Erdoğan medyaya seslendi
Abone olBaşbakan Erdoğan, Bahçeşehir Üniversitesi 2005-2006 Akademik Yılı açılış törenine katıldı. Erdoğan medyaya seslendi ve "ucuz malın alıcısı olmayın" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İmparatorluğun Çöküş Döneminde
Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları"
başlıklı konferansı konusunda İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin
verdiği yürütmeyi durdurma kararına tepki göstererek, "Yargı
makamının buraya katılacak konuşmacıların kariyerini tartışma
hakkının olmadığını ilan etmek istiyorum, böyle bir hak kendisinde
yok" dedi. Başbakan Erdoğan, Bahçeşehir Üniversitesi 2005-2006
Akademik Yılı açılış törenine katıldı. Törende konuşan Erdoğan,
"İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel
Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları" başlıklı konferansı konusunda
İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin verdiği yürütmeyi durduma kararına
tepki gösterdi. Erdoğan, "Özgürlükler karşı düşünceye saygı
duyulmayan ortamlarda yeşermez. Türkiye büyük bir kabuk değişimi
yaşamaktadır. Bu kabuk değişimini hazmedemeyenler var. Eğer biz
düşüncemize güveniyorsak, eğer biz inancımıza güveniyorsak, bu tür
özgürlüklerden korkmamamız gerekir. Ben özgürlüklerin en geniş
anlamda yaşandığı bir Türkiye'de yaşamak istiyorum. Şu anda
müzakeresi yapılan Ermeni konusunda da yargı makamının buraya
katılacak konuşmacıların bana göre kariyerini tartışma hakkının
olmadığını ilan etmek istiyorum. Böyle bir hak kendisinde yok.
Bunun sponsoru kimdir, parası nereden geliyor, bunu da araştırma
hakkı kendine ait değildir. Bunu devletin idari kurumları
araştırır. Bunu rektör yapar, gerekiyorsa YÖK yapar. Burada
durumdan vazife çıkarma mantığının hortlatılmasını kabul etmek
mümkün değildir" dedi. Birleşmiş Milletler'de, Ermeni konusuyla
ilgli olan mücadeleyi sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, "Orada da
bir diaspora var. Ama maalesef bizde de farklı bir diaspora
oluşturulmaya çalışılıyor. Bunlara olumlu yaklaşmamız bir defa
iktidarımız olarak düşünce noktasında mümkün değildir. Biz bu
düşünceyi paylaşmıyoruz. Tam AB sürecinde şurada mazekerelere
başlamanın arefesinde bunun hortlatılmasını ben kasıtlı buluyorum.
Provakatif bir hareket olarak görüyorum. Şu anda bunlar rapora
giriyor. Ne yapmak istiyorsunuz. Türkiye içe kapalı, bugüne kadar
olduğu gibi dap daracık bir alan içinde hareket etsin, bunu mu
istiyorsunuz. Türkiye artık bu kabuğu kırmıştır. Bunun içine
Türkiye'yi hapsedemezsiniz. Er veya geç bu açılan yoldan Türkiye
dünya ile bütünleşecektir" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, düşünce,
örgütlenme ve teşebbüs özgürlüklerinin önemine dikkat çekerek, "Biz
bunlarda eğer başarılı olacak olursak Türkiye'yi sıçratırız.
İlköğretim ve lisede özel sektöre izin veriliyor fakat üniversitede
müsaade edilmiyor. Biz şu anda devlet olarak yatrımlara gücümüz
yetmiyorsa, eğer bu yatırımı yapacak özel sektör varsa, biz de bu
hizmeti satınalma yetkisine sahipsek niye bunu yapmıyoruz. Aynı
şeyi sağlıkta başlattık. Aynısını eğitimde de yapalım. 'Hayır
olmaz' niye, kafaları basmıyor, mesele bundan. Bunlar hayatta iki
koyun güdmemiş. Hayatı yaşamadığı için bunu kavrayamıyor. Ondan
sonra biz tabii ki dünyada ülkelerin gerisinde kalıyoruz. Atılması
gereken adımlar atılmış olsaydı okuma-yazma oranında yüzde 90'ı
çoktan aşmış olacaktık. İktidar olmak sadece yasama organının
içinde sayısal üstünlüğü elde etmekle bitmiyor. Kurumlar noktasında
da belli dayanışmanın, belli birlikteliğin olması da gerekiyor. Biz
şu anda gücümüzün elverdiğini süratle yapıyoruz. 15 ilimizde daha
üniversite açılması için çalışmalar sürüyor" açıklamasında bulundu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü. "Türkiye artık yanlış
alışkanlıklarından kurtuluyor, adeta bir diriliş mevsimini yaşıyor.
Zengin imkanlarını harekete geçirmek suretiyle kaybettiği güveni
yeniden kazanıyor. Bütün meselemiz ülkemizi hakkıyla temsil
edebilmek, geçmişin yanlışlarına düşmeden milletin birlik
güçlendirmektir. Geçmişin yaralarını büyük ölçüde sarmış
bulunuyoruz. Bugün dünya devletleriyle eşit ilişki kuramayan,
ekonomisiyle birlikte devletlararası ilişkileri zayıflayan, kendini
tanımlamakta zorlanan, savunma psikolojisi içinde bütün enerjisini
sadece eleştirilere cevap vermeye harcayan, özgüven eksikliği
yaşayan bir ülke değiliz. Türkiye'nin imkanları ve kaynakları,
seçenekleri, potansiyeli son derece zengindir. Yeter ki millet
olarak, devlet olarak gücümüzü toplayalım. Birbirimize kardeşçe
bakmasını bilelim. Bu bizim için çok önemli ama birbirimize hep
şüphe ile bakmaya devam edersek, netice almamız da o derece
zorlanacaktır. Birileri hep hakikati kendi tekelinde görebiliyor.
İdeolojinin dar kalıplarını maalesef gençlere dayatıyor.
Gençlerimizin arasına ne yazik ki husumet tohumları ekiyor ve
bunları geçmişteki kuşaklar, yani bizler çok yaşadık. Artık yeni
nesilin bunu yaşamasını istemiyoruz. Artık o slogan ülkesini bir
tarafa koyalım istiyoruz. Tefekkürün, felsefenin, ilmin, estetiğin
olmadığı yerde sloganlarla beslenir insanlar". Gençleri tehdit eden
en önemli nedenlerden birinin ucuz popülist kültürü olduğunu
belirten Erdoğan, "Gençleri karamsarlığa götüren, ruhlarını tahrib
eden bir saldırı olarak bunu görüyorum. Medyaya sesleniyorum ucuz
malın alıcısı olmayı, kolaycılığı, acımasız rekabeti, değer
tanımazlığı lütfen aşılamayın, bunu taşımayın bunun aracısı
olmayın. Analitik düşünebilmek, geniş bir zaviyeden olaylara
bakabilmek, güvenle bilgiyle tam bir donanımla mümkündür. Siz
kendinize güveneceksiniz ki başkalarının da sizlere olan güveni tam
olsun. Devlet topluma, toplum devlete güvenecek ki gücümüz
dağılmasın" diyerek sözlerini tamamladı.