Erdoğan BM kürsüsünde sordu: "İsrail devletinin sınırları neresidir?
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu'nda dünya liderlerine seslendi. Erdoğan konuşmasında Aylan bebeğin fotoğrafını göstererek "Çok çabuk unuttunuz" dedi. Suriye'de yaşanan insanlık dramından İsrail'in Filistin topraklarını işgaline kadar çok sayıda önemli konuya değinen Erdoğan 'dünya beşten büyüktür' ifadesini yinelemeyi de unutmadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş
Milletler (BM) 74. Genel Kurulu'nda konuştu. Erdoğan BM
Genel Kurulu'nda, "Dünyamız küresel düzeyde adaletsizliğin yol
açtığı sancıyla yüz yüze" dedi. Erdoğan mülteci sorunuyla ilişkin
küresel politikaları eleştirirken, "Aylan bebeği dünya çok çabuk
unuttu" ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bugün dünyamızda ne hakların ne sorumlulukların gerektiği gibi paylaşılmadığı ortalıktadır. Şu an içinde bulunduğumuz kurum, 2. dünya savaşı sonrası bu adaletsizliği ortadan kaldırmak için kurulmuştur. Oysa bugün, uluslararası camia geleceği tehdit eden terör, iklim değişikliği gibi sorunlara çözüm üretme kabiliyetini kaybediyor.
"Dünya beşten büyüktür"
Sizlerin huzurunda tekrar ediyorum. Dünya 5'ten büyüktür.
Zihniyetimizi de, kurumlarımızı da, kurallarımızı da değiştirmenin
zamanı gelmiştir. Nükleer güç sahibi ülkelerle bunlara sahip
olmayan ülkelerin varlığı tek başına dünyanın dengesini bozmaya
yetiyor. Nükleer silah sahibi olanların, nükleer silahı olmayanları
tehdit etmesi manidardır. Huzurlu gelecek için bu sorunu adalet
temelinde çözelim. Nükleer güç ya herkes için yasak ya da herkes
için serbest olmalıdır. Suriye krizini sona erdirme
zamanı gelmiştir. Türkiye DEAŞ tehdidinden en çok zarar
gören ülkedir.
"Türkiye en fazla insani yardımda bulunan
ülke"
Bugün Türkiye, milli gelirine oranla dünyanın en fazla insani
yardımda bulunan ülkesidir. 5 milyon sığınmacıya biz, ev sahipliği
yapıyoruz. Türkiye'de, ABD'deki 29 eyaletin tek tek hepsinin
nüfusundan fazla sığınmacı bulunuyor. Yani şu an, New York şehir
nüfusunun yarısı kadar Suriyeli kardeşimizi topraklarımızda misafir
ediyoruz. 40 milyon dolar harcama yaptık. Peki Türkiye'ye gelen bir
şey var mı? Avrupa Birliği'nden gelen destek, bu da bizim milli
gelirimize değil ha, şu an itibarıyla 3 milyar euro. Ülkemize gelen
sığınmacılardan 365 bini güvenli hale getirdiğimiz bölgelere geri
döndü. Nereye? Cerablus'a. Suriyeli sığınmacıların yarısı 18'in
altında, ülkemizde doğanların sayısı 500 bine yaklaştı.
"Aylan bebeği dünya çok çabuk unuttu"
Biz bunlara sadece barınma değil, eğitim, sağlık, hepsini
sağlıyoruz. Milyonlarca masumu çok çabuk unuttuk. Aylan bebeği
dünya çok çabuk unuttu. Unutmayın bir gün ola ki, aynı durum
sizlerin başına da gelebilir. Çünkü Aylan bebekten bir değil,
milyonlar... Bütün bunlara karşı tedbirimizi almak zorundayız. Bu
yılın ilk 8 ayında 32 bin düzensiz göçmeni denizlerde boğulmaktan
kurtardık. 58 bin düzensiz göçmeni ülkelerine geri gönderdik. Buna
rağmen topraklarımızda 5 milyon mazlumu barındırıyoruz. Bu
çalışmalarda tek başımıza bıraktık. Suriye'de ne rejimin, ne de
PKK'nın kontrolündeki yerlere dönüş olmuştur. Sadece Türkiye'nin
güvenli hale getirdiği bölgelere dönüş oldu.
Türkiye'nin yeni bir göç dalgasını daha karşılamaya ne tahammülü ne de imkanı var. Bu konuda herkesi, Türkiye'nin çabalarına destek vermeye çağırıyorum.
"Türkiye bunu tek başına kaldıramaz"
Bir önemli husus da Fırat'ın doğusundaki PKK/YPG
yapılandırmasının ortadan kaldırılması. Tüm terör örgütlerine aynı
mesafeden bakılmadıkça bu soruna çözüm bulamayız. ABD ile güvenli
bölge oluşturulması yönündeki çalışmalarımız sürüyor. Niyetimiz
öncelikle bir barış koridoru tesis ederek burada 2 milyon
Suriyelinin iskanını sağlamaktır. Bu güvenli bölge ilan edildiğinde
buraya 1.5-2 milyon Suriyeli göçmeni yerleştirebiliriz. Türkiye
bunu tek başına kaldıramaz.
Bu bölgenin derinliğini Deyr-ez Zor - Rakka hattına indirebilirsek Avrupa'nın diğer bölgelerinden de dönecek Suriyeli sayısını 3 milyona çıkarabiliriz. Ülkemizin öncülüğünde Lübnan, Irak ve Ürdün'ün de katılımıyla uluslararası bir konferans düzenliyoruz. Küresel mülteci forumunun başarısına da önem veriyoruz. BM öncülüğünde bir bağışçılar konferansı düzenlenebileceğini de düşünüyoruz.
Akdeniz havzası daha başka sorunlarla karşı karşıyadır. Kıbrıs meselesi Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle çözülemedi. Türkiye Kıbrıs'ta garantördür, Yunanistan garantördür, İngiltere garantördür. Kıbrıs'taki sorunun sıfır garantiyle çözülebileceğini söyleyenlerin kötü niyetli olduğu ortadadır.
"Mısır içimizde kanayan bir yaradır"
Mısır'ın seçilmiş cumhurbaşkanının mahkeme salonunda çırpınarak
ölmesi ve ailesinin defnine müsaade edilmemesi, içimizde kanayan
bir yaradır. Bu ülkeye yönelik tehditlerin de rasyonel bir şekilde
çözüme kavuşturulmasını temenni ediyorum.
"Ben merak ediyorum İsrail neresidir?"
Bugün adaletsizliğin en çok yaşandığı yerlerden biri, İsrail işgali
altındaki Filistin topraklarıdır. Ben merak ediyorum bu İsrail
neresidir? Bu İsrail'in toprakları nereleri kapsıyor? 1947'de
neresiydi, 1949-67'de neresiydi ve şu anda İsrail neresidir? BM
İsrail'le ilgili aldığı kararları uyguluyor mu? O zaman BM ne işe
yarıyor? Türkiye olarak bizim bu konudaki tavrımız nettir, çözüm
1947 anlaşması temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin
devletinin kurulmasıdır. Size BM kürsüsünden soruyorum, İsrail
devletinin sınırları neresidir? 1948 sınırları mıdır, 1967
sınırları mıdır yoksa daha başka sınırları mı vardır? Yüz yılın
anlaşması denen girişimin amacı Filistin'i tamamen ortadan
kaldırmak mı? Bunlar dünyayı kana mı bulamak istiyorlar? BM başta
olmak üzere, uluslararası camianın tüm aktörleri vaatlerin ötesinde
somut destek vermelidir. Filistinliler için yardım ve bayındırlık
çalışmalarının etkin bir şekilde sürdürülmesi bu açıdan çok
önemlidir. Türkiye, mazlum Filistin halkının yanında yer almaya
devam edecektir.
Uluslararası toplumun hala yeterince ilgi göstermediği sorunlardan biri de Keşmir ihtilafıdır. Şu anda BM Güvenlik Konseyi'nin, BM'nin almış olduğu karara rağmen Keşmiş hala abluka altında ve 8 milyon insan dışarı çıkamıyor. Keşmirlilerin Pakistanlı ve Hintli komşularıyla birlikte geleceğe güvenle bakabilmesi için bu sorunun diyalogla çözümü şarttır.
Yeni Zelanda'daki Müslümanlara yönelik saldırı ne kadar yanlışsa, Sri Lanka'da saldırıların Hristiyanları ve Yahudileri hedef alması o kadar yanlıştır. Göçmenlere, özellikle Müslümanlara cehalet ve ön yargı ile yaklaşan herkes bu hastalıklı akımların yükselişine çanak tutuyor.
Bu amaçla 75. Genel Kurul Başkanlığı'na adayız. İstanbul'u çok kapsamlı bir BM merkezi haline getirmek istiyoruz.