Erdoğan o ses kaydını anlattı:Biri vekil diğeri gazeteci
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın bugün Niğde mitinginde isim vermeden MHP'li TBMM Başkanvekili Meral Akşener ile Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök arasındaki olayı anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçimler öncesi bugün
Niğde'deydi. Başbakan Erdoğan, vatandaşlara seslenirken 17 Aralık
1998'de yaşanan bir bir olayı hatırlattı.
Erdoğan konuşmasında 17 Aralık 1998 yılındaki olayı şöyle anlattı:
"1998, yine bir 17 Aralık günü… Şu anda MHP Milletvekili olan bir hanımefendi, 1998'de DYP Milletvekili idi. TBMM'de bir basın toplantısı düzenledi. Bir gazete yöneticisinin bazı bakan ve bürokratlarla yaptığı telefon konuşmalarını yayımladı. O gazete ayağa kalktı. O gazetenin dinlenen yazarı küplere girdi. Dönemin parası ile 15 milyar tazminat kazandı. Şu anda işte bu dinlenen yazar, o günleri unutmuş şekilde kasetler üzerinden bize iftira atıyor. MHP ödenen tazminatı unutmuş. Ey MHP yatacak yerin yok."
17 ARALIK 1998'DE NE OLMUŞTU?
Erdoğan'ın isim vermeden anlattığı o olay eski DYP'li şuan
MHP'li olan Meral Akşener ile Hürriyet gazetesinin eski Genel Yayın
Yönetmeni Ertuğrul Özkök arasında geçmişti.
1998'te Doğru Yol Partisi'nden milletvekili olan Meral Akşener, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün, eski Devlet Bakanı Güneş Taner ile yaptığı telefon konuşması bandını gazetecilere dinletmişti. Akşener bu kaydı dinlettiğ gerekçesiyle, Özkök'e, 3 milyar lira manevi tazminat ödemeye mahkum edilmişti.
Meral Akşener'in 17 Aralık 1998 tarihinde İstanbul Ceylan Otel'de yaptığı basın toplantısında, Özkök'ün 20 yıllık arkadaşı olduğu belirtilen eski Devlet Bakanı Güneş Taner ile yaptığı telefon konuşmasının bandını gazetecilere dinlettiği belirtiliyordu. Konuşmasında Özkök'ün Taner'den, "Hürriyet Gazetesi'nin hurda kağıtlarını işleyerek, yine yayın faaliyetlerinde kullanılacak kartonu üretecek bir sanayi girişimi ile ilgili işlemlerin, imzaya hazır olduğu kendisine bildirildiği için imzalamasını istediği" şeklindeki sözlerinin yer aldığı bildiriliyordu.
Meral Akşener de, telefon konuşması bandını basın mensuplarına dinletmişti.
İŞTE O KONUŞMA
Özkök: Ya şimdi Güneş, biz biliyorsun bir tane karton fabrikası
kuruyoruz Kocaeli'de, ondan sonra ee... size bir teşvik başvurumuz
var.
Taner: Tamam.
Özkök: 50 milyon dolara kadar teşvik veriyorsunuz, şey pardon 50
milyon dolar en az olacak. Bizimki 130 milyon dolarlık falan bir
teşvik...
Taner: Eee, veririz.
Özkök: Senin masanda duruyormuş bu.
Taner: Yoo, daha bana gelmedi.
Özkök: Gelmiş sana, öyle dediler bana.
Taner: Dur bakayım bana gelmedi ama, şimdi sordururuz söyle bakim
isim ver.
Özkök: M..
Taner: Meyta mı?
Özkök: Bir sor bakalım bir öğren yahu?
Taner: Bu nedir tık tık sesleri, benim söylediklerimi teybe mi
kaydediyorsun?
Özkök: Bu benim şey ya şey telefonla konuşuyorum, ben hayatımda hiç
kimseyi banda almadım, kimseye yapmadım, sana mı yapacağım.
(....)
Güneş Taner: Bunu alacağın yer Başbakan... Senin Başbakanı
yakalayıp bastırıp ordan alman lazım. Sen gelsene Ankara'ya!
- Ertuğrul Özkök : Bugün mü?
- Güneş Taner : Tabii ya
- Ertuğrul Özkök : Dün ordaydım.
- Güneş Taner : Niye haber vermedin. Dün akşam Zafer'i oraya
götürdüm.
- Ertuğrul Özkök : Ah ama ben de dün akşam ordaydım.
- Güneş Taner : Niye haber vermiyorsun, geliyorsun da... Ben sana
demiyor muyum 'beni çok boşluyorsun' diye
- Ertuğrul Özkök : Benim başka işim vardı.
- Güneş Taner : Tabii ben bilmem senin ne işin vardı.
- Ertuğrul Özkök : Tahmin edeceğin iş vardı.
- Güneş Taner : Hııı
- Ertuğrul Özkök : Başbakan bu yönde sana bir şey söyledi mi?
- Güneş Taner : Söyledi bir şeyler.
- Ertuğrul Özkök : Benim telefonlarıma da çıkmıyor adam ya
- Güneş Taner : Kim?
- Ertuğrul Özkök : Mesut...
- Güneş Taner : İşte böyle zamanlarda arayı şey yap.
- Ertuğrul Özkök : Eee ne yapayım kardeşim. Çıkmıyor ki adam benim
telefonlarıma
- Güneş Taner : Eee sen de telefonla uzaktan idare etmeye
çalışıyorsun.
- Ertuğrul Özkök : Daha dün onun ağzından çıkan şeyi manşet
yaptık.
.....
- Güneş Taner : Burda Sedat'ın yapacağı şeyler değil bunlar.
- Ertuğrul Özkök : Paris'e gidiyorum.
- Güneş Taner : Ne?
- Ertuğrul Özkök : Paris'e gidiyorum
- Güneş Taner : Vay adi vay
- Ertuğrul Özkök : Yok abi, ufak tefek senin başbakanın!..
- Güneş Taner : Benim başbakanım oldu şimdi değil mi? (Kahkahalar)
Ha ha haaa!
- Ertuğrul Özkök : Eee öyle oldu tabii (Ha ha haaa..) Ulan yine de
ben koruyorum adamı. Halen ben koruyorum. Başbakan'a gideceksin,
ana avrat küfredeceksin, sonra tekrar iyi adam olacaksın.
- Güneş Taner : Vallah bana kalsa sen buraya gelsen, sana akşam
sağlam iyi bir haber çıkarırız
- Ertuğrul Özkök : İşte bakacağız.
(....)
- Güneş Taner : Aranızdaki ilişkiye karışmam. Şarapları sana
verirken, 'bana mı verdi getirdi'? Gel buraya dedim sana,
dinlemedin. Atla uçağa gel.
- Ertuğrul Özkök : Gelemem abi ya. Yarın Paris'e gidiyorum.
- Güneş Taner : Gitme