'Erdoğan, her gün suç işliyor!'
Abone olKızılay eski Başkanı Ertan Gönen, Kızılay'da, hukuk dışı uygulama olduğunu gerekçe göstererek, Başbakan Erdoğan'a savaş açtı. Gönen, Erdoğan'ı bakın nelerle suçluyor:
Ertan Gönen, internette tüm gazetecilere gönderdiği e-mailde,
Erdoğan'ı yerden yere vuruyor. Gönen'in Erdoğan'a sorduğu sorular
ise bir hayli ilginç.. İşte Gönen'in yazılı bildirisi ve o bildiri
içinde yer alan sorular: • YARGI KARARLARINI HİÇE SAYARAK
KIZILAY’DAKİ “SİYASİ İŞGALİ SÜRDÜREN” BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN
“ANAYASAL SUÇ” İŞLEMEKTEDİR. • YAKIN SİYASİ TARİHİMİZDE,
KANUNSUZLUKLARLA AMAÇLARINA ULAŞMAK İSTEYEN SİYASETÇİLER, BUGÜN
SİYASETİN ÇÖPLÜĞÜNDE YATMAKTADIR. Türkiye iki yıldır sonu karanlık
bir oyunun içerisine çekilmektedir. Anayasamızın temel ilkesi olan
“hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü” kavramı sistemli bir şeklide
tahrip edilmek ve yozlaştırılmak suretiyle hukuk dışı uygulamalara
kılıf hazırlanmaktadır. Özellikle yargı kararlarına karşı “by pass”
taktiği geliştirilerek keyfi bir yönetim şekli adeta
benimsenmiştir. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına rağmen,
Türkiye Kızılay Derneği’nde bir yıldır sürdürülen “siyasi işgal” bu
tehlikeli gidişatın önemli bir göstergesini oluşturmaktadır. Bu
vahim tabloyu, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal tüm açıklığı ile
ortaya koymuş bulunmaktadır. Baykal, TBMM genel kurulunda 28 Aralık
2004 tarihinde yaptığı konuşmada aynen şöyle demektedir;
“Partizanlık, kadrolaşma ve devlet olanaklarını ele geçirme çabası,
çalışması çığrından çıkmıştır. Kızılay’a kadar ulaşmıştır. Kızılay
teşkilatı Türkiye’nin en köklü, en eski bir hayır kurumu olmasına
rağmen, partizanca kavgaların bir savaş alanı haline getirilmiştir.
Hükümet bu konuda yargı kararlarını da yok sayarak, kendi yakınları
olarak düşündüğü insanları desteklemek için her şeyi göze
almıştır.” Ne hazindir ki, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’nın Baykal’a
verdiği cevap hukuk devletini temsil eden ve Anayasanın ve hukukun
üstünlüğü ilkesini üzerine yemin etmiş ve bu ilkeleri uygulaması
gereken bir Başbakana yakışmayacak düzeyde olmuştur. Sayın Başbakan
Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve yerel mahkemelerin verdiği kararları
göz ardı ederek “Kızılay ve TÜBİTAK’ta atılan adımlar doğrudur;
Bilerek ve inanarak attık ve bu kararın arkasındayız.” şeklinde bir
ifade kullanmıştır. Sayın Başbakan aynı TBMM Genel Kuruldaki
konuşmasında: “Kimse kalkıp da, Kızılay yönetimine, AK Parti
yönetimiyle aynı siyasi görüşü paylaşanlardır diyemez” cümlesi ile
de kendisini tekzip etmektedir. Çünkü Sayın Başbakan, bütün yargı
kararlarına rağmen “bugünkü Kızılay yönetiminin inanarak
arkasındayız” cümlesini ifade etmiştir. Bu ifade ile Sayın Başbakan
aynı siyasi görüşleri paylaştığı siyasi kadrolaşma içerisinde
olduğu bugünkü Kızılay yönetimi ile nasıl bir dayanışma içerisine
girdiğini açıkça itiraf etmektedir. Neticede Sayın Başbakan bugünkü
Kızılay yönetiminin hem kurgulayıcısı ve hem de bu olayların
arkasındaki baş aktör olduğunu yukarıdaki ifadelerle de zımnen
kabul etmiş bulunmaktadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan şu
soruların cevabını vermek zorundadır. Giderek tırmanan
kanunsuzlukların üzeri “siyasi entrikalarla” örtülemez. Ahlaki,
vicdani ve hukuki sorumlulukların gereği de budur. 1. Anayasa
Mahkemesi yaptığınız siyasi müdahaleyi Anayasaya aykırı bularak
iptal etmiş midir? 2. Danıştay 10.Dairesi, Bakanlar Kurulu
kararının yürütülmesi işlemini durdurmuş mudur? 3. Başbakanlığının
ve İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı itirazı, Danıştay Daireleri
reddetmiş midir? 4. Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin “ihtiyati
tedbir” kararına rağmen olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmış
mıdır? 5. Hileli yöntemle yapılan 7 Ağustos 2004 tarihli Genel
Kurul Toplantısı, Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile iptal
edilmiş midir? 6. Hileli yöntemlere başvuran ve AKP Hükümeti
tarafından atanan Kızılay’ın bugünkü yönetimi hakkında yargı
kararlarına uymamaktan dolayı 24.Asliye Ceza Mahkemesi’nde “hapis
istemi” ile ceza davası açılmış mıdır? 7. Uluslararası
Kızılay-Kızılhaç Federasyonu, Türkiye Kızılay Derneği’ndeki hukuk
dışı uygulamalara son verilmesi için Dışişleri Bakanlığı’na uyarı
mektupları yazmış mıdır? 8. Uluslararası alanda saygın bir kuruluş
olan Kızılay’ın başkanlığına getirilen “hayali ihracat yapmaktan
yargılanan kişi” acaba kimin arkadaşıdır? Bütün bu yargı
kararlarını yok saymak ve özelliklede üstünü örtmeye çalışmak,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yakışmayacak bir davranıştır.
Aydınlık ve çağdaş bir ülkeye sürülebilecek “kara bir lekeyi”
önlemek de siyasilerin başta gelen en önemli görevleri olmalıdır.
Yakın siyasi tarihimizde, hukuk dışı uygulamalar sergileyen birçok
siyasetçinin bugün siyaset çöplüğünde yattığı asla unutulmamalıdır.
136 yıldır ulusal ve uluslararası alanda saygın bir konuma ulaşmış
Türkiye Kızılay Derneği üzerinde uygulanmakta olan “siyasi işgal”
vatana ihanet değil midir? Kaldı ki, Anayasanın 153. maddesi de
yargı kararlarını ihlal etmenin “anayasal suç” olduğunu açıkça
vurgulamaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, böyle bir zihniyete yine
Avrupa Birliği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından gerekli
ders verilecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur..