Erdoğan milletvekillerini ağlattı

Abone ol

Erdoğan öyle bir konuştu ki vekillerin boğazı düğümlendi.. Erdoğan'ın Kürt açılımıyla ilgili sözleri tarihe geçecek.

Çok uzun yıllar AK Parti grubunu böyle izlememiştik. Başkana Erdoğan'ın konuşması milletvekillerini ağlattı. Başta Bülent Arınç olmak üzere birçok vekil gözyaşlarını tutamadı.

Türk-Kürt kardeşliğini anlatırken kullandığı edebi dil salonda duygusal bir hava oluşturdu. Son derece dokunaklı kelimeler seçti, tarihten, edebiyattan örnekler sundu.

Selahattin Eyyubi ve Yavuz Sultan Selim'den girdi, Pir Sultan Abdal'dan Ahmedi Hani'ye uzandı. Yemen türküsünden Neşet Ertaş'a, Şivan Perver'den İstiklal marşına değindi.

Şehit evinde yaşadıklarını, hislerini anlattı. "Anneliğin ideolojisi ve siyaseti yoktur. Yaklaşık 30 yıldır nice annemiz telefonun başında yığılıp kaldı" dedi. "Ne oldu, nerede yanlış yapıldı" diye sordu. Muhalefete de "kapıları kapatmayın" çağrısında bulundu.

Kendisini hainlikle suçlayan MHP lideri Devlet Bahçeli'ye sert çıktı: "Bahçeli vatan sevgimizi ölçebilecek ne kalitede ne kariyerdedir"

İşte Başbakan Erdoğan AK Parti Grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamaları:

"NASIL BİR TÜRKİYE OLURDU" SORULARI

"Türkiye'nin bugün demokrasiyle elde etmiş olduğu standartları bundan 10, 20, 30 yıl önce elde etmiş olsaydık, Türkiye bugün nerelerde, hangi seviyelerde olurdu, bunun hesabını yaptık mı, kendimize bu soruyu sorduk mu? Demokrasinin üzerindeki vesayet tartışmaları, AK Parti ile birlikte değil de çok daha öncesinde sona erseydi, bugün demokrasimiz hangi seviyelerde olurdu?

Türkiye, çetelerle, mafyayla, karanlık örgütlerle mücadelesini ertelemesiydi, faili meçhullerin üzerine örtmeseydi, hukuk ve demokrasiyi tüm kurum ve kurullarıyla işletseydi acaba bugün nasıl bir ülkede yaşıyor olacaktık? Türkiye geçmişte içine kapanmasaydı, etrafına sanal duvarlar örmeseydi, aktif dış politika izleseydi, bölgesel ve küresel meselelerde daha güçlü roller üstlenseydi bugün nasıl bir Türkiye'de yaşıyor olurduk? işte biz bu soruları kendimize sorduk, soruyoruz ve soracağız. Biz kendimizi bu soruları sorma zorunluluğunda hissediyoruz. Ama aynı şekilde gelecek nesillerin bu soruları sormaması için elimizden geleni yapıyoruz.

GENCECİK FİDAN GİBİ DELİKANLILAR

Biz artık şu soruyu da soruyoruz, hem de yüksek sesle, gür sesle; eğer Türkiye enerjisini, bütçesini, kazanımlarını, bütün bunların ötesinde huzurunu, refahını, gencecik fidan gibi delikanlılarını teröre kurban etmeseydi, Türkiye son 25 yılını terörle, çatışmayla, olağanüstü hal ile faili meçhullerle, boşaltılan köylerle, üzerine ayyıldızlı bayrağımızın örtüldüğü tabut görüntüleriyle heba etmeseydi bugün nerede olurdu?

Eğer sorun daha ortaya çıkarken fark edilip gerekli tedbirler alınabilseydi, eğe mesele büyümeden çözüme kavuşturulsaydı on binlerce insanımız hayatını kaybetmeden, on binlercesi yaralanmadan ve yüz binlercesi mağdur olmadan bu mesele suhuletle çözülmüş olsaydı bugün Türkiye nerede olurdu? Bu soruları çoğaltarak sormanızı istiyorum. Milletçe sormamızı istiyorum. Aziz milletimizin bu soruları sormasını, bu meseleyi objektif şekilde enine boyuna sorgulamasın özellikle rica ediyorum.

NE OLDU NEREDE YANLIŞ YAPILDI?

Ne oldu, nerede yanlış yapıldı? Nerede yanlış politikalar uygUlandı, nerede yanlış tavırlar sergilendi? Bizim binlerce yıllık dostluğumuzun, akrabalığımızın, kardeşliğimizin kopacağına, çökeceğine, çürüyüp,bozulabileceğine kim nasıl inanma cüretini gösterdi de aramıza nifak tohumları ekme gayretine girdi? Bu iş bu kadar kolay mı? Binlerce yıldır bir arada yaşayan, kız alıp kız veren, birbirine akraba olan, birbirine kardeş olan, et ile tırnak haline gelen Türküyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla, Gürcüsüyle birbirinden ayırmak, birbirine düşman eylemek mümkün müdür, muhtemel midir?''

EYYUBİ'NİN SANCAĞI ALTINDA YAVUZ'UN ORDUSUNDA KARDEŞ OLAN BİZ DEĞİL MİYDİK

Türkiye'nin zenginliği olarak gördüğümüz tüm farklılıklarını birbirinden ayırmak, birbirine rakip ve düşman göstermek kimin haddinedir? Selahattin Eyyubi'nin sancağı altında Kudüs'ü fethederek, orayı bir barış ve huzur şehrine çeviren ordunun neferleri biz değil miydik? Çaldıran'da Yavuz Sultan Selim'in ordusunda birbirine kardeş olan biz değil miydik? Yemen'de, Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Kutülamare'de vatan topraklarını birlikte savunan, birlikte şehit ve gazi olan biz değil miydik? Kurtuluş Savaşı'nın kahraman evlatları hep birlikte biz değil miydik, Cumhuriyeti kuran ve ortak değerler etrafında yücelten bizler değil miydik?

KİMLERİN İSMİNİ SÖYLEDİ?

[PAGE]

GÖNÜL DÜNYAMIZIN DERİNLİKLERİ

İstiklal Marşı'nı dinlerken hepimiz yüreği kabarmıyor mu? Yemen Türküsü'nü dinlerken hepimizin gözleri yaşar mıyor mu? Fuzuli'nin şiirleri nasıl ruhumuza hitap ediyorsa, Ahmedi Hani'nin dizeleri de aynı şekilde bizi duygulandırmıyor mu? Neşat Ertaş, 'Gönül Dağı' dediği zaman her birimizin tüyleri ürperiyor. Aynı zaman Şivan Perver, 'Halepçe', 'Hazal' dediğinde gönül dünyamızın derinliklerine dalıyoruz. Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal bu toprakların mayasını yoğururken Cudi'nin, Munzur'un eteklerinde dolaşan dengbejler de aynı topraklara, aynı kardeşlik mayasını atıyor.

AYIRMAK KİMİN HADDİNE

Horon bizim horonumuz, zeybek bizim zeybeğimiz, halay bizim halayımız, zılgıt bizim zılgıtımız, bizi birbirinden ayırmak kimin haddine? Bizim kardeşliğimize kastetmek kimin haddine? Bizi birbirimize düşürmek, düşman eylemek kimin haddine? Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm vatandaşlarını birbirine ayrı gayrı görmek, kimin haddine? Bu ülkede, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında yer alan her etnik kökendeki insan, Türk'üyle, Laz'ıyla, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Gürcü'sü ile bizim kardeşimizdir. Buna kimse gölge düşüremez.'

DÜNYAM SARSILDI

Evlat acısından daha büyük acı yoktur, Allah hiç kimseye bunu yaşatmasın. Ama son 25-30 yıldır ülkemin doğusunda batısında kuzeyinde güneyinde nice annelerin çalan her telefonla yürekleri ağızlarına gelmiştir. Bunu gittiğim bir evde yaşadım. Oğlum dün beni aradı ‘Anne yola çıktık gidiyorum, dua et ama şahadeti de özlüyorum. 24 saat sonra oğlumun bu haberini aldım’ dedi. Hakikatten benimde dünyam sarsıldı. Hangi annenin buna yüreği dayanır, hangi annenin kalbi bu acıyı taşır? Yaklaşık 30 yıldır nice annemiz telefonun başında yığılıp kaldı.

HAKKARİLİ ANNE İLE YOZGATLI ANNE AYNI DUAYI OKUYORSA

Anneliğin sağcılığı, solculuğu yoktur; siyaseti yoktur. Oğlu her ne sebeple hayatını kaybetmiş olursa olsun Yozgat’taki anne ile Hakkari’deki anne oğullarının başında aynı duayı ediyorsa evladı için Yasin ve Fatiha okuyorsa cemaat aynı kıbleye dönüyorsa burada çok ciddi bir yanlış olduğu ortadadır. babaların gözyaşı sel oldu içine aktı. Bu sürçten hiçbir tarafın kazançlı çıkmayacağı aşikardır. Ama kaybedenin Türkiye olduğu kaybedenin vatanımız olduğu kaybedenin milletimiz olduğu ülkemizin geleceği olduğu aşikardır. Kaybedenin anneler babalar olduğu aşikardır.

HANİ UZLAŞMADAN YANAYDILAR

İçişleri Bakanımızın koordinasyonunda bir süreç devam ettiriyoruz. Bir paketten bahsetmiyorum bir süreç... Siyasi parti liderleriyle, akademisyenlerle, bu ülkenin çeşitli aydınlarıyla medya mensuplarıyla, sivil toplum örgütleriyle bu konuda söyleyecek sözü olan her kesimle görüşmeler yapılsın diyoruz. Ama dün ana muhalefetle diğer muhalefet partisi her ikisine mektup gidiyor ve anında ret cevabı geliyor. Hani bunlar uzlaşmadan, mutabakattan yanaydılar.  Bu meselede mutabakatın olmayacak da bu meselede çözüm aramak olmayacak da nerede çözüm arayacaksınız. Benim bakanım gelip size bir şeyi dayatmayacak, sizinle bir şeyi paylaşacak. 

BAHÇELİ'YE NASIL CEVAP VERDİ?

[PAGE]

MİLLİ BÜTÜNLÜK PROJESİNE KAPILARI KAPATMAYIN

Kürt vatandaşlarımızın sorununa gözünü yummayı kabul edemez. Sorunun devam etmesine çanak tutanlar yaşanan acıların sorumluluğuna da ortaktır. Gölge etmeyin milli bütünlük projesine kapıları kapatmayın.  2005 yılında Diyarbakır'da dile getirdiğimiz düşüncelerle bugünkü yaklaşımız arasında fark yoktur. Bu bir demokratik açılım projesi olacaktır.

Kürt meselesinde attığımız kültürel adımlar hiç konuşulmuyor. "Vermediler aldık" gibi bir mantık işleniyor. Bu anlayışla yaya kalırsınız. İktidarın bize yüklediği sorumlulukla adımları attık. Batı neyse doğu o olacak dedik.

Geniş mutabakat zemininin oluşuğunu görüyoruz. Kimse biz Kürt kökenli vatandaşların partisiyiz havasına girmesin. 7 bölgede birinci partisi olmuşuz. Biz 72 milyon vatan evladının partisiyiz. Ama Türkiye'nin tamamı değiliiz. Bu nedenle sorunu el ele verelim.

BAHÇELİ'NİN KARİYERİ VE KALİTESİ

Bizi insafsız şekilde eleştiren Haşa vatan haini ilan eden sayın Bahçeli'ye cevap verecek değilim. İnanıyorum ki MHP içindeki mensupları bile de onun bu yaklaşımından rahatsızdır. Bahçeli yaklayan kongresi öncesi hezeyanlara girmesi yanlıştır. Vatan sevgisini ölçecek ne kalitededir ne de kariyerdedir. Böyle bir şey yok. Aynı şekilde CHP’nin sayın liderine de burada cevap verecek değilim. Onlarla bu şekilde bir tartışmanın içine girecek değilim. Ancak her iki lidere de tavır belirmek noktasında son derece aceleci davrandıklarını bu şekilde çözümden değil çözümsüzlükten yana bir tavır içine doğru sürüklendiklerini de hatırlatmak isterim.

Muhalefet Kürt açılımı konusunda dereyi görmeden kazma küreklerle set çekmeye başladı. İnanıyorum ki MHP ve CHP tabanı hesabını soracaktır. Çünkü biz ortak bir dil arıyoruz. Onlar ‘ne ortak dilde, ne ortak akılda varız’ diyor. Elbette istismar mekanizmaları çalışacaktır. Sürecin siyasi riski her ne olursa olsun Türkiye'nin çıkarına çözmekten başka gayemiz yoktur olamaz.

TÜRKİYE HAYALİ

Doktor kardeşimin polis ve asker kardeşiminin doğu illerinde gönül ferahlığı içinde koşarak gideceğini düşünün. Hiç kimsenin 2. sınıf vatandaş hissetmediği bir ülkeyi düşünün. Hakkari7deki üniversitenin uluslararası standartlara ulaştığını düşünün. Bu ülkenin kalkınması için yüreğini ortaya koyduğunu düşünün.

MUNZUR'DA KARDELEN TOPLAYALIM, ZAP SUYU GİBİ COŞALIM

İnanın bu fotoğraf çok uzakta değil. Bizim niyetimliz son derece halis ve samimi. Genceciik fidanların sararıp solmasına tahammülümüz yok. Annelerin evlat acısına tahammülümüz yok. Ülkenin bir bölümüne çökmüş kara bulutlara umutsuzluğa tahammülünüz yok. Botan çayında serinlemek, Zap suyu gibi coşmak istiyoruz. Munzur'da kardelenler toplayalım.  Bedeli her ne olursa olsun burada olanlarla olmayanlarla başaracağız. Türkiye'yi ayağa kaldırma projesini başaracağız.

ERDOĞAN'A GÖRE AK PARTİ NASIL TARİH YAZDI?

[PAGE]

ŞIMARMADIK YOZLAŞMADIK

Cuma günü genişletilmiş il başkanları toplantısında 8 yılın muhasebesini yapma imkan olacak. Türkiye her alanda farklı bir idare anlayışıyla pozitif sorun çözme anlayışına yaklaşmıştır. 8 yıl içinde daha iyi standartlara ulaştık. Rotamız her zaman milletin rotası oldu.  Her türlü engele rağmen demokratik bir duruş sergiledik. Üst üste girdiğiniz 4 seçimden 1. çıktık. Şımarmadık, yozlaşmadık.

TARİH YAZDIK

Gelecekten bugüne kakanlar çetelerle mücadelesini hem takdirle anacak hem de kendilerine referans olarak kabul edecek. Hukuk sistemini karanlık tünellere sokma cüretine giremeyecekler. Millet egemenliği vesayet kabul edemez. Milletle bizim aramıza asla simsarlar sirayet edemeyecek.  

AK Parti Türkiye'nin demokrsi mücadelesinde 1 numaralı aktörü haline gelmişir. AK Parti tarih yazan tarihin seyrini değiştiren değiştiren bir kadroya saiptir.. Daha yapacak çok işimiz var. Daha kat edecek çok yolumuz var. Bu milletin güvenini sarsmadık.

4G TEKNOLOJİSİ YOLDA

Türkiye'de aboneler artık sadece sesli değil görüntülü konuşuyor. 3G teknolojisi hayatımızı kolaylaştırıyor. Hazinemiz bu sayede 2.1 milyar dolarlık kaynak elde etti. Şimdi hedefimiz 4G teknolojisi. İnşallah bunu Türkiye ile biz tanıştıracağız. Vatandaşı bürokrasi yükünden kurtardık. Yılda 15 milyon sabıka kaydı 38 milyon nüfus kayıt örneği isteniyor. Şimdi sacede kimlik numarası ile sıraya girmeden para ödemeden halledilecek.

EYLEMCİ GENÇLERİ ADABA DAVET

Hiç bir adap dinlemeden kalkıp yol kesme, ön kesme gibi şeyler yapılıyor. Bunlar üzücü şeyler. Nihai kararı veren bakanlar kuruludur. Üniversite harç noktasında katkı payları yüzde 8 oranında artırmıştır. Dikkat edin ünversiteler yüzde 400 oranında zam istendi. Biz yüzde 8'i uygun bulduk.

Olsa olsa ideolojiktir. Adap dışında bir yaklaşımdır. Bu tür davranış içinde olan gençleri adaba davet ediyorum. Biz bütçemizi en fazla eğitime ayırmış bir iktidarız. 2002 yılında katkı kredisi 405.791 ike 483.793'e ulaştı. Burs ve öğrenim kredileri 2002'de 45 TL iken aylık olarak 180 liraya çıkardık.

ENERJİDE LOJİSTİK ÜS

Enerjide lojistik üs olma noktasında tarihi adımlar attık. Geçtiğimiz hafta içinde Rusya ile toplam 20 belgeye imza atarak adeta ilişkilerde yeni bir döneme girdik. Gaz, petrol ve nükleer enerji alanlarında imzalar attık. Türk ve Rus Aton Enerjisi nükleer enerji alanında 2 anlaşma imzaladı.

Günün Önemli Haberleri