Erdoğan o anneyi de ağlattı!
Abone olMısır'da 17 yaşında şehit olan Esma'nın annesi ağlayan Erdoğan'ı görünce gözyaşlarını tutamamış.
İNTERNET HABER- Mısır'da katledilen,
direnişin sembolü Esma'nın annesi Sena el-Bilteci "Erdoğan kızım
için ağladığında yeryüzünde insanlığın kaldığını hissettim"
dedi.
Mısır'da güvenlik güçlerinin 14 Ağustos'ta Rabiatul Adeviyye meydanındaki darbe karşıtı göstericilere müdahalesi sonucu hayatını kaybeden Esma el-Bilteci'nin annesi Sena el-Bilteci, “Sahra Hastanesi'ne gittiğimde şehitler ve ağır yaralılarla karşılaştım. Esma’nın yanına gittiğimde sabırlı ve metanetliydi. 'Ya Rab, Ya Allah' diyordu. Yüzünü siliyordum ve kendisine 'Hayatım sabret, metanetli ol' derken bana 'Anneciğim ben iyiyim' diyordu. Beni rahatlatmak istiyordu. Onu ameliyat odasına bıraktım ve çıktım, birkaç dakika sonra şehit olduğu haberi geldi" dedi.
Mısır'da güvenlik güçlerinin Rabiatul Adeviyye meydanındaki darbe karşıtı göstericilere müdahalesi sonucu hayatını kaybeden ve çeşitli ülkelerde düzenlenen Mısır'daki askeri yönetim karşıtı gösterilerin sembolü haline gelen Esma el-Bilteci'nin ailesi, kızlarının öldürülmesi ve Muhammed el-Bilteci hakkında çıkarılan tutuklama kararı hakkında hissettiklerini AA muhabirine anlattı.
"Yanındayken kendimi güvende hissediyordum"
Kahire'nin batısında yer alan Nasr City bölgesindeki evlerinde
AA muhabirinin sorularını cevaplayan Esma'nın annesi Sena
el-Bilteci (46), özgürlüklerini ve sahip oldukları en
değerli şeyleri kendilerinden alan askeri yönetimin gitmesi için
her türlü fedakarlığa hazır olduklarını belirterek, "Benim dört
erkek, bir kız çocuğum vardı. Yıllardan beri birçok sıkıntı ve
belalara maruz kaldık ancak bunlar içinde Esma’nın şehadeti en ağır
olanıydı. Tek kızımı kaybettim. Erkek çocukların meşguliyetleri
genellikle dışarıda oluyor malum, Esma’nın gidişinin ardından
kendimi çok yalnız hissettim, sürekli beraberdik. Gidişinin
ardından sanki kızımı değil, bana beslediği sevgiden dolayı sanki
annemi kaybettim. Yanındayken kendimi güvende hissediyordum"
ifadelerini kullandı.
Rabiatul Adeviyye Meydanı'na bir operasyon düzenleneceğini tahmin ettiklerini ancak bu kadar "vahşice" yapılmasını beklemediklerini söyleyen Bilteci, kızının hayatını kaybettiği anları şöyle anlattı:
"Gaz bombalarının yoğunluğundan boğulacak duruma geliyorduk ve çevremizde insanların şehadete ulaştıklarına tanık oluyorduk. Esma’nın yüzüne bakıyordum henüz küçük yaşında olmasına rağmen kendisinin bunlar karşısında etkilenmeden sapasağlam durduğunu gördüm. Bilakis o beni cesaretlendiriyordu. Kurşunların ve gaz bombalarının yoğunluğunun altında olmamıza ve kimsenin hareket edecek gücünün olmamasına rağmen çantasından küçük bir su şişesi çıkartarak, abdest alma konusunda ısrar ederek su dökmemi istedi. Bu arada gazın etkisini azaltması için yüzümü sirkeyle yıkıyordu. Daha sonra Rabia’daki Sahra Hastanesi'ne gitme konusunda ısrar etti, 10 dakika kadar sonra telefonlarıma cevap vermiyordu. Ardından bulunduğum yere geri geldi, kendisine biraz çıkıştım 'Esma beni niye bıraktın, ne olacağını bilmiyoruz kızım birlikte olalım' dedim. Bana gülümseyerek baktı ve hiçbir şey demedi, sonra beni yanaklarımdan öptü ve gözümün önünden kayboldu gitti."
"Her tarafta vahşetin izleri vardı"
Daha sonra oğlu Halid'in kendisine Esma'nın vurulduğunu aktardığını anlatan Bilteci, "Sahra Hastanesi'ne gittiğimde şehitler ve ağır yaralılarla karşılaştım. Esma’nın yanına gittiğimde sabırlı ve metanetliydi. 'Ya Rab, Ya Allah' diyordu. Anlayamadığım sözleri mırıldanıyordu. Yüzünü siliyordum ve kendisine 'Hayatım sabret, metanetli ol' derken bana 'Anneciğim ben iyiyim' diyordu. Beni rahatlatmak istiyordu. Ancak yatağın altından çok miktarda kanın aktığını görünce doktorlar acil kan nakli yaptılar fakat vücudu bunu kabul etmedi. Ameliyat odasına götürülürken ortalıkta birçok ceset ve ağır yaralı gördum. Her tarafta vahşetin izleri vardı. Onu ameliyat odasına bıraktım ve çıktım, birkaç dakika sonra şehit olduğu haberi geldi" şeklinde konuştu.
"O, zulme ve tuğyana karşı mücadele ederken şehit oldu"
"Allah onu bu dünyanın çirkinliklerinden kurtardı" diyen Bilteci, "Esma 4 ay önce Kur'an-ı Kerim hıfzını tamamlamıştı. Rabia meydanını, oradaki yaralıları Kur'an okuyarak korumaya gayret gösteriyordu. Tanık olanların anlattığı kadarıyla vurulduğu esnada Sahra Hastanesi'nin önünde elindeki mushaftan Kur'an okuyormuş. Arkadaşlarının uyarılarına rağmen bir elinde Kur'an'ı tuttuğu diğer eliyle de taş toplayıp gençlere verdiğini söylediler. O, zulme ve tuğyana karşı mücadele ederken şehit oldu" ifadelerini kullandı.
Kızının çok başarılı bir öğrenci, her yıl okul birincisi veya il birincisi olduğunu anlatan Bilteci, "Kültürel faaliyetlere katılmayı çok severdi. Hat dersleri alıyordu. Son okuduğu kitap, İbn-i Haldun'un Mukaddime isimli eseriydi" dedi.
Eşi Muhammed el-Bilteci'nin kızı Esma'yı şehit olmadan üç gün
önce rüyasında cennette gelinlikleriyle gördüğünü aktaran Bilteci,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Baba Bilteci'nin
kızına yazdığı mektubu dinlerken gözyaşlarını tutamadığı
görüntüleri izlerken duygulu anlar yaşadı.
Bilteci, "Darbeden bu yana karşılaştığımız felaket,
insanlıktan uzak vahşetin yoğun olduğu bir ortamda, Başbakan
Erdoğan'ın kızım için ağladığını gördüğümde, az da olsa yeryüzünde
insanlığın kaldığını hissettim" şeklinde konuştu.
"Ben ailenin en büyük oğluydum, o da neşe kaynağıydı"
Mısır güvenlik güçleri tarafından iki gün önce gözaltına alınarak serbest bırakılan, Esma'nın ağabeyi Kahire Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencisi Ammar el-Bilteci de (22), kızkardeşinin küçüklüğü ve eğitim çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Esma'nın Suudi Arabistan'da doğduğunu, annelerinin Esma'ya hamileyken Hacca gittiğini belirten Bilteci, "Ben ailenin büyük oğluydum, o da neşe kaynağıydı. Herkes onun sevgisini ve rızasını kazanmaya çalışırdı. Sakin kişiliğiyle yaramaz dört erkek çocuğun arasında seçkin bir yeri vardı" ifadelerini kullandı.
Bilteci, kardeşinin bilim ve sanata olan ilgisi hakkında da şunları söyledi:
"Birlikte gecelerdik, kitap okurduk. Ders çalışmaktan birlikte kaytarırdık. Yaşına göre oldukça kültürlü biriydi. 'Uluslararası İslam Düşüncesi Enstitüsü'nün düzenlediği 4 ayrı kursa beraber katıldık. İleri düzeyde sanatsal zevke ve estetik anlayışına sahip olduğunu söyleyebilirim. Eli hat sanatına çok yatkındı. Ezher Üniversitesi'nden hat sanatı dersi almak konusunda ısrarcıydı. Yabancılara Arapça öğretmeye yönelik bazı çalışmaları da vardı."
Hastanelere Rabia'dan yaralı ve ölü kabul edilmemesi talimatı
Bilteci ailesinin en büyük oğlu Ammar, kardeşi Esma'nın yanına hayatını kaybettikten sonra ulaşabildiğini belirterek, kardeşinin naaşını taşıdıkları anlarla ilgili şunları kaydetti:
"Cenazeyi oradan götürmeyi uygun gördük çünkü rejimin cesetlere neler yapabileceğine daha sonradan da tanık olduk. Ben, kardeşim ve bir yakınımız Esma’yı Rabia kompleksinin arka kapısından çıkardık. O esnada üzerimize ateş açıldığını farkedince telaşlandık ve Esma’nın cenazesi elimizden yere düştü. Kendimizi korumak amacıyla saklandık. Esma’nın cesedi yerde yarım saat kadar kalmak zorunda kaldı. Ardından açılan ateş biraz hafifleyince, onu sırtıma almak zorunda kaldım çünkü Esma’nın cenazesini taşıdığımız sedye yerdeki sulardan zarar görmüş ve işe yaramaz hale gelmişti. Esma'nın cenazesi ile 8 hastane dolaştık. Hastane yetkilileri, kendilerine Rabia’dan hiçbir yaralı ve ölü kabul etmemeleri talimatı verildiğini bildirdi."
"Hastanelerdeki doktorlara kardeşimin cenazesini kabul etmeleri için yalvardım, yakardım ancak yine de kabul etmemekte ısrar ettiler" diyen Bilteci, "Sonunda Hüseyin Hastanesi'ne götürdüğümüzde tıp raporu düzenlendi ve morga yerleştirdik, ardından eve getirdik. 16 Ağustos Cuma günü Nasr City'deki Selam Camii’nde cenaze namazını babam yokken kılmak zorunda kaldık çünkü babam güvenlik güçleri tarafından aranıyordu. Cenaze namazının ardınan onu defnettik" şeklinde konuştu.
"Medya Esma’nın ölüm haberini yalanladı"
Mısır basınının, kardeşi Esma'nın ölüm haberini yalanlamasının bir önemi olmadığını belirten Ammar, "Başından beri isteyen inansın, isteyen yalanlasın dedik. Bu gerçek, bizim için tüm bu haberlerden çok daha önemli ve değerli. Yalanlayanlara cevap olsun diye çekim yapılması tekliflerini kabul etmedik. Buna rağmen şehit olmasının ardından bazı resimleri yayınlandı, bunun sorumluluğu bize ait değildir. Eve gelen arkadaşları ve akrabaların son bir kez görmeleri için ambulansın kapısını açıp insanların veda etmeleri için yüzünü görmelerine müsaade ettik" dedi.
"Şehit olduğu günden bu yana geceleri uyuyamıyorum"
Bilteci, şöyle devam etti:
"Onunla yaşadığım en önemli hatıram, beni sabahları fakülteye
gitmem için uyandırmasıdır. Sabah uyanmakta zorluk çektiğim için
her sabah usanmadan beni uyandırmaya çalışırdı. Şimdi onu çok
yorduğumu düşünüyorum. Geceleri birlikte ders çalışırdık,
yorulduğunda uyur, ben onu uyandırır sonra ben uyurdum, o beni
uyandırırdı. Ancak şehit olduğu günden bu yana geceleri
uyuyamıyorum. Kendisini güzel bir gelecek bekliyordu. Şahsiyeti ve
ahlaki seviyesi yüksekti. Edebi bir dile sahipti."
Ammar Bilteci, "Kardeşine ve babana bir mesajın var mı?" sorusunu, "Esma’nın benim mesajıma ihtiyacı yok. Ancak kendisini özledik büyük bir acı duyuyoruz. Onun şu an mutlu olduğunu hissediyoruz. Allah’tan bizi onun mertebesine ulaştırmasını diliyoruz. Babama ise şunu söylerim, 'Metin ol, bizler inşallah bu yolda sizlerin takipçisiyiz. Zalimler nasıl bir devrimle tersyüz olacaklarını görecekler" diye cevapladı.
Kahire Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde okuyan bde (20), kardeşi Esma'nın her gün Rabiatul Adeviyye'de kaldığını eve sadece sabahları dinlenmek için geldiğini aktardı.
Esma'nın Sahra Hastanesi'ndeki çalışmalarda aktif görev aldığını söyleyen Bilteci, kardeşinin hayatını kaybettiği anları şöyle anlattı:
"Vurulduğu zaman yanında değildim. Haberi alır almaz hastaneye gittim. Doktorlar müdahele ederken oradaydım. Bana "Enes" diye seslendi, yaklaştığımdaysa başka bir şey söylemedi. Daha sonra ameliyathanede ruhunu teslim etmiş."
Esma'nın küçük kardeşi Hüsam ise (12), ablasını kaybettiği anları şu şeklilde ifade etti:
"Sahne'nin arkasındaki çadırlarımızın dışındaydık. Gaz bombalarının şiddeti bir anda artmaya başlayınca, oradan uzaklaştık. Annemle tesadüfen karşılaştığımızda, bana Esma'nın yaralandığını söyledi. Sonrasında annemle birlikte babamın yanına gitmeye çalıştık. Babamla karşılaştığımızda bize Esma'nın şehit olduğunu söylemesi hepimizi şaşkına çevirdi. Babam ne olduğunu anlayamadığımız şekilde konuşuyordu. Annemle beni tanıdıklarımızın yanına bıraktı. Annem bana, Esma'ya sarılır gibi sıkıca sarılmış ağlıyor. Ben de annemin ellerine sarılarak, Esma'dan ayrılacağımı düşünerek ağlıyordum. Esma'yı kaybetmek hayatımda doldurulamayacak bir boşluğa neden oldu çünkü o benim tek kız kardeşimdi. Evde her seferinde Esma'ya birşeyler söylemek için odasına gidiyorum. Odasının boş olması beni derinden etkiliyor."
Mısır makamları tarafından kakkında tutuklama kararı çıkarılan
Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) yöneticilerinden Ezher
Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed
el-Bilteci, El-Cezire televizyonunda dün yayınlanan video
görüntüsünde, kızı Esma'nın öldürülmesi olayına ilişkin,
"Allah, sesini kesmek için kurşunla öldürmek istedikleri o
çiçek Esma'nın isminin ve resimlerinin tüm dünyada yüceltilmesini
istedi. Herkes onu rahmetle anıyor, resimlerini Türkiye'de, Kabe'de
ve Medine'de yükseklerde taşıyorlar. Bu da sadece Allah'ın
istediğinin olacağını müjdeliyor" ifadelerini
kullanmıştı.