yaklaşmazdım. Tam aksine
şöyle düşünürdüm; bugüne kadar bu işi beraber getirdik, ona
sahiplenirdim. Bundan sonra da bu işi beraber götüreceğiz. Çünkü bu
bizim ulusal, milli meselemiz. Buna karşı çıkmak kazandırmaz,
sahiplenmek kazandırır'' diye konuştu. Baykal'ı, Brüksel'e beraber
gitmeye davet ettiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bana
böyle bir teklif gelse ben giderdim. Baykal gelemedi. Milletvekili
arkadaşlarıyla beraber gittik. Ama isterdim ki kendisi olmalıydı.
Çok daha isabetli olabilirdi. İnanıyorum ki o zaman yapacağı
açıklamalar çok daha farklı olacaktı. Şimdi sadece kendisine
yapılan servislerle konuşuluyor, veya açıklanan metin üzerinden
bazı yorumlar, değerlendirmeler yapılıyor.'' AB liderlerinin, 19.
paragrafın bir ''tanıma'' olmadığını dünya medyası önünde
söylediklerini belirten Erdoğan, ''Ama onlar ısrarla hala
'tanımadır' diyorlar. Kaldı ki eninde sonunda bu yine Türkiye'nin
vereceği bir kararla alakalı konudur. Mesela, Güney Kıbrıs'taki
medya ciddi manada rahatsız. Onların rahatsızlığı bizim
mutluluğumuzdur diye söylemiyorum. Burada, biz galip geldik, onlar
mağlup oldu, böyle bir muzaffer komutan edası içerisinde değiliz''
dedi. ''Niye öyle karşılandınız o zaman?'' sorusu üzerine Erdoğan,
''Halkımızın böyle bir bayram sevinci olabilir, halkın böyle bir
talebini geri mi çevireceğiz. 41 yılın bir beklentisi vardı'' diye
konuştu. DURUM DEĞERLENDİRMESİ YILBAŞINDAN SONRA Bir başka soruya
karşılık, bundan sonra müzakerecinin kim olacağı konusunda saptama
yapmadıklarını dile getiren Erdoğan, ''Profili çizmeden kendisini
ilan ederiz'' dedi. ''Müzakere heyeti belli mi? Bir Avrupa
Bakanlığı kurulacak mı?'' sorusuna karşılık Erdoğan, bu konularla
ilgili yılbaşından sonra durumları değerlendireceklerini, gerek
hükümette, gerek partinin yetkili kurullarında bu çalışmaları
yapacaklarını anlattı. Erdoğan, ''Çünkü bu dönemi sadece parti
tabanında, sadece devlet bürokrasisiyle, sadece siyasilerle
yürütemezsiniz. Bu dönem içerisinde sivil toplum örgütleri, iş
adamlarımız, akademisyenlerimiz olacak, bütün bunlarla beraber bir
ekip ortaya çıkarmamız lazım. Bu ekibin, özellikle devletlerarası
hukuk noktasında ağırlıklı hukukçuların olduğu bir ekip olması
lazım'' diye konuştu. Erdoğan, ''82 bin sayfalık AB müktesebatı
çevrildi mi?'' sorusu üzerine, bu konuda Dışişleri'nin sıkıntısı
olmadığını kaydederek, ''82 bin sayfa olur mu, gerekli olan neyse
o. Bir anda bunun tercümesine gerek yok. Önünüze geldikçe bunların
tercümesi, vesairesi yapılır'' dedi. ''KOPENHAG KRİTERLERİ DIŞINA
ÇIKMAYACAĞIZ'' ''Müzakereler kaç yıl sürer?'' sorusu üzerine
Erdoğan, Kopenhag Siyasi Kriterleri'ne yönelik yapılması gereken
yasal değişikliğin kalmadığını belirterek, şunları söyledi: ''Şu
anda zirve bildirisinde de daha önce olmayan bir şey oldu. Daha
öncekilerde Kopenhag Siyasi Kriterleri yazılı kayıtta yoktu. Bunda
yazılı kayda girdi. Yani Kopenhag Siyasi Kriterleri'nin dışına
çıkılamayacağı yazılı kayda girdi. Bu avantajdır. Yani biz bundan
sonraki çalışmaları tamamiyle bu kriterler içinde yapacağız. Bunun
dışına çıkmayacağız.'' Müzakerelerin ne zaman tamamlanacağının
karşılıklı performansla ilgili olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Biz şu
anda bütün gayretimizle çalışacağız, en kısa zamanda bu işi bitirme
gayreti içinde olacağız'' dedi. Seçimlerin hemen ardından Genel
Başkan olarak Avrupa ülkelerini gezmeye başladığını, 14 ülke
hükümet ve devlet başkanlarını ziyaret ettiğini anlatan Erdoğan, o
zaman bazı çevrelerin neden gittiğini, hangi sıfatla gittiğini
sorduklarını hatırlattı. Erdoğan, ''Gördüğünüz gibi o hız iki
senede işi buraya getirdi. Aynı performansı inşallah göstereceğiz.
Ülkemize yakışan neyse, AB ile uzlaşma içinde bunu karşılıklı
mutabakatla tamamlama içinde olacağız'' diye konuştu. Bir başka
soruya karşılık da Erdoğan, hedeflerinin tam üyelik olduğunu
belirterek, ''Bunun kararını biz vermeyeceğiz, 25 ülke verecek. Biz
bu ülkelerin vereceği kararın zeminini oluşturacağız'' dedi.
''REFERANDUMLARDAN KORKMUYORUM'' Fransa ve Avusturya'da,
Türkiye'nin üyeliğine ilişkin yapılacağı söylenen referandumların
kendisini korkutup korkutmadığı sorusu üzerine Erdoğan, o zamana
kadar çok şeyin değişeceğini, öncelikle Avrupa ile karşılıklı
uyumun oluşturulması gerektiğini bildirdi. Bu ülkelerde Türk
vatandaşlarının yaşadığını, bu vatandaşların o ülkelere
entegrasyonunun iyi konumlara getirilmesi gerektiğini kaydeden
Erdoğan, bugüne kadar bu tür çalışmaların yapılmadığını söyledi.
Türk vatandaşlarının entegrasyonu konusunda çalışma yapacaklarını
söyleyen Erdoğan, ''Türk vatandaşların her biri adeta bu işin
elçisi konumuna getirilmelidir'' dedi. ''Referandumlar sizi
korkutmuyor mu?'' sorusunun tekrarlanması üzerine Erdoğan,
''Hayır'' dedi. Erdoğan, bu referandumların daha önce de
yapıldığını belirterek, şunları kaydetti: ''O zamanki yönetim bunun
gereğini duyuyorsa bu yapılacak. Şu anda Fransa da bir kamuoyu
araştırması yapıldı. Bu araştırma Türkiye'nin tam üyeliğine 'evet'
diyor musunuz sorusuna verilen cevap yüzde 30'dur, daha sonra
Türkiye ile müzakerelere başlanmasına 'evet' diyor musunuz yüzde
54, daha sonra Türkiye müzakereleri başarıyla tamamlarsa tam
üyeliğine 'evet' diyor musunuz yüzde 64.'' ''KIBRIS'TA İKİNCİ BİR
SÜREÇ BAŞLIYOR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs'ta ikinci
bir süreç başladığını belirterek, ''Bu süreç, ya iki ayrı devlet
olacaktır, veya Annan Planı'nda ifade edildiği gibi Birleşik Kıbrıs
Cumhuriyeti'' dedi. Erdoğan, CNN Türk'te yayınlanan ''Manşet''
programına katılarak, Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtladı.
''Sizce Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac büyük devlet adamı mı,
Türk düşmanı mı?'' sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi: ''Tarihine
baktığımızda Chirac, başarılı bir siyasi ve merdivenleri teker
teker çıkarak şu andaki konumuna gelmiş. Geçmişine baktığımız zaman
Fransa'da belediye başkanlıklarına, belediye meclis üyeliklerine
varıncaya kadar buralarda bulunmuş, buralardan gelmiş bir siyasi.
Şu anda da mevcut siyasiler arasında böyle bir konumu var. Perşembe
akşamı yaptığı konuşma aslında çok cesur konuşmaydı... Chirac öyle
bir hale geldi ki Fransız halkıyla etle tırnak olmuş.'' Chirac'ın
konuşmasıyla Türkiye'ye destek verip vermediği sorusu üzerine
Erdoğan, ''Mesajlar bunu taşıyordu zaten'' dedi. Türkiye'ye en çok
hangi ülkelerin destek verdiğine ilişkin soruyu Erdoğan, buna yanıt
vermesinin doğru olmayacağını belirterek, cevaplandırdı. Erdoğan,
25 ülkenin hepsinin destek verdiğini belirterek, ''Onlardan bir
tanesi hayır deseydi, giremezdik'' diye konuştu. KIBRIS Başbakan
Erdoğan, ''3 Ekim'e kadar 'Ben protokolü genişleteceğim, Gümrük
Birliği'ni Kıbrıs'ı da içine alacak şekilde genişleteceğim'
diyorsunuz, ortada bir 'müzakere edeceğim' lafı var. Biz kimle
müzakere edeceğiz?'' sorusunu, ''Genişletmek diye birşey yok.
Burada, zaten Türkiye'nin Avrupa Komisyonu ile bu konuyu görüşmesi
var'' diye yanıtladı. ''Rumlarla görüşmeyecek misiniz?'' sorusu
üzerine Erdoğan, ''Hayır. AB Komisyonu ile görüşme var'' dedi. AB
Komisyonu ile bu konuda ne görüşüleceği sorusunu Erdoğan, şöyle
cevaplandırdı: ''19. paragraf diyoruz ya, bu paragrafın gereği
olarak Ankara Anlaşması'nın gerekleri görüşülecek. Bu anlaşmanın
gereği üzerinde Türkiye'ye düşen edim nedir, bu görüşülecek. Burada
birçok maddeler var. Bunları enine boyuna konuşacak, burada
karşılıklı olarak Komisyon ile bir mutabakata varacağız. Bu esnada
Güney Kıbrıs ile Komisyon bazı şeyleri muhakkak görüşecektir.''
''Gümrük Birliği, Güney Kıbrıs'a geçtiği gibi KKTC'ye de geçecek
mi?'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: ''Kuzey Kıbrıs'ın
Gümrük Birliği'yle ilgili durumu Güney'e göre farklı, bir defa ne
Gümrük Birliği'nin üyesi ne AB üyesi. Bu tabi bir süreç alacak. 24
Nisan'da, referandumdan, her iki tarafta da 'evet' çıkmış olsaydı,
bu süreç tamamen bitmiş olacaktı, olmadı. Şimdi ise bir ikinci
süreç başlıyor orada. Yani Güney'in ve Kuzey'in, yeniden yapılacak
bir barış süreci için atacakları adımdır.'' ''Siz, yeni bir çözüm
süreci mi başlatıyorsunuz?'' sorusuna Erdoğan, ''Başlayabilir. Bu
süreç, ya iki ayrı devlet olacaktır veyahut da Annan Planı'nda
ifade edildiği gibi, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti olacaktır''
yanıtını verdi. ''ANNAN PLANI ŞU ANDA ORTADA DEĞİL'' ''Annan Planı
ortada mı hala?'' sorusunu Erdoğan, ''Annan Planı şu anda ortada
değil. Annan Planı'na zaten Güney'in muhalefeti var. Annan
Planı'na, Kuzey Kıbrıs veya Güney Kıbrıs veya bizler; Yunanistan,
Türkiye, İngiltere, 'bitti' demiyoruz. Annan Planı'nın içinde zaten
bu teyit edilmiş. Annan Planı'nın içinde, 'eğer 24 Nisan'da plan
her iki tarafça da (evet) ile oylanmazsa, gündemden düşeceği' var.
Dolayısıyla düşmüştür'' diye yanıtladı. ''Plan geri gelebilir mi?
Biz gelmesini istiyor muyuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Yeniden
barış sürecinin başlatılabilmesini için böyle bir şeyin olmasında
fayda mülahaza ederiz'' dedi. Birleşmiş Milletler'i devreye sokmak
istiyor musunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''İsteriz. Bu konuda
zaten görev Birleşmiş Milletler'in'' diye konuştu. Erdoğan, ''Siz,
Annan'a bir istekte bulundunuz mu?'' sorusuna, ''Soyunma odasında
olanların hepsi konuşulmaz. Şimdi siz mutfağa girmeye
çalışıyorsunuz'' karşılığını verdi. ''Kıbrıs'ın çözümünde geç
kalındı mı?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Geç veya erken, ben şunu
biliyorum. Gönül arzu ederdi ki bunlar bu günlere kalmamış
olsaydı'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''Dezavantaj mı oldu?'' sorusunu
şöyle yanıtladı: ''Bunu söylemek de siyaseten yanlıştır. 'Oldu' da
demiyorum, 'olmadı' da demiyorum. Bunların hepsi müzakerelerle
karşılıklı olarak çözeceğimiz konular. Burada biz yine 'kazan
kazan' anlayışını oturtmamız lazım. Bu anlayışa göre, bunu çözmemiz
lazım. Türkiye olarak veya Kuzey Kıbrıs olarak 'büyük avantalar
aldık, veya güney Kıbrıs veya Yunanistan bunu başardı', bu havaya
girmememiz lazım. Adil, kalıcı bir çözümü müşterek bulmak lazım.
Yoksa bu Ada barış adası olmaktan çıkacak, yazık olacak.'' ''Ne
zaman düğmeye basılacak'' sorusu üzerine Erdoğan, ''2005'in içinde.
Şu anda Kıbrıs'ta seçimler var, arkasından Güney Kıbrıs'ta seçimler
yapılacak. O seçimlerin durumu da önemli. Biz illa seçimlerin
bitmesini beklemeyiz. Fakat biz herşeyden önce AB Komisyonu ile
2005 yılının başından itibaren görüşmeleri başlatacağız'' dedi.
Erdoğan, ''Müzakereler başlamadan önce bunun çözümünü mü
istiyorsunuz?'' sorusunu, ''Tabi, bir yol haritası olacak. O yol
haritasına göre bunu sürdüreceğiz'' diye yanıtladı. Başbakan
Erdoğan, ''Brüksel'e giderken, Galatasaray-Fenerbahçe maçının
sonucu sizi etkiledi mi, moralinizi bozdu mu?'' sorusuna ise ''O
işin pişkinliği içerisindeyim. Futbol 3 neticelidir; galibiyet,
mağlubiyet, beraberlik. Türkiye'nin Başbakanı olduğum için bütün
futbol takımı seyircilerine ve sevdalılarına aynı mesafedeyim''
karşılığını verdi.