Erdoğan İslami liderliğe ne dedi?
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, İslam dünyasının lideri olmaya çalışmadığını ve bunun için en küçük bir çaba harcamadığını söyledi.
Erdoğan, İngilizce yayın yapan "Russia Today" televizyonuna
verdiği röportajda, Türkiye'nin AB üyeliği ve gündemdeki dış
politika konularına ilişkin soruları yanıtladı.
"Göreve geldiğinizden beri siz ve partiniz çok taraflı dış
politikayı tercih ettiğiniz ve bunun sonucunda İslam dünyasının
liderliğine doğru ilerliyorsunuz. Bu stratejik görevi başarabilecek
misiniz" şeklindeki soruya Erdoğan, "Ben İslam dünyasının bir
lideri olmaya çalışmadım. Bunun için hiç çaba harcamadım. Bu tip
şeyler, biri o veya bu görevi istediği için olmaz. Biz halkımıza en
iyi şekilde hizmet etmeye inanıyoruz. Elbette Türkiye olarak diğer
ülkelerle eşit ilişkiler kurmak istiyoruz, çünkü dünyada bir
eşitsizlik sorunu var" yanıtını verdi.
Çok sayıda ülkenin bu eşitsizlikle mücadele ettiğini ifade eden
Erdoğan, "Türkiye'de bizim sorunların üstesinden nasıl geleceğimize
dair 100 yıllık bir devlet geleneği var. Türkiye, bu açıdan nasıl
katkıda bulunabilir? Öncelikle güçlü olmamız ve ve komşularımızla
ilişkilerimizi olumlu bir noktaya getirmemiz gerekiyor. Ondan sonra
da bu barış çemberini genişleteceğiz. Bu aynen suya attığınız bir
taşın önce küçük, ardından daha büyük dalgalara neden olması gibi
bir şey" dedi.
"AB ÜYELİĞİ"
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas
Sarkozy'nin AB'nin genişlemesine karşı olması ve Müslüman
Türkiye'nin Avrupa mimarisinin bir parçası haline gelebilmesi
konusunda ne düşündüğünün sorulması üzerine de Erdoğan, "Bazı
Avrupalı liderler, AB'nin üyelik kuralları çizgisinde bulunmayan
kuralları getirmek istiyor. Bunu da sadece Türkiye için uygulamaya
başladılar. Bu adil değil. Ama buna rağmen ümidimizi kaybetmiş
değiliz" diye konuştu.
Erdoğan, buna rağmen Türkiye'nin üyelik politikasını sürdüreceğini
belirterek, "AB, Türkiye'ye 'Seni istemiyoruz' dediğinde, herkes
AB'nin bu dünyada neye hizmet ettiğini görecek. Bizim buna bakmadan
söylediğimiz şey, kabul etseniz de, etmeseniz de Türkiye'nin zaten
AB içinde olduğudur. AB ülkeleri içinde şu anda yaşayan 5 milyon
Türk var. Bizi geride bırakarak sadece kaybedersiniz. Neden? Çünkü
Türkiye, Avrupa'ya yeni bir yük olmayacak, aksine AB'nin üzerinde
bulunan başkalarının yükünü kaldıracak" ifadesini kullandı.
AB'nin Türkiye'yi istememesi gerekçesine yakından bakıldığında
bunun arkasında siyasi gerekçeler bulunduğunun görüleceğini ifade
eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"AB üyesi olup da Türkiye ile hem özgürlükler, hem de ekonomi
alanında rekabet bile edemeyecek ülkeler var. Türkiye'nin (coğrafi
büyüklüğünün yanı sıra) nüfusunun da büyük olduğunu görüyorlar. Bu
onlar için gerçekten de sürpriz miydi? Türkiye'nin nüfus bilgisini
önceden bilmiyorlar mıydı? Hep aynıydı. Bu yüzden böylesi bir
yaklaşım samimi değil. Eğer AB bizi kabul etmeme yönünde kalıcı bir
karar alırsa o zaman da Türkiye buna göre kararını verecek. Ama
yeni AB Başkanlığı ile yaptığımız görüşmelerde yeni bir aşamaya
girmek üzereyiz. Bu yeni dönemde değişik atımlar atabiliriz. Bir
çok açıdan ilerleme sağlayabileceğimize inanıyorum."
"AFGANİSTAN'A ASKER GÖNDERİLMESİ"
Türkiye'nin Afganistan'daki asker sayısını geçen ay 1700'ün üzerine
çıkardığı hatırlatılarak, "bu hareketiyle Türkiye'nin daha fazla
asker göndermesi yolundaki talepleri karşılayıp karşılamadığının"
sorulması üzerine de Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
"Samimi olarak söylüyorum, Türk Silahlı Kuvvetleri orada yeni
ufuklar yarattı. Bununla ne demek istiyorum? Oradaki 700-800
askerimizin yeterli olmadığını söyledik. 1750 askere ulaşmak için
bin asker daha göndermemiz gerekiyordu ve bu sayede bölgede hizmet
vermeyi sürdürebileceğiz. Bu kararı aldığımızda asker sayısının
artırılması için bir talep yoktu. Türk Ordusu, asker sayısını
artırma kararını kendisi aldı. Oradaki görevimiz sırasında bazı
sonuçlar elde ettik ve bu başarıyı da devam ettirmek istiyoruz. Bu
defa altyapının inşasına yardımcı olarak bu hizmetin seviyesini
daha da yukarı çekiyoruz."