Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
İsrail'le yapılan anlaşma belli ki İHH'yı memnun etmemiş.
Katıldığım ve katılmadığım bazı eleştirileri var Bülent Yıldırım ve
ekibinin...
Katıldığım eleştiri şu...
Yapılan pazarlık şartlarına İsrail için küçük, Filistin açısından
büyük sayılacak bazı maddeler eklenebilirdi.
Farzı misal...
Madem Mavi Marmara Gemisi'ndeki masumları öldüren İsrail askerleri
hakkındaki yakalama kararlarının kaldırılmasına karar verildi. O
zaman bunun karşılığında, İsrail'e girişi yasaklanan İHH
yetkililerine yeniden giriş izni alınabilirdi.
Sadece İHH değil...
Türkiye'den Filistin'e her yıl yaklaşık 25 bin kişi götüren tur
şirketlerinin yöneticileri hakkında keyfi yasaklar uygulanıyor. Bu
tur şirketleri sayesinde her yıl Filistinli müslümanların kasasına
on milyonlarca dolar giriyor.
Bu rakam Türkiye için az gibi görünse de Filistinliler için büyük
para. Bu para akışını sağlayan tur şirketlerinin önü, yapılan
anlaşmada yeniden açılabilirdi.
Bunların yapılmaması eksiklik olarak sayılabilir.
Katılmadığım eleştirilere gelince...
İHH'nın anlaşmayla ilgili eleştirilerinde ciddi bir üslup sorunu
var. Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "hain - işbirlikçi" ilan
etmedikleri kaldı.
Basın bildirisinde, "Biz neden o masada olmadık. Kararı beraber
vermeliydik. Bu anlaşmayla Filistin halkı satışa
getirildi" şeklinde çirkinliğe kaçan bazı imalar var.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım hizmetleriyle azami saygıyı hakeden
biri. Toplumun taraflı tarafsız pek çok kesimi tarafından
seviliyor. Filistin ve Gazze konusunda aşırı hassas olduğuna
ve bu bölgeye çok hizmetler ettiğine itirazım yok.
Lakin şunun iyi bilinmesi gerekiyor.
Devlet yönetmek, dernek yönetmeye benzemiyor. Devletin kendi çıkar
ilişkisini gözeterek masaya oturduğu bir yerde "Ben bu anlaşmayı
tanımıyorum. Benim de söz hakkım olmalıydı" şeklindeki
atarlanmalar, en hafif tabirle nezaketsizliktir.
Erdoğan'ın önceki gün yaptığı, "Türkiye’den böyle bir insani
yardımı götürmek için dönemin başbakanına mı sordunuz?" açıklaması,
bu kaba dile ve nezaketsizliğe tepkidir.
Ha...
Vakti zamanında Mavi Marmara'ya sahip çıkan Erdoğan'ın bugün farklı
konuşmasının nedenini soracaksanız, anlatayım.
AK Parti ile İHH'ya yakın bütün kaynaklar ve hatta Ankara'daki
bütün gazeteciler şunu çok iyi bilir ki Erdoğan Mavi Marmara'nın
Gazze'ye gitmesi fikrine ta en başından beri karşıydı.
Çünkü o dönemde İHH yetkililerinin İsrail'e "Biz bu yükü
götüreceğiz izin verin" dediklerini ve "Gelirseniz müdahale
ederiz" cevabı aldıklarını herkes duyuyordu.
Erdoğan'ın itirazları sonucu 15 AK Partili milletvekili ile bazı
gazetecilerin gemiye binmekten son anda vazgeçtiğini sağır sultan
bile biliyor.
Haklı endişeler o dönemde İHH Başkanı Bülent Yıldırım'a da
gitmeyi düşünen diğer önemli isimlere de iletildi ama dinleyen
olmadı.
Erdoğan bu durumda geminin gitmesine itiraz etti ama engel de
olmadı. Engel olsa o gün belki çok başka suçlamalarla karşı
karşıya kalacaktı.
Erdoğan'ın saldırı sonrası Mavi Marmara'ya sahip çıkması devlet
politikasının bir gereğiydi.
Ne diyecekti Erdoğan?
"Benim rızam dışında gittiler, oh olsun onlara" diyecek hali yoktu
herhalde!..
Mavi Marmara saldırısını, Gazze'ye yönelik ambargo veya
ablukanın kaldırılması için fırsata dönüştürmeye çalıştı. İsrail'in
dünya kamuoyu önünde özür dilemesi ve tazminat ödemesi için bir
gerekçe olarak kullanması gerekiyordu ve bunu gayet başarılı bir
şekilde yaptı.
Yapmasa mıydı?
Mavi Marmara Gamisi'nin Erdoğan'ın itirazına rağmen gitmesi şimdiye
kadar hiç konuşmadığımız bazı zararları beraberinde getirdi.
Bir kaç tanesini sayayım.
Gazze'ye bizzat giderek ablukayı delmeyi hedefleyen Erdoğan'ın bu
ziyareti yapması imkansız hale getirildi Mavi Marmara
sayesinde...
Türkiye'nin o güne dek Gazze'ye yaptığı devasa yardımların önü,
yaşanan olay sonrası tamamen kesildi. Gazze'ye bırakın yardım
filolarını, bir paket makarna, bir çikolata bile
sokulamadı.
Arap Baharı öncesinde ve sonrasında Gazze'ye kısmen açık olan Refah
Sınır Kapısı'nın kapanmasına veyahut işlevsiz hale getirilmesine
neden oldu.
İsrail İHH'yı terörist örgüt ilan etti.
Bu başına buyruk kararlar sayesinde Türkiye'nin IŞİD'e yardımda
bulunduğu ve bu yardımları İHH üzerinden yaptığı yalanı köpürtüldü.
İHH'nın bazı şube ve tırlarına baskınlar yapıldı. O dönemde
derneğe destek veren bir Erdoğan vardı.
Hem de Lahey'de yargılanma pahasına...
Pek çok kez Filistin'e gidip gelen biriyim. O diyarların insanı
Gazze, Kudüs, El Halil, Ramallah, Eriha, dendiğinde "Erdoğan" diye
haykırıyor.
Bülent Yıldırım ve ekibi Erdoğan hakkında şu söylediklerini
Filistin'de dile getirse, en az İsrail askerleri kadar
taşlanır!
Bülent Yıldırım'a haddimi aşmadan şu tavsiyede bulunmak
isterim.
Siz bu ülkenin gururla izlediği, mazlumların umudu olan bir yardım
kuruluşusunuz. Haksız olsanız dahi, eleştiride bulunma
hakkınız var. Bu ülkenin en saygın STK'sı pek tabi ki
eleştirecek, hataları söyleyecek.
Ancak...
Dünya üzerine gelirken, "Biz sırtımızı Filistin'e dönmeyeceğiz,
Gazze diye haykırmaktan geri durmayacağız" diyen bir adama karşı
daha naif bir dil kullanılmasına lütfen özen gösterin.
Son sözüm, paralel yapı mensuplarına.
Hamamda sıcağı ve nemi görünce çıkmayı bekleyen vücut kiri gibi
ortaya çıkmaya başlamışsınız yine...
Gazze'de bombalanarak öldürülen mazlumlara "Terörist" diyen sizin
yayın organlarınız değil miydi?
Siz kim, Gazze'yi savunmak kim be hainler sürüsü...