Erdoğan depremin hesabını soracak!
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara'da 111 tesisin toplu açılış töreninde konuştu
Erdoğan deprem konusunda çok sert ve kararlı mesajlar
vermeye devam ediyor. Başbakan Erdoğan, Van'da hasarlı binalara
oturma izni vermekle suçlanan kurum ve kuruluşlarla ilgili yasal
süreci başlatacaklarını açıkladı.
Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığının yaptırdığı 111 Tesisin Toplu Açılış Törenine katıldı.
EVE GİRMEYİN
Atatürk Spor Salonu'nda yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan, Vanlı depremzedelerin hasarlı binalara girmemesi çağrısında bulundu:
"Vanlı kardeşlerim lütfen müsterih olsunlar. Biz onların
korkularını, tedirginliklerini, yaşadıkları acıyı çok iyi
biliyoruz, çok iyi hissediyoruz. Var gücümüzle, imkanlarımızı
zorlayarak Vanlı kardeşimizin yanında olmanın mücadelesini
veriyoruz. Daha önce de söyledim, kimseyi bu kış gününde aç ve
açıkta bırakmayacağız inşallah. Allah'ın izniyle, çadır, battaniye,
ısıtıcı, gıda ne gerekiyorsa fazlasıyla sağladık ve sağlamaya devam
edeceğiz.
Bölgede geçici konutları hızla monte ediyoruz, kalıcı
konutlar için de kolları sıvadık. Yine Vanlı kardeşimden rica
ediyorum. Lütfen, hasarlı binalara girmeyin, hatta bu binalara
yaklaşmayın. Artçı depremler devam ediyor. Bilim adamlarımızın
tespitlerine göre bir süre daha da devam edecek. Lütfen, tedbiri
elden bırakmayalım, lütfen risk altına girmeyelim."
ÖLEN JAPON'U UNUTMADI
Erdoğan enkaz altında kalarak ölen Japon vatandaşı unutmadı:
"Depremde hayatını kaybeden Japonya vatandaşı dostumuzu da şükranla
yad ediyor, ailesine, yakınlarına, Japonya devletine buradan baş
sağlığı mesajlarımı iletiyorum.''
Van'da meydana gelen depremle ilgili değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
RANT SAĞLAMAYA ÇALIŞAN ÇEVRELER
''Bu depremi speküle eden, bunun üzerinden kendisine rant sağlamaya
çalışan çevreleri de buradan uyarmak istiyorum. Bunların
hiçbirisinin depremle mücadelede verdikleri herhangi bir katkı söz
konusu değil. Açık ve net söylüyorum. Bunlar depremzede de
değil. Bunlar sadece buradaki süreci provake etmeye çalışan
provakatörler. Bunlar depremzede değil.
BİZİM İŞİMİZ VAR
Orada çalışmakta olan, gayret eden bakanlarımız, valimiz,
valilerimiz ve oraya emeğini koyan güvenlik güçlerimiz, hepsi birde
orada bir de bunlarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bizim
işimiz var. Orada böyle bir durum söz konusu olmuş ve bütün bu
evlerin yapımında, inşasında gelinen noktada herkes ne yazık ki
hesabını, kitabını çok farklı yapmalı ve menfaat odaklı, çıkar
odaklı adımları bir kenara koyarak artık inşasında bulunduğumuz her
türlü binada da bütün depreme dayanıklılık, zemin etüdüne varıncaya
kadar her şeyi hep birlikte çok iyi götürmemiz lazım.
KİM OLURSA OLSUN YASAL SÜRECİ
ÇALIŞTIRACAĞIZ
Bizler tabii burada yasal süreci de çalıştıracağız. Kimler
olursa olsun, ister üniversite camiasından olsun, ister AFAD'dan
olsun, kim, nereden olursa olsun, kim burada oturulabilir şeyini
vermişse, bunlarla ilgili de yasal süreci başlatacağız. Zira bizler
her şeyi bilen insanlar değiliz. Bu bilen insanları buralarda
istihdam ediyoruz. Onların verdiği raporlara da uymak durumundayız.
Uyulmadığı zaman da 'niçin uymadınız' diye siyasetçi bununla karşı
karşıya kalır. Dolayısıyla bunların nedeni, niçini üzerinde de
ilgili mercilerin tabii ki duracağını umuyorum.''
MİLLİYETÇİLİK DERSİ
Konuşmasında kendilerinden önceki koalisyon hükümetine de çatan Erdoğan, MHP'ye dokundurdu:
DSP-ANAP-MHP koalisyonu vardı. Bunlardan bir şey olmaz. Bunların verceği bir şey yok. 991 adet tesisi hizmete açtık. Onlar 9 tesis açıyor, bizim üç yıllık ortalamamız 330 tesis. Biz millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik. Küvetlerle su depolanıyor evlerde plastik bidonlarla su toplanıyordu. Ankara'nın su meselesini 2050 yılına kadar çözdük, çözüyoruz. Yavru vatan Kbırıs'ın su meselesini de biz çözüyoruz. 7 Mart 2014'te saat 13:00'te anavatandan Kıbrıs'a su akıtıyoruz.
Biz milliyetçiyiz diye slogan atanlara sesleniyorum. İşte milliyetçilik böyle olur. Büyük devlet böyle olur. Çevreciyiz diye solagan atanlara sesleniyorum. Çevrecilik işte böle olur 800 milyon fidan dikildi. Onlar sloğan atar biz iş üretiriz."
GIPTAYLA İZLENİYORUZ
Türkiye'yi daha da büyüteceklerinin altını çizen Erdoğan,
gelişmiş ülkelerde yaşanan krize dikkat
çekti:
Küresel risklere karşı tedbiri hiç ama hiç elden bırakmıyoruz. Bu sayede Türkiye, artık dünyada çok farklı bir yerde, çok farklı bir konumda bulunuyor. Türkiye bugün, G-20 içinde, OECD içinde, Avrupa'da, Asya'da, tüm dünyada parmakla gösteriliyor, gıptayla izleniyor."
KÜRT VATANDAŞLAR İSYAN EDİYOR
Terör örgütü son aylarda, adeta intihar edercesine saldırılar düzenlemeye başladığını vurgulayan Erdoğan'ın gündeminde, PKK'ya karşı tepki gösteren Kürt kökenli vatandaşların isyanı vardı:
"Örgütün lider kadrosu lüks içinde, saltanat içinde safa
sürerken, hayatının baharında gençler dağda, kanlı bir pazarda
alınıp satılıyor. Öyle anneler, öyle babalar var ki 4 yıldır, 5
yıldır çocuklarından tek bir haber alamıyorlar. Çocuğu öldü mü,
hayatta mı, bunu dahi öğrenemiyor, soramıyor, sorgulayamıyorlar.
İşte geçenlerde evladının ölümü sebebiyle evinde Türk
Bayrağıyla taziye kabul eden babayı düşünün. 'Ben evladımı okula
göndermiştim ama evladım kandırıldı, kaçırıldı.' Nasıl isyan
ettiğini gördünüz değil mi? Terörist başları kendilerini isyancı
diye tanımlıyor. İşte gerçek isyancı, o evlatlarını kandırıp
götürdüklerinizin aileleri. Kime? Size. Size isyan
ediyorlar.
Bırakınız hayatta olanları, teröristlerin cesetleri bile
ailelerinden kaçırılıyor. Gençlerin hayatlarıyla kumar oynayanlar,
gençlerin kanıyla beslenenler, o terörist gençlerin cesetleri
üzerinden bile rant sağlamak gibi bir alçaklığın içine giriyorlar.
Bu alçaklık, bu insafsızlık, bu vicdansızlık karşısında benim Kürt
kökenli vatandaşlarımın yüreklerindeki isyan artık daha da büyüyor.
Benim Kürt kökenli kardeşlerim 'yeter artık' diyor, 'benim
adıma öldürme, benim adıma kan dökme' diyor, 'sen beni temsil
edemezsin' diyor.''
MASKE DÜŞÜYOR
Terör örgütünün, bölge halkının gelişmesini, iyi eğitim
almasını, iyi sağlık hizmeti almasını, yatırım görmesini, daha
ileri haklara sahip olmasını istemediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle
devam etti:
''Terör örgütü ırkına, kökenine, mezhebine bakmadan, kadın mı,
bebek mi diye sormadan herkesin yaşam hakkına kastediyor, herkesin
düşüncesini bastırmaya çalışıyor, herkesin üzerinde şiddet
uyguluyor. Bunlar terörden başka, öldürmekten başka, kan dökmekten
başka, zulmetmekten başka bir yol, bir yöntem bilmiyorlar.
Bizim 9 yıldır sürdürdüğümüz politikaların haklılığı bugün
artık çok daha net biçimde görülüyor. Demokrasinin, terörün nasıl
panzehiri olduğu, bugün daha iyi anlaşılıyor. Terörle, teröristle
masum vatandaşı ayırmanın, güvenlik-özgürlük dengesini kurmanın
nasıl olumlu sonuçlar çıkardığı bugün daha belirgin hale geliyor.
İşte onun için vazgeçmeyeceğiz. İşte onun için taviz vermeyeceğiz.
İnadına demokrasi demeye devam edeceğiz. Bir yandan demokrasiyi
ileri standartlara kavuşturacak, bir yandan temel hak ve
özgürlükleri genişletecek, aynı zamanda terörle mücadeleyi de daha
etkin bir şekilde sürdüreceğiz.
Hem Türkiye'nin, hem bölge halkının, terörün gerçek yüzünü daha net
görmesini sağladık ve bunu daha da belirgin hale getireceğiz. Ben
diyorum ki; bütün nifak çabalarına rağmen birliğimizi muhafaza
edelim. Bütün fitnelere rağmen kucaklaşmaya devam edelim. Bütün
tahriklere, provokasyonlara rağmen kardeşliğimizi daha da
yüceltelim. Bu milletin sağduyusu, bu milletin uhuvveti, Allah'ın
izniyle bu terörü de bu kanlı tezgahları da ortadan kaldıracaktır.
Her ne yaparlarsa yapsınlar hem dayanışmayı, hem kardeşliği
pekiştirecek, hem de işte bu yatırımlara devam edeceğiz.''