Erdoğan hangi yazara sitem etti?
Abone olBaşbakan Erdoğan, Çanakkale Şehitleri sergisini gezerken karşılaştığı köşe yazarına bir yazısıyla ilgili sitem etti. Kimdi bu köşe yazarı? Ne yazmıştı da Erdoğan'ı üzmüştü?
Meclis grup toplantısı sonrası Çanakkale şehitleri sergisini gezen Erdoğan, Zaman yazarı Mustafa Ünal''la karşılaştı. Gazeteci Mustafa Ünal''a soğuk davranan Başbakan Erdoğan,"Seni gördüğüme hiç sevinmedim mustafa!.." dedi. Şaşıran Ünal, "Neden efendim?.." karşılığını verince, Erdoğan; "Yazdıklarına çok üzüldüm.." şeklinde konuştu.. İŞTE BAŞBAKAN ERDOĞAN''I ÜZEN YAZI.. Komplo teorisi! Etkin bir Devlet Bakanı ile bir ay önce konuşuyorduk, CHP üzerinde Mustafa Sarıgül fırtınasının sert estiği günlerdi, ‘Şimdi Deniz Baykal’la uğraşıyorlar, açıkçası CHP’den sonra sıranın bize gelmesinden korkuyorum.’ dedi. Büyük gürültüler arasında Deniz Baykal koltuğunu kurtardı ve CHP’de sular duruldu. Ardından AK Parti’ye yerleştirilen mayınlar patladı. Enerji ve SSK operasyonu, Erkan Mumcu’nun istifası, Robert Pollock’un Wall Street Journal’daki ‘Hasta Adam Türkiye’ yazısı.. peş peşe geldi. Görüntüler ANAP dönemindeki Beyaz Enerji operasyonunu hatırlattı. Bizzat AK Parti’nin göreve getirdiği bürokratlar sabahın köründe evlerinden alındı. İddialar siyasete; bazı milletvekillerine kadar uzandı. Kuşkusuz son sözü yargı söyleyecek. Ancak bir siyasi partinin yıpranması için iddiaların gündeme taşınması yetip artıyor. Seçimin hemen öncesinde AK Parti saflarına katılan Mumcu öncesinde işaretini vermeden bakan sıfatıyla yollarını ayırıverdi. Mumcu’nun ne olacağı değil AK Parti’ye vereceği zarar önemli. Kaç milletvekilini peşinden sürükleyeceği de... Çok yakınındakiler sıraya girdi. Pollock’un yazısı, yayınlanalı neredeyse bir hafta oldu, hâlâ tartışılıyor, çeşitli mahfillerde Amerikan yönetiminin politikalarına tercüman olup olmadığı konuşuluyor. Malum 1 Mart tezkeresinin reddinden beri Türk-Amerikan ilişkileri inişli çıkışlı seyir izliyor, sağlıklı tek çizgi üzerinde yürümüyor, iddia edildiği gibi vahim de değil. Amerikan yönetiminin politikaları doğal müttefiklerinden bile tam destek bulmuyor, eleştiri ve itirazlar yükseliyor. Bu gelişmelere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cebinde listeyle revizyon için gittiği, iki saati aşkın müzakerenin sonunda Çankaya’dan eli boş dönüşünü de ekleyebilirsiniz. Başbakan içeride gördüğü muamelenin küçük bölümünü kamuoyuyla paylaşsaydı eğer, bugün yeni bir krizin içindeydi Türkiye. Tıpkı 2001’de olduğu gibi. Gerçek şu ki: Kesif kara bulutlar bu kez AK Parti’nin üstünde dolaşmaya başladı. Birçok insana ‘Ne oluyoruz?’ sorusu sorduracak şekilde. Söz konusu bakanın endişesi çok geçmeden gerçekleşti. Son 15 güne sığan bu birbirinden bağımsız gelişmeleri yan yana sıralayınca rahatlıkla birden fazla komplo teorisi, bir o kadar da siyasi senaryo yazmak olası. Son dönemdeki gelişmelerden kaygıya kapılan bir AK Parti milletvekili aradı dün, heyecanla konuştu; ‘Bizim partiye karşı kampanya başlatıldı. Pollock’un yazısını gazeteye teslim ettiği saatlerde Erkan Mumcu istifa dilekçesini yazıyordu. Amerikalı gazetecinin bir Türk gazeteciyle çok yakın ilişkisi var. Ayrıca o Türk gazetecisiyle Mumcu’nun arası iyi. Ben iki olay arasında ilişki kurulmasından yanayım.’ dedi. Anlattıkları ilk bakışta komplo teorisini andırıyor; ancak söyledikleri tümden de yabana atılmamalı. Pollock’un yazısının içeride birçok insanı heyecanlandırdığını biliyorum, bunların arasında AK Parti’nin gücünü kaybetmesini bekleyen çevreler, hatta eski siyasiler de var. Açıkça söylemek gerekirse AK Parti’ye yönelik havanın bozulmasında içerideki etkin odakların başrol oynadığını düşünüyorum. Bunu abartılı şekilde durumun vahim olduğunu anlatan Pollock’un yazısına kadar uzatmak mümkün. Bazı isimlerin okyanusun öte yakasında kapı kapı dolaşarak AK Parti’nin gerçek yüzünü gizlediğini, aslında demokrasi düşmanı olduğunu bıkıp usanmadan anlattığı medyaya da yansıdı. Son 15 günde yaşananlar açıkçası AK Parti’yi hedef alıyor. Bu olumsuz havayı lehine çevirmek AK Parti’nin elinde, ancak önce bunun farkına varması, hemen ardından karşı kampanya başlatması gerekir. Zira durum ciddi... Kaynak: Türktime.com