Erdoğan onları böyle susturabilir
Abone olUludere olayı aydınlatılmadıkça, terör örgütü PKK ve BDP'nin elindeki istismar silahı hep olacak.
Oktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Uludere üzerindeki sis perdesi kalkmadı. Bombalar aslında köylülere değil, adeta bölgenin güçlü partisi AK Parti'ye atıldı. Soruşturmanın uzaması güven duygusunun temeline konulan dinamitten farksız.
Mağdur ailelere 123 bin TL tazminat ödenmesi bir anlamda özür niteliği taşıyor, ancak beklentileri karşılamıyor ne yazık ki... Köylülerin tazminatı kabul etmeyeceği haberleri soruşturmanın önemini bir kat daha arttırıyor.
YENİ İSTİSMAR ALANI
Başbakan Erdoğan, dün grup toplantısında "Uludere'de yaşananların aydınlatılması için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz" dese de, gelinen nokta tatmin edici değil. Savcıya 4 saatlik görüntüler ulaşmadı, şu ana kadar ifade veren de yok. PKK'nın istismar alanlarını daraltan hükümet için Uludere, PKK'ya "yeni alanlar" kazandırdığı bir gerçek.
PROVOKASYON HABERLERİ EKSİK OLMAYACAK
Örgüte yakınlığıyla bilinen ANF'de yer alan haber Uludere'de acılı ailelerin üzerinden iktidara yönelik haberlerin sıkça yer alacağını gösteriyor. İddiaya göre Şırnak Valisi Vahdettin Özkan, askeri komutanlarla birlikte 34 kişinin katledildiği Roboski Köyü'nde protesto ile karşılaştı. Haberde askerlerin gıda kolileri dağıttığı, ancak köylülerin tepki gösterip, "Aç da kalsak sizin yemeğiniz bize haramdır" diyerek erzakı döktü. Bir köylü ise vali ile komutanlara kimliğini fırlatarak, "Ben artık ülkenizin vatandaşı değilim, oğlumu öldüren bir devletin vatandaşı olmaktan utanıyorum" dediği yazılı.
ÖNCE SORUŞTURMA SONRA TAZMİNAT
Şırnak Esnaf Odası Mehmet Ali Ayan'ın sözleri tazminat tartışmalarına farklı bir bakış açısı getiriyor. Ayan'ın "BDP'ye yakın" duruyor diye düşünenler çıkabilir. Velev ki öyle olsa bile insani açıdan bakıldığında, söyledikleri yanlış değil aslında. Bakın neler diyor:
"123 bin lira tazminat ödenmesi olayın faillerinin bulunmasından sonra yapılması gerekiyordu. Failleri bulunmadan tazminatın gündeme gelmesi onur kırıcıdır. Kaymakam olayıyla ilgili kısa süre içerisinde failler bulunup, yargı önüne çıkarılmışlardı. Hayatını kaybeden insanların olayıyla ilgili ise her nedense aynı hassasiyet içerisinde hareket edilmiyor. Bu olay sadece hayatını kaybeden 34 kişi ile ilgili değildir. Bütün bölgeyi tatmin edecek bir sonuca
gidilmelidir."
MUHALEFET BU KOZU KULLANACAKTIR
Hal böyle olunca CHP ve BDP'li yöneticilerin dilinden düşmüyor Uludere bombardımanı. İstihbaratı kimin verdiği ve cevaplanması gereken çok sayıda soru olunca, iktidarın eleştirilere uğraması kaçınılmaz. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı "yabancı istihbarat örgütlerinin kankası" olmakla itham ediyor. BDP ise Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurma kararı aldı.
'YENİ TÜRKİYE' ADINA
Erdoğan ise bu iki partiyi timsah gözyaşı dökmekle eleştirdi ve halka şikayet etti. PKK'nın saldırıları ile hayatını kaybedenlere aynı "hissiyatı" göstermediklerini söylüyor. Haklı bir eleştiri olsa da, köylülerin bombalandığı gerçeğini değiştirmiyor. Olayın tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılması, Başbakan'ın vereceği en iyi cevap olacağı kuşkusuzdur. İktidarın 90'lı yıllara bakışının ezberleri bozduğu kesin. "Eski Türkiye"yi silmek isteyen Erdoğan'ın "yeni Türkiye" iddiası üzerinde, Uludere'nin hep gölge olarak kalması kaçınılmaz.
6 PKK'LI BİLE OLSA
Bugün Sabah gazetesinde yer alan habere göre operasyonda 6 PKK'lının öldüğü ve cesetlerin köylüler gelmeden kaçırıldığı iddia edildi. Yine başa dönülürse ve haber doğru bile olsa, bu durum 34 kişinin ölümüne gerekçe olamaz.
GÖRÜNTÜLER SAVCIYA ULAŞMADI
Hükümet kanadından teksin edici açıklamalar geliyor ancak şu ana pratikte aynı irade görülmüyor. İçişleri Bakanlığı'nın üç müfettişi 11 gün önce soruşturmayı tamamladı. Ancak en kritik verilerle ilgili gelişme yok. 27 gün geçmesine rağmen ne Diyarbakır Özel Yetkili Başsavcı Vekili Ahmet Karaca'ya ne de Şırnak savcılığına 4 saatlik görüntüler ulaşmadı.
KUŞ BAKIŞI KEŞİF
Bombardımanla Savaş uçaklarının hava ilgili "olay yeri incelemesi"nin de bir skandala dönüştüğü öne sürülüyor. "Olay Yeri İnceleme-Havadan Keşif Tutanağı"na göre, savcılar katliamın yaşandığı yere "halkın toplanması ve terör bölgesi" olması nedeniyle ayak basmadı, askeri helikopterle "kuş bakışı" keşif yaptı.
ASKERLER YOLLARINI MI KESTİ?
Olaydan yaralı olarak kurtulan ve 11 gün yoğum bakım servisinde kaldıktan sonra dün evine getirilen Hasan Ürek'in anlattıkları şüpheleri büyütecek türden:
"Katırlarımızı mazot yükleyerek yola çıktık. Tepeye varınca askerler yolumuzu keserek havaya ateş açtılar ve geçmemize izin vermediler. Askerlerle aramızda fazla mesafe yoktu. İlk gelen grupta yer alıyordum. Bizim grup 11 kişiden oluşuyordu, hemen arkamızda bir grup daha vardı. Onlar da 17 ila 18 kişi idi. Daha sonra uçaklar bombardımana başladı. İlk vurulan yer tepe oldu, ardından bizin üzerimize bombalar yağdı. Arkadaşlarım öldü. Ben grubun 20 metre arkasındaydım kaçtım, çeneme isabet eden bir parçayla yaralandım."
Tüm bu yaşananlar ve Uludere üzerindeki bilinmezlikler, "Hiçbir komplo Ankara’nın dehlizlerinde kaybolamaz" diyen Erdoğan'ı daha da sıkı bağlıyor.