Erdoğan neden Nurculuk ile dans ediyor?
Abone olBaşbakan Erdoğan neden seçim öncesimitinglere Nur cemaatinin manifestosu olan Risale-i Nur ile çıktı? Siyasal islam ile Nurculuk arasındaki mesafe kapanıyor mu açılıyor mu?
İNTERNETHABER.COM
Zaman si yazarı Bülent Korucu AK
Parti'nin dayandığı siyasi gelenek ile Nur cemaatinin geleneğini
kıyasladığı yazısında Başbakan Erdoğan'ın son
dönem mitinglerde Risale-i Nur ile görülmesini yorumladı.
İşte Korucu'nun yazısındaki igili bölüm:
MEMLKETE NURCULUK GELECEKSE ONU DA BİZ GETİRİRİZ!
Emniyet’e toplanan solcu gençlere “Bu ülkeye komünizm lazımsa onu da biz getiririz.” diyen Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın ruhu aramızda dolaşıyor.
Şimdi birileri ‘Nurculuk’ için aynı cümleyi kuruyor.
ERDOĞAN MİTİNGLERE NEDEN RİSALE-İ NUR İLE ÇIKTI?
Seçimlerde önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı bazı mitinglerde elinde Risale-i Nur ile görenler şaşırmıştı. Erdoğan’ın içinden çıktığı hareket ile Nur Camiası’nın yolları bugüne kadar pek kesişmemişti. Bu, çok doğal ve metot eksenli bir ayrışmaydı. Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri, toplumu ıslah etmenin fertten başlaması gerektiğini düşünüyordu. Doğal olarak da ona göre bir usul takip ettiler. Önce kurumları ve devleti düzeltmek gerektiğine inanan siyasal İslamî hareket ise kendi yolunu çizdi.
SAİD-İ NURSİ NEDEN SİYASETTEN UZAK
DURDU?
Bediüzzaman, siyasetten uzak durmasını iki temel gerekçeye
bağlıyordu. Elimizde hem nur hem de topuz olursa muhatap kitlenin
ürkeceğini, hatta siyasetin, nuru söndürebileceğini belirtiyordu.
Diğer gerekçe siyaset üzerinden hizmet etmeyi düşünenlerin biraz
tepkisini çekiyordu. “Bir şeytan senin fikrine yardım etse rahmet
okutacaksın. Senin fikr-i siyasiyene muhalif bir melek olsa lânet
edeceksin.” sözleriyle siyasetten Allah’a sığınmıştı. Daha sonraki
beyan ve tavırlarıyla aslında siyasetin bu türüne karşı olduğu;
siyaseti külliyen ve kategorik olarak kötü görmediği anlaşılıyor.
Ama hem metot ayrılığı hem de ‘Şeytan ve siyasetten Allah’a
sığınırım.’ sözünün yaygınlığı mesafeyi hep uzak tuttu.
ERDOĞAN NURCULUK İLE SİYASAL İSLAM
ARASINDAKİ MESAFEYİ KAPATIYOR MU?
Seçim meydanlarında İşaratü’l-İ’caz eserini Başbakan’ın elinde
görenler soğukluğun giderildiğini düşünmeye başladı. Risalelerin,
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılacağı vaadi Nur
Camiası’nı sevindirdi. Fakat seçimlerden sonraki gelişmeler ortada
bir tuhaflık olduğunu gösteriyor.
RİSALELER NEDEN VAADEDİLDİĞİ GİBİ BASILMIYOR?
Mitinglerde gösterilen eserin numune baskısı dışında hâlâ bir hareket yok. Tam aksine seçimlerden üç gün sonra bandrol için müracaat eden yayınevlerine olumsuz cevap verildi. 2010 yılında çıkan bir yönetmelik, dört yıl sonra bir yasağın gerekçesi yapılıyor. Yasal vârislerin tespiti için şikâyet bulunduğu ileri sürülüyor. Hukukun halletmesi gereken bir konuya idare el koyuyor ve bu hakkı istediği gibi dağıtabileceğini düşünüyor. Risaleleri Diyanet basacak diye beklerken, tamamen yasaklanması gerçeği ile karşı karşıya kalındı. Şayet birileri önceden haber alıp stok yapmadı ya da el altından bandrol almaya devam etmiyorsa… Yeni Asya Gazetesi ve Yayınevi, fiilî yasağı duyurmak ve durdurmak için mücadele ediyor. Ancak karşılarına çıkan duvarı aşmakta zorlanıyorlar. Üstad’ın kanunî vârisi yeğeni Seyda Ünlükul, basımın engellenmemesi için beyanat veriyor, dilekçe ile başvuruyor, Yeni Asya ile telif sözleşmesi yapıyor ama sorunu çözemiyor. AK Parti ile yakın duran yayınevleri şikâyetçi değiller hatta yasağa destek veriyorlar. Herhalde tekel konumuna gelmek arzusundalar.