Erdoğan CHP'ye ağır yüklendi: Yemin etmişler!
Abone ol"Bize karşı bir şer ittifakı olduğu ortada" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "CHP asla milletin yanında yer almadı... CHP yönetimi, ülkemizin demokratik kazanımlarını yok etmek için adeta yemin etmiş..."
GÜNEY sınırımızda ABD'nin kurmaya çalıştığı terör ordusu
meselesi, hukuk garabeti olduğu ortaya çıkan Sarraf davası, FETÖ
elebaşısını barındırılması ısrarı... Tüm bunlar nedeniyle ABD ile
gerilen ilişkilerde son durumu nedir? Türkiye milli güvenlik
konusunda her tür önlemi alırken 3 seçim birden yaşayacak ve
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine resmen geçilecek. Böyle bir
ortamda, Türkiye'yi 2018 ve 2019'da nasıl bir tablo bekliyor?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın gündemdeki tüm konularla ilgili
Sabah gazetesinden Şebnem Bursalı'ya özel röportaj verdi... İşte
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları:
- Afrin ile ilgili kararlılığımız en net
şekilde vurgulandı. ABD, binlerce kilometre öteden gelip
bir terör ordusu oluşturma hakkını görüyor
kendisinde...
MGK ve Bakanlar Kurulu'nda da konuşuldu bu konu. NATO Genel
Sekreteri Stoltenberg'le de bir telefon görüşmesi yaptım.
Verdiğimiz mesaj son derece açık. Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü
PYD/YPG güdümünde SDG komutasında Suriye Sınır Güvenliği Gücü diye
bir şeyin oluşturulması kabul edilebilir değildir. Orada bir terör
koridoru oluşturulmasına müsaade edemeyiz.
CHP'DE YALAN ÇOK
- Devlet Bahçeli, Afrin ve milli güvenlik
konularında hükümete tam destek olduğunu ilan etti. BBP de
öyle. Ama CHP lideri bu konuda neredeyse eleştiren bir
tavır içinde...
Bunlardan başka bir şey bekleyemezsiniz. Hiçbir zaman bu milletin
yanında yer almadılar ki. Şu anda yavuz hırsız ev sahibini bastırır
misali Adalar meselesini de AK Parti iktidarının üzerine
yıkmak istiyorlar. Bizimle ne ilgisi var? Zaten orada Yunanlılar
malum hepsi şu an işgalci konumunda. Bizim elimizde olup da hangi
adayı kalkıp Yunanlılara verdik? Bunlarda yalan çok.
- BM Genel Kurulu'nda ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in
başkenti" tanımasına karşı ezici üstünlükle alınan karar,
sizin hep vurguladığınız "Dünya 5'ten büyüktür"
söyleminizin doğruluğunu bir kez daha ortaya koydu. Bu karar
sonrasında artık yeni bir dünya var diyebilir
miyiz?
BM ve bu yapının en önemli organlarından biri olan Güvenlik
Konseyi, Birinci Dünya Savaşı sonrası şekillenen dünya
nizamının, İkinci Dünya Savaşı sonrasının şartlarında yeniden
düzenlenmesinin ürünüdür. Tabii, bu yapıyı kuran ülkeler, kontrolü
tamamen ellerinde tutacak mekanizmaları da oluşturmuşlardır.
Güvenlik Konseyi'nde ihdas edilen 5 daimi üyelik statüsü ve
bunların veto hakkı, işte bu çarpıklığın bir tezahürüdür. Yaklaşık
70 yıldır dünyanın hiçbir ciddi meselesine çözüm bulamayan bu
çarpık sistemin daha fazla yürüyemeyeceğini, açık yüreklilikle
ifade etmek bize nasip oldu. Yaşanan her gelişme, BM ve Güvenlik
Konseyi'nin yeniden yapılandırılmasının gerekliliğini ortaya
koyuyor.
2019'DA SIKINTI YAŞANMAZ
- Hem siz hem Sayın Bahçeli, şer ittifakına
karşılık yerli ve milli ittifaka işaret ediyorsunuz. 2019
seçim sonuçlarına dair bir tahmininiz olur mu?
Bize karşı bir şer ittifakı olduğu ortada. CHP'nin öncülüğünde
çeşitli partiler ve kesimler arasında bir süredir yürütülen
görüşmeler, kamuoyunun malumu. Bu durum karşısında, ülkemizin ve
milletimizin geleceği konusunda benzer düşünceleri paylaştığımız
MHP'yle bizim de ortak bir tutum belirlememizden daha tabii bir şey
yoktur. Bu yerli ve milli duruşa katılacak daha başka partilerin de
olduğunu biliyoruz. AK Parti'nin oy potansiyeli, seçimlerde aldığı
neticelerden belli. MHP'nin ve diğer kesimlerin de desteğiyle, 2019
seçimleri için bir sıkıntı yaşamayacağımızı söylememiz mümkündür.
Tabii bunun için çalışmamız, sahada ter dökmemiz gerekiyor.
CHP İLE HDP 2 SORUNLU PARTİ
- CHP'nin HDP ile aynı blokta yer almasını,
Cumhuriyeti kuran parti olması sebebiyle nasıl
değerlendirirsiniz?
Mevcut CHP yönetimi, hem tek parti döneminin faşizan zihniyetini
hortlatmak, hem de ülkemizin demokratik kazanımlarını yok etmek
için adeta yemin etmiş görüntüsü veriyor. Aynı şekilde HDP
yönetiminde de ciddi sorunların, görüş ayrılıklarının yaşandığını
biliyoruz. İki sorunlu partinin bir araya gelmesinden sağlıklı bir
netice çıkmayacağı gün gibi aşikârdır.
'EKONOMİK ŞAHLANMA 2018'DE DE SÜRECEK'
- "Gezi olaylarından beri ekonomimizi yıkmak için defalarca sabotajlar yapıldı, tuzaklar kuruldu. Milletimizle birlikte bu oyunların hepsini de yerle yeksan ederek bugünlere geldik. Yüzde 3.2'lik büyüme oranıyla kapattığımız 2016'nın ardından, 2017 adeta yeni bir şahlanış dönemi oldu. İlk 3 çeyrekte yüzde 7.4'lük büyüme oranı elde ederek, Türkiye'nin sırtının öyle kolay kolay yere getirilemeyeceğini gösterdik. Ekonomideki şahlanmayı 2018'de de sürdüreceğimize inanıyorum. Durmak yok, yola devam..."
'2019 ZEMİNİ İTTİFAKLARA UYGUN'
"2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ittifaklara uygun bir zemine sahiptir. Bu konuda, partilerimiz arasında kurulan komisyon vasıtasıyla yürütülen bir çalışma var. İttifakın, ilk aşamada, milletvekili seçimlerini ve mahalli seçimleri kapsamayacağı anlaşılıyor. Baraj meselesi, yapılan görüşmelerde netleşecek. Siyasi istikrarın Meclis'te de devamı açısından belirli bir baraj gerekebilir. Ayrıca, uyum yasalarıyla şekillenecek yeni yönetim yapımızın mimarisi konusunda da MHP'nin görüşlerini almak istiyoruz."
'CHP DAHA DA MARJİNAL HALE GELİYOR'
"Gezi olaylarından beri yaşadığı her hadise, ülkemizde yerli ve milli duruş sahipleri ile müstemleke zihniyetinin esiri olanlar arasındaki farkı ortaya koyuyor. 15 Temmuz, bu bakımdan tam bir turnusol kâğıdı işlevi görmüştür. MHP, darbe girişiminin ilk anından itibaren safını yerli ve milli güçlerden yana kullanmıştır. CHP ise genel başkanının darbe gecesi havalimanından kaçmasından itibaren, anamuhalefet sıfatına asla yakışmayan savrulmalar yaşamaktadır. Terör örgütleri için adalet yürüyüşü yapıp 15 Temmuz'a kontrollü darbe diyecek kadar ölçüyü kaçıran bu partinin, hızla siyaset tarihindeki tozlu raflarda yerini almaya doğru gittiğini görüyoruz. Her geçen gün biraz daha marjinalleşen bir partiden anamuhalefet partisi olmaz."
'BİZİ KURGU MAHKEMELERLE CAYDIRAMAZLAR'
- ABD'nin YPG ile kurduğu ilişkiler, FETÖ
elebaşısının iadesi konusunda Türkiye'nin taleplerine kulak
tıkaması ve Sarraf davasını düşündüğümüzde iki ülke arasındaki
ilişkilerin bundan sonraki seyriyle ilgili neler
söylersiniz?
Türkiye, terör konusunda ilkeli duruşu olan bir ülkedir. Terör
örgütlerinin tamamına karşı, söylemine, mahrecine, ideolojisine,
ilişkilerine bakılmaksızın ortak tutum belirlenmesini istiyoruz.
Amerika'dan talebimiz de budur. DEAŞ'la FETÖ'nün, PKK'yla
PYDYPG'nin farkının olmadığını kabul etmeyen hiçbir anlayışın,
terörle etkin mücadele yürütebilmesi mümkün değildir. Bunun üzerine
bir de, doğrudan ülkemizi hedef alan, tamamen kurgu ürünü bir takım
hukuki ve siyasi manevralar gelince, ister istemez dostlarımızın
samimiyetini sorgulama ihtiyacı duyuyoruz. Suriye'de terör koridoru
oluşturmaya yönelik son hamle de, tüm bu olup bitenlerin üzerine
adeta tüy dikmiştir. Türkiye, böyle bir terör koridoruna, ne
pahasına olursa olsun izin vermeyecektir. Ne tam bir komedi
sahnesini andıran kurgu mahkemeler, ne diplomatların laf
cambazlıkları, ne de örtülü tehditler bizi kararlılığımızdan
caydıramaz. Amerika'yla aramızdaki görüş ayrılıklarını müzakere
yoluyla çözmekten yanayız. Ama Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi sahada
askeri inisiyatif almaktan da çekinmeyiz.