Erdoğan Kasımpaşalı'dan dayak yer!
Abone olGürsel Tekin'in mütevazi odasında sımsıcak, samimi bir sohbete başlıyoruz. Ben soruyorum, o bütün samimiyetiyle cevap veriyor...
Nesrin YILMAZ/ ANKARA
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olacak mı, 10
Kasım'da Başbakanın Bruni Sultanı'nın davetine icabet etmesini
nasıl değerlendiriyor, Yerel Yönetim Yasası ne anlama geliyor, her
konuyu masaya yatırıyoruz birlikte...
Haydi başlayalım…
Önce en yakın tarihten başlıyoruz konuşmaya, 10 Kasım'dan...
ERDOĞAN'I TÜRK HALKININ VİCDANINA BIRAKIYORUM
Yarın Başbakan Brunei Sultanı Hassanal Bolkiah'ın davetine
icabet edecek. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti'nin bir başbakanı 10
Kasım Atatürk'ü anma törenlerinde yurtta değil, ne
düşünüyorsunuz?
"Doğrusu, dün ve bugün haberleri okuyunca çok üzüldüm ve çok şaşırdım, bunu ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü anma gününde başbakanın ülkede olması gerekiyordu. Elbette başbakanın özel bir durumu olabilir, rahatsızlığı olabilir, bu ülke bunların hepsini tolere edebilir ama Brunei sultanını 10 Kasımda ziyaret etmeyi tercih etmiş olmasını bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vicdanına havale ediyorum."
10 Kasım'da çelenk koyma hadiseleri yaşamayacağız, bu yıl çelenk koymak yasal. Sizce 29 Ekim'deki alternatif kutlamanın bunda etkisi var mı?
"Bu iktidarın en büyük iddiası şudu; Güvenlikçi bir politikadan güvenlikli bir politikaya geçmekti. Başbakan bunu iddia ediyordu. Yani yasaksız bir Türkiye yaratma iddiasındaydı. Ama görüyorum ki, özellikle son uygulamalarda, güvenlikli bir politikadan güvenlikçi bir politaya dönüşmeye başlandı. Bayramlarda, anmalarda siyasi partilerin çelenk bırakmasını yasaklanabilir mi? Denediniz, olmadı. Ne kadar özgür bırakırsanız o kadar rahat olur her şey. Yasaklamayla hiçbir şeyi çözemezsiniz. Dünyada örnekleri var, her yasak cazibe yaratır. Daha dün çelenk koymasını bilmeyen siyasi partiler bugün binlerce insanla meydandaysa bu yasağın sonucudur. Gelin, yasaksı anlayıştan vazgeçelim, herkesin kendisini özgürce ifade edebildiği milli bayramlarını rahatlıkla kutlayabildiği bir Türkiye yaratalım."
BUNUN ADI ŞOV
Yurtiçi gezilerinizde de hep açıklıyorsunuz, Alevilerin haklarını alması için mücadele veriyorsunuz. Bir çok istek geri çevrilmişti fakat ayın 15'inde oruca başlayacak Aleviler için bütün meclis restaurantları açık oalcak. Meclisin bu tavrını samimi buluyor musunuz, yoksa bıu bir şov mu?
"Bunun adı şovda olsa olumlu bir gelişmedir. Bizim görmemiz gereken, 3000 yıldır bu coğrafyada, dünyada Alevilerin asimilasyonu için çok ciddi bir çaba var. Ama hiç kimse bunu becerememiştir. Sonuç, bu ülkenin Alevileri kendi inançlarını ifade etmek istiyor. Bir devletin görevi, o ülkenin yurttaşının inançlarını ifade edebilmesini sağlamaktır, onu engellemek değil. Alevi yurttaşlarımızın çok insani talepleri var, bu insani taleplerin önünde durmak ne insanlığa yakışır ne vicdana yakışır ne de dine yakışır."
Taksim projesi hakkında görüşelerini sorduğumuz Gürsel Tekin, bu projenin bir alanla sınırlandırılmaması gerektiğinin altını çiziyor ve ekliyor:
"Bir Megakenti sadece bir parçasıyla değerlendiremeyiz. Ben sizin aracılığınızla Sayın Kadir Topbaş'a bir soru sormak istiyorum, Sayın Topbaş, İstanbul'luların beklentilerine cevap verecek 100 binlik bir plan yaptı, bunun bir adı da İstanbul Anayasası idi, İstanbul Anayasası ne oldu? Bunun için yıllarca uğraştılar, Sayın Hüseyin Kaptan başkanlığında bir çok bilim adamı çalışma yaptı, 2009'un başlarında hayata geçecekti ama seçimden sonra bu çalışma çöpe atıldı. Hüseyin Kaptan istifa etmek zorunda kaldı. Düşünebiliyor musunuz 15 milyon nüfuslu kentin meydanı yok, zor mu meydan yapmak? Bütün büyük arazileri AVM yaptılar. Bütün eksiklerine rağmen ben 100 binlik plana destek verdik, bu plan ne oldu?"
Maslak Sarıyer Belediyesi'ne bağlanıyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
"Bu da doğru değil, sonuç olarak bizim kendi belediyemize bağlanıyor ama bir siyasi iradenin, bir otoritenin, Sayın Başbakanın talebi ile kentleri birbirinden ayrıştırıp birbirine bağlamak bir bilim mantığı değildir. Eğer bu işlem yapılacaksa danışılması gereken yer üniversitelerdir, danışılması gereken kişiler bilimadamlarıdır."
GÜRSEL TEKİN'E VERİLEN GÖREVİ HER HER YERDE YAPAR
Gelelim herkesin merak ettiği o soruya, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı'na aday olacak mısınız?
"Cumhuriyet Halk partisinde çok sayıda kişinin İstanbul Belediye Başkanlığı yapabilme kapasitesi vardır. CHP olarak İstanbul'u almak için çok mücadele edeceğiz. CHP'de görev istenmez, görev verilirse her yerde yapar. Bana da nerede görev verilirse orada görev yaparım."
CHP'DEN BAŞKA HİÇBİR PARTİDE PARTİ İÇİ DEMOKRASİ YOKTUR
Fatma Şahin'i çok değerli bulduğunu belirten İstanbul İl Kadın kolları Başkanı'nın istifaya zorlandığı söyleniyor, düşüncelerini açıkladı diye istifa etmek zorunda kalması tuhaf bir durum değil mi? CHP'de parti içi demokrasi yok mu?
"Eğer demokrasi arıyorsanız, sadece CHP'de parti içi demokrasi vardır. O arkadaşımız kendisi isteğiyle istifa etmiştir. Bu yapılan CHP'ya haksızlıktır. İktidar cephesindeki açıklamaları dikkate almayan bir kısım medya bu olayı çok büyüttü. İktidar dövmenin bedeli çok ağırdır biliyoruz, muhalefeti dövmenin bir bedeli olmadığı için her türlü eleştiri yapılıyor. Eleştiriye de açığız, bu konuda bir sıkıntımız yok."
ERDOĞAN KASIMPAŞA'DA DAYAK YER
Son grup toplantılarında ve onun öncesindeki siyasi üslup çok fazla tepki alıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, başbakanın üslubuna karşılık daha sakin bir cevap veremez miydi?
"Kemal Kılıçdaoğlu'nu eleştiren köşe yazarlarına ve gazetelere selamlarımı gönderiyorum buradan, onlardan rica ediyorum, Sayın Başbakan'ın Kayseri'deki konuşmasını bir dinlesinler, okusunlar. Siyasette üslubun geldiği noktayı görsünler. Sayın Başbakan o konuşmada söylediklerini Kasımpaşa'da birine söylese dayak yer. Bırakın bizim ülkemizi, dünyanın neresinde bir başbakan Ana Muhalefet Partisi'nin liderine "şerefsiz" diyebilir."
TABAN CEVAP VERİLSİN İSTİYOR
Kılıçdaoğlu aynı üslupla cevap vermeseydi acaba CHP tebrik alır mıydı?
"Parti tabanınız, yoldaşınız, yandaşınız niye cevap vermiyorsunuz diye tepki gösteriyor. sonuçta hepimiz insanız."
HUKUK KİŞİYE GÖRE DÜZENLENMEZ
Sezgin Tanrıkulu dün bir açıklama yaptı, Abdullah Öcalan'a farklı davranamazsınız dedi. AKP'li vekillerden tepki var. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz?
"Hukuk tektir, kişiye özel hukuk olmaz. Sayın Tanrıkulu aynı zamanda insan hakları komisyonunda görev yapıyor, bunu söylerken o çerçevede söylüyor. Yani bir hukuk sistemimiz var, hukuk sistemimizde kişiye özel hukuk bekliyorlar, bu olmaz!"
Ergenekon davasında Şemdin Sakık'ın "gizli tanık" olarak dinlenmesi çok tartışıldı, hala da tartışılıyor. Gürsel Tekin bu konuda ne düşünüyor?
"Bugün, eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın
açıklamarını okudum, "Şahidim Sayın Başbakandır" diyor, şimdi gel
de bu işin içinden çık. Ben buradan o komisyona sesleniyorum: Ey
komisyon, siz Yaşar Büyükanıt'ın açıklamalarını doğru kabul
edecekseniz, Sayın Başbakanı da çağıracaksınız ve dinleyeceksiniz.
O ikili görüşmede ne konuşulduysa onu çözdüğümüzde Türkiye'deki bir
çok darbe de çözülm
TÜRKİYE'NİN ASLİ MESELELERİNE DÖNEMEMİZ GEREKİYOR
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
"Evet, Türkiye'nin asli meselelerine dönmemiz gerekiyor.
Ciddi bir yoksullaşma var, büyük yolsuzluklar var, gittikçe
yoksulla zengin arasındaki uçurum büyüyor. Gittikçe otoriter,
yasakçı bir Türkiye ortaya çıkıyor. Bunu siyasetçi olarak,
gazeteciler olarak, yurtseverler olarak görmemiz gerekiyor. Ne
kadar olumsuzluk varsa hepsinde birinciyiz, yolsuzlukta birinciyiz,
iş kazalarında birinciyiz, tutuklu gazeteciler konusunda
birinciyiz, en pahalı benzin bizde. Gelin lüzumsuz işler değil 74
milyonu ilgilendiren işleri konuşalım."