Erdoğan Ilıcak'ı nasıl değiştirdi?
Abone olErdoğan, Ilıcak'a ne dedi de, Ilıcak'ın hayatı değişti? 'Bir Türk dünyaya bedeldir' sözüne neden karşı? Kime 'Karanlıkların Efendisi' diyor.. İşte cevaplar:
Mehmet Ali Ilıcak ile röportajımızın son bölümünde, Başbakan
Tayyip Erdoğan'ı, Irak'ta başına çuval geçirilen askerleri,
Türkiye'nin durumunu, Nazlı Ilıcak'ı ve sendikalaşmayı konuştuk.
İşte röportajımızın son bölümü:
-Bahri Kayaoğlu- Siz de hükümetlerden zarar
gördünüz. İktidara gelen hükümetler Medya patronları üzerinde
etkili oluyorlar mı?
-Ben açıkçası 6 Başbakan gördüm. Demirel, Ecevit, Erbakan, Çiller,
Özal, Yılmaz.. Açıkçası Tayyip Erdoğan'ın hoşgörüsüne hiç
birisi sahip değil. Bunu Tayyip Bey'e yağ olsun diye yapmıyorum.
Açıkçası ben Tayyip Erdoğan'ı tanıdığımda Beyoğlu İlçe Başkanıydı.
O zaman Refah Partisindeydi. O günlerde çok güzel hatıralarımız
vardır. Ve onun benim hayatımda yaptığı çok önemli bir değişiklik
vardır 1991 yılında.
-Süleyman Özışık- Bu hatırayı bizimle
paylaşmanızda bir mahsur var mı?
Tabi ki, memnuniyetle.. Ben o dönemler içki içiyordum. Tayyip
Bey'le sohbet ettiğimiz noktalarda bana çok güzel bir şey söyledi.
"Bak" dedi "Allah'ın yarattığı tabii
kaynaklar ağaçlarda yaşayan portakallar, greyfurtlar, elmalar...
Niye sen dedi başını döndüren bir şeye yöneliyorsun."
Çünki içki bardakta durduğu gibi durmuyor. O gün düşündüm evde ve
dedim ki doğru söylüyor. O günden sonra karar aldım ve 13 senedir
ağzıma 1 damla içki almadım. Bu benim hayatımda çok önemlidir. Ben
içki içmiyeceğim ve hatırladığımda hep Tayyip Erdoğan'ı anacağım.
Benim için çok farklı bir noktada. Biz yağ yapmadığımız için
sıkıntı çektik. Benim Mesut Yılmaz'la Akşam gazetesi sahibi iken
görüşmem olmuştu. Seçimlere gidiyordu Türkiye 95-96 yıllarda. Dedim
ki "Bak Mesut Bey. İnşallah Başbakan olursun. Sana bir şey
söyleyeceğim. Sen Başbakan da olsan Tansu Çiller aleyhine tek satır
yazı yazmam. Satmam onu" dedim. "Sen bana
niye bunları söylüyorsun" dedi. "Çünkü Ben sana
bunu söylemesem sen çıktığında "Ulan hıyara bak Tansu
Hanım'ı bir seferde sattı" dersin" dedim.
"Ben kimseyi satmam. İnandığım düşünceye sonuna kadar
destek veririm" dedim. 28 Şubat'ta Akşam Gazetesi hem
Çiller'e hem de Erbakan'a destek oldu. Sonrasında Mesut Yılmaz'ın
Başbakanlığında ben gider 50 kere yakınlaşabilirdim. Hem Mesut
Yılmaz'a hemde Berna Yılmaz'a çünkü genç ve sempatik birisiydim.
Ama ben bir yazı yazdım. "Karanlıkların efendisine asla
boyun eğmeyeceğim" diye. Zaten ondan sonra da kovuldum.
Son yazıydı. Bu noktada da ben Tayyip Bey'e inanıyorum. Ben
çocukluğumda Türkiye'nin en büyük gazete patronunun oğlu olarak
büyüdüm. Bu anıları çok yaşadım. Genç yaşımda bir sürü Bakan benim
önümde ayağa kalktı.
Erdoğan'a yalakalık yapmam!
-Ben 18 yaşındayım Tercüman gazetesinde. Tabi kimse de sevmiyordu
beni o zaman. Tabi 18 yaşında patronun oğlu gazetede Genel Müdür
olursa sevilmez. O günkü M Ali de bugünkü aynı değil. Odamı
yaptırıyorum o zaman gazetenin imkanları da fazla. Babam geldi. Ben
ona masamı sandalyemi gösterdim. O bana dedi ki "Oğlum ben
bunları çoktan aştım, bir gün inşallah sen de geçersin"
dedi. Ben bugün görüyorum ki ben de bunları geçmişim. Çok önemli
şeyler değil. İktidarlar gelir gider . Tayyip Erdoğan'ı niçin
destekliyorum. Bugün ilk defa Türkiye'de benim gördüğüm, gelişime
açık olan, milletini seven, memleketini refaha ulaştırma aşkı olan
biri. Halktan bir insan. Çocuğu öptüğü zaman resim vermek için
öpmüyor. Tayyip Erdoğan 20 yıldır gecekondulara yiyecek yardımı
yapıyor. Kimse onun adını bilmezken o ramazan aylarında ev ev
dolaşıp yardımlarda bulunurdu.. Erdogan insani yönü olan
birisi. Onda anneye saygı var. İnsani taraf var, Anneye babaya
saygı var. Türkiye'de örnek bir lider. İnşallah başarılı olur
değişirse o zaman da ben bilemem. Demirel çok farklı Siyasetçi.
Siyasetçi demek herkese hoşgörüleceksin. Bol bol palavra
sıkacaksın, arada bir bukalemun gibi renk değiştireceksin.
Erdoğan'ın yeğenini tanıyan var mı?
-Tayyip Erdoğan bir insan. Başbakan da olsa sizlerle kahve
içebilecek biri. Tayyip Bey'in kardeşini hayatınızda gördünüz mü?
Yeğenlerini ortalarda gördünüz mü? Oğlunu gece klüplerinde gördünüz
mü? Bugün biz ne siyasiler ne yeğenler gördük. Onun için Tayyip
Bey'in şans olduğunu görüyorum. Hem dini açıdan da çok önemli bir
semboldür. Bugün ABD başkanı incile el basarak göreve başlar.
Dünyadaki devletler dini kompleks edinmemiş ve sahip çıkmıştır.
Bizde ise kompleks meselesidir. Niçin dindarsan sen fakirsin. Zaten
fakirler sahip çıkmış. Burjuvalar sahiplenmemiş dini. Tayyip Bey
gerçekten dindar bir insan, oruç tutmak, namaz kılmak... Benim için
referanslar bunlar. Siz gerçekten dindar olursanız kimsenin
yıpranmasını istemezsiniz. Milletleri bir arada tutan bayrak
diyoruz ama önce Allah korkusu, inançtır sonra da bayrağı gelir.
Bunları ayırırsan ülke ayakta kalamaz. Tayyip Erdoğan bunların
ikisini bir arada tuttuğu için ben onu destekliyorum. Allah'a şükür
iyi ki beni Müslüman olarak doğurmuş ben bununla gurur
duyuyorum.
Başına çuval geçirilen askerin Irak'ta ne işi
vardı?
-Baki Karakol- Erdoğan'ın insanlara yaklaşımı iyi olabilir ama bana
göre 25 Mayıs'taki Meclis oturumunda sınıfta kalmıştır. Türkiye
Cumhuriyetinin başına çuval geçirtmiştir. Onurunu kırmıştır.
TBMM'ye yani benim tabirimle kamutaya bir önerge verildi. ABD'nin
Irak'ta yaptığının görüşülmesi ve kınanması istendi. Başkanlık
makamı bunu kabul etti görüşmeler başladı. Kınamaya gelince malesef
geçmiş tarihlerde öncülük eden mecliste AKP'nin oyları ile kınama
çıkmadı. Sabahki oturumda Başbakan iradeyi temsil eden vekillerin
iradesine gem vurdu. "Dünyadaki gelişmeleri göz önüne
alın" dedi. "Sakın ABD'yi köşeye sıkıştıracak
bildirgelere imza atmayın" dedi. Sizin düşüncenizi bu
açılımın arkasından öğrenmek isterim.
-Benim düşüncem farklı. Ne kaybettiysek böyle kaybettik diye
düşünüyorum.. Bir Türk dünyaya bedel, onurumuz kırıldı
lafları ile övünüp dururuz. Bizim için konuşmak
kolay. Biz ülke yönetmiyoruz. Ülke yöneten insanlar böyle
yaptığı için biz bu noktadayız. 150 milyar dolar borcu olan bir
ülkeyiz. Yarın musluklar kapandığında, yani bir ambargo
konulduğunda adım atacak halde değiliz. Soyulmuşuz yıllarca.
Acaba halk ne yapmış bir görelim. halk hep oturmuş, susmuş ve bu
tip laflarla avunmuş. Onurunu sen koruyacaksın.. Sokaklara çıktın
mı hiç? Dünyada halk kendi ihtilali ile hak sahibi olmuş. Bugün
Amerika kendi ihtilali ile kurulmuş bir memleket. Fransa halkın
ihtilali ile kuruldu. Sen bunu yaşayamamışsın. Başörtüsünden YÖK
kararına kadar ses çıkaran Genelkurmay'ın işi o aslında.
"Ayrıca senin askerinin Irak'ta ne işi var?" diye
sorarlar adama. Sen girmemişsin ki teknik olarak savaşa. Senin
orada olmaman lazım. Mesela sen Kilyos'ta yürüyorsun. Askeri
bölgeye yakın gidiyorsun, ordaki onbaşı askere vur onu dese sen
vurulursun. Oralara giden ABD''li, bir takım silahlı adamları
görünce ister Türk olsun, ister Ermeni ne olursan olsun aynı şeyi
yapıyor.
-Onurumuz çuvallar değil gelirler kurtaracak!
-Bahri Kayaoğlu- Başına çuval geçirilen askerler
ülke savunması için orada bulunuyorlardı?
-Kanuni mi?
-Bahri Kayaoğlu- Tabi ki Kanuni
-Hadi Özışık- Hayır o kanuni değildi.
-Biz ikide bir Irak'a girip çıkıyorduk bunlar yasal mıydı?
Yakalandın mı yaralanıyorsun. CIA ajanını Rusya'da yakaladıkları
zaman ne yapıyorlar ömür boyu hapis alıyor. Yakalanmazsa vatanı
adına hizmet ediyor. Ordaki askerin suçunun olduğunu söylemiyorum.
Tabiiki vatan savunması yapıyorlar. Ama ABD'liye göre böyle
görülmüyor.
-Baki Karakol- Meclis'ten kınama kararı
çıkmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Tayyip Bey defalarca İsrail'i kınadı Bakanı geldi ona da yanlış
yapıldığını söyledi. Demin dedim ya, Türkiye'de ezberlenmiş ve laf
ola beri gele diye söylenen sözler var. "Bir Türk dünyaya
bedeldir" gibi.. Bir Türk'ü dünyaya bedel hale
getiremiyorsunuz, getiremediniz bunca senedir. Türk onuru gibi
kelimelerin ben öylesine söylenmiş laflar olduğunu düşünüyorum.
Türk'ün onuru ne zaman korunacak biliyormusunuz. Benim
vatandaşlarım 2-3 bin dolar gelirden 10 bin dolar gelire
ulaştığında, insanım Avrupa'da ve dünyada özgürce dolaştığında,
yabancı yatırımcılar iş yapmak için işadamımızın peşinde
koşturduğunda benim onurum güçlenecek ve kurtulacak.
-Baki Karakol- Bence Tayyip Bey bu öneriyi kabul
etmeliydi..
-Bakın, ben bir gazete yönetiyorum. Benim yazarım farklı
düşünebilir. Hadi bey ile sizin bakışınız çok farklı. O sağına
bakacak soluna bakacak. Sonra önüne bakacak. Çünkü bir kurumun
başında ve herşeyi düşünmek zorunda. Her ihtimali, her krizi analiz
etmek durumunda çünkü. Tayyip Bey'de öyle. Mesela Türkiye AB'ye
girmeye hazırlanıyor. Türkiye'nin önü 5 sene sonra açılacak. AB'ye
girmesek bile önümüzü çok açık görüyorum. Yabancıların Türkiye'ye
yapacağı yatırımlar. Geçen yıl Türkiye'ye giren para 350 milyon
dolar. Polonya'ya giren para 20 küsur milyar dolar. Türkiye böyle
20-30 milyar yabancı sermaye girişi ile güçlenecek. Senin bu
İnternet siten bugün 100 lira ise yarın bin lira olacak. Benim
gazetem 10 lira ise yarın yüz lira olacak. Türkiye o zaman
kurtulacak. O zaman Türkiye'de kahve köşesinde oturan insan yerine
çalışan insan göreceksiniz. Evine aşını getiremiyorsan problem
bitmez. Sizin söyledikleriniz güzel laflar. Kıbrıs kullanılmış
Türkiye'de, doğu kullanılmış Yunanistan meselesi kullanılmış. Ama
Yunanistan'ın umurunda değil aslında. Komik geliyor bu
insanlara.
Türkiyedeki sendikacılığın karşısındayım!
-Baki Karakol- İnternet gazeteciliğine el atmayı
düşünüyormusunuz? Gazetenizde fikir işçilerini kapsayan bir sendika
var mı? olması için bir girişiminiz olacak mı?
-İki tane sitemiz var nethavadis.com ve Tercüman. Çok başarılı
olamadık. Bizim işimiz değil. Yarın yapmayız anlamına gelmez.
Başarıya şapka çıkartmasını da biliriz. Ama bizim olmayacağı
anlamına gelmiyor. Şu aşamada zor bir iş. Önden koşanlar var. Şimdi
Hadi'nin ki çok önemli bir iş. Dinamik yapılarla mücadele etmek
aptalın işi. Ben de otursam Hadi ile yarışırım o ayrı mesele ama
benim böyle bir imkanım olmadığı için yapabileceğim işi yaparım.
Sendik için bir öncülük yapmaya gerek yok. Basın emekçileri şu an
için memnunlar. Ben sendikaya karşıyım.
-Bahri Kayaoğlu- Rahmetli babanız döneminde
Tercüman bir okuldu. O dönemde sendika kalkmamıştı. Daha sonra
Aydın Doğan Bey patron olunca sendika kalkmaya başladı. Siz o
dönemde Tercüman'ın içindeydiniz. Sendikanın nesini
beğenmediniz?
-Bir kere dünyaya açılacaksın. Değişimlere ayak uyduracaksın.
Patronluk bu. Ben sendikaya inanmıyorum. Ben kendi insanıma daha
iyi imkanları sunarım. Sunmazsam o benim yanımda çalışamaz. Hali
ile bir emekçi de patronunu tercih etme hakkına sahiptir.
-Bahri Kayaoğlu- Ben HaberTürk'te 5 ay çalıştım
paramı alamadım. Sendika olsa Ufuk Güldemir benim hakkımı yiyebilir
miydi?
-O farklı.
Demirel'in memleketi senfoni orkestrası!
-Fikri Akyüz- 12 Eylül döneminde maalesef Nazlı
Ilıcak hapis yattı. 28 Şubat sürecinde de malesef milletvekilliği
düşürüldü. Yazmış olduğu yazılardan dolayı Demirel'e yakın
gözüküyordu. Aslında yasaklara karşıydı. Dolayısı ile o günden
bugüne değişen Nazlı hanım mı oldu yoksa Demirel mi oldu? ben
biliyorum ki Nazlı ılıcak 20 yıldır takip ediyorum. En azından
format olarak düşüncesinde değişiklik olmadı. Sizin Nazlı Ilıcak
hakkında son 20 yılda fikir ayrılığına düştüğünüz oldu mu?
-Çok... Ama Nazlı Ilıcak kendi düşüncelerinde değişiklik olamaz.
Özgürlükler demokrasi bağlamında.. Tabi o zaman Demirel'e yakın
olabilir düşünce olarak veya kendi düşüncesini onların temsil
ettiğini düşünebilir. Ama Nazlı hanım'ın doğruları vardır. Ben
hepsine katılırım katılmam ayrı mesele ama o doğrularında oğlunu
dahi tanımadan mücadelesini veren bir insan. Demirel'i eleştirmek
benim haddime düşmez ama şu var Demirel'in ne kadar değişimden
geçtiğini, benim milletim derken benim memleketim diye senfoni
orkestrasını göstermesine şahit oldum. O kadar bir değişim geçirdi
Demirel.
-Hadi Özışık- 34 Yaşındasınız, 23-24 yaşında
gazete yöneticisi sahibi oldunuz. Başka işiniz yok mu? Herkes barda
eğleniyor keyif çatıyor. Siz neden bu yolu seçmediniz?
-Benim bir bakışım var. Sendikaya ben karşıyım dedim ya. Orda tabi
ben inançları ile hareket eden bir insanım. Benim bildiğim iş bu
ben başka iş bilmem ve keyif almam. Gazetecilik keyif alınarak
yapılır ancak. Keyif almıyorsan yapamazsın.. Ben sizin söylediğiniz
eğlencelerden keyif almazdım..
-Baki Karakol- Üyesi olmak istediğimiz AB'de
sendika işi basın sektöründe oturdu.
Sendikacı da oturmuş ama. Ben karşımda kendim gibi muhatap bulursam
anlaşırım. Ama yani benim korkum hep o. Biz sendika başkanlarını
gördük Türkiye'de neler gördük. Adamlar açlıktan ölüyor, Bir
işçinin hakkını korumak mantığına evet, ama bunları yönetenler
güvenemiyorum. Sendika mensubunun anası ağlamış hiç bir şey
alamıyor, Başkan Jaguarlara biniyor. 5 yıldızlı otellerde
kalınıyor. En güzel binalar sendikaların, özel şöförler falan ben
bunları istemiyorum. Yani mantığına inanıyorum ama yönetenlere
inancım yok. Ben bunu yönetecek adamların doğru olduğuna
inanmıyorum. Herkes kendini düşünüyor bizde.
Akşam'ı gece klübünden kazandığım para ile kurdum!
-Baki Karakol- Bir de gece klübü açtınız o dönem
içki içtiniz mi?
Hayır içmedim. Ben hiç bir işten utanmam. Sarhoş insanları
eğlendirdim. O benim ekmek paramdı. Babamın işleri kötü olduğu
dönemdi. Ben para kazanmak zorundaydım. Gece kubündeydik. Ondan
sonra 3-4 saat uyurdum. Beyoğlu'nda bir yazıhanem vardı ordan da
işime gidiyordum. Çok varlıklı bir ailenin çocuğu olarak büyüdüm.
Ama hayatın zorlukları ile de çok erken tanıştım. Eve gelen
hacizlerle, benim rahmetli babamı ağlarken gördüm. İnsanın bunları
yaşaması çok sıkıntılıdır. Babam banyoda ben içeri girdim.
Ağlıyordu. Babanız sizin idolünüz. Benim için babam çok önemli bir
insan. Babama niye ağladığını sordum. Önemli değil bir bina daha
yaparız dedi. Ona asıl koyanı da şöyle anlattı. Oğlum bana asıl
koyan bugüne kadar yanımda çalışan adamların bana akıl vermeleri
dedi. Fikir vermeleri dedi. Beni kapılarında süründürmelerini
hazmedemiyorum. Demişti. Bu mücadelenin altında bir gün herşeyinizi
kaybedebileceğiniz korkusu var. Bunun için hayata 4 elle sarıldım.
Gece klübünden kazandığım para ile alem dergisi ve radyosunu
çıkardım. Takip gazetesini çıkardık medyatörü çıkardık. Sonka başka
işten yine klüpten kazandığım para ile Akşam gazetesini kurduk.
1995 yılı Eylül ayında. Bunlardan kazandığım imkanlarla.
Ben hovardalık yapmak isteseydim devam ederdim. Çünki bekarsınız
bir sürü kız etrafınızda. Ama bir işe adım atmam gerekiyordu. Ve
akşam gazetesini de çok az para ile 500 bin dolar para kazanmıştım.
bir de bu yalıyı satıştan elde ettiğim parayı Akşam'a yatırdım.
Bizler idealleri olan insanlarız. Yanlış anlaşılıyorum bazen
sevenlerimiz var sevmeyenlerimiz var ama ben kendimle barışık bir
insanım. Zorlamalarla hiç bir zaman o şeyler elde edilmiyor. Dünya
çok değişiyor. Adam fabrikasını burda kapatıyor malezyada açıyor.
Makedonyaya taşıyor. Sendikasız işini görüyor. Dolayısı ile bu
mantıkları aşmamız lazım.