Erdoğan: Birileri haşhaşı fazla kaçırmış olabilir
Abone olBaşbakan Erdoğan, Adana'da durdurulan MİT TIR'ları ve telekulak soruşturmalarıyla ilgili tahliye kararlarına tepki gösterdi.
Başbakan Erdoğan'ın gündeminde paralel yapı ve muhalefet partileri vardı. Adana'daki paralel yapı soruşturmasında polis ve askerlerin tahliye edilmesini Erdoğan, "Birileri şantaja boyun eğmiş olabilir, birileri tehditlerle sindirilmiş olabilir, birileri de haşhaşı fazla kaçırmış olabilir..." sözleriyle eleştirdi.
Asla boyun eğmeden ve geri adım atmadan bu yapıyı adliye koridorlarından temizleyeceklerinin altını çizen Erdoğan, "Ama tabi bunun akşamdan sabaha derseniz, o kadar kolay değil, 35 yıllık bir sürecin temizliğini yapacaksınız." ifadelerini kullandı.
Muhalefetin seçim yenilgisini yapay gündemlerle örtmeye çalıştığını belirten Erdoğan, gerilim üretmekle suçladığı partileri balkon konuşması yapmaya çağırdı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında konuştu. İşte öne çıkan satır başları:
HALİÇ'TE 47 ÇEŞİT BALIK
İstanbul büyükşehir tarafından yapımı tamamlanan Ambarlı ileri biyolojik arıtma tesisi hizmete girdi. İstanbul'un 5 ilçesinin atık sularını arıtacak. Görevi devraldığımızda sadece 2 tane arıtma tesisi vardı, o da ileri biyolojik değildi. Biz 53 tane daha kazandırdık. Yapımı devam eden tesisler de bittiğinde, Marmara Denizi'ne akan atık sular, yüzde 99 oranında biyolojik arıtmadan geçmiş olacak. Şu anda gerek Haliç gerek Boğaz gerekse Marmara Denizi, yüzülebilen, balık tutulabilen bir temizliğe kavuşmuş durumda. Üniversitelerin de ifadesiyle; biz 1994'te göreve geldiğimizde Haliç'te balık bulmak, yüzmek mümkün değildi. Ama şimdi 47 çeşit orada balık bulunabiliyor.
DURMAK YOK YOLA DEVAM
İstanbul'da nüfus hızla artıyor. Artan refahla birlikte araç sayısı, su tüketimi, çöp üretimi artıyor. AK Parti'li belediyeler sayesinde İstanbul'daki bu büyümeye rağmen, İstanbul geriye gitmiyor, her geçen gün daha da güzelleşiyor. Bir yandan geçmişin sorunlarını çözerken bir yandan da büyüyen İstanbul'un ihtiyaçlarını karşılıyor, dünyanın en büyük metropollerinden birini daha yaşanabilir hale getiriyoruz. Mahalli seçimlerden hemen sonra böyle bir bir açılış töreniyle hamdolsun bunu gerçekleştirmiş olmak, herhalde bir şeyi de ortaya koyuyor: 'Durmak yok yola devam' dedik, diyoruz.
SEÇİLEN BAŞKANLAR TAKİPTE
Önümüzdeki 5 yıllık dönemde belediyelerimizi çok daha yakından mercek altında tutulacağını buradan söylüyorum. Belediye başkanlarımızı takip edecek, hata yaptıklarında uyarılarımızı kendilerine ileteceğiz. Her belediye başkanımızı projelerinde, hizmetlerinde, yatırımlarında daha yakından yönlendirecek ve teşvik edeceğiz. Yeni bir anlayışla daha dinamik, katılımcı, şeffaf yönetimle, inşallah AK Parti'li belediyelerin diğerlerinden farkını bu dönemde çok daha belirgin şekilde ortaya koyacağız
İNANIN DÜŞMAN GELSE BÖYLE NAMERTÇE DAVRANMAZLARDI
Dışarıdaki bu kampanyaların hangi niyetle yapıldığını ve nerelerden beslendiğini çok iyi biliyoruz. Zira içeride birtakım algı operasyonları yapılırken, dışarıda da aynı paralelde operasyonlar gerçekleştirildi.
Örneğin içeride yargı ve emniyet içindeki çeteler marifetiyle MİT'in tırlarına saldırıldı. Bu saldırıda amaç, Türkiye'ye, 'terör örgütlerine yardım eden ülke' iftirasını atmaktı. Düşünün, bu ülkenin kurumlarına yerleşmiş çete mensupları, kendi ülkelerine 'terörist ülke' yaftasını yapıştırmak için bu operasyonu yaptılar. Tırları durduranlar, MİT mensuplarını tartaklayanlar, tamamen hukuksuz biçimde o tırlarda arama yapanlar, bunu sadece ve sadece Türkiye'yi uluslararası arenada zora sokmak adına yaptılar. İnanın, düşman gelse böyle namertçe davranmazdı. Bu ülkenin bazı yargı ve emniyet mensupları, Türkiye'nin en azılı düşmanlarını bile kıskandıracak biçimde, kendi ülkelerine bu ihaneti yaptılar. İçeride hainler çalışırken, dışarıda da bazı raporlar, bazı haber ve köşe yazıları marifetiyle farklı bir operasyon başlatıldı. Bu operasyon hala devam ediyor.
EL KAİDE'YLE TÜRKİYE ARASINDA BAĞLANTI VARMIŞ GİBİ ALGI OLUŞTURULMAK İSTENDİ
Suriye'deki kimyasal saldırı ile Türkiye arasında bir bağlantı varmış gibi tamamen asılsız iddialar ortaya atıldı. El-Kaide terör örgütüyle Türkiye arasında bir bağlantı varmış gibi, Türkiye terörü destekliyormuş gibi bir algı oluşturulmak istendi. Türkiye içindeki o malum çevreler o malum medya bu iddiaları anında alıyor, hem Türkiye gündemine hem dünya gündemine taşıyor. Bunun dışında da ihanet girişimlerine şahit olduk.
ERMENİ LOBİSİNİN TEMSİLCİLERİYLE İŞBİRLİĞİ
Ülkelere mektuplar yazılarak, hatta Ermeni lobisinin temsilcileriyle işbirliği yapılarak. Hatta onlara parasal destek verilerek Türkiye'ye karşı çok çirkin, çok alçakça karalama kampanyaları yürütülüyor.
KAYBETMİŞ ÇEVRELERİN HEZEYANLARI
Biz tüm bu ihanet ve girişimlerini, bu insanlara, bu çevrelere acıyarak izliyoruz. Çünkü bu girişimlerin tamamı bir acziyetin ifadesinden başka bir şey değildir. Tüm bu girişimler 30 Mart seçimlerinde milletten çok ağır cevap alan, yenilmiş, kaybetmiş çevrelerin hezeyanından öte değildir.
El Kaide ile Türkiye arasında bir bağlantı varmış gibi bir algı oluşturulmak istendi.
Birileri yanılmasın; Türkiye küresel ölçekteki etkinliklerini, imaj çalışmaları ile gazete haberleri ile sanal olarak inşa etmiş bir ülke değildir. Türkiye gazete haberleriyle, yalan yanlış rapor, ısmarlama köşe yazılarıyla imajı zedelenecek bir ülke hiç değildir. Türkiye dünyada büyüyen ekonomisiyle gelişen demokrasisiyle bölgedeki müstesna konumuyla varlık gösteren bir ülkedir. Biz imajla değil, aktif, önalıcı, samimi, barışçı dış politikamızla dünyada varız ve bu şekilde var olmaya devam edeceğiz.
Türkiye'yi terörle ve terör örgütleriyle yan yana göstermeye çalışan her rapor, her haber ve yorum sahiplerinin itibarını sarsacak ama Türkiye'ye ve Türkiye'nin itibarına en küçük bir zarar veremeyecektir.
PARALEL YAPI SORUŞTURMAYA MÜDAHALE ETTİ
Adana'da vatansever bir savcı çıktı. Hem casusluk faaliyetleri hem de hukuksuz dinlemeler konusunda soruşturma başlattı. Bazı zanlılar da bu soruşturmalar kapsamında gözaltına alındı ve tutuklandı. Aradan bir kaç gün geçmeden işte o paralel yapı, o paralel çetenin mensupları devreye girdiler ve soruşturmaya müdahale ettiler. Paralel yapının medyası manşet atıyor, paralel yapının yargıdaki uzantıları adeta talimat almışcasına zanlıları serbest bırakıyor ve tutuksuz yargılama kararı ile serbest kalıyor.
ORTADA APAÇIK İHANET VARKEN
Ortada apaçık bir ihanet varken, apaçık bir casusluk faaliyeti varken haklarında güçlü deliller bulunan zanlıların serbest bırakılması gerçekten düşündürücüdür. Aynı şey böcek soruşturmasında yapıldı. Zanlılar ellerini, kollarını sallayarak yurt dışına kaçtılar. Aynı şey sınavlardaki yolsuzluk soruşturmasında yapıldı. Aradan yıllar geçti ve belki de deliller karartıldı. Biz yargıdaki bu çeteleşmeyi, yargının bir kısmına sirayet etmiş bu kokuşmuşluğu dile getirdiğimizde; 'siyaset yargıya müdahale ediyor' diye birileri ayağa kalkıyor.
YARGI İÇİNDE PARALEL YAPIYA CESARET VEREN TAVIRLAR DAHA NE KADAR DEVAM EDECEK?
İşte buyurun Adana'da çok açık bir casusluk faaliyeti var, çok açık bir ihanet var. Yargı içine sızmış çete mensupları eliyle bırakın sessiz kalmayı casuslar, hainler lehine karar alındı. Başta HSYK olmak üzere, yüksek yargı da bu hukuk cinayetlerini adeta uzaktan film izler gibi izliyor. Allah aşkına soruyorum: Bu mesele sadece benim meselem midir? Bu mesele sadece AK Parti'nin, Hükümetin meselesi midir? Bu mesele Türkiye meselesi değil de nedir? Bu ülkenin Cumhurbaşkanının, Başbakanının , Genelkurmay Başkanının, hakim ve savcılarının dinlenmesinden daha vahim ne olabilir? Bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı'ndaki en gizli toplantının dinlenip servis edilmesinden daha vahim ne olabilir? MİT'e ait tırların durdurulmasından, MİT mensuplarının darbedilmesinden, tırların aranmasından daha vahim ne olabilir? CHP, MHP, BDP bu hukuksuzluk karşısında hiç konuştular mı? Daha ne kadar susacaklar, daha ne kadar üç maymunu oynayacaklar? HSYK, bu hukuksuzluk ve hukuk cinayeti karşısında daha ne kadar sessiz ve takipsiz kalacak?
TEK BAŞIMIZA KALSAK DA
Yargı içindeki paralel çeteye cesaret veren bu tavırlar daha ne kadar devam edecek? Hiç kusura bakmasınlar tek başımıza kalsak da biz bu ülkenin ve milletin çıkarlarını, hukukunu sonuna kadar, hukuka inanmış olan yargı mensuplarıyla inşallah savunmaya devam edeceğiz.
BİRİLERİ HAŞHAŞI FAZLA KAÇIRMIŞ OLABİLİR
Birileri şantaja boyun eğmiş olabilir, birileri tehditlerle sindirilmiş olabilir, birileri de haşhaşı fazla kaçırmış olabilir... Ama biz sonuna kadar bu hukuksuzluğun takipçisi olacak, yılmadan, vazgeçmeden, asla boyun eğmeden ve geri adım atmadan bu çetenin üzerine gideceğiz.
AKŞAMDAN SABAHA DERSENİZ O KADAR KOLAY DEĞİL
Ama tabi bunun akşamdan sabaha derseniz, o kadar kolay değil, 35 yıllık bir sürecin temizliğini yapacaksınız. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz ve kalmayacak.
DEVLETİN KORİDORLARINDAN TEMİZLEYECEĞİZ
Devletin koridorlarından çeteleri nasıl kovduysak, kovuyorsak, o koridorları nasıl temizlediysek, hiç kimsenin şüphesi olmasın adliye koridorlarından da o çeteleri, o şebekeleri kesinlikle temizleyeceğiz.
MUHALEFETE NE MESAJLAR VERDİ? CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ İÇİN NE DEDİ? SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
CHP seçimlere hile karıştırdığı iddiasını gündeme getirerek kendi tabanını oyaladı. MHP seçim sonuçlarını konuşmak yerine Cumhurbaşkanlığı seçimlerini gündeme getirerek... Zaten kampanya boyunca da Cumhurbaşkanlığı seçimlerini konuşmuştu. Şimdi salı günleri şu grup toplantısı olmasa herhalde konuşacak hiç bir şeyi yok. Bunu da 'dostlar alışverişte görsün' anlayışı ile ister istemez gelip bu konuşmaları gelip tabii ki yapıyorlar. BDP'nin aynı şekilde seçim yenilgisini örtmeye çalıştığını görüyoruz.
CHP'DE SORGULAMA BAŞLADI
Yapay gündemler, bu üç muhalefet partisinin de seçimin verdiği mesajlardan köşe bucak kaçmalarına çare olmayacaktır. Bu partiler kendilerini sorgulamazsa, tabanlarına gereken hesabı vermezlerse, er ya da geç bu partiye oy vermiş kardeşlerim parti yönetimlerini sorgulamaya başlayacaktır. Nitekim CHP'de de bu sorgulamanın başladığını görüyoruz. Vatana ihanet içindeki paralel yapıyla işbirliği yapmanın elbette bir bedeli olmalıdır. CHP ve MHP kendi tabanlarına karşı mutlaka bunun hesabını vermelidir, verecektir. Biz ne bu ihaneti ne de bu hainlerle işbirliği yapanları asla unutmayacağız, asla da unutturmayacağız. Bu ihanetin, bu işbirliği ve ittifakın üzerinin örtülmesine de asla göz yummayacağız.
HERKESTEN HELALLEŞME İSTEDİK AMA
Şu ana kadar 12 yıl içerisinde 8 seçime girdik ve her seçimden birinci parti olarak zaferle çıktık. Her seçim sonrasında, başta medya olmak üzere, bizden balkon konuşması yapmamızı, gerilimi düşürmemizi istediler. Hep bunu söylediler. Biz de bunu yaptık, 'büyüklük biz de kalsın' dedik. Her seçim sonrasında gerilimi düşürmek için gereken adımı attık. İşte en son 12 Haziran 2011 seçimlerinin olduğu akşam, yine genel merkezimizde balkona çıktık; 'gün hesaplaşma değil helalleşme günüdür' dedik ve herkesten helalleşme istedik, açtığımız davalardan feragat ettik. Biz bu büyüklüğü, olgunluğu gösterirken, ne CHP'den ne MHP'den ne de BDP'den bu olgunluğu hiç bir zaman göremedik. Biz elimizi uzattık, onlar bize yumrukları ile karşılık verdiler ve kaçtılar. Biz musafaha yapalım istedik, onlar yumruklarını sıktılar. Öyle zamanlar oldu ki 'gidelim partilerinde ziyaret edelim, konuşalım' dedik, o nezaketi bile göstermediler. bizim MHP'den üç kez bizim bu tür talebimiz oldu. Gerilimin tarafı kimdir? İşte bunlar
YANAĞIMIZA TOKAT ATILDIĞI ZAMAN ÖBÜR YANAĞINI UZATANLARDAN DEĞİLİZ
Geçen hafta ben burada bir ifade kullandım, Bahçeli'yle alakalı. Beyefendi rahatsız olmuş. Peki aynı gün grup konuşmasında Bahçeli'nin şahsıma yönelik hakaretlerini, kulakları bunların sağır mıydı, dinlemediler mi? Sen bu ülkenin Başbakanına bu denli hakarette bulunacaksın, bu ülkenin Başbakanı bir buçuk yıldır isminizi ağzına almadı, size hala cevap vermeyecek. Kusura bakmasınlar; biz bir yanağına tokat atıldığı zaman öbür yanağını uzatanlardan değiliz. Bizim kültürümüzde bu yok.
TUZAĞA DÜŞMEYECEĞİZ
Gerilim siyasetini kim üretiyorsa, gerilimi düşürecek olan da odur. Gergin üslup konusunda AK Parti'yi ya da bizi itham edenler, önce gitsinler şöyle aynada kendilerine baksınlar, kendi üsluplarını gözden geçirsinler. Şu anda da yapmak istedikleri bu. Şu anda da gerilim üreterek hem başarısızlıklarını hem beceriksizliklerini gizlemeye çalışılyorlar. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Üretilen yapay gündemler, AK Parti için kurulmuş tuzaktır. Biz bu tuzağa düşmeyeecğiz.
OMURGALI SİYASET
Önümüzde sadece 4 ay var. İlkeli duruşumuzu, omurgalı duruşumuzu muhafaza edeceğiz. Siyaset omurgalı duruş gerektirir. Biz Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de ardından 2015 genel seçimlerine de sukunet içinde tamamen demokratik kültür ve olgunluk içinde gitmesini arzu ediyoruz. Onun için de samimiyet içinde mücadele vereceğiz
Seçimlere 4 ay kala çirkin senaryo yazdılar. Cumhurbaşkanlığı seçimleri hep sancılı oldu. İnşallah Ağustos ayında tarihimizde cumhurbaşkanı halkın oylarıyla ilk kez seçilecek.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Geçmişte olduğu gibi bugün de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir krize dönüştürülmesine, Türkiye ve millete bedeller ödetilmesine biz asla izin vermeyiz. Bu süreci suhuletle götüreceğiz. Ekonomide, demokrasi de en küçük bir riskin oluşmasına mahal vermeden ülkede en küçük bir belirsizlik oluşmasına mahal vermeden bu süreci tamama erdireceğiz.
Seçim yılında ekonomi altüst olurdu, sağa sola herşeyi saçarlardı. İki seçim olacak ekonomi tırmanışta. Niye sağlam basıyoruz. Bazı eksiklerimiz yok mu var. Milletimizi faiz lobisine sömürtmeyeceğiz.
Muhalefetin Türkiye'yi kucaklayacak siyaseti devreye almasını sammiyet bekliyoruz. Bir il hariç yüzde 20'nin altında oy aldığımız il yok.
Biz milletimizi Allah için sevdik bağrımıza bastık. 12 yıl önce hayali kurulamayan hedefleri gercekleştirdik. Türkiye'de var olan sorunları da aşacağız.
TÜRKİYE KAZANACAKSA BİZ KAYBETMEYE RAZIYIZ
Biz her zaman böyle dua ettik. Allahım bizi değil Türkiye'yi zaferle buluştur. Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız. Zafer Türkiye'nin olacaksa biz mağlubiyete razıyız.
TBMM'nin açılışının artık 100. yılına yaklaşırken, iktidarıyla, muhalefetiyle medyasıyla sivil toplum örgütleriyle bizim artık ilk Meclis ruhunu bu topraklara yeniden egemen kılmamız kaçınılmaz bir zarurettir. Makbul ve makbul olmayan vatandaş ayrımı bu ülkeye sağlıklı bir istikamet çizemez birbirlerinin etnik kökenine, mezhebine meşrebine, yaşam tarzına hor gözlerle bakan zümreler, Türkiye'ye barış ve huzur dolu bir istikamet çizemez.