Erdoğan İsrail'e bu sözlerle çattı
Abone ol3.5 yıl aradan sonra ilk kez Dünya Ekonomik Forumu'na katılan Başbakan Erdoğan, İsrail'in bölge politikasını yerden yere vurdu.
3.5 yıl önce One Minute kriziyle gündeme gelen Davos
toplantısı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Bir daha da gelmem"
dedikten sonra İstanbul'a geldi. O gün olduğu gibi İstanbul'daki
zirvede de Erdoğan'ın hedefinde İsrail vardı.
Her ülke meselesinin küresel olduğunu savunan Erdoğan'ın
"Dünya küresel bir köye dönüşürken, artık vicdan da
küreselleşmelidir" sözleri dikkat çekti.
"Bir daha Davos'a gitmem" diyerek rest çeken Erdoğan için bu kez Davos zirvesi Erdoğan'ın ayağına geldi. İstanbul Swiss Otel'de yapılan Ortadoğu, Kuzey Afreka ve Avrasya konulu forumun açılış konuşmasında Erdoğan'ın gündeminde İsrail ve Suriye vardı.
"Bir ülkenin sorunu diğer ülkeyi çok ama çok yakından ilgilendiriyor" diyen Erdoğan'ın hedefinde İsrail vardı:
KADIN ÇOCUK DEMEDEN FOSFOR BOMBALAIRYLA KATLEDİLİYOR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sürekli olarak Filistin
meselesine dikkatleri çektiklerini, Filistin meselesini,
Filistinliler'i kardeşleri akrabaları oldukları için çok ama çok
önemsediklerini ifade ederek, şunları söyledi:
''Ama aynı zamanda, bakın altını çizerek ifade ediyorum;
Filistin meselesini, bölgenin barış ve istikrarını tehdit eden,
bölgenin huzurunu tehdit eden en önemli mesele olarak gördüğümüz
için oraya dikkat çekiyoruz. Bir yanda bebek demeden, çocuk
demeden, kadın, yaşlı demeden, masum insanlar havadan bombardımana
maruz kalıyor, kitlesel olarak katlediliyor, dünyanın en büyük açık
hava hapishanesinde insanlar tutsak ediliyor, öbür yandan, aynı
anda, tüm bölgeye büyük ölçekli bir öfke pompalanmış
oluyor.''
SURİYE VE İRAN
Erdoğan'ın gündeminde İran ve Suriye de vardı. Suriye'nin içişlerine karışmadıklarının altını çizen Erdoğan, millet iradesine vurgu yaptı:
"İran meselesinde yiner aynı duruşu sergiledik. Yeni bir krizin bütün bölgeyi etkileyeceğini savunduk. Ülke yöneticilerini her zaman bu talepleri dikkate almaları çağrısında bulunduk. Derdimiz, asla ve asla Suriye'nin iç işlerine karışmak değil. Tam tersine, Suriye'deki bir yangının, bütün bu coğrafyayı içine alacağını bildiğimiz için, uyarılarımızı yapıyor, böyle kapsamlı bir yangına karşı dünya kamuoyunun dikkatlerini buraya çekiyoruz. Suriye'deki olaylar nedeniyle, onbinlerce kişi Lübnan'a, onbinlerce kişi Ürdün'e göç etti. Türkiye'de şu anda yaklaşık 24 bin kişi mülteci olarak yaşıyor. Yani, mesele Suriye sınırları içinde kalmıyor, sınırları aşıyor, tüm bölgeyi etkisi altına alıyor."
"SES YÜKSELTMEMİZ İÇİŞLERİNE KARIŞMA
DEĞİL"
Türkiye'nin içinde bulunduğu Coğrafyada ortak noktaların
farklılıklardar daha fazla olduğuna dikkati çeken Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir ülkenin sorunu, diğer ülkeyi çok ama çok yakından ilgilendiriyor. Bir ülkedeki savaş, çatışma, göç, terör yanıbaşındaki ülkeyi doğrudan etkiliyor. Bizim Türkiye olarak, bölgesel meselelerde inisiyatif almamız, bölgesel meselelerde kimi zaman sesimizi yükseltmemiz asla ve asla birilerinin iç işlerine karışmak değil, işte bu özen gerektiren hassasiyete dikkat çekmektir."
VİCDANLAR DA KÜRESELLEŞMELİ
Küreselleşen dünyada, her ülkenin meselesinin de küresel
olduğuna dikkat çeken Erdoğan, dünya kamuoyuna seslendi:
''Dünya küresel bir köye dönüşürken, artık vicdan da küreselleşmelidir. Eğer insanlık için bütün bu olaylar yeterli gelmiyorsa bile, yaşanan son küresel ekonomik kriz görülmeli, krizin küresel nedenleri görülmeli ve en azından ekonomi adına artık küresel tedbirler alınmalıdır. İstanbul Toplantısını bu açıdan son derece önemsiyorum. Toplantının, ülkelerimiz arasında, bölgelerimiz arasında, dayanışmayı, paylaşmayı, ortak çözüm arayışlarını artırmasını temenni ediyorum."
TÜRKİYE BÖLGESİNDE GÜVEN ADASI
Türkiye'nin gösterdiği başırılı ekonomik performansa da değinen Erdoğan, rakamlarla Türkiye'nin son 10 yılını anlattı:
"Türkiye zor bir coğrafyanın ortasında istikrarla büyüyen, güven adası olma konusunu muhafaza eden bir ülkedir. İçine kapanan ülkelerin başarılı olamayacağı, sadece refah değil istikrar ve güvenden uzak kalacağı aşikardır. Demokrasinin kesintiye uğradığı dönemde temel hak ve özgürlüklerin önemsenmediği dönemde Türkiye ekonomik atılım gerçekleştirememiştir.
IMF'YE BORÇ SIFIRLANIYOR
Türkiye’nin küresel kriz sürecini IMF ile anlaşma imzalamadan
atlattığını hatırlatmak isterim. IMF’ye olan borç 22.5 milyar
dolarken, şu anda bu borç 1.7 milyar dolara gerilemiştir. 2013
yılının nisan ayında Türkiye, IMF’ye olan borcunun tamamen
sıfırlamış olacaktır.
Yaşadığımız süreçte mali disiplinden asla taviz verilmemiştir.
Türkiye’nin bu tecrübesi başta ekonomik kriz içindeki Avrupa
ülkeleri olmak üzere örnek teşkil edecek bir tecrübedir.
ÇİN'DEN SONRA EN FAZLA BÜYÜYEN ÜLKE
Türkiye'nin içinden geçtiği süreç Türkiye'ye özgü olsa da bölgedeki ülkelere örnek teşkil edecek süreçtir. Son 10 yılda ortalama yüzde 5.3 büyüme başarısını göstermiştir. Türkiye Çin'den sonra 20011 yılında en fazla büyüyen ülke olmuşur.
İHRACAT 88 MİLYAR DOLARDAN 376 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ
2002 yılında 230 milyar dolar milli gelir 2011"de 772 milyar dolara ulaşmıştır. Kişi başına milli gelir 10444 dolara yükselmiştir. İhracak 2002'de 88 milyar dolardan 376 milyar dolara yükselmiştir. Merkez Bankası'nın 2002 yılında döviz revervi 27 milyar dolardı, dün itibariyle döviz rezervi 92 milyar dolardır."