Erdoğan: Başörtüsü insan hakkıdır
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsü konusunda, din ve vicdan özgürlüğünün gereği neyse sağlanması gerektiğini belirterek, mutabakata dikkat çekti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsü konusunda, din ve
vicdan özgürlüğünün gereği neyse sağlanması gerektiğini belirterek,
"Bu, ağırlığı Hıristiyan olan ülkelerde sağlanmışsa, ağırlığı
Müslüman olan Türkiye’de de konsensüsle başarılmalıdır" dedi.
Başbakan Erdoğan, London Shools of Economics’de "Kültürel
Çeşitlilikte Kadının İnsan Hakları" konulu konferansa katıldı.
Erdoğan, verdiği konferansın ardından katılımcıların sorularını
yanıtladı. Bir soru üzerine Malatya’da meydana gelen olaya değinen
Erdoğan, kadından ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Nimet
Çubukçu’nun İngiltere’de olduğunu ve olayın ardından bazı
eleştiriler geldiğini ifade etti. Çubukçu’nun İngiltere’ye
gelmesinin ardından Türkiye’de bir çocuk yuvasında bir olay tespit
edildiğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu olay, benim
bakanımın buraya geldiği günün olayı değildir. Basının burada
görevini yapması lazım. Basın çok farklı şeylere yer veriyor ama
vermesi gerekeni vermediği gibi bir de hakaret üstüne hakaret
yağdırıyor. Yine kadından, aileden sorumlu bir hanım bakana bunu
yapıyor. İnanıyorum ki bir demoralize durumu var. Bunu yapan nedir?
Medyadır. Medya burada yargısız infaz yapıyor. Benim bakanım kendi
döneminin faturasını değil, geçmişin faturalarını mı ödeyecek?
İnanıyorum ki her gün kapı kapı sosyal kurumları dolaşıyor ve orada
modern yapılaşmanın çocuklarımızı bu çirkin yapılanmadan bugüne
kadar ihmal edilmiş eğitimden nasıl kurtarabilirizin çalışmasını
yaparken böyle bir saldırıya maruz kalıyor. Buraya benim bakanım
niye geldi? İngiltere’deki çalışmaları yerinde izlemek ve
Türkiye’de uygulamak için geldi. Bu çalışmaları yapıp tekrar
Türkiye’ye dönecek. Bana da bunu ilk gün sordu ’döneyim mi’ diye,
ben de ’hayır, çalışmalarına devam ediyorsun’ dedim. Biz devlet
yönetiyoruz. Burada çalışmalar devam ederken, Türkiye’de vekilimiz
var. Devlet bir kurumdur. Devletin kurumları burada bir yanlış
olmuşsa, yanlışın üzerine gider, atılması gereken adımları atar.
Olaya böyle bakmamız gerekiyor. Nimet hanım, Türkiye’ye döndüğü
zaman bu iş düzelecek mi? Düzelecekse tabii ki gitmesi gerekiyor.
Böyle bir şey söz konusu değil ki... Burada yargıyla ilgili
yapılması gerekenler yapılmıştır. Vekil bakan Malatya’ya gitmiştir.
Ne yapılacaksa bunlar yapılmıştır ama bir yargısız infaz, özellikle
medya tarafından başlatılmıştır. Çirkin olan budur. Buraya gelen
medya, kusura bakmayın açık ve net söylüyorum, bu yapılan
toplantıyı ne İngiltere’de ne de Türkiye’de yazacaktır. Kenara
köşeye bir yerlere sıkıştıracaktır. Ben böyle dediğim için belki
yazabilirler. Aksi takdirde yazmazlar. Ne yazık ki bu böyledir.
Yapılan hiçbir güzellik, hayırlı iş pek yer almaz. İfade şudur,
’haber değeri yok’. Artık buna alıştık. Haber değeri yoksa yorum
değeri olsun bari. O da olmaz. Ne yazık ki bu gelişmeler içerisinde
onlarla da olmuyor, onlarsız da olmuyor. Beraber yürüyoruz. Bundan
sonra böyle yürüyeceğiz. Ama biz görevimizi yapacağız. Siyaseti de
böyle görüyorum." BAŞÖRTÜSÜ KONUSU Başbakan Erdoğan, İngiltere
ağırlıklı olarak Hıristiyan ülke olmasına rağmen kamu kurumlarında
başörtülü insanların çalışabildiğini, ancak çoğunluğu Müslüman olan
Türkiye’de kamu kurumlarında başörtülü çalışılamadığını ifade eden
bir katılımcının, bunu insan hakları bağlamında nasıl
değerlendirdiğini sorması üzerine, başörtüsü konusunun bir insan
hakkı olduğunu söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tartışılmaz tabii ki insan hakkıdır. Yani ’din ve vicdan
özgürlüğü’ diyoruz. Din ve vicdan özgürlüğünün gereği neyse
şüphesiz ki sağlanmalıdır. Bu, ağırlığı Hıristiyan olan ülkelerde
sağlanmışsa, ağırlığı Müslüman olan Türkiye’de de konsensüsle
başarılmalıdır, sağlanmalıdır. Biz geldiğimizden beri hep şunu
söyledik; seçim öncesinde de ben söyledim; ’bir toplumsal mutabakat
sağlandığı anda çözüleceğine inanıyorum’ dedim. Bugün de aynısını
söylüyorum. Bu konuda toplumsal mutabakat Tükiye’de vardır.
Mutabakat yüzde 100 değildir ama yüzde itibariyle, daha önce birçok
kurumun yaptığı araştırmalar bu, yüzde 70-80’lerde. Bu konuda
mutabakat vardır. Kurumlar arasında mutabakat var mı derseniz,
parlamento içi siyasi partilerde henüz bir mutabakat oluşmamıştır.
Parlamento içinde bu mutabakat oluştuğu anda parlamentoda bu işi
çözeriz. İnanıyorum ki parlamento dışı kurumlarda da mutabakat
büyük ölçüde vardır. Eğer özgürlükten yanaysak, özgürlükleri
savunuyorsak, o zaman ’özgürlüğün bir kısmını kabul ediyorum’
deyip, ’bir kısmını kabul etmiyorum’ mantığı yanlış bir mantıktır.
Bunu özgürlük tanımı içine sokamazsınız ve insanları olduğu gibi
kabul etmek durumundasınız. Kabul etmiyorsanız, o zaman sizin
değişmez tabularınız vardır. Bu tabuları yıkamadığınız sürece işte
o zaman yine kadın haklarıyla ilgili özgürlüklerde de maalesef bir
yanlış ve eksik yaklaşım tarzı doğar ki ben, buna da doğru
bakmıyorum. İnanıyorum ki Türkiye, bu yanlışını düzeltecektir. Bu
yanlışı da bir an önce aşacaktır çünkü gerilim noktalarından bir
tanesi de maalesef budur. Bunu başardığımız anda el ele
başörtülüsüyle, başı açığıyla herkes yürüdüğü zaman, toplumun
birbirine olan saygısı, sevgisi, dayanışması daha misli olacaktır.
Bizim bu noktada bir endişemiz yok." AK Parti çatısı altında her
ikisinin de var olduğunu dile getiren Erdoğan, başörtülü ve
başörtüsüz arkadaşlarına birbirlerini sevip saymalarını tavsiye
ettiğini söyledi. Bu başarıldığı zaman millete örnek bir toplum
oluşturulacağını kaydeden Erdoğan, bunu başarmanın yolunun buradan
geçtiğini ifade etti.