Erdoğan komşudan lafını esirgemedi
Abone olBaşbakan Erdoğan, Yunanistan ziyaretinde düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Türkiye ile Yunanistan arasında 22 anlaşma imzalandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Yunanistan arasında
hususi damgalı (yeşil) pasaportlara vizenin kalktığını söyledi.
Erdoğan, Ege Denizi'nin barış denizi olması gerektiğini söylerken
Ruhban okulu konusunda da çalışmaların devam ettiğini ifade etti.
Erdoğan bir Yunan gazetecinin "işgalci sözlerine" ise Türkiye'ye
Kıbrıs'ta ahlaksızlık yapıldığını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atina Havaalanı’nda Yunanistan
Başbakan Yardımcısı Theodoros Pangalos ile Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu, Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş, Atina-Pire
Başkonsolosu Beyza Üntuna ve üst düzey yetkililerce karşılandı.
TÜM DÜNYAYA ÖRNEK OLSUN
Başbakan Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği
Konseyi Toplantısı'nın ardından Yunanistan Başbakanı Papandreu ile
ortak basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan, Atina'ya gerçekleştirdikleri ziyaretten dolayı duyduğu
memnuniyeti ifade ederek, şunları söyledi:
''Bugün yaklaşık 320 kişi ile buradayız. Gerek şahsım, bakan
arkadaşlarım, teknokrat, bürokratlar tüm iş adamlarımız olmak
üzere, bu gerçekten tarihi bir an. Bu gelişle tarihe bir kayıt
düşeceğiz. Bugün yapılan anlaşmalarla -ki Yüksek Düzeyli İş Konseyi
oluşturuldu ve 22 anlaşmayı imzalamış durumdayız- birlikte
geleceğe çok daha farklı bir adımı atmış oluyoruz.
KOMŞUDA AB'YE VİZE MESAJI
İlişkilerin ekonomik yönlerinin güçlendirilmesine büyük önem
atfettiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bakınız şu anda bir adım atıldı, bu adım hususi pasaportlarla
ilgili vize şartı artık ortadan kalktı. En kısa zamanda temennim
odur ki inşallah bu da olacak, buna inanıyorum. Biz bu
noktada mavi pasaportlar içerisinde de zaman içinde bunu da daha
geliştirilmiş şekilde -ki bu konuda ben kendi desteklerine de
inanıyorum-... Yani şu anda Schengen olayı içerisinde
Sırbistan'a uygulananın Türkiye'ye uygulanmasını ben burada AB
üyesi ülkelere duyuruyorum. Kendileriyle de oturup bunları
konuşacağız. Yani Sırbistan nasıl Schengen olayından
istifade ediyorsa Schengen'e kabul edildiyse Türkiye'nin da aynı
şekilde bu Schengen içerisine... Sırbistan müzakereci bir
ülke değil, ama Türkiye müzakereci bir ülke, dolayısıyla dahil
edilmesi gerekir farklı şeyler olabilir. İnanıyorum ki burada
Yunanistan da bu konuda gerekli desteği Türkiye'ye verecektir. Bu
adımları da atmamaz lazım.''
SAVUNMAYA DEĞİL EĞİTİM VE SAĞLIĞA YATIRIM
YAPILABİLİR
Yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını
yanıtlayan Erdoğan, ''Ege'nin barış denizi olması konusunda
silahlanmanın aza indirgenmesi yolunda herhangi bir adım atıldı
mı?'' sorusuna şu yanıtı verdi.
''Ege'de uçakların adeta bir bombardıman uçağı olarak bombaları
muhafaza şeklinde uçmasını biz artık istemiyoruz. Bunlar bağlı
olmasın, diyoruz. Eğer tatbikat yapılacaksa bunlarsız
uçsunlar diyoruz. Dolayısıyla bunlar barışın adeta bir
simgesi olsun. Zaman içerisinde bunlar hiç uçmasın. Bu hale
geliyoruz. Bunu başaralım.
SEÇİLMİŞ MÜFTÜ YOK, ATANMIŞ MÜFTÜ VAR
Aynı şekilde Batı Trakya'da da seçilmiş müftü yok. Atanmış müftü
var. Burada seçilmiş olan müftü olması lazım. Bu konuda biz
özellikle Yunanistan'ın aynı şekilde yaklaşımını bekliyoruz.
Diyoruz ki seçilmiş olan müftüyü Yunanistan Hükümeti onasın. Ve bu
şekilde de oradaki vatandaşlarımız huzur içinde olsunlar. Eğer bazı
sıkıntılar varsa bunların da zaten oturulup konuşularak giderilmesi
mümkündür.
Şu bir gerçek, nasıl ki patriği seçme hakkını kendimizde
bulmuyorsak, aynı şekilde de oradaki Müslümanların dini
liderlerini tabii ki Yunan Hükümetinin seçmemesi gerekir.
Bu ciddi bir yanlıştır diye düşünüyoruz ve bunun da giderilmesi
gerekir diye inanıyoruz. Bu konuyu oturup konuşup süratle
neticelendirmemiz lazım.''
RUHBAN OKULU İÇİN ERDOĞAN NE
SÖZÜ VERDİ?
BU VE DAHA FAZLASI HABERİN DEVAMINDA...
RUHBAN OKULU KONUSUNDA ÇALIŞIYORUZ OLUMLU
BAKIYORUM
Büyükada'daki yetimhane konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, bu
konudaki yargı sürecinin uluslararası hukuka yansıdığını,
kendisinin gerekçeli kararı istettiğini ve bu gerekçeli kararın
gelmesinin ardından hemen burayı kendilerine teslim etmeye
hazır olduklarını Fener Rum Patriği Bartholomeos'a söylediğini
bildirdi.
Heybeliada Ruhban Okulu konusunda açıklamalar yapan Erdoğan, Devlet
Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Milli Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu'nun bu konudaki çalışmaları sürdürdüğünü
belirterek, ''Çözüme yönelik çalışmalarda bir netice
alacağımızı ben umut ediyorum. Bunun umudu içerisindeyim. Olumlu
bir yaklaşım içerisinde olduğumu da burada ben söylüyorum. Üzerinde
çalışıyoruz. Temenni ederim ki burayı da kısa zamanda bir neticeye
bağlarız. Ama ben de Sayın Papandreu'dan Atina'da Fethiye Camii'nin
restorasyonu için müsaade istedim. Eğer bunu sağlarlarsa çok
isabetli olur diye düşünüyorum'' dedi.
DAYANIŞMA İÇERİSİNDE TERÖRE KARŞI ÖNLEM ALALIM
Başbakan Erdoğan, ''Terörle ilgili dertlerimiz var. Terör
noktasında Yunanistan'ın da ciddi sıkıntıları oldu, aynı şekilde
bizim de bu noktada sıkıntılarımız var. Ama dayanışma içerisinde
teröre karşı da güven artırıcı önlemleri almamız lazım. Müşterek
mücadele, özellikle insan kaçakçılığı noktasında Yunanistan'ın ve
bizim ciddi sıkıntılarımız var. Bunları müşterek atacağımız
adımlarla inanıyorum ki aşabiliriz veya asgariye indirebiliriz''
diye konuştu.
"TEĞET GEÇTİ HALA AYNI FİKİRDEYİM"
Erdoğan, derinleşmeye devam eden mevcut bir küresel mali kriz
olduğunu da anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ama şunu görmemiz lazım; şu andaki küresel finans krizinin
kaynağı neresidir, belli. ABD'den çıkan bir süreç ve bu kriz bütün
dünyaya yayıldı. Bunu bilmemiz lazım, tabii bazı ülkeleri çok ağır
bir şekilde vurdu, 'Türkiye'yi ben teğet geçti'
dedim. Evet teğet geçti. Bunu yine aynı şekilde söylüyorum.''
Erdoğan, hiç bir bankayı fona devretmediklerini anımsatarak, krizin
Türkiye'nin sigorta şirketlerini vurmadığını söyledi.
AB ÜYELİĞİ SÜRECİNDE HER ZAMAN DESTEKLEDİLER
Erdoğan, Türkiye'nin AB üyeliği noktasında, yedi yılı aşkın
Başbakanlığı döneminde, Yunanistan'ı her zaman yanlarında
gördüklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
''AB üyeliği sürecinde bizleri her zaman desteklediler. Bundan
sonraki süreçte de ben Yunanistan Hükümeti'nin yine aynı şekilde
bizleri destekleyeceğine inanıyorum ve bu süreç içinde de
dayanışmamız, arkadaşlarımızın birbirleriyle olan görüşmeleri aynı
kararlılıkla devam edecektir. Tabii bizim için AB üyeliği stratejik
bir hedeftir. Yani şöyle, 'elimizde bulunsun' dediğimiz bir süreç
değildir. Biz bu konuda kararlıyız. Adımlarımızı da bu kararlılık
içinde atıyoruz ve Türkiye'nin tam üyelik dışında her hangi bir
hedefi bu süreçte yoktur. Bunun da böyle bilinmesini istiyoruz.
Bu arada Kıbrıs'ta BM müzakere süreci kaldığı yerden devam
edecektir. Yani 'şu anda yeni bir Cumhurbaşkanı seçildi, acaba ne
olacak?'. Bu ifadelerin hepsi bir kenara, süreç aynı kararlılıkta
devam edecektir, garantör ülke olarak Türkiye bu noktada
durmaktadır. Diyoruz ki Yunanistan bir garantör ülke, Türkiye bir
garantör ülke, dörtlü mü görüşelim? Dörtlü görüşelim. Beşinci
garantör ülke, yani üç garantör ülkenin diğeri o da katılabilir. AB
müzakere sürecinde dönem başkanı katılabilir, BM katılabilir.
Oturup bunu en geniş manada da görüşebiliriz, değerlendirebiliriz.
Türkiye olarak biz buna da varız. Bunları daha önce de zaten ilgili
yerlerin hepsine bildirdik ve hazır olan biziz. Bunun bilinmesini
istiyoruz. Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı çözüm hedefine her zaman
tam destek verecektir. Bunun bilinmesini istiyoruz.
Bu arada bir şeyi de özellikle ifade etmekte fayda görüyorum. Ben
Yunanistan olarak değerli dostumdan bu konuda süreci
desteklemelerini, sürece destek vermelerini ve eğer biz de birlikte
garantör ülkeler olarak bu süreci desteklersek, inanıyorum çok kısa
zamanda mesafe alırız. Bunu başarmaya mecburuz. Soru işaretleri
artarak devam etmemeli. Bir an önce neticeye varmamız lazım.
Çabalarımızı birleştirmemiz halinde yıl sonuna kadar hedefe
varabiliriz, diyoruz. Ama bu çabaların birleştirilmesi lazım.''
RUM GAZETECİNİN İŞGALCİ SORULARI
Demokrasi ülkesinde benim çok demokrat cevaplar vermem
gerekiyor. Bunlardan birincisi özellikle o karar konusunda
TBMM neden böyle bir karar almıştır üzerinde durulması
gerekiyor.
Bu uçaklar bomba bağlı olarak uçmasın söylüyorum. Şu anda Türk uçakları böyle uçmuyor ancak Yunanistan uçakları bomba bağlı olarak uçuyor. NATO'da tüm kayıtlar var. Bakın şimdi sizin ihlal olarak nitelediğiniz o ihlallerin hiçbiri NATO kayıtlarında ihlal olarak geçmiyor. Dediğim gibi öncelikle şu bombalı uçakların uçmaması lazım, bunu çözmemiz lazım.
TSK'nın Kıbrıs'ı işgali sorusu. Biz kısa süre önce bi Annan Planı meselesini geçirdik. Bu çalışmaları bizzat Sayın Annan'dan bunu rica eden benim. Davos'ta bunu rica etmiştim sonra da başladı. Sayın Annan bu konuya girmek istemiyordu bizim ricamız üzerine girdi. Bu konuda biz Rumlardan bir adım önce olacağımızı söyledim. Tüm hazırlıklar yapıldı ve bu çalışmalarda Nisan 2004. Tüm bu çalışmalardan sonra geldiğimiz nokta şu oldu: Biz bunu erteleyelim! Sayın Annan da orada. Ne diyorsun dedi! Biz size söyledik bunu burada bitirmeyiz refaranduma yapalım. Orada imzalar atıldı. Bir hafta sonra referandum yapıldı sonra ne oldu. Türkiye tarafı yüzde 65 evet dedi Yunan tarafı yüzde 75 hayır dedi. Orada TSK'nın belli bir takvimde sayısının indirilmesi vardı. Yunanistan'ında askeri var. Netice Güney Kıbrıs, AB'ye alındı. AB'den bizzat takip edildi ama Kuzey alınmadı. Verilen sözler yerine gelmedi. Bu sözler tutulmadığı için Türkiye bir garantör olarak KKTC'nin yanındadır.
Böyle bir süreç yaşanmıştır. Eğer burada yıl sonuna kadar iyi bir çalışma yaparsak, sorunu çözebiliriz.