"Kürt
kimliği" ile Namık
Durukan'ı "bertaraf" etmeye
kalkışan kimi şarlatanlar, bozuk olan sicillerine bakmaksızın,
arkadaşımızı hedef gösteren yayınlar
yapıyor. Namık Durukan'ın yaptığı başarılı bir
gazeteciliktir, Kürt olması, Türk olması, çerkez
olması başarısının önünde engel değil.
O kiralık değil!
Üç kuruş uğruna, kişiliğini satan biri hiç
değil.
O gerçek bir gazetecidir!
"İmralı tutanakları" gibi birçok
haberin altına ancak gerçek
gazeteciler imza atar!
***
Yiğidin hakkı yiğide...
Derya Sazak da, önüne
konulan haberi, hiç tereddüt etmeden yayına
alarak, gerçek bir gazeteci olduğunu ortaya
koydu. O haberi yayımladı
diye, Derya Sazak'ın "İmralı süreci"ne darbe
vurduğunu söylemek, en hafif ifadeyle
insafsızlıktır! Derya Bey'in geçmişte
yaptıkları, bugün ve yarın yapacaklarının
teminatıdır.
O ezelden beri "barış"tan
yana olan gerçek bir
gazetecidir!
***
Vaziyeti idare etsin diye, işbaşına getirilen
gazetecilere "İmralı
tutanakları" sızdırılmadı mı zannediyorsunuz?
Açık konuşalım, o tutanaklar bir tek Namık
Durukan'a verilmedi. "İmralı
tutanakları" patronlarıyla iktidar arasında
mekik dokuyan gazetecilere de verildi!
Yürekleri yetmedi ama, yılın haberini gazeteci
kimlikleriyle birlikte çöpe atmak zorunda kaldılar!
Başbakan Erdoğan'ın ertesi
gün, "gazeteciliğiniz
batsın" diyeceğini biliyorlardı
çünkü...
"Eroğan'a
yakın" etkili ve yetkili kişilere sordular
belki de!
"Yayımlayalım mı?"
Kimseye haksızlık etmiyorum!
Mehmet Ali Birand ile Ertuğrul Özkök'ün, Suriye lideri
Esad'la yapacağı röportaj yakın geçmişte "siz bilirsiniz"e
takılmıştı çünkü!
"Siz
bilirsiniz!"den, "sakın
ha" anlamı çıkaran Enis
Berberoğlu, "yılın röportajı"na
engel olmuş, Esad'ın davet ettiği dört
gazeteciden biri olan Cumhuriyet
Ankara Temsilcisi tek başına Suriye'ye gitmek zorunda
kalmıştı.
"Röportaj hakkı" elinden alınan
rahmetli Birand, tıpkı Erdoğan gibi
isyan etmişti:
"Böyle gazetecilik yerin dibine
batsın!"
***
Yukarıda da belirttiğim
gibi, vaziyeti idare etsin diye işbaşına
getirilen gazetecilerin gazeteciliği her gün batıyor
zaten. Başbakan Erdoğan daha hangi
gazeteciliğin batmasını istiyor, gerçekten anlamış
değilim! İktidara azıcık muhalefet etti
diye, Türkiye'nin kaderini değiştiren
Taraf'ın yaptığı
gazetecilik, yerin dibine çoktan
batırıldı.
Şimdi sırada hangi gazete var?
Ne istiyor Başbakan?
Milliyet'in
de, Sabah veya Hürriyet olmasını
mı arzu ediyor?