Erdoğan ilk meclisi övdü
Abone olErdoğan ilk Meclis'ten aldıkları irade ve ruhla, demokrasinin çağdaş ve evrensel değerlerini savunacaklarını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İlk Meclis'ten aldığımız irade
ve ruhla, demokrasinin çağdaş ve evrensel değerlerini savunmaya
devam edeceğiz. Bu mukaddes emaneti layıkıyla koruyarak gelecek
kuşaklara taşıyacağız'' dedi. TBMM Genel Kurulu, 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle özel gündemle toplandı.
Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada, tarihi günlerinden birini
yaşayan, milli egemenliğin sembolü Meclis'in açılışının 84. yılının
kutlandığını hatırlatarak, bu coşkunun dünya durdukça artarak devam
etmesini diledi. Erdoğan, ''Milletimizin hür ve bağımsız şekilde
yaşamasını sağlayan, bu soylu çatı altında kendi iradesini en
serbest şekilde ortaya koymasına zemin hazırlayan başta büyük
Atatürk olmak üzere ilk Meclisin tüm üyelerini saygıyla anıyorum''
dedi. Başbakan Erdoğan, 84 yıl önce, bugün olduğu gibi bir Cuma
günü, Büyük Millet Meclisi'ni dualarla açan kahramanların dünyaya
insanlık ve demokrasi dersi verdiğini belirterek, şöyle konuştu:
''O kahramanlar ki esaret nedir bilmeyen bu millete zincir vurmaya
çalışmanın nasıl boş bir çaba olduğunu bir kez daha tüm dünyaya
gösterdiler. Onlar için 'kahramanlar' sıfatını özellikle
kullanıyorum. Zira bu sıfatı ilk Meclis'in üyeleri kadar hak eden
bir topluluk, tarihte pek az bulunur. 23 Nisan 1920'de şimdiki Ulus
semtinde küçük bir binada son derece güç şartlar, yokluklar ve
yoksunluklar içinde çalışmaya başlayan bu kahramanlar, gelecek
nesle kıymet biçilemeyecek bir hediye vermekle kalmadılar;
demokrasinin erdemini de herkese en açık şekilde gösterdiler.
Savaşın bizzat içinde bulundular; gerektiğinde cepheye koştular,
gerektiğinde değil maaş almak, ceplerindeki son birkaç kuruşu
milletin kurtuluş mücadelesine bağışladılar. Yaklaşan düşman
toplarının sesini duyduklarında ürpermediler. Verilen mukaddes
savaşın milletimizin zaferiyle sonuçlanacağına olan inançlarını
asla kaybetmediler. (Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal)
şiarı, temel düsturları oldu. Onların bu inanç ve kararlılığı,
milletimize bağımsızlık ve özgürlük getirdi. Milletimizin siyasi
geleceğini kendi tercihleri doğrultusunda belirlemesini sağladı.
Aynı Meclis daha 1920'nin başında tesis ettiği demokratik düzeni,
yaklaşık üç buçuk yıl sonra, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetle
taçlandırdı. Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz o tarihten bu yana
ayrılmaz bir bütün oluşturuyor.'' ''EN ZOR GÜNLERDE BİLE
DEMOKRASİ...'' Birinci Meclis'in üyelerinin, kurtuluş
mücadelesinden zaferle ayrılmış olmaları nedeniyle yalnızca milli
kahraman değil, aynı zamanda ''demokrasi kahramanı'' olduklarına
işaret eden Erdoğan, demokrasinin anlamını en iyi onların idrak
ettiğini, demokrasinin işlevlerini ve faydalarını bizzat yaşayarak
ve yaşatarak gösterdiklerini söyledi. Meclis'te savaşın en zorlu
günlerinde dahi demokratik müzakerelerden vazgeçilmediğini kaydeden
Erdoğan, savaşı ve ülkenin geleceğini ilgilendiren her kararın uzun
uzun tartışılıp, milletin temsilcileri ikna olduktan sonra
alındığını ifade etti. Erdoğan, yaşanan olağanüstü şartlar
nedeniyle demokratik usullerin rafa kaldırılması fikrini kimsenin
aklına getirmediğini, kimsenin temsilcilerinin şahsında vücut bulan
millet iradesine aykırı hareket etmeyi düşünmediğini söyledi.
Birinci Meclis'in; demokrasinin, hiçbir zaman, hiçbir durum
karşısında ve hiçbir yerde lüks olmadığının en açık ispatı olduğunu
vurgulayan Erdoğan, demokratik müzakerenin meydana getireceği
sinerjinin en zor durumlarda bile doğru kararların, doğru
zamanlarda alınmasını sağladığını kaydetti. Evrensel bir yönetim
sistemi olarak demokrasinin vazgeçilmezliğinin bugün artık
kanıtlanmış bulunduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü: ''Demokrasi bir güven rejimidir. Millete ve milletin
tercihlerine güven duyulmasını gerektirir. Millete güvenmeyen,
aslında kendisine güvenmiyordur. Kendisi için en doğru olanı, yine
milletin kendisi belirlemelidir. Milletin sağduyusuna itimat etmek,
demokratik bir idare için zorunludur. Halka tepeden bakmak, halkın
görüşlerini, taleplerini, beklentilerini dikkate almadan politika
üretmek, günümüz demokrasi anlayışı açısından imkansız hale
gelmiştir. Bizler, 84 yıl önce tesis edilen bu milli çatı altında,
ilk Meclis'ten aldığımız irade ve ruhla, demokrasinin çağdaş ve
evrensel değerlerini savunmaya devam edeceğiz. Bu mukaddes emaneti
layıkıyla koruyarak gelecek kuşaklara taşıyacağız. Dünya durdukça o
ilk İstiklal Meclisi'nin ruhunu içimizde yaşatacağız.'' ''ÇOCUKLARA
KARŞI SORUMLULUĞUMUZ...'' Erdoğan, 23 Nisan'ın anlamının sadece
milli egemenlik bilincini tazelemekten ibaret olmadığını, bugün
aynı zamanda o bilincin emanet edileceği çocukların bayramının da
kutlandığını belirtti. ''Aydınlık yüzlerine bakarak
heyecanlandığımız çocuklarımız yarınların güçlü ve müreffeh
Türkiye'sini tesis edecek olan en zengin cevherimizdir'' diyen
Erdoğan, onlara kara bulutlarını tamamen dağıtmış, gelişme
hedefleri için yola koyulmuş, umudun yeniden yeşerdiği bir Türkiye
borçlu olduklarına dikkati çekti. Erdoğan, ''Ne iş yapıyor olursak
olalım, hangi makamı işgal edersek edelim; çocuklarımıza olan bu
borcumuzu aklımızdan asla çıkarmayalım, bu sorumluluğu her zaman
hissedelim. Çünkü çocuklarımız, ülkemizin ve medeniyetimizin
yarınlarıdır. Onlardan Türkiye'yi çok daha ileri noktalara
götürmelerini beklemek için, bu ülkenin sıkıntılarını bir an önce
gidermeli, imkanlarımızı geliştirmeliyiz'' diye konuştu. Dünyanın
baş döndürücü bir hızla gelişip değiştiği böyle bir zamanda bugün
gösterilecek zaaf ve ihmallerin faturasının, Türkiye'nin
geleceğine, gelecek kuşaklarına çıkacağını vurgulayan Erdoğan, bu
gerçeğin ışığında hareket etmek, gelecek on yılların yıldızı olacak
güçlü ve müreffeh Türkiye'nin zeminini şimdiden hazırlamak
durumunda olduklarını söyledi. Erdoğan, ''Eğer çocuklarımızın önüne
parlak hedefler koyamazsak, biliniz ki yarının sıkıntıları
bugününkileri de aratacaktır'' dedi. ''ÇOCUKLARA DA GELECEĞE DE
GÜVENİYORUM'' Erdoğan, ülkenin çocuklarına da geleceğine de çok
güvendiğini belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Allah'ın
izniyle bütün zorluklarımızı tek tek aşarak, ülkemizi en kısa
zamanda 84 yıl önce şekillenen milli iradeye yakışan bir gelişme
çizgisine taşıyacağız. Çağdaş uygarlık seviyesini yakalamakla
yetinmeyecek, bu seviyeyi yakalamak isteyenlerin örnek alacağı bir
ülke haline geleceğiz. Ben bu güzel ideale bütün samimiyetimle
inanıyorum ve bu güzel bayram gününde bütün çocuklarımızdan da
Türkiye'ye ve Türkiye'nin geleceğine inançlarını hiç
kaybetmemelerini istiyorum. O inanç ve güven, nesiller boyunca bu
ülkenin istiklalinin nasıl en büyük teminatı olmuşsa, hiç şüphe yok
ki bundan sonra da olacaktır. Bütün çocukların bayramını kutluyor,
hepsini gözlerinden öpüyorum.''