Erdoğan Ortadoğu'ya ilham olacak
Abone olBaşbakan Erdoğan, 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında İslam ülkelerine ağırlık verdi. Model ülke fikrine soğuk bakan Erdoğan, bu ülkelere demokrasi ilhamı verecek.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "büyük İslam coğrafyasının, adını taşıdığı dinin izzetine yakışmayan tabloların yaşandığı bir kan ve yoksulluk coğrafyası haline geldiğini" belirterek, bu coğrafyanın "kendi muhasebesini" yapma zamanının geldiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, bu akşam televizyonlardan yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, "Allah'a şükürler olsun ki sizlerin büyük desteğiniz ve hükümet olarak sürdürdüğümüz atak ve kararlı çalışmalar neticesinde, Türkiye artık bambaşka bir ülke haline gelmiştir. Bu yeni Türkiye'nin gündeminde artık krizler, çileler, sıkıntılar, kavgalar yoktur" diye konuştu. Ülkenin uzunca bir zaman kötü yönetildiğini ve milletin ihmal edildiğini kaydeden Erdoğan, "Dertler birikip dağ olmuş. Ama bizlere inanın ve güvenin; Allah'ın izniyle bizlerde o dert dağlarını delecek ehliyet, cesaret, sabır ve aşk fazlasıyla vardır" dedi. Hasad mevsimi yakın Erdoğan, bugüne kadar alınan mesafenin küçümsenmemesi gerektiğini belirterek, "Türkiye, 20 aya yakın bir zamanda umutsuz bir ülke olmaktan çıkmış, yeniden güçlü ve müreffeh geleceğine hazırlanmaya başlayan bir umut ülkesi olmuştur. İnanıyorum ki bugün atılan adımların hasadının alınacağı mevsim yakındır. İnşallah çok yakın bir zamanda sizin yüzleriniz gülecek, bizim içimiz serinleyecektir" diye konuştu. Bütün bu dış temasların, önümüzdeki dönemde Türkiye'yi dünyanın merkez ülkelerinden biri olmaya götürecek yolun kaldırım taşları olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Milletimiz, kendisine dayatılan tarihi ve coğrafi parantezleri kırmıştır. Türkiye, çağına ve dünyaya açılarak, dünya milletleri arasındaki şerefli yerini almaya kararlıdır. Türkiye'yi önümüzdeki on yıllarda çok daha ileri, çok daha güçlü, çok daha zengin bir ülke haline getirecek dev adımları teker teker atmak bizim boynumuzun borcudur" dedi. İslam coğrafyası İKÖ Zirvesi'nde Türkiye olarak, İslam coğrafyasının samimi bir özeleştiri sürecine girmesinin gereğini vurguladığını dile getiren Erdoğan, "Birçoğu geçen yüzyıldan bugünlere uzayan sorunların çözümünde, İslam dünyası ne yazık ki bugüne kadar yeterince gayretli ve üretken olamamıştır. Bu sonucun doğmasında, halkların kendi iradelerini ülkelerinin yönetimlerine yansıtamamasının ve demokrasiye yönelimin yeterli düzeyde olmayışının etkisi büyüktür" dedi. Her akşam televizyon ekranlarına yansımakta olan yürek burkan görüntülerin izlendiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Kıtalara yayılan büyük İslam coğrafyası, ne yazık ki adını taşıdığı dinin izzetine yakışmayan tabloların yaşandığı bir kan ve yoksulluk coğrafyası haline gelmiştir. Bu tablonun oluşmasında, bu coğrafya üzerinde emelleri olan bazı yabancı unsurların uyguladıkları güç politikalarının elbette büyük payı vardır. Ancak bugün kanayan yaralarını sarmak konusunda bile yeterince dirayetli olamayan bir coğrafyanın da kendi muhasebesini yapmasının zamanı gelmiştir." Model olma kaygımız yok Ülke olarak geçirdikleri demokratik tecrübelerin, dünyayla ilişkilerde alınan mesafelerin ve önlerine koydukları kalkınma hedeflerinin, İslam coğrafyası üzerinde her geçen gün daha fazla yankı bulduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Bizim kimseye model olmak gibi bir kaygımız, isteğimiz ve çabamız yok. Biz sadece, kardeşlik bağlarıyla bağlı olduğumuz bu coğrafyaya özellikle de bu tarihten sonra yapacaklarımızla yeni açılımlar getirmenin, demokrasi ilhamı vermenin gayreti içerisindeyiz. Bu kardeşliğin gerektirdiği nezaketi koruyacağımızdan da kimsenin şüphesi olmamalıdır. Biz, kendimiz için nasıl bir gelecek istiyorsak, çevremizdeki dost ve kardeş ülkeler için de aynısını istiyoruz." Türkiye sorumluluklarının farkında Türkiye'nin, bölgesinde tarihin ve güçlü bağlarla bağlı olduğu geniş coğrafyanın kendisine yüklediği sorumlulukların farkında olduğunu bildiren Erdoğan, "bu sorumlulukların gereğini layıkıyla yerine getirecek siyasi iradeyi güçlü bir şekilde taşıdıklarını" söyledi. Erdoğan, "Türkiye, bölge üzerindeki çıkar hesaplarının yoğunlaştığı bu dönemde, kalıcı bir demokrasi ve barış ortamının tesisi istikametinde vakur ve kararlı tavrını sürdürmeye devam edecektir" dedi. Avrupa Birliği Bu yılın Aralık ayında AB'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlama tarihi konusunda kritik bir karar verileceğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Bizim inancımız ve Avrupalı dostlarımızdan aldığımız intiba, Türkiye'ye Aralık ayında bir müzakere takvimi verileceği yönündedir. Kırk yıldır Avrupa Birliği kapısında bekletilen ve bugün hala halkının yüzde 75'inin sabırla bu ideale olan inancını koruduğu bilinen bir ülkenin insanları olarak, aksi bir sonucu aklımıza getirmek istemiyoruz. Bu saatten sonra Türkiye aleyhine bir karar, ne AB idealleriyle, uluslararası nezaketle, ne de hakkaniyetle bağdaşacaktır." Erdoğan, 2004 Aralık'ının dünya için yeni bir dönemin, Avrupa için yeni bir vizyonun, çatışma kültürünün yerine farklılıklarla zenginleşme idealinin konduğu yeni bir "rönesansın" başlangıç tarihi olmasını umduklarını kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu yeni başlangıç, dünyayı bugün yaşadığı kan, vahşet ve gözyaşı çağından çekip çıkaracak medeniyet fikrine hayat verecektir. Türkiye olarak ortaya koyduğumuz iyi niyetli yaklaşım ve gayretler, insanlığın geleceği adına karşılıksız kalmayacaktır. Avrupalı dostlarımız alacakları kritik kararın sadece Türkiye'nin AB müzakereleriyle ilgili olmadığını, çok daha geniş perspektiflere sahip olduğunu görecek, kararlarını bu hassasiyetle alacaklardır. Yoksa hiç kimse Türkiye'nin ortaya koyduğu medeniyetler vizyonunu es geçerek, AB kapısını çaresizce çalmakta olduğunu aklına getirmemelidir. Türkiye büyük bir ülkedir ve her durumda büyüklüğüne yakışır bir vakar içinde geleceğe doğru yolculuğunu sürdürecektir.'