Erdoğan: Hesabı sorulacak
Abone olBaşbakan Erdoğan, Fransa’nın Lyon kentinde yaptığı konuşmada, “17 ve 25 Aralık’ta milletin seçilmiş iktidarına yargı yoluyla darbe yapmaya y...
Başbakan Erdoğan, Fransa’nın Lyon kentinde yaptığı konuşmada,
“17 ve 25 Aralık’ta milletin seçilmiş iktidarına yargı yoluyla
darbe yapmaya yeltenenlerden bunun hesabı sorulacak” dedi.
Başbakan Erdoğan, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) 10.
kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında Fransa’nın Lyon kentinde bir
araya geldiği Türk vatandaşlarına hitap etti. Darbeler dönemini
tarihe gömdüklerini belirten Erdoğan, “Bu mücadelede sizlerle el
ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz, inşallah Türkiye’mizi çok daha
farklı bir yere getireceğiz. Biz bu arada önemli bir şey yaptık.
Eski Türkiye’nin kapılarını kapattık. Darbeler dönemini artık
tarihe mahkûm ettik. Darbe yapanlardan hesabının sorulması için
önemli bir adım attık. 12 Eylül 2010’da anayasayı değiştirdik. Ve
12 Eylül darbecilerinin yargılanmasına imkân sağladık. İşte yargı
süreci bitti. 34 yıl sonra da olsa, geç de olsa darbenin
sorumluları mahkûm edildi. Gençleri yaşlarını büyüterek dengi olsun
diye idam ettirmişlerdi. Binlerce vatandaşa ülkelerini dar etmiş,
gurbete gitmelerine sebep olmuşlardı. Yıllarca baskı rejimiyle
ülkeyi yönettiler. Demokrasiye, ekonomiye zarar verdiler. Yıllarca
kendilerini anayasayla korudular. Ama işte o dönemler geride kaldı.
Darbe yapanın yanına kâr kalmayacağı artık görülmüş oldu. Geç de
olsa darbe yapanlar da nihayet hesabı soruldu. Elbette bu iş burada
sona ermeyecek. Bu ülkede tekrar darbe olmaması için, hiç kimsenin
darbeye teşebbüs etmemesi için ne gerekiyorsa yapacak, mücadelemizi
sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.
“17 VE 25 ARALIK’TA MİLLETİN SEÇİLMİŞ İKTİDARINA YARGI YOLUYLA
DARBE YAPMAYA YELTENENLERDEN BUNUN HESABI SORULACAK”
Milletin iktidarına darbe yapmaya çalışanlardan hesap sorulacağını
belirten Başbakan Erdoğan, “Şu hususun altını çiziyorum; 17 ve 25
Aralık’ta milletin seçilmiş iktidarına yargı yoluyla darbe yapmaya
yeltenenlerden de bunun hesabı sorulacak. Üstelik 34 yıl bekleyerek
değil, hemen hesabı sorulacak. Bu Pensilvanya, Türkiye’deki her
darbeye lojistik destek sağladı. 12 Eylül’de işte mahkum olan bu
darbecilere övgüler dizdi bu Pensilvanya. 28 Şubat’ta dönemin
hükümetine ağır saldırılarda bulundu. En son 17 ve 25 Aralık’ta bu
kez de kendisi darbe yapmak istedi. Yolsuzluk bahanesi altında
CHP’yi, MHP’yi, bir kısım medyayı, iş adamlarını, özellikle de
emniyet ve yargı içindeki maşalarını kullanarak hükümeti devirmek,
ülkenin kazanımlarını yok etmek, Türkiye’yi uluslararası çevrelere
uşak etmek istedi. İşte o darbe girişimine de eyvallah etmedik,
eğilmedik, bükülmedik, dimdik durduk ve o tuzağı bozduk. Şimdi de
inlerine giriyor, yaptıklarının hesabını hukuk içinde tek tek
sormaya başlıyoruz, başlayacağız. Millet artık hükümetine sahip
çıkıyor. Millet artık sandığa, demokrasiye sahip çıkıyor. Millet
istikbaline ve istiklaline en güçlü şekilde sahip çıkıyor. Allah’ın
izniyle bu millet var oldukça, bu millet böyle asil, böyle dimdik
durdukça Türkiye’de artık hiç kimse darbeye teşebbüs edemeyecek,
darbeden medet umamayacak. Türkiye’deki muhalefet partileri CHP ve
MHP henüz uyanmış, neler olduğunu anlayabilmiş, kendilerini yeni
Türkiye’ye uyarlayabilmiş değiller. 30 Mart seçimleri öncesinde
iradelerini Pensilvanya’ya teslim ettiler, 30 Mart’ta milletten
gereken cevabı aldılar. Hala Pensilvanya’nın yörüngesindeler, hala
oradan çıkamadılar. Şu anda hala Türkiye’yi karıştırmanın,
reformları engellemenin, çözüm sürecini sabote etmenin gayreti
içindeler. Bunlar için kardeşliğimiz bir anlam taşımıyor. Bunlar
için 77 milyonun birliği, dirliği, beraberliği anlam taşımıyor.
Çünkü 780 bin kilometrekarede, 81 vilayette, 7 coğrafi bölgede
siyaset yapmıyorlar. Lokal, mevzi siyaset yapıyorlar. Oradan da
çıkamıyorlar. Biz ise her yerde varız. 81 vilayette varız.
Vatandaşlarımız da, kardeşlerimiz de, gönül dostlarımız da, Köln’de
de varız, Viyana’da da varız, Paris’te de varız, Lyon’da da varız”
dedi.
“TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ ÖNÜNE ÇIKARILAN ENGELLER HAKKANİYETLE
OLUŞMUYOR, AHDE VEFA İLKESİNE UYMUYOR”
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin AB üyeliğinde ahde vefa ilkesine
uyulmadığını belirterek, “Türkiye ile Fransa’nın diplomatik
irtibatı 16. yüzyıla, Kanuni Sultan Süleyman dönemine dayanıyor.
Osmanlı Cihan Devleti ile Fransa birçok alanda işbirliği yapmış,
400 yıldan fazla süren bu coğrafyada irtibat halinde olmuşlardır.
Fransa’nın zor zamanlarında Osmanlı buraya yardıma koşmuştur.
Osmanlı’ya ve Türkiye’ye Fransa birçok alanda katkı vermiş, destek
vermiştir. Asırlardır devam eden dostluğumuz buradaki
vatandaşlarımızla artık çok farklı bir boyut kazandı. Şu anda
Fransa’da 620 bin civarında vatandaşımız bulunuyor.
Vatandaşlarımızın yarısı çifte vatandaş olarak Türkiye ve Fransa
cumhuriyetleri vatandaşları olarak hayatlarını idame ettiriyor.
İşçi olarak geldiğiniz Fransa’da 10 yıllar boyunca bütün
sıkıntılara tahammül ettiniz, sabrettiniz, direndiniz,
emeklerinizin karşılığını alır hale geldiniz. 30 bin kardeşimiz
burada kendi işini kurdu, 50 bin kişiyi istihdam eder konuma
ulaştı. Son yerel seçimlerde 194 kardeşimiz çeşitli kademelerde
belediye yönetimlerine seçildi. Sanatta, sporda, siyasette, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları artık ağırlıklarını hissettirmeye,
‘Fransa’da biz de varız’ demeye başladı. Şunu bir kez de burada
ifade etmek istiyorum; Türkiye’de sizin hasretinizi çektiğimiz
kadar sizin başarılarınızla da gurur duyduk. 77 milyon her birimiz
sizlerle gururlanıyor, sizlerle iftihar ediyoruz. Bütün zorluklara
rağmen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın, Türkiye’nin bir
evladı olmanın asaletini yere düşürmediğiniz için, onu daha da
yükseklere taşıdığınız için sizlere sonsuz şükranlarımı sunuyorum”
diye konuştu.
“FRANSA’YLA TÜRKİYE İLE İLGİLİ KONULARIN İÇ SİYASETTE KULLANILMASI
SEBEBİYLE ZOR GÜNLER YAŞADIĞIMIZ OLDU”
Fransa ile Türkiye’nin zaman zaman sorunlar yaşadığını kaydeden
Erdoğan, “Fransa’yla, Türkiye ile ilgili konuların iç siyasette
kullanılması sebebiyle zor günler yaşadığımız oldu. Türkiye
üzerinden, 1915 olayları üzerinden, buradaki vatandaşlarımız
üzerinden birileri iç politikada prim sağlama gayretine girişti.
Biz gerek Fransa’da, gerek diğer Avrupa ülkelerinde bu tür
konuların iç politika malzeme yapılmasının tehlikesini her fırsatta
vurguladık. İç politikada istismarla oy kazanmak uğruna, ırkçılığa,
ayrımcılığa, özellikle de İslamafobi’ye kapı aralanmasının Avrupa
için, Avrupa değerleri için tehdit oluşturacağını defalarca dile
getirdik. Türkiye’nin AB üyeliği önüne çıkarılan engeller
hakkaniyetle oluşmuyor. Ahde vefa ilkesine uymuyor. Bakın bizim
sadece Fransa’da 620 bin vatandaşımız var. Bütün Avrupa’da sayıları
6 milyona yaklaşan vatandaşımız var. Birçok Avrupa ülkesinin nüfusu
bizim buradaki vatandaşlarımızdan daha az. 50 yıldır Avrupa’da
bulunan, çalışan, ter döken, iş kuran, hayatlarını burada büyüten
vatandaşlarımız AB’ye üye olacak bir Türkiye’nin öncüleridir. Kimse
Türkiye’den korkmasın. Kimse Türkiye’den çekinmesin. Tam tersine
şunu herkesin bilmesini istiyorum; Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye
ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç bugün daha fazla artmıştır” dedi.
“AB’NİN GÜÇLÜ EKONOMİSİNİN TÜRKİYE’YE İHTİYACI VAR”
AB’nin de Türkiye’ye ihtiyacı olduğuna vurgu yapan Erdoğan, “AB’nin
güçlü ekonomisinin Türkiye’ye ihtiyacı var. AB’nin genç, dinamik
nüfusundan dolayı Türkiye’ye ihtiyacı var. AB’nin ırkçılıkla,
ayrımcılıkla, anti-semitizm ve İslamafobya ile mücadele için
Türkiye’ye ihtiyacı var. En önemlisi de AB’nin İslam dünyasıyla,
tüm Müslümanlarla, Doğu, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar’la daha
sağlıklı irtibat kurabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye
ilelebet kapıda bekletilecek bir ülke değildir. Hele hele son 12
yılda gerçekleştirdiğimiz reformlarla, büyüyen ekonomisiyle, aktif
dış politikasıyla Türkiye AB’nin kapısında bekleyecek bir ülke hiç
değildir. Biz reformlarımızı kararlılıkla yapıyoruz. Demokratik
standartlarımızı yükseltiyoruz. Ekonomiyi istikrarla büyütüyoruz.
Yıllık ortalama yüzde 5 büyüyen bir ekonomiyle şu anda Avrupa’nın
6. büyük ekonomisi konumundayız” şeklinde konuştu.
“AHMET KAYA AYRIMCILIK DÖNEMİNDE LİNCE UĞRADI”
Ahmet Kaya’nın ayrımcılığa uğradığını belirten Başbakan Erdoğan,
“Bölgemizde ulaşabildiğimiz her yerde en güçlü şekilde hakkı
savunuyor, adaleti savunuyor, mazlumların elinden tutuyor, zulme
karşı olumlu bir mücadele veriyoruz. Yani artık eski Türkiye yok.
Türkiye çok değiştir, Türkiye hızla değişiyor. Milletimizin güçlü
iradesi doğrultusunda son derece sağlam temeller üzerinde artık
yeni Türkiye yükseliyor” dedi. Türkiye’nin yapılan darbelerle zor
günler yaşadığını belirten Erdoğan, “1960 yılında bir askeri darbe
yapıldı. Bu darbenin ardından ekonomi altüst oldu. Türkiye daha da
fakirleşti. Sizler, babalarınız, dedeleriniz işte o darbenin
ardından ekmek parası için, helal rızık için kalktınız buralara
geldiniz. Ardından 1980 yılında bir başka darbe yapıldı. Yine
demokrasi askıya alındı. Yine ekonominin dengeleri altüst oldu.
Özgürlükler bir kez daha kısıtlandı. Baskı, zulüm, zorbalık bir kez
daha arttı. İşte o dönemde de başta Fransa olmak üzere Avrupa
ülkelerine birçok vatandaşımız kaçmak, sığınmak zorunda kaldı.
Şairlerimiz, yazarlarımız, sanatçılarımız, akademisyenlerimiz
vatanlarını terk edip gurbete gelmek zorunda kaldı. Ardından 28
Şubat darbesi geldi. Bir kez daha devlet kendi öz vatandaşına
zulmetmeye, vatandaşının haklarını kısıtlamaya başladı. Kızlarımız
inançlarının gereği başörtüleriyle okula gidemediler. Meslek
liseleri kapatıldı, imam hatip okulları kapatıldı, kapılarına adeta
kilitler vuruldu. Kuran öğrenmek bir kez daha zorlaştırıldı.
İnsanlar, siyasi partiler, sermaye, şirketler, sivil toplum
örgütleri renklere ayrıldı. Aralarında ayrımcılık yapıldı. İşte o
dönemde de başörtülü kızlarımız, imam hatipli gençlerimiz, çok
sayıda vatandaşımız bir kez daha vatanını terk etti. Değerli
dostum, değerli sanatçımız Ahmet Kaya işte o dönemin, o atmosferin
lincine uğradı. Geldi Paris’te, gurbette vatan hasreti içinde
hayata gözlerini yumdu. Şimdi o çok sattığını iddia eden
gazetelerin köşelerinde yazan birileri İstanbul’daki ödül töreninde
Ahmet Kaya’ya neler yaptıklarını bizler biliriz. Tarih buna şahit.
Ama bunlarda utanma yok. Bunlarda ar yok. Sanatçıdan yanayız derler
ve o dönemde neler yaptıklarını gördük. Çatalları, tabakları nasıl
ona fırlattıklarını gördük. Ve o salondan nasıl kaçırıldığını
gördük. Ve şu anda bunlar hala bu ülkede güya özgürlük mücadelesi
veriyorlar. Güya ülkemizde bunlar hala demokrasiyi konuşuyorlar.
Bunların demokrasiyi konuşmaya hakkı yok. Biz bunların cemaziyel
evvelini biliriz” dedi.
“ON YILLAR BOYUNCA TÜRKİYE’DE MAKBUL VATANDAŞ, MAKBUL OLMAYAN
VATANDAŞ AYRIMI YAPTILAR”
Türkiye’de uzun yıllar standart vatandaş üretilmek istendiğini
belirten Erdoğan, “10 yıllar boyunca Türkiye’de makbul vatandaş,
makbul olmayan vatandaş ayrımı yaptılar. Standart vatandaş üretmek
istediler. Kendi kriterlerine uymayanları dışladılar, horladılar.
Değerleri yok saydılar. İnançları yok saydılar. Kimlikleri,
kültürleri yok saydılar. İnsanlara kendi vatanlarını zindan haline
getirdiler. İnsanımızı öz yurdunda garip, öz vatanında parya haline
getirdiler. İşte biz en başta buna son verdik. Her türlü
ayrımcılığı elimizin tersiyle ittik. Her türlü yasağı, baskıyı,
kısıtlamayı kaldırmanın mücadelesini verdik. Ret, inkâr ve
asimilasyon politikalarını biz sonlandırdık. Kardeşliğimizin,
birliğimizin, tek millet oluşumuzun önündeki engelleri tek tek biz
kaldırdık. Anneler evlatlarıyla kendi ana dillerinde konuşamıyordu;
yasaktı, horlanma sebebiydi. Buna biz son verdik. Farklı dil ve
lehçelerde yayınların, propagandanın, okulların önünü biz açtık.
Yıllarca ihmal edilmiş Doğu’yu, Güneydoğu’yu, Karadeniz’i, Orta
Anadolu’yu yollarla, okullarla, hastanelerle, üniversitelerle,
yurtlarla, barajlarla, konutlarla biz buluşturduk. İnsanımıza insan
olduğunu hatırlattık. Devletle millet arasındaki mesafeyi
kaldırdık. Başörtüsü üzerindeki zulme son verdik. Sadece
üniversitelerde değil artık kamuda başörtüsüne özgürlük sağladık.
İmam hatip okullarının, meslek liselerinin kapılarındaki kilitleri
biz kaldırdık. Artık kat sayı diye bir zulüm yok. Artık eşit olarak
bu yarışa girmek var. Şimdi düz liseli hangi hakka sahipse meslek
lisesi mezunu da aynı hakka sahip. İmam hatipli de aynı hakka
sahip. Bunları biz getirdik” diye konuştu.
“VATANDAŞIM ARTIK GURURLA BEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞIYIM
DİYOR”
Türk vatandaşlarının artık gururla yurtdışına çıktığını kaydeden
Erdoğan, “Özellikle yurtdışına çıkarken pasaportu, parası farklı
olarak değerlendiren veya değerlendirilen vatandaşım artık
yurtdışına çıkarken başı öne eğik çıkmıyor. Artık gururla, ‘Ben
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ diyebiliyor. Afyon’dan yola
çıkarken bir şey söyledik. Dedik ki bu ülkede ayrımcılığa bir son
vereceğiz. Onun için tek millet dedik. Türk’üyle, Kürt’üyle,
Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’sıyla, Roman’ıyla,
Boşnak’ıyla ülkemde 77 milyon tek millet dedik, ayrım olmayacak.
İkincisi; tek bayrak dedik. Zira bizi birleştiren en önemli unsur
bu. Hilal bağımsızlığımız, yıldız şehitlerimizin simgesi, rengi
şehidimizin kanı. ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak, eğer uğurunda ölen varsa vatandır’ dedik, yola böyle
çıktık” dedi.
“780 BİN KİLOMETREKAREYLE VATAN TOPRAKLARIMIZ ÜZERİNDE OPERASYON
YAPILAMAZ”
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“780 bin kilometrekareyle vatan topraklarımız üzerinde operasyon
yapılamaz. Dört, tek devlet. Türkiye Cumhuriyeti devleti. Bu
topraklarda ikinci bir devleti hayal edenler boşuna hayal
ediyorlar. Böyle bir hayalin içine kimse girmesin. Onun için Rabia.
Ve tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik yola böyle
çıktık.”
“KESİNLİKLE AYNI ZAMANDA FRANSIZ VATANDAŞI OLUN”
Fransa’daki siyasi haklarını kullanmak için gurbetçilerden Fransız
vatandaşı olmalarını isteyen Başbakan Erdoğan, “Bizim ülkemizde gel
gör ki bir kısmı siyasal Kürtçülük yapıyor, bir kısmı siyasal
Türkçülük yapıyor. Bir kısmı şuculuk yapıyor, buculuk yapıyor. Ama
bir kısmı da bakıyorsunuz ki o da kumsallarda dolaşıyor. Bir siyasi
parti diyor ki; ‘Ben Kürtlerin temsilcisiyim.’ Öbürü; ‘Ben
Türklerin temsilcisiyim’ diyor. Öbürü de diyor ki; ‘Ben
kumsalların, sahillerin partisiyim.’ AK Parti ne diyor? ‘Biz 77
milyonun partisiyiz.’ Aramızdaki fark bu. Onun için de işte 77
milyonla biz kucaklaşıyoruz. Şimdi benim tabi sizden bir ricam var.
Fransa’da 620 bin Türk var. Bunun fazlası var, azı yok. Fakat 620
binin tamamı çifte vatandaşlık anlayışından hareketle niye
müracaatını yapıp yüzde 100 aynı zamanda Fransa vatandaşı olmuyor.
Fransa vatandaşı olmamış olan Türk vatandaşlarıma sesleniyorum,
kesinlikle aynı zamanda Fransız vatandaşı olun. Kesinlikle bunu
ihmal etmeyin. Çünkü sizler 620 bin Türk olarak, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu pasaportu almanın ötesinde
vatandaşı olmanız ki Fransa’da siyasi hakları aynen sizler de
kullanmalısınız. Bunun size faydası var, zararı yok. Kim size
farklı bir şey söylüyorsa bilin ki size zarar veriyor. Siz bizim
Fransa’daki elçilerimizsiniz, bunu böyle biliniz. Niye bu elçilerin
sayısı 300 bin olsun. Ben istiyorum ki bu elçilerin sayısı 620 bin
olsun. Aynı zamanda her zaman bir tavsiyem var biliyorsunuz değil
mi? En az 3 tane çocuğunuz olacak. 5 diyorsunuz eyvallah. Gökten ne
yağar ki yer kabul etmez” diye konuştu.
“HAİNCE SABOTAJ GİRİŞİMLERİNİN BAZILARININ ARKASINDA PENSİLVANYA
ÇETESİ VAR”
Türkiye’deki terör meselesini çözmek için çaba sarf ettiklerini
belirten Başbakan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de terör meselesini çözmek, ölümleri durdurmak, gözyaşını
durdurmak için bir süreç başlattık. 30 yıldır devam eden terörü
durdurma noktasına getirdik, siyasete zemin hazırladık. Tabi ki
birileri bundan rahatsız oldular. Terör lobisi, silah lobisi, kan
lobisi özellikle de faiz lobisi bundan ciddi şekilde rahatsız oldu.
Oslo görüşmeleri üzerinden bir sabotaj girişimi yaptılar,
engelledik. MİT müsteşarımızı tutuklayarak süreci bozmak istediler,
engelledik. Paris’teki suikastlarla sabotaj yapmak istediler onu da
aştık. Gezi olayları dediler, 17 Aralık, 25 Aralık dediler onu da
aştık. Şimdi Lice olaylarıyla, bayrağımıza yapılan o alçakça
saldırıyla yeni bir sabotaj girişimi daha başlattılar. Bu haince
sabotaj girişimlerinin bazılarının arkasında Pensilvanya çetesi
var. Şu anda bayrağımıza yapılan saldırı üzerinden çözüme sabotaj
düzenleyenler arasında da yine Pensilvanya var. Yine onun altındaki
CHP var, MHP var. Bunları da aşacağız. Milletimizin ferasetiyle,
sizlerin hayır dualarıyla ülkemizin üzerindeki bütün karabulutları
dağıtacak, aydınlık bir istikbale doğru yürümeye devam
edeceğiz.”
“BÜTÜN SALDIRILARA, BÜTÜN ENGELLEME GİRİŞİMLERİNE, SABOTAJLARA,
DARBE GİRİŞİMLERİNE, TUZAKLARA RAĞMEN TÜRKİYE BÜYÜMEYE, BÖLGESEL VE
KÜRESEL BİR GÜÇ OLMA YOLUNDA İLERLEMEYE DEVAM EDİYOR”
Türkiye’nin tüm çabalara rağmen büyümesini sürdürdüğünü kaydeden
Erdoğan, “Bütün saldırılara, bütün engelleme girişimlerine,
sabotajlara, darbe girişimlerine, tuzaklara rağmen Türkiye
büyümeye, bölgesel ve küresel bir güç olma yolunda ilerlemeye devam
ediyor. 12 yılda çok büyük badireleri atlattık. En son Gezi
olaylarını, 17 Aralık darbe girişimin atlattık. Onlar saldıracak
biz savacağız. Onlar taarruz edecek, biz boynumuzu bükmeden dimdik
duracağız. Onlar Türkiye’yi engellemek, durdurmak isteyecek biz
istikrarla büyüyeceğiz. Onun için içerideki 77 milyon gibi sizler
de asla ümitsiz olmayın. Boynunuzu asla yere eğmeyin,
hüzünlenmeyin, yeise kapılmayın. Sizin ülkeniz büyük bir ülke ve
daha da büyümeye devam edecek. Sizin ülkeniz bütün gücüyle sizin
arkanızda durmaya ve haklarınızı savunmaya devam edecek. Büyük bir
ülkenin vatandaşları olduğunuzu unutmayın. Fransa vatandaşlığınızı
da unutmayın. Pasaportunuzla gurur duyun. Bayrağınızla,
vatanınızla, milletinizle gurur duyun. Kültürünüzü,
geleneklerinizi, kimliğinizi, özellikle de inancınızı ve dilinizi
asla unutmayın, unutturmayın, ihmal etmeyin. Kendinizi, kendi
kimliğinizi muhafaza ederken burada, Fransa’da, buranın diline
bigâne kalmayın. Eğitimden, sanattan, spordan, siyasetten kendinizi
soyutlamayın. Bizim sizlere ihtiyacımız var. Fransa’nın sizin gibi
yiğitlere, mert, dürüst, çalışkan insanlara ihtiyacı var” dedi.
“(CUMHURBAŞKANI) ADAYIMIZA FRANSA’DAKİ KARDEŞLERİMİZDEN ÇOK AMA ÇOK
YÜKSEK ORANDA BİR DESTEK GELECEĞİNE YÜREKTEN İNANIYORUM”
Cumhurbaşkanlığı seçiminde tüm gurbetçilerden destek isteyen
Erdoğan, “Asimile olmayın. Çocuklarınızın asimile edilmesine
müsaade etmeyin. Altını çiziyorum; ancak entegre olmaktan da
kaçınmayın, çekinmeyin. İnancına güvenen, inanç özgürlüğünden
korkmaz. Düşüncesine güvenen, düşünce özgürlüğünden korkmaz. Onun
için güçlüsünüz, kendinize inanın, kendinize güvenin ve bu yolda
böyle yürüyün. Her meselede yanınızda olacak, hakkınızı sonuna
kadar aramaya devam edeceğiz. Büyükelçilerimiz, konsolosluklarımız
sizlerin her zaman yanındadır, emrindedir. Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığı’mız her an, her zaman yanınızdadır,
emrinizdedir. Askerlikle ilgili biliyorsunuz bir düzenleme yaptık.
Döviz bedelini 10 bin eurodan 6 bin euroya indirdik ve temel
askerlik sorumluluğunu böylece kaldırmış olduk. Mavi kart
uygulamasını daha da yakınlaştırdık. Avrupa’da yükselen ırkçı ve
ayrımcı eylemlere, özellikle de İslamafobya’ya karşı
muhataplarımıza uyarılarımızı yapıyor, her meseleyi yakından takip
ediyoruz. Yakın zamanda sizlere çok önemli bir demokratik hakkınızı
da teslim ettik. İlk kez cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olmak üzere
artık sizler de Türkiye’deki seçimler için oy kullanabileceksiniz.
Uzun bir mücadelenin ardından sizlere bu hakkı teslim etmek bize
nasip oldu. Bunu unutmayın; yurtdışında cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin ilk turu 31 Temmuz-3 Ağustos arasında yapılacak. Eğer
seçimler ikinci tura kalırsa bu da yurtdışında 17-20 Ağustos
tarihleri arasında olacak. Belirlenen yerlerde, istenilen evrakla
mutlaka ama mutlaka sandık başına gitmenizi sizlerden rica
ediyorum. Türkiye’nin geleceği hakkında artık sizler de söz sahibi
olacaksınız. Sandıkta sözünüzü söylemenizi sizlerden rica ediyorum.
Biz adayımızı henüz açıklamadık. İnşallah ay sonuna doğru adayımızı
açıklayacağız. Adayımıza Fransa’daki kardeşlerimizden çok ama çok
yüksek oranda bir destek geleceğine yürekten inanıyorum” diye
konuştu.
“KARADENİZ’İ MARMARA’YA BAĞLAYACAĞIZ, TÜRKİYE MARKA ÜLKE
OLACAK”
Türkiye’nin eskiye oranla çok iyi bir durumda olduğunu kaydeden
Erdoğan, “Büyüyen Türkiye, yeni Türkiye’de özellikle dün, bugün
yapmış olduğumuz Fransa görüşmelerinde de tabiî ki farklı
dayanışmamız, farklı el ele verişimiz söz konusu. Burada tabi bir
şeyi sizlerle özellikle paylaşmak istiyorum. Artık 2002 Kasımındaki
Türkiye yok. Çok farklı bir yerdeyiz. Bakınız gayri safi milli
hasılası 230 milyar dolar olan bir Türkiye vardı. Ama bugün 820
milyar dolar gayri safi milli hasılası olan bir Türkiye var.
Nereden nereye geldik. İhracatı 36 milyar dolar olan bir Türkiye
vardı. Ama bugün ihracatı 156 milyar dolara ulaşmış bir Türkiye
var. Bütün engellemelere rağmen, bakınız devletin borçlanma faizi
yüzde 63’tü, hamdolsun şimdi yüzde 8, yüzde 9 buralara düştü. Bir
araya 4,6’ya kadar düşmüştü. Buradayız. Aradaki fark şimdi kimin
cebinde, benim vatandaşımın cebinde. Enflasyon yüzde 30’du. Şimdi o
da tek haneli rakamda. Devletin borcu göreve geldiğimizde gayri
safi hâsılaya oranla yüzde 73’tü. Şimdi yüzde 36. Bakınız nereden o
da nereye geldi” dedi.
“TÜRKİYE ARTIK KABINA SIĞMIYOR”
Türkiye’de göreve geldikleri günden itibaren 17 bin kilometre yol
yaptıklarını belirten Erdoğan, “Artık Türkiye kabına sığmıyor.
Düşünün 79 senede 6 bin kilometre bölünmüş yol yapıldı bu güzelim
ülkede. Biz 11 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık.
Birilerini bu rahatsız ediyor. Fatih Sultan Mehmet gemileri karadan
yürüttü, biz de şimdi denizin altından Marmaray’la halkımızı
yürütüyoruz. Özelliğimiz bu. Marmaray’la yetinmedik. Bir adım daha
attık. İnşallah önümüzdeki yılsonunda Marmaray’ın güneyinden bir de
otomobillerin geçeceği çift katlı bir tüp geçit daha yapıyoruz.
Önümüzdeki yıl o da bitiyor. Yetmedi. 1. Köprü, Fatih Sultan Mehmet
Köprüsü, bir de şimdi 3. Köprü; Yavuz Sultan Selim Köprüsü, o da
bitiyor. İnşallah onu da süratle devam ettiriyoruz ve önümüzdeki
yılın sonuna yetiştirmeye çalışacağız. Zamanla yarışıyoruz. Niye?
Bu millete bu yakışır da onun için. Bakınız şu anda dünyanın en
büyük havalimanı inşa ediliyor. 150 milyon yolcu kapasiteli, 6 tane
pisti olacak inşallah. İlk etabını 2017’de açıyoruz. Temelini
attık. Bunu engellemek için bu paraleller neler yaptı neler. Dedik
ki ne yaparsanız yapın biz bu temeli de atacağız, yola devam
edeceğiz. Ve şu anda inşaatlar hızla devam ediyor. Bitmedi. Bir
taraftan da şimdi inşallah Kanal İstanbul’un ihalesine
hazırlanıyoruz. Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacağız. Türkiye marka
ülke olacak. Kendini bu eserlerle tanıtacak. Yan gelip yatarak bir
şey olmaz. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Olay bu.
Bunlarla yetinmiyoruz. İnşallah başkentimiz bir farklı değişiyor.
Konya’ya git farklı değişiyor. Kayseri’ye gel farklı değişiyor.
Erzurum öyle. Her yerde bu değişimi yaşıyoruz. Çünkü hasret kaldık
bunlara. Ama unutmayın biz sizin dertliniziz. Sen şimdi Şanlıurfa
diyorsun biliyorum. O da daha güzel olacak inşallah. Biz dertliyiz
be, dertliyiz dertli. Biz bu millete sevdalıyız. Bizim böyle bir
farkımız var. Onun için sizlerle el ele, omuz omuz bu yürüyüşümüzü
devam ettireceğiz. Yeter ki dik durun. Durmak yok yola devam. Yola
çıkarken Aşık Veysel gibi bir şey söyledik: ‘Uzun ince bir yoldayız
gidiyoruz gündüz gece’ dedik. Böyle gideceğiz. Avrupalı Türk
Demokratlar Birliği’ne bizi Lyon’da büyük bir coşkuyla, büyük bir
aşkla böyle bir araya getirdikleri için çok teşekkür ediyorum.
Emeği geçen kardeşlerimi kutluyorum. Kendilerine sağ olsunlar
diyorum. Ama seçim için de o 4 günde aman ha sandıkları ihmal
etmeyelim” şeklinde konuştu.
(İHA)