Erdoğan türbanı çözecek
Abone olBaşbakan Erdoğan Erzurum'da yaşanan türban olayına değindi. Uygulamayı insafsızca nitelendiren Erdoğan, sorunun çözümü konusunda ümitli konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
siyaseti, millet ile devlet arasındaki ilişkilerde bir çatışma
aracına dönüştürenleri milletin affetmediğini belirterek, ''Merkez
ve çevre, metropol ve taşra ve nihayet millet ve devlet arasında
gerilim kurgulayarak siyaset dizayn edenlerin, bu milletin ruh
köküyle ilgisi olmadığı görülmüştür'' dedi. Erdoğan, partisinin
TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin sorunlarını
aşmak için gösterdikleri gayretler sonucu, çözümü ağırlaştırılan,
zorlaştırılan sorunların ya çözüldüğünü ya da çözüm sürecine
girdiğini söyledi. Türkiye'nin, kendi istikametinde, kendi
dinamikleriyle, imkanlarıyla toplumsal dokusunu güçlendirerek,
siyasal gücünü artırarak, ekonomik büyümesini sürdürerek,
demokrasisini tartışmalardan arındırmak zorunda olduğunu kaydeden
Erdoğan, şöyle konuştu: ''Ülkemizi halkıyla birlikte büyütme
yolunda millet olarak, devlet olarak katettiğimiz yol, daha ileri
mesafeler alabilmemizin sağlam bir zemini olmuştur. Bu anlamda AK
Parti iktidarının, AK Parti siyasetinin Türkiye'ye kazandırdığı
uzlaşma, diyalog ve mutabakat kültürü inanıyorum ki bundan böyle
siyaset kültürümüzün en belirgin karakteri haline gelecektir. Zaten
milletimizin bize verdiği istikamet, bu milletin hamuru ve mayası,
bu siyaset kültürünün özünü oluşturmaktadır. Yola çıktığımız gün,
siyaseti çatışma alanlarında değil, uzlaşma alanlarında
yapacağımızı vaat ettik. Yola çıktığımız günden bu yana dabu
çizgide yürüdük. Biz biliyorduk ki siyaseti millet ile devlet
arasındaki ilişkilerde bir çatışma aracına dönüştürenleri
milletimiz affetmez ve gördük ki affetmedi de... Keza, siyaseti
millet adına, milletin talep ve özlemleri adına değil de kendi namı
hesabına yapanları da millet affetmedi. Merkez ve çevre, metropol
ve taşra ve nihayet millet ve devlet arasında gerilim kurgulayarak
siyaset dizayn edenlerin bu milletin ruhköküyle ilgisi olmadığı
görülmüştür. Bilelim ve bilsinler ki bundan önce olduğu gibi bundan
sonra da Türkiye'nin sorunlarını, müşterek aklı; toplumsal vicdanı,
en üst düzeyde ülke sorumluluğunu harekete geçirmek suretiyle çözme
kararlılığındayız. Bunu tekrar tekrar vurgulamakta yarar görüyorum.
Halının altına süpürülmüş, dondurulmuş, ertelenmiş sorunlar
büyüyerek, önyargılarla beslenerek karşınıza çıkıyor.'' -ERZURUM-
Bugün de toplumun gündeminde, medyanın gündeminde, aydınların
gündeminde, siyasetin gündeminde buna benzer sorunlar bulunduğunu
anlatan Erdoğan, ''özelleştirme bu sorunlardan biridir,
üniversitelerde yaşanan başörtüsü sorunu bu sorunlardan biridir. Bu
sorunlar bütün sıcaklığıyla yaşanmaktadır ve toplumun
gündemindedir. Bunları görmezlikten gelemeyiz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Erzurum'da ''evladı üniversiteyi bitiren bir
annenin kızının en anlamlı, en özel, en duygusal gününde bile
hakarete uğramasına kadar vardırılan bir uygulamanın, bu milletin
hiçbir sağduyulu insanının kabul edemeyeceği bir davranış
olduğunu'' ifade ederek, Türkiye'deki hiçbir ferdin bu olayı tasvip
etmediğini söyledi. ''Bu kadar insafsızca bir uygulamanın bu
millete mensup olan bir insanın hayal gücüne bile sığması
beklenemez'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ''İnanıyorum ki
mutabakatla, özgüvenle, adalet ve hakkaniyet duygusuna inanarak
bugüne kadar yaptığımız gibi halkın ve bu ülke çocuklarının
önündeki bu zorlukları aşacağız ve milletin vicdanını
ferahlatacağız. Birkaç hususla ilgili dikkatlerinizi çekmek
istiyorum. Bizim ısrarla vurguladığımız basit bir gerçeği var bu
ülkenin. Çözmemiz gereken sorunlar birbiriyle alakalı görünmese de
iç içedir ve birbiriyle doğrudan ilişkilidir. Bir alandaki temel
bir sorunu çözdüğünüz zaman o sorunun çok uzağında duran başka bir
sorunu da çözmüş olursunuz. Sözü dolaştırmadan iki örnek üzerinde
ne demek istediğimi ifade edeyim. Sadece örnek olarak söylüyorum,
diğer sorun alanlarına da uyarlayabilirsiniz.'' -ÖZELLEŞTİRME-
Türkiye'nin özelleştirme sorunu ile özgürlük sorununun doğrudan
birbiriyle alakalı olduğunu anlatan Erdoğan, ''bu iki sorunun ne
kadar ilişkili olduğunu iki temel alanda vaveyla koparanlara
bakarak da anlaşılabileceğini'' belirtti. Özgürlüğe kuşkuyla
bakanların üretime de sermayenin tabana yayılmasına da demokrasiye
de kuşkuyla baktıklarını bildiren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Halka kuşkuyla bakanlar, açıkça söylemeye cesaret etmeseler de
demokrasiyi, hukuku halktan esirgemek gerektiğini söylüyorlar. Açık
konuşmadıkları için devleti, devletçilikle karıştırıyorlar.
İmtiyazlarının devamını istiyorlar aslında. Bunların bu kurumların
içinde ciddi imtiyaz alanları var. Kullandıkları imtiyazlar var. Bu
imtiyazı, özelleştirme süreci gerçekleşirse ondan sonra
kullanamayacakları için bu vaveylayı koparıyorlar. Olay budur
aslında. Buna ne yazık ki muhalefet partisi de düşüyor. Ama
muhalefet partisi geçmişte hep bu tezgahın içinde dokundu, işlendi.
Veya bu tezgahı sürekli olarak çalıştıranlardı. Hiçbir zaman
devletçiliği ellerinden bırakmadılar ki... Hep o devletçi mantıkla
geliştiler. Ama dünyanın gündeminde artık devletçilik yok. Artık
serbest piyasa ekonomisinde devletçilik diye bir anlayış yok. Ama
bu devletçilik anlayışını hala sürdürme gayretindeler. Çünkü,
imtiyaz alanlarıyla kendilerine siyasi rant temin etmenin gayreti
içindeler. Fakat bilmiyorlar ki bunu böyle yaparak bir siyasi rant
elde etmek mümkün değil. Eğer elde edebilmiş olsaydılar yıllardır
bunu yaptıkları halde bu millet onları iktidara taşırdı. Taşıdı mı?
Hayır taşımadı. Bundan sonra da taşımayacaktır. Niye? Çünkü bunun
olumlu neticesi yok da onun için. Komünist rejimler bunun için
çöktü. Niye ayakta duramadı? Bunun için duramadı. Şimdi hepsi de
süratle dünyaya açıldılar ve yabancı sermayenin bu ülkelerde yer
edinmesinin mücadelesini verdiler, veriyorlar, başta Rusya
Federasyonu olmak üzere. Şu anda bunun en açık örnek ülkesi
durumundadır. Oysa halkımız imtiyaz değil, adalet istiyor. Öyleyse,
kimse 'şu alanlarda halka adalet veririz şu alanlarda ise adalet
veremeyiz' diyemez. Öte yandan hukuk, demokrasi ve özgürlüklerin
ekonomik büyümeyi nasıl beslediğini, dış politikaya nasıl ivme
kazandırdığını, toplumsal barışa ne kadar katkıda bulunduğunu iki
buçuk yıllık iktidarımız döneminde bütün Türkiye gördü. Türkiye,
küçük meseleleri büyüterek zaman ve enerji kaybetmeseydi,
vatandaşına güven esasında hem vatandaşlık bağlarını hem de
vatandaşlarını güçlendirmeye odaklansaydı bugün çok daha ileride
olacaktık. Ne özelleştirmeyi ne de üniversitelerde 'çocuklarımızın
eğitim haklarını, vatandaşlık haklarını verelim mi vermeyelim mi
eğitimde özgürlük haklarını verelim mi vermeyelim mi' diye
konuşmayacak, bu sorunları aşmış olacaktık.'' -BU ÜLKENİN KİMLİĞİ-
Erdoğan, ''Evet, hepimiz bu ülkenin insanıyız, bu toprağın suyuyla,
ekmeğiyle, ruhuyla bugünlere gelmişiz'' diyerek, bu ruha, bu
toprağın değerlerine, bu ülkenin kimliğine sahip çıkmaya devam
edeceklerini vurguladı. Türkiye'nin kimliğini asla yere
düşürmeyeceklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle
sürdürdü: ''Birileri kendiyle kavgalı, ülkesiyle kavgalı,
vatandaşıyla kavgalı bir yoldan, gerilimden, çatışmadan medet
umabilir. Ama biz o birileriyle aynı kulvarda olmayacağız. Son
günlerin gündem maddelerinden biri de özelleştirmedir.
Özelleştirme, ülkemizde uygulanmakta olan yapısal reform sürecinin
en önemli unsurlarından biridir. Türkiye, özelleştirmeyi çeyrek
yüzyıl boyunca yeterince konuşmuştur. Özelleşmesini konuşmaya
başladığımız bir çok kurumda çalışmaya başlayanlar 25 yılda emekli
olmuşlardır. Hükümetimiz, şimdiye kadar ülkenin gelişmesinin
önündeki en büyük engeli oluşturan siyasi istikrarsızlık unsurunu
ortadan kaldırmış, siyasi ve ekonomik politikaların iç
sürtüşmelerden uzak kararlı ve süratli bir şekilde uygulanmasını
mümkün kılmıştır. Türkiye, geleceğe güvenle bakar hale getirmiştir.
Mali disiplin sağlanmış, enflasyon kontrol altına alınmış,
istikrarlı büyümenin temelleri atılmış, bütçe açıkları
katlanılabilir düzeylere geriletilmiş, uzun zamandan beri ilkkez,
faiz dışı fazlanın yanında bütçe fazlası gözlenmeye başlanmıştır.
Devletin yeniden yapılanması için özelleştirme, siyasi
kararlılıkla, kamu kuruluşları ve bağımsız düzenleyici kurumlarla
işbirliği içerisinde, artan bir hızla sürdürülmektedir.
Özelleştirme sürecinde hem yurt içi hem de yurt dışı yatırımcıların
yoğun ilgi ve katılımını gözlemliyoruz ve özelleştirme sürecinde
olumlu gelişmeler kaydediyoruz.''