Erdoğan, belediye başkanlarını haşladı
Abone olErdoğan, yanlış tribünlere oynayan belediyecilik anlayışlarıyla İstanbul'un tahrip edildiğini belirterek, ucuz hesaplar yapılmamasını istedi.
Başbakan Erdoğan, yanlış tribünlere oynayan belediyecilik
anlayışlarıyla İstanbul'un tahrip edildiğini belirterek, ucuz
hesaplar yapılmamasını istedi. Erdoğan, ''Eğer bunun faturası
medeniyetlerin uzlaştığı, buluştuğu, adeta bir vuslat kenti olan
İstanbul'u kazanmak uğruna seçimi kaybetmekse, varın kaybedin''
dedi. Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nın Kızılcahamam
Asya Termal Tatil Köyü'nde düzenlediği eğitim toplantısına katıldı.
Başbakan Erdoğan, buradaki konuşmasında, partisinin mahalli
idarelere ve şehir yönetimine bakışıyla ilgili hususları paylaşmak
istediğini söyledi. Mahalli idareler ve belediyelerin bugünün
demokratik anlayışı içinde gittikçe önem kazandığını dile getiren
Erdoğan, mahalli idarelerin, daha demokratik bir yönetim tarzına
ulaşmak ve daha etkin, verimli işleyen bir yönetimi gerçekleştirmek
gibi iki fonksiyonu bulunduğunu kaydetti. Türkiye'de mahalli
idarelerin güçlendirilmesine yönelik çalışmaların uzun süredir
devam ettiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Tarihi zemine
ve yerleşikliğe sahip merkeziyetçi devlet geleneği ve bu geleneğin
ürettiği zihni yapı, idari sistemimizin yeniden yapılandırılması ve
mahalli idarelerin sistem içinde ağırlığının artırılması
istikametindeki gayretlerin bugüne kadar neticeye ulaşmasını
engellemiştir. Bunu son zamanda da çıkarmakta olduğumuz ve
çıkardığımız mahalli idarelerle ilgili yasalarda çok açık ve net
yaşadık. Gerek büyük şehirlerle gerek il özel idarelerle ilgili
yasa, bir de bunları destekleyici mahiyette olan kamu yönetimi
reformu. Bir yerde ciddi bir direnmenin, ciddi engellemelerin
olduğunu gördük. Neler yaptıysak yapmaya da devam ediyorsak bunun
ciddi manada bir tutuculukla bir dirençle karşı karşıya olduğunu
görüyoruz.'' Erdoğan, merkeziyetçi yapı içerisinde mahalli
idarelere hep şüpheyle bakıldığını ifade ederek, mahalli idarelerin
yıllarca merkezin dışındaki uzantıları olarak algılandığını
kaydetti. Başbakan Erdoğan, ''Mahalli idarelere güvensizlik, bana
göre, topluma karşı beslenen güvensizliğin bir yansımasıdır'' dedi.
Merkeziyetçi geleneğin sorunlarının, mahalli idarelere yansıdığını
belirten Erdoğan, mahalli idarelerin olgunlaşmasının bugüne kadar
bir türlü gerçekleşemediğini ifade etti. Erdoğan, merkezin mahalli
idareleri kıskanması gibi mahalli idarelerin de hemşehrilerinin
yönetime katılmasını kıskandığını söyledi. Mahalli idarelerin
bugüne kadar bir ''şehirlilik bilincini'' oluşturamadığını kaydeden
Erdoğan, bugün Türkiye'de bunun bedelinin çok ağır ödendiğini
anlattı. ''Şehre bir medeniyet perspektifinden bakamamışlardır''
diyen Erdoğan, çıkarmak istedikleri yasalarla amaçlarının, hem
merkezi hem de mahalli idarelerin fonksiyonlarını demokratik bir
idarenin gereklerine uygun olarak yeniden düzenlemek olduğunu
bildirdi. Başbakan Erdoğan, mahalli idarelerin, kamu hizmetlerinin
yürütülmesindeki ağırlığının ve öneminin arttığına işaret ederek,
mahalli idarelerin, kendiliğinden demokratik yapılar şeklinde
algılanmaması gerektiğini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Mahalli idarelerin demokratik vasıflarının tezauf etmesi, ancak
demokratik süreçleri işletmeleriyle toplum katılımına imkan veren
mekanizmaları açık tutmalarıyla mümkündür. Bu durum, esaslı bir
zihniyet değişimini gerektirmektedir. Demokratik belediyecilik
anlayışı yanında bir şehre ait ne olursa olsun gerek insan, gerek
kurum ve kuruluşlar noktasında bu bilinci geliştirmemiz
gerekmektedir. Şehri, bütün unsurlarıyla yaşayan canlı bir
organizma gibi görmemiz gerekir. Şehir halkını, yönetim ve karar
sürecinin en üst yönetimi olarak görmediğimiz sürece, demokratik
bir belediyeciliği hayata geçirmemiz mümkün değildir. Onun için
biz, seçim gecesi belediye başkanlarımızın bütün halkı
kucaklayacağı taahhüdünü verdik. Bunun için üç unsura dikkat
etmemiz gerekir: Birincisi halkın katılımını sağlamak, ikincisi o
beldede ilçede 'akil'lerin bir araya gelmesi, üçüncüsü de o
bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının katılımını sağlamak...''
Erdoğan, her şehrin bir ruhu, kimliği olduğunun bilinmesi ve ona
göre davranılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Şehirler medeniyetin aslında gerçek mekanıdır. Medeniyetler
onları var eden şehirlerde hayat bulur. İstanbul'u anlamadan bizim
medeniyetimiz anlaşılabilir mi? İstanbul'u sevmeden bizim
medeniyetimiz sevilebilir mi? İstanbul'a bakmadan medeniyetimizin
kadim değerleri görülebilir mi, hissedilebilir mi? İstanbul bu
ülkenin kalbidir, ruhudur. İstanbul bir dünya şehridir, Türkiye'nin
dünyaya bakan yüzüdür. NATO Zirvesi'ne katılan liderler de bunu
söylediler. İstanbul'un vizyonu, Türkiye'nin vizyonunun da
belirleyicisidir. Rusya'da Moskova, ABD'de New York neyse
Türkiye'de de İstanbul öyledir. Bu yüzden İstanbullu yöneticilerin
sorumluluğu çok büyüktür. İlk akla gelen şehirler İstanbul, Ankara,
İzmir. Bu şehirler bu vizyona sahip mi, sahipti. Ama bu vizyon
kaybettirildi. Yanlış tribünlere oynayan belediyecilik
anlayışlarıyla, İstanbul böyle tahrip edildi. İşte bu gidişi
durdurmalıyız. Efendim işte, 'bu yüzden seçimi kaybederiz'... Ucuz
hesaplar yaparsak yanlış olur. AK Parti bunu da değiştirebilir.
Eğer bunun faturası medeniyetlerin uzlaştığı, buluştuğu adeta bir
vuslat kenti olan İstanbul'u kazanmak uğruna seçimi kaybetmekse
varın kaybedin. Biz olması gerekeni yapmalıyız.'' Başbakan Erdoğan,
yerel yöneticilerin Türkiye siyasetinde kalıcı olmalarının,
İstanbul'da elde edecekleri başarılarla orantılı olduğunu söyledi.
Erdoğan, yerel yöneticilerin belediyeciliği bir rant kapısı olarak
görmemeleri gerektiğini belirterek, burada AK Parti farklılığını
ortaya koymalarını istedi. Erzurum ziyaretinde, Çifte Minareli
Medrese'nin etrafında ''salaş yapılar'' gördüğünü anlatan Erdoğan,
belediye başkanının bu yapıları yıkmak istediğini ancak, bu yapılar
yıkılmasın diye uğraşıldığını kaydetti. Erdoğan, yerel
yöneticilerden, Erzurum Belediye Başkanı'nın yaptığı gibi bu tür
çabalara, söylemlere prim vermemelerini istedi. Toplantı daha
sonra, basına kapalı devam etti.