Erdoğan Atatürkleştiriliyor...

"Sayın Erdoğan'a dokunabilirseniz, Allah'la temas etmiş gibi olursunuz" demek mi istedi?..

Memduh BAYRAKTAROĞLU memduh@internethaber.com


Ak Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, "Sayın Başbakan'a dokunmak ibadettir" dedi...
Ne demek bu?..
Sakın, "Dokunamadığınız bir Tanrı'yı bırakın; dokunabildiğiniz Recep Tayyip Erdoğan isimli tanrının etrafında toplaşın" demek olmasın?..
Ya da...
"Sayın Erdoğan'a dokunabilirseniz, Allah'la temas etmiş gibi olursunuz" demek mi istedi?..
Pekiii...
Ya dokunma imkânı olmayanlar?..

Dostlar!..
Kendinde olmayan birine "Kendine gel!" diyemem ama aklı başında olanlara:
"Kendinize gelin!" diye seslenebilirim..
Çünkü...
O milletvekilinin sözleri Şirk'tir...

Peki...
Sayın Başbakan, kendisini "tanrılaştıran" o milletvekili için bir şey yaptı mı?...
Yanına çağırıp, "kendine gel kardeşim!.. Bu yaptığın Allah'a şirk koşmak, beni Allah'la eşleştirmektir" diyerek azarladı mı?..

Kaç gündür bu konuda susuyor, muhtemel gelişmeleri bekliyorum...
Çünkü...
Başbakan Erdoğan, yalakaları sevmez...
"Ama... " diye bir televizyon gazetecisini örnek verdiğinizi "görür" gibi oluyorum...
İkisini birbirine karıştırmayın...
Biri "strateji gereği yanında görmek istediği bir gazeteci/televizyoncu"...
Diğeri ise "dava arkadaşım" diyeceği bir milletvekili...
Strateji gereği beraber olduğu kimselerin övgüleri de eleştirileri de bir kulağından girer, diğerinden çıkar bir liderin...
Ama...
"Dava arkadaşım" dediği bir kişinin söylediği her söz; övgü ya da yergi önemlidir...


Dostlar!..

“Komutansız ordu işte böyle şehit verir” diyenlerle...
Gölcük depreminde:
"Allah Faşistleri cezalandırdı" diyenler arasında ne fark var?.

Ya da:
"Atatürk, Şeriat hukukunu lağvettiği için Allah tarafından siroz hastalığı ile cezalandırıldı" diyenlerle...
"Atatürk olmasaydı ezan sesi yerine çan sesi dinlerdiniz" diyenlerin birbirlerinden farkı ne?..
Şahsen çok merak ettim de onun için sordum yani...
Başkaca da bir niyetim yok(!)...


 

Aradan şu kadar gün geçti...
Erdoğan, kendisini tanrılaştıran Milletvekiline disiplin cezası verilmesi için bir talepte bulundu mu?..
Ben duymadım...
Eğer yanılıyorsam özür diler, avuçlarım patlayıncaya kadar alkışlarım Başbakan'ı...

Soruyorum:
Sayın Başbakan, Ak Parti Disiplin Kurulu'na başvurup:
"Beni Allah'a eş koşan, bana dokunmanın ibadet olduğunu söyleyen bu müşrik'i partiden kovun"
dedi mi?..
Demediyese neden demedi?..
Sayın Erdoğan da mı "Tanrı" olduğuna inanıyor yoksa?..

Ya da...
Başbakan Erdoğan, bazı kendini bilmezler tarafından Atatürkleştirildiğini görmüyor mu?..
Kemalistler için de Atatürk bir nevi tanrı ("t" küçük harfle) değil mi?..
Çünkü ancak Tanrı'nın; "Söylediği tartışılamaz ve sadece kabul edilir"...
Çünkü sadece Tanrı dokunulamaz, hakkında söz söylenemezdir...

Ve...
Yine soruyorum:
Sayın Başbakan, Atatürk'ün tanrılaştırılmasını anlayışla karşılayabilir mi?..

Bence karşılayamaz, karşılayamamalı da...
Peki...
Tekrar soruyorum:
Kendisini tanrılaştıran o milletvekili Ak Parti'de kalacak mı?..



Devlet kişisel duyguyla yönetilmez!..

Adresime elektronik posta gönderen arkadaşlar hem Hz. Ali'yi çok seviyorlar...
Ama hem de "kişisel kin ve nefreti yüzünden öldürdü" denmesin diye yüzüne tüküren müşriki affetmesini doğru bulmuyorlar...
Yani...
Arkadaşlar, Hz. Ali'den daha dirayetliler(!)..
Kimileri ise "efendim o Hz. Ali... Cumhurbaşkanımızdan onun gibi olmasını beklemek haksızlıktır" diye eleştiriyor bendenizi...

"Peki" diyor, eleştirilerini cevaplayıp kısaca soruyorum:
"Hz Ali doğru mu yapmıştır yanlış mı?"
Cevap vermek yerine, Sayın Abdullah Gül'ün, Org. Güner'i KKK'na atamamakla iyi yaptığını çünkü orgeneralin Hayrunnisa Hanım'ın elini sıkmamakla saygısızlık ettiğini savunuyorlar...
İçlerinde, "O paşa bir vatan hainidir, nasıl olur da Hayrünnisa hanımefendinin elini sıkmaz?" diyenler bile var...


Unutmayınız...


TSK'da müthiş bilgili, becerikli, deneyimli nice komutan; sadece ve sadece eşlerinin başları örtülü diye terfi ettirilmemişti...
Evet evet!...
"Eşlerinin başları örtülü olduğu" için...
Yani...
Nice değerli komutan; teknik yeterlilikleri gözönüne alınarak değil, eşlerinin inançları nedeniyle terfi edilmemiş ve hatta sorgusuz sualsiz ordudan atılmıştı...
Ve bendeniz bunu hep eleştirdim, her zaman da eleştiririm...

Peki...
Bir Hanımefendinin inançları gereği başını örten kumaş parçasını, kocası olan komutanın bilgi ve deneyiminden daha önde tutan zihniyeti eleştireceğim de; eşinin elini; bir komutanın bilgi ve becerisinden daha ön planda tutan bir Cumhurbaşkanı'nı eleştirince mi yanlış yapmış olacağım?..

"İyi ya işte" diyorum...
"Demek ki Sayın Gül, Devleti yönetirken bir komutanın liyakat ya da liyakatsızlığını değil, kişisel öfkesini 'ölçü' olarak kullanmıştır..."
Ve...
Diyorum ki:
"Bu, Devletimiz için bir felâkettir..."

Org. Güner "becerikisiz, başarısız, saygısız" bir komutan olduğu için atanmamış olsaydı KKK'na kim ne diyebilirdi?..
Benim haddim miydi eleştirmek?..
Hele çok sevip saydığım Gül'ü üzmek ister miydim?..

Halen "Org. Sayın Aslan Güner'in KKK komutanı olmasının engellenmesinde dahlim yoktur, haliyle kişisel duygularımın rol oynadığı ileri sürülemez" diye bir açıklama yok...
Ne yani?..
Milyonlarca kişinin okuduğu, günlük ortalama okur sayısı 60 bini bulan bir yazar olarak ciddiye mi alınmıyorum yoksa?..
Yoksa Sayın Gül'ün gözünde; Mimar Sinan'ın sözünü dinlediği o çocuk kadar değerim yok mu?..

Dostlar!...
Org. Güner'in, Sayın Gül'ün eşinin elini sıkması ya da sıkmaması vatandaş ve bir yazar olarak beni değil, tarafları ilgilendirir...
Bir yurttaş ve yazar olarak beni ilgilendiren; Org. Güner'in liyakati ya da liyakatsizliğidir...
Keşke, Harp Okulu Komutanlığına atanacağı yerde, liyakatsizliği nedeniyle emekli edilseydi...
Eğer liyaketsizse...


Hanımefendi
'nin elini sıkan "Vatensever"...

Sıkmayan "Hain"...
Halka bakın, hizaya durun!..

Yok eğer askerliğinden şüphe edilmiyorsa; hakkı teslim edilmeli, Sayın Hayrünnisa Gül Hanımefendi'ye karşı gösterdiği saygısızlık hatırlanmamalıydı bile...

İtiraf ederim ki Sayın Abdullah Gül ve temsil ettiği siyasi görüşten "taraf"ım...
Ama ne Sayın Gül'ün taraftarıyım...
Ne de Sayın Erdoğan'ın...
Hukuk Devletinden yanayım...
Ve öyle kalmaya devam edeceğim...