Erdoğan hayal kırıklığına uğrattı!
Abone olNew York Times gazetesinin başyazarı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası camiada hayal kırıklığı yarattığını yazdı.
New York Times gazetesi başyazısında, ABD, BM Güvenlik
Konseyi ve AB tarafından benimsenen yaptırımlara yönelik Başbakan
Recep Tayip Erdoğan'ın karşı çıkmasının hayal kırıklığı yarattığını
kaydetti.
New York Times, "Kaddafi'nin Cinayetleri ve Hayalleri" başlığıyla yayınladığı başyazısında, "Libya lideri Albay Muammer Kaddafi bir hayal dünyasının derinliklerinde yaşıyor" dedikten sonra Kaddafi'nin ABC Haber ile yaptığı röportajda, halkın kendisini sevdiğini öne sürdüğüne, onun yönetimine karşı ayaklanan "teröristleri" suçladığına ve cinayetlerinin sorumluluğunu almayı reddettiğine dikkat çekti.
ABD, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler tarafından alınan yaptırımların üzerinde duran gazete, ABD'nin Libya'ya askeri müdahalede bulunmasına karşı çıkmakla birlikte, ABD ve bazı müttefiklerince bu ülkeye bir uçuş yasağı uygulanabileceğini savundu. New York Times, Türk hükümetinin tutumuna da değindiği başyazısında şu yorumu yaptı:
"Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan'ın -İslam
dünyasının demokrasi lideri- 'yaptırımlar ya da müdahaleler Libya
insanının cezalandırılması anlamına gelecektir' ifadelerini duyunca
hayal kırıklığına uğradık. Eğer Libya insanları yaşamlarını riske
atıyorlarsa, bütün demokrasiler onlardan yana olmalıdır."
BAŞBAKAN'IN KONUŞMALARI OY AMAÇLI
Bir eleştirdi de Guardian gazetesinden geldi. Erdoğan
göçmenlere entegre olmalısınız ancak asimilasyona karşıyım demişti.
Guardian'a Berlin'den yazan Helen Pidd, Başbakan Erdoğan'ın
Almanya'da yaptığı konuşmaların oy amaçlı olduğunu düşünüyor.
Türkiye'de Haziran ayında yapılacak genel seçimleri hatırlatan
Pidd, Erdoğan'ın çıkışının yalnızca Türklerin Avrupa'da yabancı
düşmanlığının artığı algısı ve rahatsızlığının bir yansıması
olmadığını söylüyor.
Haziran ayında yapılacak genel seçimlerde ilk defa yurtdışında yaşayan Türkler konsolosluklarda oy kullanabilecek. Pidd, bu durumda 2 milyon seçmen nüfusuyla Almanya'nın İstanbul, Ankara ve İzmir'den sonra en büyük seçim bölgesi olacağını yazıyor.
Erdoğan'ın yeni 'mavi kart' uygulamasının Almanya pasaportu taşıyan Türklere Türkiye'de daha fazla hak tanıyacağı da yazıda hatırlatılıyor. Pidd, Erdoğan'ın sözlerinin Almanya'da süregelen çokkültürlülük tartışmalarını ateşleyeceğini de söylüyor.
Başbakan Erdoğan, Almanya ziyareti sırasında yaklaşık 10 bin Türk göçmene yaptığı konuşmada Almanya'da göçmenlerin karşı karşıya kaldığı muameleyle ilgili kaygılarını dile getirmişti.
Erdoğan, entegrasyonun önemli olduğunu ancak asimilasyona karşı olduğunu söylemişti. Başbakan Rheinische Post gazetesine yaptığı açıklamada ise göçmenlerin kendi kültür ve dillerini bastırmasını bekleyen bir entegrasyon anlayışının uluslararası hukuku ihlal ettiğini vurgulamıştı.
Geçen yıl yaptığı bir konuşmada Başbakan Angela Merkel, çokkültürlülüğün Almanya'da başarısız olduğunu açıklamıştı.
Merkez Bankası'nın üst düzey yöneticilerinden Thilo Sarrazin ise 2010 yılında yayımlanan kitabında Müslümanların Alman kültürü için tehdit oluşturduğunu iddia etmişti.
ALMAN BASININDAN YAKIŞIKSIZ SÖZLER
HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]Alman basını ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Düsseldorf kentinde, Almanya'da yaşayan Türklere yönelik yaptığı konuşmasına genelde eleştirel yaklaştı.
Bild gazetesi, "Türk Başbakanının kötü şovu" başlığı ile verdiği haberde, Erdoğan'ın kışkırtıcı bir konuşma yaptığını belirterek, Düsseldorf'da seçim kampanyası yaptığını ve Türklerin Alman toplumuna entegrasyonunu törpülediğini yazdı.
Başbakan Erdoğan'ın Düsseldorf'da yaptığı konuşmasında, kendisini izlemeye gelen 10 bin kişinin "Türkiye seninle gurur duyuyor" şeklinde tezahürat yaptığının da hatırlatıldığı haberde, Erdoğan'ın konuşmasından alıntılara da yer verildi.
Berlin'de yayın yapan "B.Z" gazetesi de, "Gürültü yapmaya geldi" başlığı ile verdiği haberde, Erdoğan'ın Türklerin Almanya'ya uyumu konusundaki tartışmaları alevlendirdiğini savundu.
Frankfurter Rundschau gazetesi, "Önce Türkçe mi, yoksa Almanca mı?" başlığı ile verdiği haberde, Başbakan Erdoğan'ın yaptığı konuşmanın Alman hükümet ortağı partiler tarafından eleştirildiğini yazdı.
Erdoğan'ın özellikle, "Çocuklarımızın Almanca öğrenmesi lazım, ancak daha önce Türkçe'yi iyi öğrenmesi lazım" şeklindeki sözlerinin büyük tepki aldığı ifade edilen gazete haberinde, birçok Alman politikacının, ülkede yaşayan Türklerin önce Almanca öğrenmesi gerektiği görüşünü savunduğu kaydedildi.
Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Alman Federal Meclisi Üyesi ve Dışişleri Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz ise, bu gazeteye yaptığı açıklamada, Erdoğan'a yapılan eleştirileri paylaşmadığını belirterek, çok sayıda dil bilimcinin, göçmen çocukların, yaşamlarını sürdürdükleri ülkenin dilinden önce ana dilinin öğrenilmesi gerektiğine inandığını söyledi.
POLENZ, ERDOĞAN'A YAPILAN ELEŞTİRİLERİ PAYLAŞMADI
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında eleştirilecek bir şey bulamadığını ifade eden Polenz, Erdoğan'ın, vatandaşlarına iyi bir eğitim almaları ve kariyer yapmaları yönünde çağrıda bulunduğunu kaydetti.
Hıristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) Federal Meclis Grubu Başkanı Volker Kauder'in, Türkiye'de dil özgürlüğünün tümüyle sağlanmadığı gerekçesi ile Türkiye'nin AB ile yürüttüğü üyelik müzakerelerinin durdurulmasını istemesini de eleştiren Polenz, Türkiye'deki Hıristiyanların durumunun düzelmesi için de müzakerelerin sürdürülmesinin en doğru yol olduğunu belirtti.
"Hamburger Abendblatt" gazetesi, "Erdoğan'a öfke" başlığıyla verdiği haberde, Başbakan Erdoğan'ın Düsseldorf kentinde yaklaşık 10 bin Türk'e yönelik yaptığı konuşmasında, "Çocuklarımız Almanca öğrenmeli, ama önce Türkçe öğrenmek zorundalar" şeklindeki ifadelerinin birçok Alman politikacıyı kızdırdığı ifade edildi.
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grubu Başkanı Martin Schulz, bu
gazeteye yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın Almanya'da seçim kampanyası
yapmasının kabul edilemez olduğunu savunarak, "Erdoğan'ın
Almanya'da yaptığının uyum ile çok az alakası var. Daha çok iç
politikaya yönelik propaganda yapıyor" şeklinde konuştu.