Erdoğan, cumhuriyeti anlattı
Abone olErdoğan, "Cumhuriyetimiz ile demokrasimizi çatıştırmaya, kimsenin hakkı yoktur" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün hiç kimsenin, ayrılmaz bir
bütün haline gelmiş Cumhuriyetimiz ile demokrasimizi çatıştırmaya,
birbirleriyle kıyaslamaya hakkı yoktur. Cumhuriyet'in cumhuru ile
demokrasinin demosu aynı meşruiyet kaynağına, yani millete işaret
etmektedir" dedi. Erdoğan, Milli Egemenlik Haftası dolayısıyla TBMM
Eski Senato Salonu'nda düzenlenen "Milli Egemenlik ve Siyaset"
konulu sempozyumda yaptığı konuşmada, 84 yıl önce kurulan TBMM'nin,
aradan geçen zaman boyunca milli egemenliğin, Cumhuriyet
değerlerinin ve çağdaş uygarlık yolundaki yürüyüşün sembolü
olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: "Milletin iradesi bu
çatı altında tecessüm etmektedir. Bu çatı altında bulunanlar,
milletin ortak iradesini ve vicdanını temsil etmektedir. Siyasi
meşruiyetin biricik kaynağının millet olduğunu ifade eden milli
egemenlik fikri, demokrasinin, üniter devletin ve laikliğin de
temelini oluşturmaktadır. Cumhuriyetimizin temel değerleri, milli
egemenlik zemini üzerinde şekillenmektedir. Demokrasi, demosun,
yani halkın, milletin iktidarıdır. Demokrasinin kurucu öznesi
millettir. Dolayısıyla millete dayanmayan, meşruiyetini milletten
almayan hiçbir iktidar demokratik değildir. Üniter devlet bir
millet tasavvuruna dayanır. Ortak bir tarih ve ortak bir ideale
sahip bu milletin hukuki varlığı, vatandaşlık müessesesiyle
belirlenir. Vatandaşlık bağı, milletin her ferdini eşit kılar.
Üniter devletin kaynağı olan millet, başka hiç bir fark
gözetilmeksizin, vatandaşlık esasında birbirine eşit fertlerden
müteşekkil bir bütündür. Laik devlet sadece dini normlar tarafından
belirlenmeyen devlet değildir. Milli egemenliğin gereği olarak laik
devlet, aynı zamanda, milletin yaşattığı farklı inanç ve değerlere
eşit mesafede olan, bu inançlar arasında ayrım gözetmeyen ve inanç
alanında özgürlükçü bir ortam tesis eden devlettir. Tıpkı devlet
gibi, milletin temsilcileri de bu görevlerini yerine getirirken,
insanları din, dil, etnik köken, siyasi görüş gibi birbirinden
farklı vasıflarına göre ayırt etmemeli. Bu ilkeye bağlılıkları,
yüklendikleri temsil görevini layıkıyla yerine getirmelerinin de ön
şartıdır. Milletimizin tüm fertleri, dini, siyasi, felsefi görüş ve
inanışları her ne olursa olsun bizim için eşit değerdedir. Öyle de
olmalıdır ve olacaktır. Cumhuriyet bizim asla terk etmeyeceğimiz
yönetim biçimimizdir, demokrasi ise siyasal sistemimizin temelinde
yatan unsurdur. Bu iki kavram birbirini bütünleyici bir mahiyete
sahiptir ve birbirlerinin uğruna asla feda edilemezler.
Cumhuriyetimizi koruyacak ve ilelebed payidar kılacak olan temel
unsur, onun demokratik niteliğidir. Dolayısıyla asıl üzerinde ısrar
edeceğimiz husus, demokrasimizi evrensel ve medeni standartlara
uygun, örnek bir rejim haline getirmek olmalıdır. Artık birbirimize
güvenmeli, zenginliklerimizin kıymetini bilmeli, bir ve bütün
olarak Cumhuriyetimizi 100. yılında en güzel şekilde taçlandıracak
demokratik atılımları gerçekleştirmeliyiz."