Erdoğan Oktay Ekşi'ye savaş açtı!
Abone olOktay Ekşi'nin hidroelektrik santrallerle ilgili yazdığı yazıda kullandığı ifadelere Başbakan Erdoğan sert tepki gösterdi.
Rize İkizdere'ye hidroelektrik santrali (HES) yaptırmak
isteyen hükümete, Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi'nin yazısı olay
oldu.
Hükümete "Analarını bile satan" diyen Ekşi'ye Başbakan Erdoğan, "Geregini yapacağız zaten göreceksiniz" sözleriyle savaş açtı. Protestolar yağınca Ekşi, geri adım attı ve bugünkü yazısında özür diledi.
'ANALARINI BİLE SATAN'
Her şey Ekşi'nin perşembe günkü yazısıyla başladı. Ekşi'nin hükümeti hedef aldığı yazısının finali polemiğin fitilini ateşledi. Ancak burada bir ayrıntı daha var. 'Analarını bile satan' ifadesi Hürriyet internet sitesinde 'her şeyi satan' olarak yer aldı. İşte olay yaratan o yazıdan bir bölüm:
"Nuray Babacan'ın haberi işte onu ortaya koyuyor. Çünkü haberde
“İkizdere Vadisi”nin “sit alanı” olduğuna karar veren Kurulun
elindeki yetkinin oradan alınıp Çevre Bakanlığı'na verilmesini
öngören bir yasal değişikliğin Meclis'e sunulduğu bildiriliyor.
Şimdi görürsünüz Türkiye'nin güzelliklerinin ırzına nasıl
geçildiğini...
Yukarıda Veysel Eroğlu'nun sıfatı ile yaptığının birbirine zıt
olduğundan söz etmiştik. Bunun “hukuki” zeminini de söyleyelim:
HÜRRİYET BİNASI ÖNÜNDE PROTESTO |
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı üyesi bir grup ve partililer, Hürriyet gazetesi binası önünde toplanarak, Ekşi'yi istifaya çağırdı. Grup adına açıklama yapan AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Bülent Turan, ''Oktay Ekşi'yi ve onun yazısını yayınlayan Hürriyet gazetesini telin ediyoruz, kınıyoruz. Adı anılan medya kuruluşunda daha önce de milletimize küfreden birçok yazı ve yazar görmüştük. Ancak herhalde hiçbiri bu kadar alçalmayı, bu kadar iğrençleşmeyi göze alamamıştı'' diye konuştu. |
Biliyorsunuz devletin her kurumunun varlığı, onunla ilgili yasa
hükmüne dayanır. Açın Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kuruluş yasasını
okuyun. Burada Çevre ve Orman Bakanlığı'nın, “baraj” yapmasına izin
veren tek kelimelik bir hüküm yok.
Tam tersine yasa, Çevre Bakanı'na, bu sıfatıyla ilgili tam 13 adet
görev vermiş. Onlardan biri olarak da “Çevreye olumsuz etkileri
olan her türlü faaliyeti ülke bütününde izlemesini ve
denetlemesini” emretmiş.
Ama anlaşılan bir kararla Devlet Su İşleri'ni Çevre Bakanı'na
bağlamışlar yani “kümesi tilkiye teslim edip” meseleyi
çözmüşler.
Biliyorsunuz “ileri demokrasi” ve yeni “hukuk devleti” anlayışıyla
yönetiliyoruz ya...
Bu anlayış, Anadolu'daki 2000'den fazla akarsuyu, o yörenin
tabiatına ne zarar vereceğini hesaba katmadan tuttu “Baraj yapıp
elektrik üreteceğim, bunu da devlete satacağım” diyen şirketlere 49
yıl için peşkeş çekti.
Şimdi, her şeyi satan işte o zihniyetin marifetlerini
görüyoruz."
MÜCADELE ETMEM SAVAŞIRIM
İşte bu bözler Başbakan Erdoğan başta olmak üzere hükümet kanadını ayağa kaldırdı. Tepki çeken sözleri Erdoğan resepsiyonda gündeme getirdi. Köşk'teki resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Oktay Ekşi'nin bugünkü yazısını okudunuz mu?" diye sorduktan sonra "Eğer gazetecilik buysa ben bu zihniyetle mücadele etmem, savaşırım. Gereğini yapacağız zaten, göreceksiniz. Benim ve bakan arkadaşlarımızın yazıda isimlerimizi kullanarak 'Bunlar afedersiniz anasını bile satan zihniyet' ifadesini kullandı"
HES'le ilgili yazıların taraflı yazıldığını söyleyen Erdoğan, "Orayı görse böyle yazmazdı. Gördüğüne de inanmıyorum zaten." dedi
'AYARI KAÇIRMIŞIZ'
Hürriyet baş yazarı Oktay Ekşi Perşembe günün kaleme aldığı yazı nedeniyle başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet ve çevresinden sert tepki alınca bugün geri adım attı ve özür diledi. Ekşi bugünkü yazısına diyerek özür diledi:
"Aklıma bir önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın meşhur
“Babalar gibi satacağız” sözü geldi. Ondan esinlenerek “her şeyi
satan zihniyet” ifadesini değiştirip “analarını bile satan” yaptım
ve o metni gazeteye faksladım.
Bu değişiklik sadece saat 24’ten sonra basılan gazetelere yani
şehir içlerinde dağıtılan Hürriyet’lere girdi.
Ertesi sabah gazetede kendi yaptığım değişikliği görünce “Galiba
kantarın topunuzu kaçırmışız” dedim ama iş işten geçmişti.
Gerçekten ifade hem “maksadımı” aşmıştı, hem de bu sütunu
izleyenlerin yadırgayacağı kadar ağır kaçmıştı.
Nitekim okuyucu hiçbir faturayı ödetmeden bırakmaz:
Protestolar yağınca, başa döndük ve “vurucu ifade” şehvetine
kapılıp birilerini -özellikle siyasi iktidarı- rencide ettiğimizi
gördük.
Konuyu bir de gazetede kendi aramızda tarttık. Sonunda “hatayı
kabul etmenin de bir görev ve bir borç olduğu” gerçeğini dikkate
alıp “üzdüklerimizden özür dilediğimizi” tüm içtenliğimizle
duyurmaya karar verdik. "