CHP, bir süre önce gerekçesiz şekilde terkettiği Anayasa
Uzlaşma Komisyonu masasına tekrar dönmek için şart
koşmuş.
Erdoğan eleştirdiği Anayasa Mahkemesi'nden özür dilemezse geri
dönmeyeceklermiş!
Bula bula tam da özür dileyecek adamı bulmuşlar!
Adama rica minnet "Özür diler misin?" desen,
"Özür nedir?" diye sözlüğe bakar.
Delilerin zoruna bak sen!
Hem Erdoğan neden özür dileyecekmiş?
İstisnasız hepimizin beğenmediği, adına "Darbe
Anayasası" dediğimiz ucube yasayı temsil eden Anayasa
Mahkemesi'nin Can Dündar ile ilgili verdiği skandal kararı
eleştirdiği için mi?
"Bu karara sadece sessiz kalırım ama kabul etme durumunda
değilim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum"
dediği için mi özür dileyecek?
Eğer siz bu cümleyi "Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına
uymayacağım" diye algılamışsanız, siz o özrü daha çok
beklersiniz.
Siyasi özürlülerden özür dilendiğini kim görmüş ki siz
göresiniz?
Kimden özür beklediğinizin bile farkında değilsiniz. Millet onu
hainlere kucak açan, teröristlere arka çıkan CHP ile savaşsın diye
"lider" yaptı.
Teröristlerin destekçilerinden özür dilesin diye değil!
Erdoğan'ın dileyecek bir özrü varsa, sizin dilemeniz gereken bin
özür var.
Elin oğlu uzaya fırlatacak füzeler yaparken, senin partin evlerden
Kur-an'ı Kerim toplatmakla, camileri ahıra çevirmekle, ezanı Türkçe
okutmakla meşguldü.
Diğer ülkeler hak, hukuk ve adalet üzerine yasalar tanzim ederken,
senin partin sarıklıları darağacında sallandırmakla
uğraşıyordu.
Elin profesörleri uzaya peşpeşe uydu fırlatırken, senin partinden
profösörler inanç sahibi kızların başörtülerini çözmek için ikna
odaları kuruyordu.
Dünya teröristlere karşı tek yumruk olurken senin partinin lideri,
Savcı Mehmet Kiraz'ı makamında katleden teröristlerin alınlarını
öpüp yalıyordu.
Yerküre üzerindeki tüm ülkeler PKK'yı terör örgütü ilan ederken,
senin vekillerin hendekleri savunuyor, itlaf edilen teröristlerin
cenazelerinde gözyaşı döküyordu.
Ülkenin insanları Gezi ve 17/25 Aralık darbe girişimlerine karşı
direnirken, senin partin bu darbeleri planlayan küresel güçlerin
ayak sularını içiyordu.
Sen bunlardan dolayı özür diledin mi ki Erdoğan'dan özür
bekliyorsun?
Senin, "Türkiye İran'la savaşa girerse ben İran'ın
saflarında olurum" diyen vekilin özür diledi mi?
"Türkiye Daiş'e nükleer silah sattı" diyerek
ülkesini Rusya'ya peşkeş çeken vekilin özür diledi mi?
Halkın yüzde 52'sinin iradesiyle Cumhurbaşkanı olan bir lidere
dakikada bin tane hakaret gönderiyorsunuz.
Sizden bir özür duyduk mu, hayır!
Uzatmayayım...
Size bu ülkenin kaderini hep bareber, yeniden belirleme hakkı
tanınıyor. Ona buna yanaşmayacaksanız, bir orta yol
çizemeyecekseniz, orada milletin parasını bedavadan yemeyin
bari...
Şu güzelim ülkede binecek bir sürü at varken binecek bizi mi
buldunuz birader?
Saçma sapan sebeplerle masayı terkedenlere mi maaş ödeyecek bu
millet?
İnsanları birbirine düşürmek ve terör örgütlerinin yardakçılığını
yapmak için maaş almıyorsunuz.
Muhalefetin icraat şeklini bile rezil ettiniz be kardeşim!
Koşa koşa geri dönmeniz için masada iki teröristin mi oturması
gerekiyor? Yoksa masanın etrafına hendek mi kazalım gelip
savunasınız diye?
Biliyorum...
"İki tek atacak masa bulduk" deseler depara
kalkarak gelirsiniz ama bu masa, 70'lik şişelerin dibini gördüğünüz
masalardan değil!
Milletin kaderi çiziliyor o masada. Ya o masaya, ya da bir sonraki
seçimde şapa oturursunuz!
Tercih sizin!
Dipnot: Kemal Kılıçdaroğlu
CHP'nin kedisi Şero'yu kucağına alıp poz vermiş, "Kedi
besleyen tek parti biziz" demiş.
O da bir şey mi paşam!
Meclis'te teröristleri ve hainleri besleyen tek millet de
biziz!