Erdoğan: Bu karşı atakları getirir”
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık’ın Kazım Karabekir ismini tabelalardan kaldıracağı sözlerine ilişkin, “Böyl...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ağrı Belediye Başkanı Sırrı
Sakık’ın Kazım Karabekir ismini tabelalardan kaldıracağı sözlerine
ilişkin, “Böyle bir ismin sokak tabelasını kaldırmakla milletin
gönlündeki izi, muhabbeti mi sileceğini mi zannediyorsun? Bu karşı
atakları getirir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla düzenlenen Katı
Atık Düzenli Depolama Tesisi Toplu açılış törenine katıldı. Törenin
açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün
hayırlı olmasını temenni etti. Canlı yayın bağlantısı ile açılışını
gerçekleştirecekleri Kastamonu, Malatya, Balıkesir, Nevşehir,
Giresun ve Erzurum’daki katı atık düzenleme tesislerinin bu
şehirlerde yaşayan vatandaşlara da hayırlı olmasını temennisinde
bulunan Başbakan Erdoğan, “Bu tesisler 5 il, 57 ilçe, 39 belde
beledisiyle üç özel irade sınırları içerisinde yaşayan yaklaşık 2
milyon nüfusa hizmet verecek. Toplam 88 milyon liralık maliyetle
şehirlerimize kazandırılan bu tesislerin yapımında emeği geçen tüm
kurumları kutluyorum” dedi.
Günümüzde çevre sorunları ve buna bağlı olarak geliştirilen çevre
politikalarının ekonomide, kalkınmada, enerjide ve diğer pek çok
alanda belirleyici etkiye sahip olduğuna işaret eden Başbakan
Erdoğan, Türkiye’de çevre sorunları konusunda fevkalade hassasiyet
gösterdiklerini söyledi.
“BİZ ÇEVREYİ YANİ TABİATI ALLAH’IN ESERİ VE EMANETİ OLARAK
GÖRÜYORUZ”
2023 yılı hedeflerini sürdürülebilir kalkınma anlayışına dayalı
olarak belirlediklerini ve uygulamaya başladıklarının altını çizen
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tabii bizim çevreye bakışımız batıdaki popüler çevreci akımlarda
farklı. Biz çevreyi yani tabiatı Allah’ın eseri ve emaneti olarak
görüyoruz. Tüm insanlığın ortak hayat alanı olan çevreyi korumanın
bir lütuf, bir yükümlülük olduğuna inanıyoruz. ‘İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın’ anlayışımız çevrenin korunmasını da içeren geniş
bir yaklaşımı ifade ediyor. Her şeyden önce çevre politikalarımızı,
kalkınma politikalarımızı bu anlayışla ortaya koymanın çabası
içindeyiz. Hacı Bayram Veli Hazretlerini İfade ettiği gibi ‘insan
şehri inşa ederken aslında taşın toprağın arasında kendisini inşa
eder.’ Evet şehirle birlikte kendisini inşa eden insan kendi
varlığının ayrılmaz bir parçası olan tabiata, çevreye asla sırtını
dönemez. Onun tahribine asla göz yumamaz. Bizim medeniyetimiz de
bizim kültürümüzde gereksiz yere tek bir dalın kırılmasını, tek bir
çiçeğin koparılmasına rıza göstermeme anlayışı vardır.”
“AMACIMIZ BU MİRASA SAHİP ÇIKMAKTIR”
Başbakan Erdoğan, “İçtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın, ayak
bastığımız toprağın, tükettiğimiz her şeyin bu bakımından
muhasebesini yapan, ölçüyü elden bırakmadan hayatı idame ettiren
bir zihin dünyasına sahibiz. Bugünde ihtiyacımız olan işte bu
idrakı yaşatmaktır. Bu mirasa sahip çıkmaktır” dedi.
Türkiye’nin bununla birlikte çevre konusunda uluslararası düzeyde
oluşturulan örgütlerin içinde yer alma, anlaşmalara taraf olma
konusunda gelişmiş ülkelerden dahi ileride olduğunu vurgulayan
Başbakan Erdoğan, “Örneğin; gelişmiş ülkelerin pek çoğu KYOTO
protokolüne taraftan olmaktan çekinirken biz Türkiye olarak 2009’da
Meclis’te bu protokolü kabul ettik. Aynı şekilde mevzuat ve
uygulama olarak AB müktesebatında yer alan çevre standartlarını
ülkemizde büyük ölçüde geçerli hale getirdik” diye konuştu.
“TÜRKİYE GEÇMİŞTE YAPILAN HATALARIN BEDELİNİ ÖDEMEK DURUMUNDA
KALDI”
Yapılanların elbette önemli olduğun ancak yeterli olmadığını ifade
eden Başbakan Erdoğan, “Çünkü; Türkiye diğer alanlarla birlikte
çevre konusunda da uzun yılların ihmalinin, yanlışlarının, boş
vermişliğinin bedelini ağır bir şekilde ödemek durumunda kalmıştır.
Bugün yaşadığımız sıkıntıların temelinde uzun zaman hüküm süren
işte bu çarpıklık vardır. Evliya Çelebi Anadolu’da hiç güneş
görmeden ağaç gölgesinde seyahat etmenin mümkün olduğundan
bahsediyor. Ankara şehir merkezi bile son dönemde kurulan büyük
parklar, rekreasyon alanları olmasıydı tüm yeşilliği bina
bahçelerindeki üç beş ağaçtan ibaret bir şehir olarak kalmaya devam
edecekti. Aynı şekilde İstanbul öyleydi ve attığımız adımlarla
adeta ataklarla biz bu yanlışı düzeltmenin gayreti içinde olduk.
Bir yandan geçmişin yanlışlarını düzeltmeye eksikliklerini
gidermeye çalışırken bir yandan da yeni projelerle tarihimize ve
kültürümüze yakışır şeyler inşa etmenin çabası içindeyiz. Bunun
için tabi medeniyet anlayışımızdaki insan tabiat ilişkisinin
ihyasına köklü bir zihniyet dönüşüme ihtiyacımız var. Geçmişin
mirası ışığında geleceğin şehirlerini ancak bu şekilde kurabiliriz.
Biz istiyoruz ki bu şehirlerde çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve tüm
halk güven içinde yaşasın. Sadece betondan ve metalden ibaret bir
şehir ruhu olmayan mekanik bir şehirdir” ifadelerini kullandı.
“AMACIMIZ ŞAİRLERE İLHAM VEREN ŞEHİRLER İNŞA ETMEK”
“Biz yaşayan bir varlık olarak gördüğümüz şehirlerimizin ruhu
olmasını, kimliği olmasını arzu ediyoruz. Amacımız şairlere,
bestekarlara ilham verecek şehirler yerleşim yerleri inşa etmek
istiyoruz” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sadece ülkemizde değil tüm dünyada mimarlara, mühendislere, şehir
plancılarına esir kaynağı olacak şehirler kurmayı başardığımız gün
medeniyetimizde yeniden yükseldiği gündür. İşte bu anlayışla
ulaşımdan temizliğe, toprağın yeşilinden, havanın berraklığına
kadar her alanda mevcut sorunları çözmek ve yeni projeleri hayata
geçirmek için çalışıyoruz. Bakınız 1994 yılında İstanbul’a
Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum da sokaklarında çöp dağları
yükseliyordu ve İstanbul’u o zamanlarda bilenler onun
musluklarından su akmadığını bilerler. Hava kirliğinin ne durumda
olduğunu gayet iyi bilirler. Hele hele o güzel Haliç’in kıyısından
geçmek mümkün değildi. O insanı tehdit eden kokusuyla Haliç’in
suyunun rengiyle içinde oluşan o adacıklarla halicin ne olduğunu
çok iyi bilirler. O aslında bir çevre katliamıydı ve şehrin siluet
adeta gecekondularla oluşuyordu. Böyle bir yapı söz konusuydu. Biz
kolları sıvadık. Önce Büyükşehir belediye başkanı olarak şehrimizin
temizliğini ele aldık. O çöp dağlarını ortadan kaldırdık ve o
günlerde hep bazı gazeteler maske dağıtıyorlardı. Çünkü hava
kirliği İstanbul’da tehdit eder hale gelmişti ve bir yandan da
süratle bütün evlere doğalgazı taşımak suretiyle o 4.5 yıllık
başkanlığım döneminde 1 milyon 250 bin haneye biz doğalgazı
ulaştırmış olduk. Böylece hava kirliliğinden İstanbulumuzu büyük
ölçüde kurtardık. Bununla da kalmadık. İstanbul’u susuzluktan
kurtardık. Istranca dağlarından, dağları delerek İstanbulumuzun su
sıkıntısını giderme gayreti içine girdik. Bizden önce İstanbul’da
CHP belediyesi vardı ve CHP belediyesi Yalova’dan su getirmek
suretiyle güya tankerlerle İstanbul’un susuzluğunu gidereceğini
iddia ediyorlardı. Ama böyle bir şeyi gerçekleştirmek mümkün
değildi. Çünkü o tankerlerle gelecek su ile ancak Beşiktaş’ın su
ihtiyacını şöyle birkaç günlüğüne gidere bilirsiniz. Ondan sonra
tekrar susuzluğa mahkum edersiniz. Sürekliliği orada hakim kılan
egemen kılan biz olduk ve o gün bugün hamd olsun İstanbul’un su
sıkıntısı yok.”
“2023 YILINA KADAR BU RAKAMI YÜZDE YÜZE ULAŞTIRMAKTIR”
Başbakan Erdoğan, daha sonra Başbakan olarak İstanbul’u dünyanın en
güzel, en hızlı, en cazip metropollerinden biri haline getirmek
için belediye ile el ele vermek suretiyle adımları attıklarını ve
şuanda İstanbul’un her türlü çiçeklendirmeleriyle ve ağaçlarıyla
örnek bir şehir haline geldiğinin altını çizdi. Aynı şekilde
Ankara’ya yine yeşiliyle, çiçeklendirmeleriyle, bütün park
düzenlemeleriyle örnek bir şehir haline geldiğini sözlerine ekleyen
Başbakan Erdoğan şunları dedi:
“Bittimi yapacağımız daha çok iş var. Bugün altı yere
kazandırdığımız katı atık depolama tesisleri 2002 yılında ülke
genelinde şöyle oraya giderde bugün geldiğimiz noktayı
değerlendirirsek 15 yerde vardı. Açılışını yapmakta olduğumuz
tesislerle birlikte şimdi bu sayıyı 76’ya çıkardık. 15’ten 76’ya.
Bugün mevcut katı atık depolama tesisleri nüfuzumuzun yüzde 70’ine
hizmet veriyor. Amacımız 2023 yılına kadar bu rakamı yüzde yüze
ulaştırmaktır. Aynı şekilde atık su arıtma tesislerinin de sayısını
arttırıyoruz. Bugün ülke genelinde belediyelerimizin yüzde 74’ü
atık su arıtma tesisine sahip bulunuyor. İnşallah 2023 yılında bu
oranı da yüzde yüze ulaştırarak tek bir damla dahi atık suyun
arıtılmadan derelere bırakılmasının önüne geçmiş olacağız. Tabi
bugüne kadar atık su arıtıldığında bunu kullanmıyorduk. Ama bundan
sonar görünen o ki atık suyu arıttık sonra onu farklı alanlarda en
azından kullanma suyu olarak ondan istifade etme durumuna
gideceğiz.”
“İÇMESUYU KONUSUNDA ÇOK ZENGİ BİR ÜLKE DEĞİLİZ”
Türkiye’nin içme suyu konusunda çok zengin bir ülke olmadığına
dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “Çok zengin bir ülke olmadığımıza
göre biz bu arıtma operasyonundan sonra bu suyu da değişik
alanlarda kullanmak suretiyle hiç olmazsa içme suyunu o alanlarda
kullanmayalım bundan istifade edelim. İşte biliyoruz ki dünyanın
değişik ülkelerinde üç beş hatta yedi kez arıtmak suretiyle onu
kullanma suyu olarak şuanda ülkesinde yaşatan ülkeler var. Atık su
kullanımı konusunda en çarpıcı örneklerden birisi de Ergene
Nehri’dir. Hazırladığımız Ergene Havzası Koruma Eylem Planı ile bu
sorunu kökten çözüyoruz. Bu konuda özellikle Orman ve Su İşleri
bakanımız ağırlı olarak buradaki projelendirme çalışmalarıyla
hiçbir siyasi ayrımcılığa fırsat vermeden bu projeyi hayata
geçirmenin mücadelesini veriyoruz, Mesela Ergene’de arıtılan atık
suların büyük bölümü CHP’li belediyelerin sorumluğundadır. Yani
CHP’li belediyelerin görevleri olduğu halde yapmadıkları atık su
arıtma işini de biz yapıyoruz. Şimdi benzer bir projeyi Gediz için
uygulamaya koyuyoruz. İnşallah orayı da temizleyeceğiz” şeklinde
konuştu.
“O TABELANIN DAHA BÜYÜĞÜNÜ DAHA GÖRKEMLİSİNİ MİLLET GELİR YARIN
ORAYA YENİDEN DİKER”
Başbakan Erdoğan, hükümet olarak, AK Parti olarak her alanda
Türkiye’yi büyütmenin çabası içinde olduklarını belirterek, “Ancak
hizmet etme makamında bulunan bazılarının işi gücü bırakıp milletin
değerleri ve huzuruyla uğraştığını görüyoruz. Belediyecilik mi
yapacaksın yoksa o işi bırakıp farklı alanlara mı kayacaksın? Dün
bir, bugün iki… Ağrı’da belediyecilikte vereceği hizmetlerle
geliştireceği projelerle gündeme gelemeyenler, Kazım Karabekir’i
dert edinmişler, şimdi onunla uğraşıyorlar. Erzurum’u, Kars’ı,
Ağrı’yı düşmandan kurtaran, orduya kumandanlık eden Kazım
Karabekir’in ismi her şeyden önce milletimizin gönlüne, kalbine
kazınmıştır. Yani bir taraftan beldenin veya köyün ismi Türkçe mi
olsun Kürtçe mi olsun, bununla kavga ederken, bununla bir mücadele
verirken öbür taraftan kalkıp da bizim tarihimize mal olmuş böyle
bir ismin sokak tabelasını kaldırmakla milletin gönlündeki izi,
muhabbeti mi sileceğini mi zannediyorsun? Bu karşı atakları
getirir. O tabelanın daha büyüğünü daha görkemlisini daha
kalıcısını millet gelir getirir yarın oraya yeniden diker”
dedi.
“BU MEMLEKETİN BAŞINDA BAŞBAKAN OLAN TAYYİP ERDOĞAN VAR”
Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık’ın sözlerini sert bir dille
eleştiren Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sen tabelalarla uğraşmayı bırak ya, sen hizmetine bak. Daha dur
bakalım mazbatanı yeni aldın. Kalkıp da işten buradan başlanır mı?
Belediye başkanının asli işi tabelalarla uğraşmak değil oranın
temizliğidir, suyudur şehrin bakımıdır, imarıdır. Bununla
uğraşacaksın. Planıyla projelerle uğraşacaksın. Biz analar
ağlamasın diye mücadele ederken, anaların yüreklerini daha da
acıtmak kanatmak için adeta yarışanların barıştan bahsetmeleri
inandırıcı olmaz. Kalkıp da devlet terörü ifadesini kullananların,
bizden tebrik beklemeye de hiçbir zaman hakkı olmayacaktır. Bu
memleketin başında Başbakan olan Tayyip Erdoğan var. Biz bu ülkede
barışı egemen kılacaksak eğer, karşılıklı saygıya dayalı olarak
kıyacağız. Ama bundan bihaber olanlar bu işi sadece dilinde
yaşayanlar bunu halka yaşatamazlar. Biz meselelerimizi silahla
kanla şiddetle değil siyasetle diyalogla samimiyetle çözelim diye
uğraşırken, yol kesenlerin, araç yakanların insanımızı mağdur
edenlerin ve bunlara arka çıkanların söyleyecek sözü kalmamış
demektir. Bugün ülkemizde çözüm süreci milletimizin sahiplenmesi
ile yürüyor. Bir yandan neticeye ulaşacaktır diye umudumuz
beklentimiz var. Bir yandan ağızlarından çözüm sözünü düşürmeyip
bir yandan da çözümü sabote edecek her şeyin içinde yer alanlar
aslında kendi kendilerini bitiriyorlar. Acıdan ölümden kandan
çatışmadan beslenenler gıdaları kesilince şaşkın şekilde
yalpalamaya sağa sola çarpmaya başladılar.”
“BÖYLE BİR HAKARET OLABİLİR Mİ? BÖYLE BİR EDEP DIŞI OLABİLİR
Mİ?”
Diyarbakır’da çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan
ailelerin durumlarını da değerlendiren Başbakan Erdoğan, “İşte
Diyarbakır’da oturma eylemi yapan, çocukları kaçırılmış annelere şu
çirkin iftirayı yapanlara bakın. Onlar MİT tarafından para vermek
suretiyle oraya getirilen anneler. Böyle bir hakaret olabilir mi?
Böyle bir edep dışı olabilir mi? İşte cevabı onlar bizzat kendileri
verdi. Bu çok çirkin bir şey. Bunlarda her numara var. Takiyye var,
yalan var her şey var. Bunlara karşı benim milletim uyanarak
gereken desteği bize vermek suretiyle, onların da inanıyorum ki
testisi zaten yolda kırılacaktır. Gerçek demokrasi gerçek özgürlük
bunların bünyesine ağır geldi, kaldıramadılar. Milletimizin huzuru
noktasında geleceğe biz güvenle bakmanın tadını şu 12 senede
yaşattık. Bozguncular ne kadar uğraşırsa uğraşsın Türkiye’yi
yolundan döndüremeyecektir. Bunların çevrecilikle falan alakası yok
ama onu da söyleyeyim. Hani böyle Gezicilerin havasına girmek
suretiyle 12-13 ağaç söküldü, bir başka yer dikilecek, bunlar ağaç
katliam yapıyorlar diye başlattıkları olayda, yaptıkları çevre
katliamını kimsenin unutması mümkün değil. Sadece o bölgede
Taksim’de Dolmabahçe’de yaptıkları ağaç katliamı, hepsi ortada.
Dozerlerle nasıl o çevre düzenlemesini tahrip ettikleri ortadadır.
Bunların derdi çevre mevre değil. Bunların adında çevrecilik var.
Türkiye’de çevrecilik adına ne yaptınız diye sorun ortaya koyacak
birşey bulamazlar. Biz provokasyonların amacını gayet iyi
biliyoruz. Bunlar tabi beyhude uğraşıyorlar. Milletimizin basireti
bu oyunları bozmaya yeter. Sabırla kararlılıkla yolumuza devam
edeceğiz” dedi.
“CAM ÇERÇEVE İNDİRENLER ÇEVRECİLİKTEN BAHSEDEBİLİR Mİ?”
“Elinde molotoflarla, çevre için hazırlanmış bütün o kilit
taşlarını sökmek suretiyle cam çerçeve indirenler, polisini
vatandaşı yakanlar, bunlar çevrecilikten bahsedebilir mi?” diye
soran Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle son verdi:
“Yaptıkları bu. İşte daha yeni bakın yine bakıyorsunuz polis
araçlarını yakıyorlar, deviriyorlar, adeta bunlar için günlük mesai
haline geldi bu. Yolları kesiyorlar, işi gücü yok kanal açıyorlar
araçlar geçmesin diye. Bunlar terörist mi desek eşkıya mı desek yol
kesen mi desek her şey var bunlarda. Destekledikleri siyasi
partinin de bunlardan zaten anlayış itibariyle farkı yok. İnşallah
milletimizin hayır duasıyla, hedeflediğimiz zamanda biz o menzile
ulaşacağız.”
TAM 2 MİLYAR 711 MİLYON FİDAN
Konuşmaların ardından Başbakan Erdoğan, Balıkesir, Nevşehir,
Giresun, Malatya ve Erzurum’daki katı atık tesislerinin açılışını
telekonferans yöntemiyle gerçekleştirdi. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından 2 milyar 711 milyon fidan toprakla
buluşturuldu. 5 Haziran Dünya Çevre Günü anısına da Çevre ve
Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Başbakan Erdoğan’a 2 milyar 711
milyon artı 1’inci fidanı verdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen projeyle,
katı atık düzenli depolama hizmetinden faydalanan nüfusun oranı ilk
etapta yüzde 70’e, 2023’e kadar da yüzde 100’e çıkarılması
hedefleniyor. 88 milyon liraya mal olan tesisler, 5 il belediyesi,
57 ilçe belediyesi, 3 Özel İdaresinde toplam 1 milyon 858 bin
kişiye hizmet verecek. Öte yandan, Başbakan Erdoğan’ın
gerçekleştirdiği açılışlarla birlikte Türkiye’de bulunan katı atık
tesislerinin sayısı 76’ya ulaştı.
(İHA)