"Erdoğan Erdemir'e hiç gitti mi?"
Abone olErdoğan'ın, Erdemir için "Her yer pislik ve razelet içinde" sözleri tartışma yaratı. Peki Başbakan Erdoğan gidip görmediği bir fabrika hakkında neden böyle konuştu?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ereğlii'de bulunan Erdemir
Fabrikası hakkında, "Her per pislik ve razalet içinde" şeklindeki
sözleri yeni bir tartışma yarattı. Referans Gazetesi'nden Eyüp Can,
Erdoğan'ın Erdemir Fabrikası'na gitmediğini
yazdı. Peki, o halde Erdoğan neden gitmediği bir fabrika
hakkında sert tespitlerde bulund:
Yazı: Eyüp Can
Kaynak: www.referans.com
"Söylediğiniz her şey doğru bile olsa, her doğru her yerde
söylenmez" diye meşhur bir laf vardır.
Bu lafın kendi başına doğruluğu da tartışılabilir fakat Başbakan
Tayyip Erdoğan’ın dün Ankara Sanayi Odası’nda (ASO) yaptığı
konuşmayı dinledikten sonra söyleyecek başka bir laf bulamadım.
Erdoğan’ın hem yabancı sermaye, hem de özelleştirme konusundaki
kararlılığını açıkçası Türkiye için bir şans sayıyorum. Tüm
homurdanmalara rağmen, Türkiye’nin AB Başmüzakerecisi Ali Babacan
önceki gün yaptığı açıklamada haklı; "Türkiye ekonomisinde sessiz
bir devrim yaşanıyor." Fakat bu sessiz devrimin sancısız olduğunu
hiç kimse iddia etmiyor. Her dönüşüm sancısını da beraberinde
getiriyor.
İşte böylesi bir ortamda Başbakan Erdoğan’ın ASO’da yaptığı
konuşmayı, cesareti ve kararlılığı açısından alkışlasam da
doğruluğu, zamanlaması ve üslubu açısından çok problemli
buluyorum.
Erdoğan, devletin sanayiden çekilmesi konusunda sonuna kadar haklı.
Evet, Başbakan/ın da vurguladığı gibi Türkiye'nin sanayi
politikasının temel amacı, küresel rekabet şartları altında,
sanayinin rekabet gücünü ve verimliliğini artırmak olmalı. Fakat
Erdemir gibi Türk manayiinin pırlantası olarak nitelenen bir
şirketin özelleştirme ihalesi için görücüye çıktığı son gün, o
ülkenin Başbakanı özelleştirmeyi savunmak adına şu sözleri mi
söylemeli: “Ereğli veya İskenderun... ikisini bir araya alalım,
dünya piyasalarında bir belirleyiciliği var mı? Yok. Piyasada
belirleyiciliği olan devler var. Ereğli Demir Çelik, şu anda
teknolojisini yenilemekte bile güçlük çeken, kararsız olan bir
konumdadır.”
Şimdi siz olsanız Erdemir için en kritik günün yaşandığı bir
zamanda bu sözleri duyunca ne tepki verirsiniz?
Sizi bilmem ama benim aklıma "söylediğiniz doğru bile olsa her
doğru her yerde söylenmez" lafından başka bir şey gelmiyor.
Ayrıca Başbakan'ın haklı kaygılar taşıyan konuşmasında kullandığı
argümanların doğruluğu da tartışılır. Erdemir ölçek anlamında dünya
piyasalarında birebir belirleyici olmasa da Türkiye'nin en büyük
dünyanın 33. büyük çelik üreticisi durumunda. Ayrıca teknolojisini
yenilemek konusunda güçlük çekmiyor. Bunun en yakın şahidi
Erdoğan’ın yakın arkadaşı olan Erdemir Yönetim Kurulu Başkanı Recai
Berber.
Tamam Erdemir’in Ayşe ve Zübeyde isimli kazanlarını yenilemek için
300 milyon doları aşan yatırım gerekiyor. Fakat Erdemir’in
kasasında halihazırda 500 milyon dolar var. Ereğli bırakın kendi
teknolojisini yenilemeyi İskenderun Demir Çelik için 1.5 milyar
dolarlık yatırıma girişti. Yani ortada teknolojisini yenilemekten
aciz bir şirket yok. Bugünkü Referans'ta Perihan Çakıroğlu'nun
Erdemir'in taliplerine kredi fırsatları sunulması ilişkin haber de
bunu kanıtlıyor.
Ha bunu devlet eliyle mi yapmak daha rasyonel yoksa özelleştirerek
mi? Bu konuda yüzde yüz Erdoğan’a katılıyorum, dönemsel karlılığa
bakıp devlet eliyle yapılabileceğini iddia etmek acı tecrübelerle
sabit ki maalesef mümkün olmuyor. Siyasetin kontrolünde en değerli
şirketler bile bir süre sonra popülist politikalara kurban
ediliyor.
Eğer ideolojik saplantılarla hareket etmiyorsanız Erdoğan’ın
küreselleşme analizinin altına imza atmakta bir saniye bile
tereddüt etmezsiniz bakın ne diyor Başbakan;"uluslararası rekabette
geleneksel mal ve hizmet üretimine yönelik talep giderek
azalmaktadır. Onun yerine, bilgiye dayalı yeni endüstriler ikame
olmaktadır. Modern endüstriler olarak adlandırılan, bu endüstriler
tamamen yeni teknolojilerin sonucudur. Bu da bizim işimizi
zorlaştırıyor. Artık, emek-yoğun dönem kapanıyor, teknoloji yoğun
dönem başlıyor, ürünlerin piyasa ömürlerinin kısalması, firmaları,
sektörleri, ülkeleri yeni süreçte modern teknolojilerin üretilmesi
ve benimsenmesine yönelik stratejiler geliştirmeye mecbur
tutmaktadır. Dolayısıyla bütün ülkeler gibi, biz de sanayi
politikalarımızda, büyümenin üç temel faktörü olan yenilik
yapabilme, yatırım ve ihracat faktörlerini dikkatte almak, geleceğe
bakmak durumundayız.”
Fakat hemen arkasından Erdemir gibi kurumlarda teknolojinin iyi
takip edilmediğini, her tarafın pislik, rezillik içinde olduğunu
söylemesi doğrusu hem zamanlama açısından yanlış, hem de hakikate
aykırı. Anlaşılan Başbakan Erdemir’e hiç gitmemiş, çünkü gitse hem
teknolojisinin, hem de çevre temizliğinin ne kadar etkileyici
olduğunu görürdü. Zaten Referans'a açıklama yapan Recai Berber de
Başbakan'ın Erdemir'i hiç ziyaret etmediğini ama tesisi gezen
sanayi odası üyelerinin teknoloji yenilemesi ve çevre temizliği
konusunda Başbakan'la aynı fikirde olmadıklarını söylüyor.
Erdemir gibi kömür tozundan çeliğin üretildiği bir şirkette eğer
yemyeşil bir parkta dolaşıyor gibi geziniyorsanız oraya pislik
içinde demek için epey yanlış bilgilendirilmiş olmanız gerekir.
Hele de bu bilgiyi bir çok doğruları bulunan bir konuşmada,
Erdemir’in ön yeterlilik için ihaleye çıktığı son günde
yapıyorsanız....
Eee, boşuna dememişler, "Söylediğiniz her şey doğru bile olsa, her
doğru her yerde söylenmez" diye.