Erdoğan çiftçiye göz kırptı
Abone olAK Parti Grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan çiftçiye örtülü müjde verdi. Erdoğan, "gelecek hafta mazot ve gübreye vereceğimiz desteği göreceksiniz" dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Grubu'nda yaptığı
konuşmada çiftçilere örtülü müjde verdi. "Önümüzdeki hafta gübre ve
mazota vereceğimiz desteği göreceksiniz" diye konuşan Erdoğan, "AK
Parti hükümetiyle birlikte yaşanan dönüşüm süreci Türkiye'nin
tarihi ve yapısal birçok meselesinin çözümü için ciddi bir dinamik
oluşturmaktadır" dedi.
KİMSE HESAP YAPMASIN
Daha yolun çok başında olduklarını belirten Erdoğan, "Sorunları tek
tek çözüyoruz" diye konuştu. Siyasi güdükleştirmek isteyen çevreler
olduğuna değinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Kimse bu tür
hedeflere kapılmasın. Kimse kendini bu ülkenin üzerinde görmesin"
dedi. Erdoğan konuşmasından ara başlıklar şöyle:
Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da siyasetin merkezini millet
oluşturacaktır. Ufuklarını yenilemeyen geride kalacak ama bu milet
demokrasiyle ileriye gidecektir.
"TARIM OLMAZSA OLMAZIMIZDIR"
Tarım kesimimizdeki insanlar ürettikleriyle yaşayan
insanlarımızdır. Tarım bizim olmazsa olmazımızdır. Bizler bu
kesimin sorunlarına Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde olmadığı
kadar eğiliyor ve çözüm üretiyoruz. Biz tarımdan ekmeğini kazanan
cefakar tarım kesimi için kalıcı çözüm üretme derdindeyiz.
Takdir edersiniz ki, bir günde bu sorunlar çözülemez. Bir günde bu
sorunları çözmeye ülkemin imkan ve şartları imkan vermiyor. Bir
kuşak geçmişe gidersek hepimizin toprakla bir göbek bağı olduğunu
görürüz. Biz toprakla haşır-neşir olmuş bir milletiz. Biz
köklerimizi orada ararız. Geleceğimiz işareti de orada
filizlenmektedir. Bu ülkede çiftçimizi ve köylümüzü hor görmek bir
zamanlar moda haline gelmiştir. Ama çok şükür ki, üretime ve tarıma
değer veren bir iktidar vardır. Türk çiftçisinin ekonomide
vazgeçilmez bir aktör olarak görüyoruz. Türk çiftçisi Türk
ekonomisinin hayırlı evladıdır. Bu insanlara gönül borcumuz
vardır.
BİN KÖYE BİN TARIMCI
AB'ye adım adım ilerleyen Türkiye'de tarım sektörünün de kendisini
yenilemek durumundadır. Bu yenileme ağırlıklı olarak teknoloji
olacaktır. Burada tarımsal endüstri önem kazanmaktadır. "Bin Köye
Bin Tarımcı" adımı bu hedef gösterilerek atılmıştır. Bu yıl Tarım
Çerçeve Kanunu çıkararak planlarımızın altyapısını hazırlamış
olacağız. Türkiye merhale merhale yeni bir tarım dönemini
başlatmaktadır. Önümüzdeki dönem tarım için kritik bir
dönemdir...
Özellikle muhalif çevreler ve muhalefet partileri, "Siz çiftçimizi
gerekli şekilde desteklemiyorsunuz" diye konuşabilirler. Ama şunu
unutmayalım ki, Türkiye şu anda gelişmiş ülkeler içerisinde ne bir
Amerika ne de Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinden birisidir. Onların
sağladığı sübvansiyonu biz sağlayamayız.
DERSİMİZİ İYİ ÇALIŞIYORUZ
Yapmamız gereken nedir? Alternatif ürünler üretmemiz
lazım. Bunu başarmamız lazım. Ülkemizin bu noktada yükünü
azaltmamız gerekiyor. Biz parayı ve bilgiyi başarıyla
yönetebilirsek, insanı başarıyla yönetebilirsek o zaman ülkemizin
geleceği aydınlık olur. O aydınlıkta sübvansiyonları daha da
arttırma imkanımız olabilir. Ama bu bir süreçtir. Biz işimizi iyi
biliyoruz. Dersimizi iyi çalışıyoruz.
Meydanlarda şunu söyledik, "Bizden üç yıl parasal ve ekonomik
noktada çok şey beklemeyin. Üçüncü yılın sonunda artık ceplerinizde
bir şeylerin olmaya başladığını göreceksiniz" dedik. Bunu da
yakalamak üzereyiz. Türkiye şu anda bir yapısal değişimi yaşıyor.
Ve bu yapısal değişim içerisinde vatandaşımızın nerelere doğru
aktığını tüketicinin nereye doğru yöneldiğine bakarsanız
gayrimenkul ve otomobil alımını göreceksiniz.
MAZOT VE GÜBREYE DESTEK
Tarım politikaları belirlerken popolist yaklaşım gibi bir lüksümüz
sözkonusu değildir. Bugün çok kritik bir kavşağa gelmiş
bulunuyoruz. Geleceğimizi kaybetmeyi göze alamayız. Hesabını
yaparken resmin tamamını görmeyi asla ihmal etmemek durumundayız.
İnayorum ki, yeni anlayışla desteklenen tarım için yepyeni bir
anlayışın dönemi başlayacaktır. Araziye destek dönemi bitecek ürüne
destek dönemi başlayacaktır.
Tarım Şurası'nda biz bir söz verdik. Biz bu sözümüzün arkasındayız.
Ama herşeyin bir taymingi var. Biz şartlarımızı olgunlaştırdık.
Uzmanlar ve Bakan arkadaşlarım şu anda bu çalışmayı yapıyorlar.
Birkaç hafta içinde gübre ve mazottaki desteğimizin ne olacağı
önümüzdeki hafta çiftçilere açıklanacak.
GAZETELERE SİTEM
Bazı köşe yazarlarımız herhalde iletişimlerini yanlış
kurmuşlar. Yine değerlendirmelerini farklı yapmışlar. Açıp
telefonla irtibat kursalar işin doğrusunu yapacaklar. Benim
olmadığım, dışarıda devlet başkanlarıyal görüştüğüm sırada
Ermenistan Devlet Başkanı Sayın Koçaryan açıklamasını yaptı.
Bildiğiniz gibi biz Ermenistan'ın bağımsızlığını tanımış bir
ülkeyiz. Ama diplomatik münasabetimiz yok.
Biz bir adım daha attık. Van Akdamar Adası'ndaki Ermeni kilisesini
Kültür ve Turizm Bakanlığımız restore çalışmasını başlattı. Sınır
kapılarımız kapalı. Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sıkıntılar
devam ediyor. Olumlu görüşmeler var mı? Bana göre var. Burada
özellikle Amerika ve Fransa'nın aktif hale gelişiyle meyadana
getirecekleri adil ve kalıcı çözüm iki ülke arasındaki işin
çözümüne yardımcı olacaklardır.
CEVAP HAKKIMI KULLANDIM
Buna rağmen Ermenistan Devlet Başkanı, sözde Ermeni soykırımını
orada gündeme getirdi. Arkadaşlar bize metni getirdiler. Ertesi
günkü konuşmamda cevap hakkımı kullandım. Orada açıkça konuştum. Bu
açıklamada dedik ki, "Biz devlet arşivlerimizi açtık. Şu ana kadar
tasnifi yapılan belge sayısı 1 milyonu aşmış bulunmaktadır.
Ermenistan'ın varsa arşivi onlar da açsın. Burada uzmanlar
çalışmalarını yapsın. Bu hazırlıklar bizim önümüze geldikten sonra
siyasi kararını verelim". Sayın Koçaryan'dan buna cevap içerecek
olumlu yanıt alınmamıştır.
İlgili ilgisiz bazı ülkelerde ermeni soykırımı kabul kararları
çıktı. Bu bir defa uluslararası diplomasiye ters bir adımdır.
Herhangi belge ve bilgiye dayanmadan uluslararası kurum veya
kuruluşlarda birlikte olduğunuz bir ülkeye böyle bir tavın
takınmanın yerleştirebileceği herhangi bir başlık yoktur.
SOYKIRIMI ZİLLETİNE DÜŞMEDİK
Basın açıklamasında şunu söyledim. Şu ana kadar 15
ülke meclisinden böyle bir karar çıktı. Dedik ki, "Biz önce bu 15
ülkeyi masaya yatıracağız. 15 ülke içersinde soykırım yapmış
ülkeler var. Biz kulis veya lobilerle değil belge ve bilgilere
dayanarak biz de onların soykırım yaptıklarına dair kararı
Meclis'ten çıkaracağız."
Türkiye tarihinde soykırımı zilletine düşmemiştir. Göç de ölen
insanlar olmuştur. Ama bu insanlar niye göçe zorlanmıştır? Bunun
üzerinde durduğunuz zaman belgeler size açık olarak bir şey
söylüyor. Üç cephede savaşan Osmanlılar bunun karşısında isyana
başlayan o zaman bir Ermeni halkı var. Ama tehcire yolladığı
insanlara devlet maddi destek sağlamıştır. Bu arada yollarda,
şurada vurada vurgunlar olmuştur. Bu doğrudur. Ama bu asla devletin
bir soykırımı değildir. Böyle bir şey bizim tarihimizde yoktur,
olmamıştır ve olmaz da...