Erdoğan Kürt sorununu böyle çözecek
Abone olPKK ile mücadele ve Kürt sorununa çözüm bulma konusunda, yeni stratejiler planlanıyor.. Erdoğan bu konuda 10 adımlı bir strateji geliştiriyor.
Milliyet yazarı Fikret Bila, bugünkü köşesinde Türkiye
açısından son derece önem arz eden Kürt politikası ve terörle
mücadele eylem planı üzerinde stratejik değişikliğe
gidildiğini yazdı.
Fikret Bila'ya göre Erdoğan 10 adımdan oluşan stratejik bir çalışma içinde. bila gazetedeki köşesinde sorunun çözümüne ilişkin yapılan çalışmaları okurlarına böyle anlattı:
PKK ve Kürt sorununda yeni strateji
Fikret Bila'ya göre Erdoğan 10 adımdan oluşan stratejik bir çalışma içinde. bila gazetedeki köşesinde sorunun çözümüne ilişkin yapılan çalışmaları okurlarına böyle anlattı:
PKK ve Kürt sorununda yeni strateji
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir süredir kendini liberal
olarak tanımlayanlar tarafından “güvenlikçi
çizgi”ye kaymakla eleştiriliyor. PKK’nın silahlı
eylemlerini sürdürdüğü, kan akıtmaya devam ettiği, Nevruz’u kana
bulama talimatları verdiği ve bahar tehdidi savurduğu bir ortamda
Başbakan’a yöneltilen bu eleştirinin haklı bir dayanağı olduğu
söylenemez.
Asker, polis, sivil vatandaşlar şehit edilirken, her gün
kilolarca patlayıcı yakalanırken, Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı’ndan, güvenlik kaygısı ve sorumluluğu duymadan hareket
etmesini beklemek abesle iştigaldir. Ayrıca güvenlik önlemleri
alınması, silahlı eylemlerini sürdüren PKK ile silahlı
mücadelenin devam etmesi, Kürt sorununa çözüm bulma arayışından
vazgeçildiği anlamına da gelmiyor.
Yaptığım temaslardan edindiğim izlenim şu ki; Başbakan
Erdoğan’ın söylemi, PKK ile mücadele ve Kürt sorununa çözüm bulma
konusunda, taktiksel değil stratejik bir
değişikliğe dayanıyor. Bu değişikliğin temel nedeni ise
Ankara’nın açılım, Habur ve Oslo süreçleri gibi
yollarla gösterdiği iyi niyetin karşılık bulması bir tarafa,
istismar edilmesi. Bu girişimlerin, PKK tarafından
devletin bir zaafı ve zayıflığı olarak okunması. Ankara’nın, bu
çözüm arayışlarını sürdürürken bazen İmralı’dan,
bazen Kandil’den, bazen parlamentonun
içinden tehdit edilmesi.
Altyapı çalışması
Ankara, PKK’yı dağdan indirmek, soruna bir çözüm bulmak
amacıyla uzun süredir içeride ve uluslararası alanda çok yönlü bir
altyapı çalışması yürütüyor.
İçeride atılan adımların yanı sıra başta Kuzey Irak’ta
Mesud Barzani yönetimi olmak üzere
Washington ve Bağdat’ta yürütülen
temaslarla güven ortamı oluşturma çabalarının olumlu bir altyapı
hazırladığı söylenebilir. Bu sonuçta Bağdat Büyükelçisi ve Özel
Temsilci olarak uzun süre görev yapan, bölgeyi ve sorunu çok iyi
bilen Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Murat
Özçelik’in, MİT, Genelkurmay, emniyet gibi güvenlik ve
istihbarat kurumlarının yaptığı çalışmaların katkısı büyük.
Yeni strateji ihtiyacı
Ankara’nın bu temaslarla yeni bir zemin yaratma ve bu zemin
üzerinde yeni bir strateji oluşturmaya yönelmesi, Habur-Oslo
süreçleri ve sonrasında yaşananların değerlendirilmesine
dayanıyor.
Bu değerlendirmede varılan sonuç, PKK’nın Ankara’ya hiçbir
dayatmada bulunamayacağı; muhataplık konusunda
Kandil’in, BDP’nin,
KCK’nın, DTP’nin;
“muhatap şudur” diyerek, konuyu birbirlerine
havale etmelerinin devlette hiçbir karşılığının olmadığı ve
olmayacağı; tek muhatabın doğrudan halk olduğu şeklinde
özetlenebilir.
Yapılan saptamalar
Bu değerlendirmede, yapılan saptamaları aktarmakta da fayda
var. Hükümetin ve ilgili devlet kurumlarının ortak değerlendirmesi,
PKK’nın propaganda olarak kullandığı ve teröre dayanak yapmaya
çalıştığı gerekçelerin geçerli olmadığı yönünde. Kürt
kimliğinin inkarının uzun süredir söz konusu olmadığı, herkesin
dilini ve kültürünü günlük yaşamda ve Türkiye’nin her yerinde
rahatça kullandığı, anadilde yazılı ve görsel yayınların tümüyle
serbest olduğu, birçok hizmetin anadilde de verildiği
yapılan saptamalar arasında.
Bundan sonrasının; özgürlük içinde, bir arada ve barış içinde
yaşamaya değil, devleti ve ülkeyi bölmeye yönelik
gayretler olarak görüldüğü yapılan bir diğer
saptama.
Yeni strateji
Başbakan Erdoğan’ın söylemi, dünkü grup konuşmasında da izleri
görüldüğü gibi PKK ile mücadele ve Kürt sorununun çözümünde yeni
bir stratejiye dayanıyor.
Bu stratejinin temel taşlarını ve öngördüğü yol haritasını
şöyle özetleyebiliriz:
1- Kürt sorununun çözümünde sivil siyaset
kanalı dışında hiçbir kanala itibar edilmeyecek,
kullanılmayacak.
2- İmralı’da Abdullah Öcalan, Kandil’de veya
Avrupa’da PKK muhatap alınmayacak, devre dışı bırakılacak.
3- Güneydoğu’da ve diğer bölgelerde yaşayan
Kürt vatandaşlar, PKK ve KCK’nın baskısından kurtarılacak.
4- Bu amaçla doğrudan halk muhatap alınacak
ve sivil siyaset kanalıyla çözüm aranacak.
5- Çözüm yeri olarak parlamento dışında
hiçbir zemin kabul edilmeyecek; ipleri İmralı ve Kandil’in elinde
olmayan, demokratik yollarla seçilerek Meclis’e gelmiş, siyasi
inisiyatif kullanabilecek parti veya partilerle muhatap
olunacak.
6- PKK, silahlı eylemlere devam ettiği sürece
silahlı mücadele devam edecek.
7- PKK ile bir daha görüşülecekse bu ancak
silah bırakması için olacak.
8- PKK silahlarını Türkiye’ye teslim
ettiğinde, yargısal sorumluluğu olmayanlarla ilgili nasıl bir
prosedür uygulanacağı belirlenecek.
9- Yeni anayasada Kürt kimliği veya özerklik
düzenlemesi olmayacak. Yeni anayasa, insan haklarını ve
vatandaşların kanun önünde eşitliğini esas alacak.
10- Yerel yönetimler güçlendirilecek,
uluslararası hukuka dayalı ilkeler esas alınacak.
Ortak akıl ve muhalefet
PKK ve Kürt sorunu, ulusal nitelikte bir sorundur. PKK ile
mücadele ve Kürt sorununun çözümünde Türkiye’nin ortak bir
akılla hareket etmesi gerekir. Özetlemeye çalıştığım
stratejide bunun izleri görülüyor.
Bu stratejinin ulusal bir nitelik ve güç kazanması için
çalışmalar hakkında muhalefet liderlerinin bilgilendirilmesi,
onların da görüş ve önerilerinin alınması; toplumsal ve
siyasal uzlaşmaya dayalı bir ulusal stratejinin
yürütülmesi bakımından faydalı olacaktır.