Erdoğan kimyasını bozdu

Abone ol

Milliyet'ten Hasan Cemal Ankara'nın nabzını tuttu. Cemal'a göre Erdoğan kantarın topuzunu kaçırdı.

Milliyet'ten Ankara'nın nabzını tutuyor. Erdoğan'ın vücut kimyasının bozulduğunu bu nedenle de kantarın topuzunu kaçırdığını iddia eden Cemal'e göre, başkentte milliyetçilik yarışı yaşanıyor.

----------
Başkentte siyasetin kafası karışık!

Başkentte siyasetin kafası karışık, net değil. Belirsizlikler yine ağır basmaya başlamış.
Boşluktaki soru işaretlerinin çengelleri birbirine takılıp duruyor politika kulisinde.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ne olacak?
Erken seçim var mı?
Güneydoğu'da yangın büyüyebilir mi? Büyürse, siyaset ve ekonomideki yansımaları ne olur?
İktidarın ve muhalefetin tepelerinden çıkan sesler öyle ki, siyasal tansiyonun gitgide yükseldiği konusunda en ufak bir kuşku yok.
Asker tarafından da sinirli, tedirgin bekleyişlerin sinyalleri geliyor.
Öyle anlaşılıyor ki, gerilim trenine binmiş olan Ankara siyaseti her geçen gün kızışmakta. Herkes mevzilerine çekilmiş, atışlar başlamış...
Kısacası:
Ankara'da insanı hemen "Haydi hayırlısı!" dedirten bir manzara karşılıyor.
Başbakan Erdoğan'ı sanki şimdiden bir seçim ateşi sarmış. Güneydoğu'dan Anadolu'nun içlerine doğru gelen şehit cenazeleri çoğaldıkça, Erdoğan'ın üslubuyla söyleminin değiştiği görülüyor.
Milliyetçi çizgileri kalınlaşıyor.
Gittikçe sertleşiyor.
Son zamanlarda öylesine aşırı, şoven milliyetçi çıkışları var ki, "Sakın umutlanmayın. Ben bu meydanı Bahçeli'ye de, Baykal'a da, Ağar'a da bırakmam!" havasını basıyor.
Kaygılı anlaşılan.
Güneydoğu'dan dolayı AKP'nin MHP'ye, CHP'ye, DYP'ye oy kaybetmesi ihtimalinden tedirginlik duyuyor galiba.

Pazar günü de farklı değildi, çok sertti. Gaziantep'te CHP lideri Baykal'ı topa tutarken şöyle dedi:
"1991 seçimlerine SHP çatısı altında girdin, yanında kimler vardı? Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. PKK terör örgütünün liderlerinin bir kısmı vardı. Onları parlamentoya siz taşıdınız."
Ölçü iyice kaçmış burada.

Erdal İnönü liderliğindeki SHP yönetiminin 1991 seçimlerindeki kararı doğru karardı. HEP'liler Güneydoğu'dan milletvekili olarak parlamentoya taşınarak siyasal sürece dahil edilmiş oldular. Önemli ve cesur bir adımdı bu.
Ama kıymeti bilinmedi.
Büyük bir fırsat tepildi.

Kimi HEP'liler bunun böyle olduğunu geçen zaman içinde daha iyi anladılar. 1991'de bir yandan bu kararın, öte yandan (Demirel-İnönü ikilisinin) Kürt realitesi adımının arkası getirilebilseydi, Güneydoğu belki bugünkünden çok daha iyi bir noktada olabilirdi.

1991 sonundaki o Diyarbakır gezisinde, Başbakan yardımcısı ve SHP lideri İnönü'nün bana, "Bu belki de bir son şans, barışçı çözüm için..." sözlerini sonradan daha yerli yerine oturtmuştum.
Ama bakıyorum Tayyip Erdoğan, 15 yıl öncesini hâlâ yerli yerine oturtabilmiş değil.

Oysa, Erdoğan kendi başbakanlığı döneminde Demirel'den de, İnönü'den de çok daha ileri adımlar attı Güneydoğu konusunda.
Kürtçe radyo-televizyonu sorun olmaktan çıkardı. Kürtçe kurslara izin verdi. Kürt kimliğinin ifadesi ve savunulması konusunda özgürlük alanlarını genişletti. Avrupa Birliği'ne uyumla ilgili reformcu adımlarla, Kuzey Irak politikasıyla Güneydoğu'da normalleşmenin bazı engellerini kaldırdı.

Ayrıca, Diyarbakır'da meydana çıkıp 'Kürt sorunu'nun adını apaçık koydu. Devletin konuyla ilgili geçmiş yanlışlarına işaret etti.
Bunların tümü cesur adımlardı.
Demokrasiye yakışan adımlardı.
Yoksa şimdi pişman mı?
Erdoğan'ın son zamanlardaki bazı çıkışları, bazı yerlerdeki üslubu sanki pişman olmuş havası veriyor.
Öyle mi?
Yıllar önce Demirel de Kürt realitesi sözünden galiba pişman olmuştu.
Bilemiyorum.
Ama bir şey kesin:
Güneydoğu'da yangının büyümesi, Anadolu'nun içlerine doğru gelen şehit cenazelerinin çoğalması, öyle gözüküyor ki, Erdoğan'ın vücut kimyasını bozmaya başlamış. Güneydoğu üzerinden Anadolu'nun içlerine, batıya, Karadeniz'e mesaj veriyor.
Oy mesajı bunlar!
Siyasetçidir, olabilir.
Ama ne kadar doğrudur, isabetlidir? İyi düşünüp taşınması lazım
Türkiye elbette terörle, şiddetle, PKK ile mücadele edecek. Devletin meşru ve haklı mücadelesidir bu.
Ama bu mücadelede yanlışları da olmuştur, devletle geçmiş iktidarların. 2005 yılı ağustos ayında Diyarbakır meydanında bu yanlışlara işaret eden de Erdoğan'dan başkası değildi.
Oy kaygıları, seçim ateşi eğer gerekli özen gösterilmezse, siyasetçilere sonra geri tepen hatalar da yaptırır.
Erdoğan'la kurmaylarının, 'milliyetçilik yarışı'na çıkarken bu noktaya dikkat etmelerinde yarar var.

Hasan Cemal
Milliyet Gazetesi

Günün Önemli Haberleri