Erdoğan çiftçilere umut dağıttı
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında ağırlık tarım üzerineydi. Erdoğan konuşmasında çiftçilere müjde verdi, gelecek için umut dağıttı...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk tarımını karanlığa,
çözümsüzlüğe, yoksulluğa terk edecek bir anlayışa sahip
olmadıklarını belirterek, ''El ele vererek problemler dağını
aşıyoruz, tarımımızı düze, düzlüğe, aydınlığa çıkaracağız'' dedi.
Başbakan Erdoğan, bu akşam televizyonlardan ulusa seslendi.
Umutların canlandığı güzel bahar günlerinin ardından Türkiye'nin
güneşli ve aydınlık bir yaz mevsiminin eşiğine geldiğini anlatan
Erdoğan, bu dönemin özellikle tarım ve turizm sektörü için ekilenin
biçileceği bereketli hasat günlerinin yaklaştığı bir dönem olduğunu
vurguladı. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye nüfusunun yüzde 40'ına
yakın bir kısmının ekmeğini , yani bu sektörde yaşanan her olumlu
ya da olumsuz gelişmenin Türkiye'nin bütününü doğrudan etkilediğini
aklımızdan çıkaramayız. Türkiye maalesef tarımsal üretimini
ekonomik gerçekleriyle ve ülke ihtiyaçlarıyla uyumlu bir temele
oturtamamıştır. Ancak burada tek ümidini toprağına, çiftine
çubuğuna bağlamış , hayvancımızın bir suçu, bir günahı yoktur.
Burada asıl günah bugüne kadar tarımı iyi planlayamayan, tarımsal
yaygınlaştıramayan, tarım için gerekli altyapı ve yatırımları
ihmale uğratan yönetimlerindir. Bugün maalesef bu günahın önümüze
koyduğu ağır faturayı başta köylümüz, çiftçimiz, hayvancımız olmak
üzere hep birlikte ödüyoruz. Dünün ağır ihmalleri, maalesef bugün
Türk tarımının önüne kartopu gibi büyüyen bir problemler dağı
bırakmıştır. Ama problemler ne kadar büyük olursa olsun biz asla
yılgınlığa düşecek, Türk tarımını karanlığa, çözümsüzlüğe,
yoksulluğa terk edecek bir anlayışa sahip değiliz. El ele vererek
bu problemler dağını aşıyoruz, tarımımızı düze, düzlüğe, aydınlığa
çıkaracağız.'' Türk tarımını en kısa zamanda doğru üreten,
ürettiğini değere dönüştüren, elde ettiği değerle sürekli hacmini
büyüten bir çizgiye getirmek durumunda olduklarını kaydeden
Erdoğan, ''Bu bizim bu memlekete borcumuzdur. Bunu yaparken doğal
hayatı koruma ve zenginleştirme adına azami hassasiyeti
göstermekten de vazgeçmememiz gerekiyor. Çünkü Türk tarımının
geleceği, Türkiye'nin geleceğidir, milletimizin geleceğidir''dedi.
İkibuçuk yıllık iktidarları süresince Türk tarımına can suyu
taşımak, çiftçinin, köylünün, hayvancının problemlerine çözüm
bulmak, destek olmak noktasında büyük bir gayret içinde olduklarını
belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''Elbette ülkemizin ağır bir
kriz ortamından bugünlere geldiği gerçeğini unutamayız. Maalesef
şimdilik elimizden gelen, gönlümüzden geçenin yanında küçük ve
sınırlı kalıyor. Ancak geçen zaman zarfında hükümet olarak gerek
Türk tarımının taşıdığı önemin, gerekse bu sektörümüzün içinde
bulunduğu zor şartların farkında olduğumuzu uygulamalarımızla
ortaya koyduk sanıyorum. 2002 yılında göreve geldiğimizde maalesef
nüfusumuzun büyük bir kısmının geçimini sağladığı, ekmeğini
kazandığı tarım sektörümüz can çekişme noktasına gelmiş durumdaydı.
Çiftçimiz, köylümüz, hayvancımız perişan ve muhtaç bir duruma
düşmüş, yarınlarından umudunu tamamen kesmişti. Bu dramatik tabloyu
değiştirmek ve tarım sektörümüzü yeniden nefes alır hale getirmek
için bütün imkanlarımızı seferber ederek çiftçimizin, köylümüzün,
hayvancımızın yardımına koştuk. Bir yandan, çiftçilerimizin
aciliyet arzeden ihtiyaçlarını giderebilmek için destekleme
programlarını derhal uygulamaya koyduk, çiftçi borçlarını yeniden
yapılandırarak ödenebilir hale getirdik. Bir yandan da çok kapsamlı
hazırlanmış, çok yönlü planlanmış ve dünyadaki gelişmiş tarımsal
kalkınma projelerinden azami şekilde yararlanan, çevre
önceliklerini dikkate alan yeni bir tarım stratejisi geliştirmenin
arayışı içine girdik. Bu nedenle Yüksek Planlama Kurulumuz
2006-2010 Tarım Stratejisi Belgesi adıyla bir plan hazırladı. Türk
tarımının sadece önümüzdeki beş yılına değil, daha sonrasına da yön
verecek olan bu belge ile Türk tarımında ilk kez stratejik hedefler
belirlenmiş ve o hedeflere uygun bir planlama çalışması
yapılmıştır. Bu paralelde bu yıl inşallah Tarım Çerçeve Kanunu'nu
da çıkararak, Türk tarımının uzun vadeli gelişim güzergahını
belirlemiş olacağız. Bunun anlamı şudur; tarım sektörümüz artık ölü
toprağını üstünden atmakta ve çağın gereklerine uygun olarak yeni
bir tarım düzenine geçmekte, yeni bir sayfa açmaktadır. Hükümet
olarak temel amacımız; ülkemiz tarımını gerek Avrupa Birliği, gerek
Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması ile uyumlu, dünya ile rekabete
açık, örgütlü ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturabilmektir.''
Erdoğan, önümüzdeki dönemde tarım sektöründe hayata geçirmeyi
düşündükleri değişiklikler ve yenilikler hakkında bazı bilgiler
verdi, yeni tarım vizyonuyla ilgili önem verdiği hususları ana
hatlarıyla aktardı. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Hükümet
olarak yaptığımız önemli bir değişiklik desteklerle ilgilidir.
Bundan böyle dağa taşa, boş araziye, olmayan üretime Doğrudan Gelir
Desteği vermeyi sona erdiriyoruz; artık sadece gerçekten üreten,
desteği hakeden çiftçimiz, üreticimiz devlet desteklerinden
yararlanacak, suiistimallerin önü kesilecektir. Maalesef bugüne
kadar iyi niyetle ve büyük bütçe fedakarlıklarıyla verilen tarımsal
destekler hem teknik yanlışlıklar, hem de suiistimaller neticesinde
tarım sektörümüzün derdine şifa olamıyordu. Destekleme bütçesinin
yüzde 80'ini oluşturan ve gittikçe işlevsizleşen bu desteklerin
oranını teknik bazı sebeplerle aşama aşama düşürmek durumundayız;
bu yıl yüzde 55'e kadar düşürdük, gelecek yıl bu oran yüzde 45'e
kadar gerileyecektir. Buradan artırdığımız kaynağı tarım
sektörümüzün gerçek ihtiyaçlarına, daha etkin desteklere
yönlendiriyor; Kırsal Kalkınma, Ürün Sigortası, Çevresel Amaçlı
Tarımsal Alanların Korunması gibi yeni destek ve ödeme sistemleri
getiriyoruz. Amacımız hem bu desteklerin gerçek sahiplerine amacına
uygun olarak ulaşmasını sağlamak, hem de Türk tarımını, tarım
sektörümüzü ayağa kaldırmak, tarımsal üretim kapasitemizi
artırmaktır. Bu yeni tarımsal kalkınma hedefleri, aynı zamanda
ülkemizin AB ile entegrasyonu açısından da hayati öneme sahip
hedeflerdir.'' Geçen yıl tarım sektörü açısından hareketli ve
geleceğe dönük umutları canlandıran gelişmelerle geçtiğini
vurgulayan Erdoğan, 2004 yılı itibariyle tarım ürünleri ihracatının
6.4 milyar dolara yükseldiğini, ihracatın 500 milyon dolar fazla
verdiğini ifade etti. Erdoğan, şunları kaydetti:''2002'de yüzde 1.9
olan tarımsal özel sektör yatırımları oranı, 2004'te yüzde 3.4'e
yükselmiştir. 2003'te yüzde 6.5 olan kırsal alandaki işsizlik
oranı, 2004 yılında yüzde 4.5'lere kadar gerilemiş, bu rakamların
da gösterdiği gibi kırsal alanda yeni istihdam imkanları
oluşturulmuştur. 2002'de yılda 6 bin civarında seyreden traktör
satışları 2004 yılında 30 binlere yükselmiştir. Yine aynı dönemde
çiftçimizi, üreticimizi rahatlatmak adına tarımsal girdilerde yüzde
10'lara varan KDV indirimi sağlanmıştır. Buna bağlı olarak ortaya
çıkan göstergeler buğday, mısır, pirinç, pamuk, ayçiçeği gibi temel
tarımsal ürünlerde üretim artışı sağlandığına işaret ediyor. Bizim
bütün derdimiz kendi şartlarımızı zorlayarak, çiftçimize
sürdürülebilir bir tarımsal üretimin şartlarını temin edebilmektir.
Bu amaçla üretim açığı bulunan ürünler ile yağlı bitkilere geçen
yıl bir önceki yıla oranla yüzde 7'lik bir artış ile 282.5 trilyon
lira prim ödemesi yaptık. Sertifikalı hububat tohumluğu
kullanımında geçen yıl bir rekor yılı oldu ve kullanım 50 bin
tonlardan 248 bin tona kadar yükseldi. Bu durum çiftçimizin üretimi
ve verimi artırma yolunda önemli oranda bilinçlenmeye başladığını
da açıkça gösteriyor. F1 hibrit sebze tohumculuğu projesi ile Türk
tohumculuk sektöründe yeni bir atılım dönemi başlattık. Süne zararı
yüzde 4'lerden yüzde 1'lere indirildi, bu suretle ekonomiye 1
katrilyon lira katkı sağlandı. Geçmiş yıllarda 25-50 bu rakam
2004'te 234'e kadar yükseldi. Yine hayvancılık desteklerinde 345
trilyon liralık bir kaynak sektörümüzün hizmetine sunuldu.
Besicilerimize et teşvik primi olarak 141 trilyon TL ödenirken,
hayvan ıslahı projesinde de önemli mesafeler alındı.'' Başbakan
Erdoğan, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla
sektöre hayat verecek düşük faizli tarımsal kredi uygulamasının
yine bu dönemde başlatıldığını belirterek, şöyle devam etti:
''2004'te 605 trilyon TL düşük faizli selektif tarımsal kredi
kullandırıldı; 2005 yılında ise 2.5 katrilyon TL düşük faizli kredi
kullandırmayı amaçlıyoruz. Sadece bu yılın ilk beş ayında Ziraat
Bankası aracılığı ile 742 trilyon TL, Tarım Kredi Kooperatifleri
aracılığı ile de 200 trilyon TL düşük faizli kredi
kullandırılmıştır. Tarımsal kredilerde normal faiz oranı yüzde
24'tür. Ancak selektif kredi yöntemiyle bu yüzde 24'lük orandan
yüzde 30 ile yüzde 60'lara varan ek indirimler sağlanmıştır.
Böylece çiftçimiz, tarım yatırımcılarımız yüzde 9.6 ile yüzde 18
arasında değişen daha uygun faizlerle bu kredilerden
yararlandırılmaktadır. Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi
kapsamında bugüne kadar 240 kooperatifimiz desteklenmiştir. Bu
kapsamda kırsalda kooperatiflere üye olmuş yoksul ailelerimize 35
bin baş süt sığırı ve 85 bin baş koyun dağıtılmıştır.'' 2005
yılının hayvancılık için de köklü ve iddialı atılımların olacağını
vurgulayan Erdoğan, şunları ifade etti: ''Belirlediğimiz 2005-2010
Hayvancılık Stratejisi ile hayvancılığımızı ayağa kaldıracağını
umduğumuz yeni bir ufuk çizmiş bulunuyoruz. Bu doğrultuda attığımız
adımların karşılığını almaya da başladık; dibe vurmuş olan
hayvancılık sektörümüz yavaş yavaş canlanmaya başlıyor. Bu gelişme
ivmesini kaybetmemek için 2005'te hayvancılığımıza kooperatif
destekleri ile birlikte yaklaşık 1 katrilyon TL seviyesinde bir
destekleme bütçesi ayırdık.'' Başbakan Erdoğan, ayrıca Tarım
Reformu Uygulama Programı'ndan aktarılan 30 milyon dolarlık kaynak
ile 16 ilde Köy Bazlı Katılımcı Yatırımlar Projesi başlatıldığını,
Tarım Gönüllüleri projesiyle köye ve köylüye hizmetin yerinden
gerçekleştirilmesi konusunda önemli kazanımlar sağlandığını
anlattı. Erdoğan, ''Dünya petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara ve
yaşadığımız doğal afetlere rağmen Türk tarımının 2004 fotoğrafı
hepimizin içini ısıtacak kadar umutlu ve aydınlıktır. Önümüzdeki
yılların Türk tarımı için gerçek bir hasat mevsimi olacağına olan
inancım tamdır; bu ülkenin bu potansiyeli, bu zenginliği vardır''
dedi.