Erdoğan kendi cemaatini mi kuruyor?
Abone olZaman yazarı Ali Ünal, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, TÜRGEV üzerinden bütün cemaatleri birleştirerek kendi cemaatini kurmaya çalıştığını iddia etti.
Geçmişte yapılan "Tüm Müslümanları tek
merkezden yönlendirme" planının yeniden devreye alındığını iddia
eden Zaman Yazarı Ali Ünal, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı bütün
cemaatleri birleştirerek kendi cemaatini kurmaya çalışmakla
suçladı. Cemaatteki kadınları göreve çağırdı.
Zaman Yazarı Ali Ünal, "..Türkiye Müslümanları’nı “Erdoğan
Cemaati” olarak birleştirdiği gibi, yalnızca kendi şahsî iktidarını
garantiye almış olmakla kalmayacak, bazı Ortadoğu Arap ülkelerinde
olduğu üzere, “Erdoğan hanedanı”nın zeminini de oluşturmuş olacak
ve Türkiye’yi 2071 yılına taşıyacak." idiasında bulundu. İşte Ali
Ünal'ın o yazısı:
ABD 'TEK MERKEZDEN YÖNLENDİRME PLANI'
YAPTI
2000’li yılların ortasında, nasıl Katolikler için Vatikan,
Ortodokslar için Patrikhane gibi merkezler varsa, Müslümanları da
tek merkezden yönlendirebilme adına bir ABD planı olarak Hacc’da
bir “mehdî”nin zuhur edeceği ve Türkiye’den üç “küçük mehdî”nin bu
mehdîye destek açıklayacağı medyaya yansımıştı.
WEMBLEY STADI'NDAKİ HİLAFET
KONGRESİ
Yine aynı yıllarda, hilâfetin sonunu getirmede bir
zaman baş rolü oynamış bulunan İngiltere’nin başşehri Londra’nın
Wembley Stadı’nda bir hilâfet kongresi toplanmıştı. Zaman zaman
gündeme gelen bu tür planlar, bütünüyle rafa kaldırılmış
değildir.
TÜRGEV YURTLARINDA DİNDAR NESİL
YETİŞTİRİLECEK
Medyada bazılarının da dile getirdiği
gibi benzer bir planın Türkiye için de söz konusu olduğunu
düşünüyorum. Erdoğan, Türkiye’nin en büyük cemaatinden başlayarak,
bütün İslâmî hizmet cemaatlerini bitirip, oğul Bilal Erdoğan’ın
ilgili sözleri sosyal medyaya da yansıdığı üzere, bütün ortaöğretim
kurumlarını imam-hatip’e çevirerek, TÜRGEV’e bağlı olarak açılacak
yurtların da desteğiyle, kendi “dindar” nesillerini
yetiştirecek.
TÜRGEV BU AMAÇ İÇİN Mİ
KURULDU?
Böylece Türkiye Müslümanları’nı “Erdoğan Cemaati” olarak
birleştirdiği gibi, yalnızca kendi şahsî iktidarını garantiye almış
olmakla kalmayacak, bazı Ortadoğu Arap ülkelerinde olduğu üzere,
“Erdoğan hanedanı”nın zeminini de oluşturmuş olacak ve Türkiye’yi
2071 yılına taşıyacak. Bu süreçle Türkiye Müslümanları ve İslâm,
tek merkezden de idare edilip, tek merkezden yönlendirilebilecek.
Erdoğan Ailesi’nin sahip olduğu iddia edilen ve dehşetli rakamlarla
anılan servetin ve TÜRGEV’in bu plan için olduğu bazıları
tarafından sosyal medyada yazılıp söyleniyor.
ASIL VAZİFE ŞEFKAT KAHRAMANI KADINLARA
DÜŞÜYOR
Erdoğan’ın kafasında kendisine ait
veya telkin edilmiş böyle bir plan gerçekten varsa, gayr-ı Şer’î
yollarla başlayan ve dolayısıyla tahripten başka bir sonuç
getirmeyeceği açık olan bu planın yürümeyeceği ortadadır. Bu
çerçevede cepheden maruz kaldığı hücumları yalnızca savma değil,
lehe çevirme adına en önemli vazife, kanaat-i âcizanemce Cemaat’in
kahraman bacılarına düşüyor. Günümüz dünyasının en fazla muhtaç
olduğu şey, sevgi, şefkat ve merhamet. İkinci olarak, günümüzde en
fazla istismar edilen değer, kadın ve kadınlık ruhu. Hz.
Bediüzzaman (r.a.), kadınlar için “şefkat kahramanları” tabirini
kullanıyor. Gerçekten, kadın ruhu, sevgi, şefkat ve merhamet
kaynağıdır. Cenab-ı Allah’ın Cemîl isminin en fazla tecelli ettiği
alan da yine kadınlıktır, kadın ruhudur.
DÜNYADA EN FAZLA KADINLAR MÜSLÜMAN
OLUYOR
Dolayısıyla, bütün Müslüman kadınlara, özellikle bir iman ve Kur’ân
hizmeti gören Cemaat’teki bacılara, gönüllerinde köpüren,
ruhlarında kaynayan İlâhî rahmet ve güzellik tecellilerini bütün
dünyada her gönüle boşaltma vazifesi düşüyor. Bu gereklilik,
günümüzde kadınlık ve kadın ruhu menfî maksatlar ve sonuçlar adına
en fazla istismar edildiği için daha bir önem kazanıyor. Bugün
dünyanın her tarafında, bilhassa Batılı ülkelerdeki ihtidalarda en
büyük rolü söz konusu bacıların oynaması ve ihtida edenlerin en
fazla kadınların içinden çıkması da, bu realiteyi doğruluyor.
CEMAATTEKİ BACILAR EV EV DOLAŞIP
ANLATMALI
Şu anda, yukarıda da temas edildiği
gibi, bir iman ve Kur’ân hizmeti gören, bu temelde sadece ülkemiz
değil, dünya ölçeğinde hizmet veren Cemaat’in okulları, yurtları,
dershaneleri, evleri, bütün müesseseleri, her yönden taarruza hedef
kılınmış durumda. Bu, öyle bir maksat taşısın veya taşımasın,
imana, Kur’ân’a, ahlâka, nesillere, ülkeye, insanlığa karşı da bir
taarruzdur. O bakımdan, sadece Cemaat’teki öğretmenler gibi eğitim
ve hizmet gönüllülerine değil, özellikle Cemaat’teki bacılara, ev
ev dolaşıp, asla münakaşaya girmeden, müsbet hareketle, Hizmet’i
anlatma ve iman adına, Kur’ân adına, ülkemiz adına, nesiller adına,
insanlık adına öğrenciler toplama, okulları, yurtları ve
dershaneleri hattâ yenilerine ihtiyaç doğacak şekilde doldurmaya
çalışma düşüyor. Gün, Cenab-ı Allah’a daha bir yönelme, daha içten
tazarru ve niyazın, Tevhid nuru içinde Ehadiyet sırrını daha bir
hissetmenin yanı sıra hizmeti kat kat katlama günüdür
de.