Erdoğan parti tüzüğüyle ters düştü
Abone olBaşbakan Erdoğan karışık mesajlar veriyor. Bir yandan referandum sinyali veriyor öte yandan devletin içinde mutabakat arıyor. Ayrıca Erdoğan'ın unuttuğu bir şey daha var.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, türban sorununun çözümü
konusunda gerekirse referanduma gidilebileceğine ilişkin yaptığı
açıklamaya rağmen, AK Parti tüzüğü buna geçit vermiyor. Tüzükte yer
alan "Temel hak ve özgürlükler oylama konusu yapılamaz" hükmü,
türban konusunda referanduma gidilmesine vize vermiyor. AK Parti'de
"referandum" muamması yaşanıyor. Son dönemde yeniden gündeme
taşınan türban sorununun çözümü konusunda "referandum" sinyali
veren Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin tüzüğüyle ters düştü. Değişik
platformlarda AK Parti'nin gündeminde türban referandumu olmadığını
söyleyen, ancak bu konuda açık kapı bırakmayan Erdoğan, "Zaman
zaman bu tür talepler geliyor. Değerlendirmesini yaparız, hakikaten
halka gitmek gerekiyorsa, gerekirse bu konuyu referandum konusu da
yaparız" demişti. Erdoğan, türban konusunda toplumda mutabakat
olduğunu, ancak kurum ve kuruluşlarda bir mutabakat oluşmadığını
bildirmişti, Başbakan Erdoğan'ın "referandum" sinyali vermesine
karşılık parti tüzüğü türbanın halk oylamasına sunulmasına imkan
tanımıyor. Türban sorununun temel hak ve özgürlük olarak
değerlendirildiği parti tüzüğünde, "AK Parti, devletin ve parti
tüzel kişiliğinin bu alanda yüklenebileceği işlevin, sadece hak
kullanımlarını sağlayıcı ve güvence altına alıcı özgür ortam
hazırlamaktan ibaret olması gereğini kabul eder. Temel hak ve
özgürlüklerin, oylama konusu olamayacağını savunur" hükmüne yer
veriliyor. AK Parti Tüzüğü'nün "Temel Amaçlar" bölümünü düzenleyen
4. maddesi, Başbakan Erdoğan ile "türban referandumu" konusundaki
görüş ayrılığını ortaya koydu. AK Parti'nin birey-devlet
ilişkilerinde, demokratik toplum olmanın gereklerine uygun düşmeyen
yaklaşımları ve her türlü ayrımcılığı reddettiğine işaret edilen
tüzük maddesinde, şu ifadeler kullanılıyor: "AK Parti, milli
iradenin egemen olabilmesinin, bütün siyasal hakların ancak özgür
kullanımıyla mümkün olabileceğine, özgür siyasal hak kullanımının
ise, çoğulcu ve katılımcı hür demokratik düzen içinde hayat
bulabileceğine inanır. Millet adına egemenlik yetkisi kullanan
yasama, yürütme ve yargı erkleriyle devlet şeması içinde kamusal
işlev gören bütün kişi, kurum ve kuruluşların, yetki
kullanımlarında ve görev ifa etmelerinde, ikinci maddede atıf
yapılan belgelerde yer alan hukuk devleti normlarına uygunluğu
gözetir olmaları gereğini vurgular ve bu gerekliliğe uygunluğu,
meşruiyetin esası kabul eder. Bireylerin inandıkları gibi yaşama,
düşündükleri gibi ifade etme haklarının tartışılamaz olduğunu,
inanç ve düşüncenin hukuka uygun olarak tanıtım ve propagandasının,
bireylere ve sivil toplum kuruluşlarına ait bir hak ve yetki
olduğunu, her bireyin her kurumda ve yaşamın her alanında eşit ve
ortak hakları bulunduğunu, dolayısıyla devletin, hiçbir inanç ve
düşünceden yana veya karşı tutum sergilememesi gerektiğini,
Anayasa'da yer alan laiklik ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin, bu
anlayış ve bakışın güvencesini teşkil ettiğini vurgular. Devletin
ve parti tüzel kişiliğinin bu alanda yüklenebileceği işlevin,
sadece hak kullanımlarını sağlayıcı ve güvence altına alıcı özgür
ortam hazırlamaktan ibaret olması gereğini kabul eder. Temel hak ve
özgürlüklerin, oylama konusu olamayacağını savunur." AK Parti
programında da, türban sorununun referanduma götürülemeyeceği
belirtiliyor. Parti programında, çağdaş demokrasinin en çok
önemsenen niteliklerinden birinin çoğunluğun hiçbir şart altında
temel hak ve hürriyetleri tartışma konusu yapmaması olduğu
vurgulanıyor. Azınlıkta bulunanların hak ve özgürlüklere saygılı
olması gerektiğine dikkat çekilen programda, "Azınlıkta kalan
görüşlerin ve muhalefet hakkının Anayasa ile güvence altına
alınması, demokrasinin çoğulcu niteliğini pekiştiren bir unsur
olarak kabul edilmektedir" deniliyor.