Erdoğan eve dönüşleri durdurdu!
Abone olBaşbakan Erdoğan Pakistan yolunda Avrupa'dan gelecek PKK'lılarla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı...
Başbakan Erdoğan daha önce de uyarmış; 'Süreç böyle devam ederse
tıkanır; sil baştan yapmak zorunda kalırız' mesajı vermişti..
DTP'nin açıklamaları; Avrupa'dan gelecek PKK'lılarla ilgili kutlamalarda geri adım atılmaması gerilimi artırdı..
Başbakan Erdoğan, gelişmelerin ardından Pakistan yolunda çok önemli bir başka açıklama yaparak açılımdaki en sıcak sürecin askıya alındığını duyurdu.. Erdoğan; ''Güven bunalımı doğdu. Avrupa'dan gelecek PKK'lı grubun gelişi ertelendi'' dedi.
Pakistan yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan
Başbakan Erdoğan, Habur'dan Türkiye'ye giriş yapan 34 PKK'lının
karşılama törenlerinde yaşananların halkta ciddi bir rahatsızlık
yarattığına dikkat çekti. İsim vermeden DTP'nin bunu siyasi ranta
dönüştürmek istediğini söyleyen ve ''Biz buna eyvallah
diyemeyiz'' dedi.
Başbakan Erdoğan açıklamasında şunları
söyledi:
''Son yaşananları hepiniz biliyorsunuz. 34 kişinin dönüşünde
yaşananlar ortada.Arzu edilmeyen durumlar yaşandı.DTP'ye yapılan
uyarılara rağmen yaşandı. Yaşananlar halkta ciddi rahatsızlık
yarattı. Bu konunun üzerine çalışmalar yapılacak. Onun üzerine
süreç devam edecek. Biz bunu milli birlik projesi olarak başlattık.
Bir şeyi yaparken diğer tarafı yıkamayız.
Güven bunalımı doğdu. Bu nedenle Avrupa'dan gelecek PKK'lı
grubun gelişi ertelendi. Ara verelim ondan sonra süreci
erteleyeceğiz.''
BEN AHMET TÜRK BEY'E SÖYLEDİM...
BAŞBAKAN UÇAKTA YAZARLARIN SORULARINA NE YANITLAR VERDİ?
[PAGE]Başbakan Erdoğan, Avrupa'dan 28 Ekim tarihinde Türkiye'ye
gelmesi beklenen grupla ilgili olarak, ''Bu Avrupa grubuyla
alakalı şeyi şu anda ertelemiş durumdayız. Yani öyle birşeyi kabul
etmiyoruz'' dedi.
Erdoğan, Pakistan yolunda uçakta basın mensuplarının sorularını
yanıtladı.
Erdoğan, ''Yurtdışından, Avrupa'dan gelecek PKK'lıların
gelmemesi yönünde eğilim oluştu. Bugün (cumartesi) İstanbul
Valiliği tarafından açıklandı. Bu bir hükümet kararı
mıdır?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Bu malum yaşananlar, 34 kişinin girişi esnasındaki karşılama,
bütün bunlar, koordinatör bakanımızın kendileriyle yaptığı
görüşmelere rağmen bunların gerçekleşmiş olması bir defa ortada bir
güven bunalımı doğurmuştur. Beni ziyarete geldikleri zaman
da ben Ahmet Türk Bey ve yanındaki arkadaşlarına özellikle şu
konuyu söyledim. (Bakın biz bu projeyi bir devlet projesi
olarak sunuyoruz. Bunun muhatabı millettir. Hiçbir zaman illegal
örgüt veya şahıslarla bizim bu konuyu müzakere etmemiz söz konusu
olamaz. Biz sadece legal örgüt veya kişilerle bu konuları
görüşebiliriz, görüşürüz. Nitekim bugünkü görüşmemizin nedeni de
budur) demiştik.
Tabii bu son 34 kişinin gelmesi olayı bizim milli birlik
projemizin, demokratik açılım sürecinin önemli bir adımı olarak
başlattığımız bir süreçti. Ve bunu bakın arkadaşlarımız ısrarla
kendilerine söylemiş olmalarına rağmen maalesef arzu edilmeyen
durumlar oldu. Bu karşılama usulü, vesaire, Diyarbakır'daki o
süreç, bunlar tabii bundan sonraki sürece yönelik daha da dikkatli
hareket etmemizi gerektiriyor. Yani biz bir tarafı yaparken bir
tarafı yıkamayız. Buna hakkımız yok.
DÖNDÜKTEN SONRA KARAR VERECEĞİZ
Şimdi Avrupa süreci bizim üç merkezli düşündüğümüz yani
dağ, Mahmur ve Avrupa diye düşündüğümüz üç zeminde şu anda Avrupa
için hazırlıklar yaparken tabii bu ilk gelişteki arzu edilmeyen
durumlar şu anda bizim burada bir ara vermemizi
gerektirdi. Yapılan istişareler neticesinde biz bu işe bir
ara verelim, konunun üzerinde çalışalım, onun üzerinde tekrar
çalıştıktan sonra süreci ona göre devam ettirelim ve arkadaşlar bu
çalışmalarını dün (Cuma) yine bir araya gelerek yaptılar. Bugün
yine bir araya gelip üzerinde çalışacaklar. Bu çalışmalar
benim dönüşüme kadar devam edecek. Döndükten sonra tekrar
oturacağız, değerlendireceğiz ve ondan sonra süreci
belirlenen esaslar dairesinde devam ettirmeyi, yani şeklini,
usulünü ona göre devam ettirmeyi planlıyoruz.''
YA KENDİLİĞİNDEN GELENLER OLURSA?
Erdoğan, ''Diyelim kendiliğinden gelenler olursa ona ne tür
muamele yapılacak?'' sorusuna da, ''Kendiliğinden
gelirse diye bir şey yok. Zaten kendiliğinden
geliyorlar'' yanıtını verdi.
Erdoğan, ''Bu sizin kontrolünüzde giden bir süreç. Artık,
(şu anda gelmesinler) dediğinize göre demek ki bu yönde bir irtibat
var. Zaten (temas kuruldu, istişarelerde bulunuldu)
dediniz?'' sorusu üzerine şunları kaydetti:
''(Gelmesinler) deyişimiz onlara yönelik bir adım değil. Bu sürecin
şu anda Türkiye genelindeki meydana getireceği var. Kalkıp
da orada (İstanbul) yapılacak olan karşılamalar kendilerine göre
aynen Güneydoğu'da olduğu gibi devam edecek olursa, bütün
Türkiye'yi oraya davet etmek suretiyle attıkları adımlar vardı.
İstanbul'da bir şey olduğu zaman bunun meydana getireceği durumu
düşünmek durumundayız.
Nasıl birşey meydana gelecek? Bunların hepsini tabii ki sorumluluk
makamındaki bir iktidar olarak düşünmek durumundayız. Bunun için şu
anda ertelenen süreci, döndükten sonra bir karar alacağız ve öylece
devam ettiririz.''
Erdoğan, ''Siz 28 Ekimde Türkiye'ye dönüyorsunuz. 28 Ekimde
Almanya'dan bir grup da dönüyor'' hatırlatması üzerine, ''28
Ekimdeki bu Avrupa grubu ile alakalı şeyi şu anda ertelemiş
durumdayız. Yani öyle bir şeyi kabul etmiyoruz. Bunu zaten açıkladı
Bakanım'' dedi.
GÜNEYDOĞU'DA YAŞANANLARIN NERESİ BASİT
Başbakan Erdoğan, ''bu sevinç gösterileriyle böyle bir
projenin sabote edilmesine izin verecek misiniz? Çok basit bir şeye
kurban edilmiş olacak gibi görünüyor eğer tabii ki süreç
uzarsa'' sorusu üzerine de, ''Yani siz
Güneydoğu'da olanları çok basite indirgiyorsanız doğrusu ben de ona
şaşarım. Neresi basitse...'' karşılığını verdi. Başbakan
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
SEN KALKIP TEK TİP ELBİSE İLE MALUM İSİMLER ALTINDA GELİRSEN OLMAZ...
[PAGE]
''Şimdi, gelen 34 kişi sembol olarak, giyim kuşamlarıyla ortaya bir
farklılık koyuyor. Yani bunu tabii çok da basite indirgememek
lazım. Bu da ülkenin genelinde halkımızı yaralıyor. Yani bunu da
düşünmek zorundayız. Bugüne kadar hiçbir iktidarın gösteremediği
cesareti göstererek biz bir adım atıyoruz. Yani sen kalkıp
da tek tip elbiseyle malum isimler altında benim ülkeme girersen bu
ülkenin genelini yaralar.
Ve bunu siyasi ranta dönüştürmek için bir siyasi parti de
malum bütün imkanlarını seferber edip burada böyle bir gösterinin
içine girerse biz de buna 'eyvallah' edemeyiz. 'Evet' de
diyemeyiz ve bu uyarıları da kendilerine önceden zaten yaptık.
Sakın bu yola girmeyin, bak yanlış yaparsınız. Bırakın gelsin,
orada savcılar ifadelerini alsın, ifadelerini aldıktan sonra da
zaten gereği neyse bu yapılacaktır. Ve ondan sonra da evlerine
güvenlik içinde gönderileceklerdir. Bütün tedbirlerimizi aldık.
Geçmişteki yanlışlara düşülmemesini özellikle istedik. Bunun
tedbirlerini de aldık. Ancak biz aldığımız bütün bu tedbirlerin
karşılığını karşımızdakilerden görmedik.''
Erdoğan, şehit ailelerinin gösterdiği tepkiyle ilgili sorulan bir
soru üzerine de ''Şehit aileleri dediğiniz aileler içinde o tür
yürüyenler de var, tam tersine benim daha bugün görüştüğüm şehit
aileleri de var. Onlar da (aman bizi bu sıkıntılardan kurtarın. Ne
olur bize yardımcı olun) diyorlar. Bize bunu söyleyenler de var''
dedi.
''Yani bu işlerde spekülasyonlar çok. Maalesef provakatörler de
çok. Buraları farklı şekilde yorumlayarak yani iktidarı zora
düşürme gayreti içinde olanlar da çok. Fakat ben baştan beri
söylüyorum. Yani ne olursa olsun, biz bu yola çıktık. Atmamız
gereken adımları bundan sonra da atmaya çalışacağız'' diyen
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bizim asıl hedefimiz bölücü terör örgütü ile milletimizin
arasına duvarı örmek. Milletim, onlara karşı
bakışını zaten netleştirmiş durumda. Amaç benim Kürt kökenli
vatandaşlarımın istismarını da engellemek. Çünkü benim
Kürt kökenli vatandaşıma olan sevgimi, onlara hizmetkarlık
anlayışımızı bugüne kadar bölücü terör örgütü yerine
getirememiştir, yerine getiremez. Onların da temsilcisi olamaz.
Olamamıştır zaten. Böyle bir dertleri yok. Talep edilen haklar,
vesaire, falan, filan... Türkiye'de benim Kürt kökenli vatandaşımın
benden hiç farkı yok. Parlamentoya girmiş, cumhurbaşkanı olmuş,
başbakan olmaya da aday. Her türlü imkanı var. Devletin en üst
kademelerinde görevlerde bulunuyor. Daha ne olacak?''