Erdoğan: CHP her zaman sokak eylemlerinde yer almıştır
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siz aylarca, yıllarca süt gibi temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz ama birkaç vandal, birkaç barbar ç...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siz aylarca, yıllarca süt gibi
temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz ama birkaç vandal,
birkaç barbar çıkar o sütün saflığını, temizliğini, güzelliğini
kirletmeye kalkar” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rixos Otel’de düzenlenen ’AK Parti
İlçe Başkanları ve İlçe Belediye Başkanları Toplantısı’nda yaptığı
konuşmada 11 yıl boyunca olduğu gibi bundan sonra da bir yandan
millet için hizmet üretmeye, bir yandan kendilerini bu yoldan
alıkoymaya çalışanlara karşı mücadele etmeye devam edeceklerinin
altını çizdi. Teşkilatlarını bu yönde uyarmak istediğini ifade eden
Başbakan Erdoğan, “Çok ama çok dikkatli ve uyanık olmak zorundayız.
Tarihte nice büyük medeniyetler görüldü. Barbarlar gelmiş o
medeniyetleri kökünden kazımışlardır. Tarihte nice kütüphaneler
görürsünüz. Alimler bütün bir hayatlarını vererek tek nüsha halinde
kitaplar yayınlaşmış ama barbarlar gelip o kütüphaneleri acımasızca
yakmışlardır. Tarihte nice şehirler görürsünüz, adeta bir masalın
içinde yaşamış gibi ama Vandal tarafından, istilacılar tarafından
yok edilmişlerdir. İşte bunu bu son olaylarda da gördük. İşte
şurada nefis bir alt geçit yapılmış, seramiklerle dayalı, döşeli
seramikleri bu Vandallar ne yaptı, kırdılar. Şimdi bunun hemen
anında yenisi yapılabilir, onlar sökülür yenileri takılabilir ama
bunları bir müddet milletin görmesi lazım. Görmesi lazım. Buradan
ibret alması lazım. Bu çok önemlidir ama ben hala şunu anlamakta
zorlanıyorum; acaba diyorum vatandaşımız şu soruyu soruyor mu? Bunu
acaba kimler yaptı, bunu acaba hangi Vandallar yaptı. Bunun
hesabını sormak için acaba ben 30 Mart’ta bu seramikleri, bu canım
şehrin güzelliklerini kırıp dökenlere bunun hesabını 30 Mart’ta
soracağım diyor mu? Bunları bizi anlatmamız lazım” diye
konuştu.
“90 ARTI UZATMALAR VAR”
Taksim Meydanı’nın yayalaştırma projesinin bir etabının bittiğini
söyleyen Başbakan Erdoğan, artık araçların yerin altına alındığını
ifade etti. Başbakan Erdoğan, “Çıkmışlar şimdi ‘Ama üstü yeşillik
yok.’ Daha önce orada yeşillik var mıydı. Daha önce orada
arabaların egzozu vardı, arabalar vardı. Şimdi egzoz konularından,
arabaların gidiş gelişinden sizi kurtarıyoruz, araçları tamamen
yerin altına alıyoruz. Tamamen yayalaştırma bittiği zaman inşallah
çevresi gayet güzel bir peyzaj düzenlemesiyle o da halledilecek.
Biz bunların tamamıyla bir plan, bir proje içerisinde devamını
düşünen, onu hazırlayan insanlarız ama bunlarda böyle bir anlayış,
böyle bir düşünce yok ki. Daha yolda giderken saldırı başlıyor. Ya
sonunu bir bekle bakalım. 90 artı biliyorsunuz uzatmalar var.
Bunları bir oynayacağız, daha burada çok şeyler var. Yapacağımız
işler var. Bütün bunlara rağmen her zaman ifade ediyorum yapmak zor
olandır, yıkmak ise en kolayıdır. Onlar kolaya talipler, biz ize
zora talibiz” şeklinde konuştu.
Yapmak kadar yapılanı muhafaza etmenin de zor olduğunun altını
çizen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Vandalların karşısında bu yapılanı da koruyacaksınız. Burada da
tabii ki güvenlik güçlerimize görev düşüyor. Çünkü medeni olmak
medinelerden geçiyor, yani şehirlerden. Bunu halletmemiz lazım. Biz
11 yıl boyunca hep zora talip olduk. Her zaman yaptık, her zaman
inşa ettik ve taş üstüne taş koyduk. Bunun heyecanını yaşadık ama
böyle bir derdi, böyle bir gayesi olmayan da yapılanı bozmak, inşa
edileni yıkmak, taş üstünde taş bırakmak için ellerinden ne
geliyorsa onu yaptılar ve yapıyorlar. Kardeşlerim süt bembeyazdır
ama zerre kadar bir pislik nokta olarak sütün içine düşerse o süt
temizliğini, beyazlığını, saflığını kaybeder. Siz aylarca, yıllarca
süt gibi temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz ama birkaç
Vandal, birkaç barbar çıkar o sütün saflığını, temizliğini,
güzelliğini kirletmeye kalkar. İşte onun için uyanık olacak, onun
için dikkatli olacağız. Bir yandan hizmet ve eser üretirken bir
yandan da onu hem daha yükseğe taşımanın hem de muhafaza etmenin
mücadelesini vereceğiz. Bir anlık bir rehavetle bir anlık bir
dikkatsizlik bile yılların emeğini, alın terini alıp götürür. İşte
biz buna izin vermeyeceğiz, müsaade etmeyiz. Ben şu kadar iş
yaptım, şu kadar eser ürettim, şu kadar hizmet ettim deyip kenara
çekilen emin olun kaybetmiştir. Altını çizerek ifade ediyorum;
bizim için menzil önce Allah’ın, sonra milletin takdirindedir.
Allah ömür verdikçe, nefes verdikçe aralıksız hizmet edeceğiz.
Millet bize dur deyinceye kadar aralıksız hizmet üreteceğiz. Millet
bize dur deyinceye kadar, Rabbim bize dur deyinceye kadar biz kendi
kendimize ‘durmak devam yola devam’ diyecek kararlılıkla
yürüyeceğiz.”
“MAKAMLAR BİZİ DEĞİL, BİZ MAKAMLARI İDARE EDECEĞİZ”
‘Biz bu millete efendi olmaya değil, biz bu millete hizmetkar
olmaya’ geldik diyen Başbakan Erdoğan, kendilerinin farkının bu
olduğunu söyledi. Millete hizmet üretmenin sayısız yöntemi ve
metodunun bulunduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, millete
hizmet yolunda küsmek gibi, darılmak gibi bir kavramı bu zamana
kadar tanımadıklarını ifade etti. Her fırsatta Türkiye’nin bir
olduğunu, beraber olduğunu, birlikte Türkiye olduğunu
vurguladıklarını belirten Başbakan Erdoğan, aynı çağrıyı teşkilat
nezdinde kendilerine yapacaklarını dile getirdi. Bu mücadelenin
kendilerinin şahsi mücadelesi olmadığını, millete hizmet
mücadelesi, ülkeye hizmet mücadelesi olduğunu belirten Başbakan
Erdoğan, “Milletin biz verdiği süreyi de son ana kadar değerli
kardeşlerim hep birlikte devir teslim anına kadar inşallah
alnımızın akıyla tamamlayacak, sonrasında ya devam edeceğiz ya da
bayrağı diğer kardeşimize emanet edeceğiz. Makamlar bizi değil, biz
makamları idare edeceğiz. Bize makamlar hükmetmeyecek. Bize millet,
biz de makamlara hükmedeceğiz” dedi.
Türkiye için çok önemli bir seçime gidildiğinin altını çizen
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“2014 Mart seçimleri çok önemli. Dün 17 Eylül’de Türkiye tarihinin
en karanlık günlerimizden birinin 52. yıl dönümü çok büyük bir
buruklukla, büyük bir hüzünle ve kalp kırıklığıyla ifa ettik.
Bundan 52 yıl önce Türkiye’nin serbest çekimlerle, milletin özgür
iradesi ile seçilmiş bir başbakanı, merhum Adnan Menderes ve ondan
bir gün önce iki bakanı çok hazin bir şekilde idam edildiler.
Birileri bunu sürekli hatırlıyor ve hatırlatıyor olmamızdan, bu
acıyı sıcak tutuyor olmamızdan rahatsızlık duyabilir. Bunların
kimler olduğunu zaten sizlerde biliyorsunuz, bizlerde biliyoruz.
Ancak 27 Mayıs müdahalesi öyle bir müdahaledir ki etkisi bugünlere
kadar devam etmiş, kara gölgesi bugünlere kadar Türkiye’nin
üzerimizde kalmış bir müdahaledir. 11 yıl boyunca yaşadığımız
birçok sıkıntının, bugün karşılaştığımız birçok sorunun, özellikle
temelinde 27 müdahalesi vardır, Yassıada süreci vardır. Dün 52 yılı
dolduran insanlık dışı idamlar vardır. Çok enteresan. Şimdi
Yassıada ile ilgili bir proje hazırlıyoruz. Proje hemen hemen bitti
ve adını da Yassıada’nın ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ koyduk.
Şimdi bir grup gitmiş o mahkemenin olduğu salona adının Demokrasi
ve Özgürlükler Adası olmasını istiyoruz diye yazmış. Bir ayrı
grupta gitmiş adamıza el dokundurtmayız demiş. ‘Yassıada bizimdir
demiş.’ Sen kimsin ya. Neye dayanarak bizimdir diyorsun. Yassıada
bu ülkede özgürlük ve demokrasiye karşı olanların değil, özgürlük
ve demokrasinin yanında olanların adasıdır. Bunun mücadelesini
verenlerindir. İşte şimdi biz bu adayı bu anlamda özgürlükçü ve
demokrasi mücadelesini verenlere hizmet edecek hale getirmek üzere
kongrelerin yapıldığı, kültürel etkinliklerin yapıldığı bir adalar
haline dönüştürüyoruz. Anayasa’da, yasalarda, yargıda, bürokraside,
hatta siyasette var olan birçok sorunun kaynağında 27 Mayıs
müdahalesi yatmaktadır. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Mayıs bütün
bunları pekiştirmek adına, onu tahkim etmek adına, onun gölgesini
Türkiye üzerinde daha fazla tutmak adına yapılmış darbelerdir.
Bunun devamını isteyen var mı, şuanda var. Onun da kim olduğunu,
kimler olduğunu biliyorsunuz. 27 Mayıs’ın nasıl geldiğini, ülkeyi
adete bir silindir gibi nasıl ezip geçtiğini, Türkiye’ye nasıl bir
ağır bedeller ödettiğini eğer hatırlamaz ve hatırlatmazsak,
özellikle bunları genç nesillere aktarmazsak inanın aynı tuzaklara
yeniden düşer, aynı acıları tekrar yaşarız. Şunu unutmayın, her
darbe bize en az 10 yıl geri götürür. En az. Fazlası var azı yok.
20 diyebilirsiniz. En az 10 yıl. Toplamda bu 40 yıl demektir
şuanda. Bunu yapanlar bunun bedelini ödeyemezler. Onun içinde
millet bunu yapanlara veya onun arkasında duranlara bu ülkede hiç
tek başına iktidar verdi mi? Vermedi. Vermiyor ve Allah’ın izniyle
de vermeyecek.”
“CHP SOKAK EYLEMLERİNİN HER ZAMAN İÇERİSİNDEDİR”
“Şuanda eline taş alan, eline molotof alan, sokakları yangın yerine
çeviren gençler yaptıklarının ilk olduğuna, özgün olduğuna, Türkiye
tarihinde bunların ilk kez yaşandığına inanıyorlarsa çok ama çok
büyük yanılgının içindeler demektir” diyen Başbakan Erdoğan,
“Gitsinler 27 Mayıs öncesinde sokakların nasıl yangın yerine
çevrildiğini okusunlar ya da büyüklerinden dinlesinler. Gitsinler
12 Eylül öncesinde gençlerin nasıl birbirine düşürüldüğünü,
sokakların nasıl terörize edildiğini, sonradan bunların nasıl
bıçakla kesilir gibi kesildiğini okusunlar, büyüklerinden
dinlesinler. Sokakları yangın yerine çevirmek, üniversiteleri
sokağa dökmek, huzuru bozmak, gençleri birbirine düşürmek, 27 Mayıs
öncesi kullanılan bir metottur. İşe yaramıştır, sonrasında maalesef
12 Eylül’de başarıyla sahneye konulmuştur. 27 Mayıs’ı devrimci
darbe olarak tanımlayan, 27 Mayıs’a çanak tutan, alkışlayan, hatta
27 Mayıs’ı bayram olarak kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi de bu tür
sokak eylemlerinin her zaman içerisinde yer almış, her zaman
tahrikçisi olmuştur ve bugün de yine yanındadır, arkasındadır,
içindedir. Şunu bilin ki; AK Parti ve bu teşkilat 27 Mayıs’la
başlayan o kısır döngüyü kırmış, 11 yıl boyunca da 27 Mayıs’ı da
Türkiye üzerindeki gölgesini cesaretle dağıtmıştır. 11 yıl içinde
27 Mayıs ruhunu, 12 Eylül ve 28 Şubat ruhunu diriltmek için çok
kirli senaryolar bu ülkede uygulanmak istendi. Hepsine biz göğüs
gerdik. Her senaryoyu boşa çıkardık. Her tuzağı bozduk. Şuanda 27
Mayıs ruhunu yaşatmak, sandığı ve milli iradeyi yok saymak için
yazılan senaryoyu, kurulan tuzağı da hamd olsun bozacağız. Mart
ayındaki seçimlerde bu ülkede sandığın artık tartışılmaz olduğunu,
demokrasinin artık tartışılmaz olduğunu ilan edecek, inşallah milli
iradenin tam ve mutlak zaferini tüm Türkiye’ye müjdelemiş olacağız.
Bürokratik oligarşinin Türkiye’ye istikamet çizdiği günlerin artık
geride kaldığını, önümüzdeki seçimlerde çok daha güçlü şekilde ilan
edeceğiz. Sandık dışında, seçim dışında yolların Türkiye’de
tedavülden tamamen kalktığını 30 Mart’ta bir kez daha hep birlikte
ilan edeceğiz” diye konuştu.