Erdoğan gibi haysiyet ve şeref timsali birine...

Abone ol

Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, CHP ve MHP'nin cumhurbaşkanlığı yemini hatırlatmasına sert çıktı: Tayyip Erdoğan gibi haysiyet ve şeref timsali birisine, bu tür çirkin bir dille saldıran koskoca milleti bulur.

İNTERNETHABER.COM

Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, yeni yasama yılının dün yapılan ilk grup toplantılarını köşesine taşıdı.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeminine sadık kalmadığını belirterek  "Hangi namustan hangi şereften bahsediyorsun?" diye konuşmuştu.

Bu sözleri eleştiren Abdülkadir Selvi, Tayyip Erdoğan'ın haysiyet ve şeref timsali olduğunu belirterek, şöyle yazdı:

"Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye Cumhuriyeti'nin 12.Cumhurbaşkanı'na, 'Hangi namustan hangi şereften bahsediyorsun' diye sesleniyor. Aynı yakışıksız dili Devlet Bahçeli de kullandı. Başbuğ terbiyesinden geçen ve Türk tarih ve töresinde 'Devlet Başkanı'nın ne anlama geldiğini iyi bilen Devlet Bahçeli, 'Cumhurbaşkanı, yemini çiğnerse, hadi şereften geçtik de, namustan nasıl bahsedecektir' diye konuşuyor.

Tayyip Erdoğan gibi haysiyet ve şeref timsali birisine, Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanına bu tür çirkin bir dille saldıran koskoca milleti bulur."

DEVLET BAHÇELİ'NİN AÇIKLAMALARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Abdülkadir Selvi'nin 'Söz Meclis'ten dışarı' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:

BAHÇELİ'NİN O SÖZÜ KAHVEHANE KÖŞELERİNDE KONUŞULABİLİR AMA...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kürsüde, 'Kendinize güveniyorsanız, sıkıysa, yüreğiniz yetiyorsa, IŞİD'in karşısına çıkın da görelim. İstanbul'da bağırmak kolaydır' diye HDP'lilere sesleniyor.

Devlet Bahçeli kürsüden iniyor. Aynı salonda bu kez HDP grubu toplanıyor. Bu kez aynı kürsüye Selahattin Demirtaş çıkıyor.

'Türk ordusu gitsin orada savaşsın demedik. IŞİD'e karşı savaşmak isteyen on binlerce gencimiz var, onları orada tükürükle boğarız, kapıları açın dedik' diye konuşuyor.

Bir süredir kulaklarımla duyduklarıma, gözlerimle gördüğüme inanamıyorum.

MHP Genel Başkanı gibi makul bir insan, sıkıysa IŞİD'in karşısına çıkın diyor. Bu söz Türkiye Cumhuriyeti'nin bazı kahvehane köşelerinde konuşulabilir. Ama burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Kimi, kimin karşısına dikeceksiniz.

SELAHATTİN BEY KÜRT GENÇLERİNİ CEPHEYE SÜRMEYE HEVESLİ

Hele Selahattin Demirtaş. 'Türkiyelileşme Projesi'ni önemli bulduğumuz için dostların sitemlerine maruz kaldığımız kişi. Türkiyelileşmeyi savunduğu için HDP hareketinin tarihinde görülmemiş bir oy oranına ulaştıktan sonra savaş çağrıları yapan insan. Akıl tutulması ancak bu kadar olur.

19 Eylül'de Türk ve Kürt gençlerine savaş çağrısı yapan, Kobani bahane edilerek şehirlerin yağmalandığı 34 kişinin yaşamını yitirdiği olaylar sırasında sokağa çıkma çağrıları yapan kişi. Aklım almıyor. Bu kişi Selahattin Demirtaş mı diye düşünmeden edemiyorum.

Şimdi de kalkmış, IŞİD'e karşı savaşmak için on binlerce gencimiz var diyor. Dünya IŞİD'le baş etmek için koalisyon kuruyor bizim Selahattin bey, Kürt gençlerini cepheye sürmekte hevesli. Bu topraklar ölüme doymadı mı? Kürt gençlerinin, Türk gençlerinin yeterince kanı akmadı mı?

Oysa 90'lı yılları andıran görüntüleri tüylerimiz diken diken olarak izlediğimiz bir dönemde Kürt ve Türk milliyetçiliği adına konuşan iki lider çıkıp sağduyu çağrısı yapsa daha yararlı olmaz mıydı?

Zaten Kandil'deki Cemil Bayık, Kobani'deki Salih Müslim yeterince savaş çığırtkanlığı yapıyor, Bunun için Selahattin Demirtaş ya da Devlet Bahçeli olmaya gerek yoktur.

Ters günümden kalkmadığımdan eminim de bu üslup beni rahatsız ediyor. 'Söz Meclis'ten dışarı diye boşa dememişler.'

AYNI YAKIŞIKSIZ DİLİ BAHÇELİ DE KULLANDI

Bu kez kürsüde Kemal Kılıçdaroğlu var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef almış.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Karadeniz gezisinde yaptığı konuşmayı eleştiriyor.

Ama çok çirkin bir ifadeyle.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 12.Cumhurbaşkanı'na, 'hangi namustan hangi şereften bahsediyorsun' diye sesleniyor.

Aynı yakışıksız dili Devlet Bahçeli de kullandı. Başbuğ terbiyesinden geçen ve Türk tarih ve töresinde 'Devlet Başkanı'nın ne anlama geldiğini iyi bilen Devlet Bahçeli, 'Cumhurbaşkanı, yemini çiğnerse, hadi şereften geçtik de, namustan nasıl bahsedecektir' diye konuşuyor.

KEM SÖZ SAHİBİNE AİTTİR DEYİP...

'Kem söz sahibine aittir' deyip geçmeyeceğim. İsmet Paşa ile Celal Bayar ya da Demirel ile Gürsel ilişkilerini izleme imkanım olmadı. Ama Özal, Demirel, Sezer ve Gül dönemlerini izledim.

Ne Demirel'in Özal'la ne de Mesut Yılmaz ya da Çiller'in Demirel'i karşı böyle bir dil kullandığına tanık olmadım. Ahmet Necdet Sezer AK Parti hükümetlerine kök söktürdü. Ama Erdoğan bir kez olsun, 'Sayın Cumhurbaşkanı' demeden Sezer'in ismini anmadı. Ecevit'le Demirel iki muhalefet lideri olarak birbirleriyle öyle mücadele ettiler ki, 12 Eylül darbesinden sonra sürüldükleri Hamzakoy'da bile nezaket cümleleri dışında bir görüşmeleri olmadı. Ama hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanına namusla başlayan cümleler kurulmadı. O üslup bir seviyeydi, bu üslup ise seviyesizlik ötesi bir durum.

Eşler, çocuklar, namus gibi kavramlar günlük polemik dilinin dışındadır. Dışında olmalı.

Ayrıca Recep Tayyip Erdoğan gibi haysiyet ve şeref timsali birisine, Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanına bu tür çirkin bir dille saldıran koskoca milleti bulur.

Günün Önemli Haberleri