Erdoğan gençlere seslendi: Başınız bir tek secde ve rükuda eğilecek
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, ’Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip Fazıl Kısakürek’in Eserlerinde İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri’ konulu maka...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ’Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip
Fazıl Kısakürek’in Eserlerinde İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri’
konulu makale yarışmasının ödül törenine katıldı.
Törende Kısakürek’in Zindandan Mehmede Mektup şiirini okuyan
Erdoğan, "Necip Fazıl Kısakürek, bize özellikle de her devrin genç
nesillerine eserlerinden çok daha değerli eser bıraktı. Duruşu,
tavrı edası, özgüveni, davasına olan sadakati, kalemine mürekkep
yerine ciğerinden kan çekerek ortaya koyduğu çilesi kendi başına en
büyük eserdi" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği’nde (TOBB) düzenlenen ’Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip Fazıl
Kısakürek’in Eserlerinde İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri’ konulu
makale yarışmasının ödül törenine katıldı. Törene, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da katıldı. Konuşmasına yarışmada
birinci olan Mirza Şamil’e teşekkürlerini sunarak başlayan Erdoğan,
Mirza Şamil’in Necip Fazıl Kısakürek’i çok iyi anladığını
düşündüğünü ifade etti. Erdoğan, "İnanıyorum mirza Şamil’ler olduğu
müddetçe bizim geleceğimizi kimse karartamayacaktır. Dereceye giren
veya girmeyen eline kalemi alıp hissiyatını kağıda döken tüm
kardeşlerimize de elinize, yüreğinize sağlık diyor, hayat boyunca
kendilerine başarılar diliyorum. Mirza yavrumuzun babasına annesine
özellikle şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Bu güzel, anlamlı
buluşma vesilesiyle üstad Necip Fazıl Kısakürek’i de yad ediyorum.
Açıkçası, eserlerini okuduğum, kendisini tanımak ve kendisiyle
izinde yürüme fırsatını yakaladığım Fazıl’ı tarif etmek bizler için
çetin bir mesele" şeklinde konuştu.
Necip Fazıl’ı sadece eserleri ve hayatıyla tahlil edebilmenin
mümkün olmadığını anlatan Erdoğan, "Muhaliflerinin dahi okuduğu
hakkında söz söylediği tarihimizdeki müstesna şahıslardan
birisidir. Sanatçıydı, kimi zaman sanık kimi zaman mahkumdu, kimi
zaman sevginin kimi zaman öfkenin merkezindeydi" dedi.
Necip Fazıl Kısakürek’in hiç sarılmayan bir çizgisi ve
istikametinin olduğunu söyleyen Erdoğan, bütün hayatını yazı
yazarak geçirdiğini ve geride çok sayıda eser bıraktığını anlattı.
Kısakürek’in bütün hayatını adeta ders ve konferans vermekle
geçirdiğini kaydeden Erdoğan, "Necip Fazıl Kısakürek, bize
özellikle de her devrin genç nesillerine eserlerinden çok daha
değerli eser bıraktı. Duruşu, tavrı edası, özgüveni, davasına olan
sadakati, kalemine mürekkep yerine ciğerinden kan çekerek ortaya
koyduğu çilesi kendi başına en büyük eserdi. Herkesin susturulduğu
ortamda, Necip Fazıl cesaretle konuşuyordu. Herkesin kalemini sattı
bir ortamda Necip Fazıl kalemini titretmiyordu" diye konuştu.
Necip Fazıl en zor zamanlarda Anadolu’ya, Trakya’ya tüm doğuya ’Yüz
üstü çok süründün, ayağa kalk’ diye haykırdığını anlatan Erdoğan,
bir millete tarihi unutturulmak istenirken, Necip Fazıl
Kısakürek’in millete tarihini hatırlattığına dikkati çekti.
Necip Fazıl Kısakürek’in kaleme aldığı Sakarya Türküsü’nden bir
bölüm okuyan Erdoğan, "Necip Fazıl’ın bize bıraktığı en büyük eser
özgüvendir. Bu ülkenin sahibi millettir, bu milletin ta kendisi
’sizsiniz’. Şu’cular, bu’cular değil, kalemini kiralayanlar,
satanlar değil, emirle manşet dizen uşaklar değil, bu ülkenin
sahibi 76 milyonun tamamıdır. Burada çok tipik bir zihniyete
özellikle değinmek istiyorum. Bu vatanın kız çocukları
üniversitelerde başörtüsüyle mücadele verirken çarpık bir
zihniyetin temsilcisi ’gitsinler Suudi Arabistan’da okusun’ dedi.
Birkaç gün önce bir yazar çıkmış Çamlıca’ya yapılması düşünülen
cami için yazı yazmış, bize git çölde yaşa diyor’ Çöl, sadece kurak
bir toprak değildir, çöl vicdanı olmayan bir ruhtur. Çöl, terazisi
şaşmış zihindir. Her gün yağmur yağsa, her tarafı şelale olsa,
yemyeşil de olsa gaiplerden inen o mübarek nurla aydınlanmayan her
kalp çöldür. Bize çölü gösterenler kendi kalplerine, ruhlarına
baksınlar. Çölü işte orada göreceklerdir. Biz, hiçbir yere
gitmiyoruz. Burası bizim yurdumuz toprağımız, bizim 76 milyon bir,
beraber olarak hep birlikte Türkiye olarak yaşadığımız
topraklardır. Bizim anavatanımızdan geleceğimiz hiçbir yer yok"
dedi.
Türkiye’nin sesi çok çıkanın, vuranın, kıranın, millete kibirle
tepeden bakanların değil, milletin egemen olduğu bir ülke olduğunu
belirten Erdoğan, "Önce Allah sonra millet iradesinin dışında bize
egemenlik taslayan hiçbir güç yoktur, olmayacaktır" ifadelerini
kullandı.
Her inancın ayyıldızlı bayrak altında milletin teminatı altında
özgürce varlık imkanı bulacağını anlatan Erdoğan, her değerin bu
topraklar üzerinde kendisini ifade etme imkanı bulacağını ve
birilerinin gelip, vatandaşları kamplara bölünmesine göz
yummayacaklarını ifade etti.
Gençlere seslenen Erdoğan, "Unutmayın sevgili gençler, Işık,
Doğu’dan yükselir. Sizler, büyük bir ecdadın mirasçılarısınız.
Sizin başınız asla öne eğik olmayacak, bizim rüku ve secdeden başka
alnımız asla eğik olmadı ve yere değmedi. Siz korkmayacaksınız,
çekinmeyeceksiniz, tereddüt etmeyeceksiniz. İnançlarınızdan dolayı,
değerlerinizden dolayı utanmayacak sıkılmayacak geride
durmayacaksınız. Birileri barbarca yakıp yıkıyor diye pısıp geri
adım atmayacaksınız. Şiddet, silah, molotof, taş... Bunlar şu
karşımda gördüğüm gençliğin tarzı asla değildir ve olmayacaktır.
Siz, her biriniz birer Necip Fazıl olacaksınız, fikriniz,
birikiminiz, tavrınız, edanızla, hak uğuruna dava uğruna sabrınız
ve sebatınızla birer Necip Fazıl olacaksınız. İşte o zaman üstat
Necip Fazıl’ın da vasiyetini yerine getirmiş olacaksınız" diye
konuştu.
Erdoğan, "Bir genç kızımız önümü kesti. ’Başbakanım benim sizden
bir istirhamım var ’dedi. Ne olur konuşmanızın sonunda bir şiir
okuyun ’dedi. Necip Fazıl’ın şiiri. Çok ısrarlıydı. Biz de tabii
kızımızın nezaket dolu istirhamını geri çeviremeyiz. Onu yerine
getirelim istedik. Üstadın o zaman Zindandan Mehmet’e Mektubu oku
şiirini okuyayım" şeklinde konuştu.