Erdoğan ancak böyle indirilebilir!
Abone olVatan gazetesi yazarı Can Ataklı, Tunus ve Mısır'daki olayların Türkiye'de yaşanabileceğini yazdı.
İNTERNETHABER.COM- Tunus ve Mısır'ın
ateşi Türkiye'ye sıçrar mı? Kimi çevreler dedikodu kazanını çoktan
kaynatmaya başladı bile. İşte onlardan biri de Vatan gazetesi
yazarı Can Ataklı. Bugünkü yazısında, hükümete diktatörlük imasında
bulundu, benzer rahatsızlıkların Türkiye'de arttığını iddia
etti.
Öğrencilerden sonra işçcilerin de sokağa döküleceğini yazan
Ataklı, DİSK'in yapacağı hükümeti protesto gösterilerine işaret
etti ve 3 Şubat'ın "iktidarın sınav günü" olacağını ilan
etti.
Sözü daha fazla uzatmıyor ve baskı ve korkuyu giderek artırmakla
suçlayan Ataklı'nın çok konuşulacak o yazısına kulak veriyoruz:
Rahatsızlık artıyor
"(...)İktidarın seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte baskı ve korkuyu
artırması, yaşam biçimlerine müdahale etmesi ve “torba yasa” adı
altında bunları yasal hale getirmeye çalışması biriken enerjiyi
aktif hale getirebilir. Özellikle örgütlü çalışanlar, siftah bile
yapamayan esnaf, ürünü para etmeyen çiftçiler patlamaya hazır bomba
gibiler. İktidar herhalde bunu fark etmektedir.
Başbakanı kendi silahıyla vurmak |
Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar, Ataklı'yı
sanki duymuşcasına köşesinden cevap verdi. İktidarı devirmek
isteyenlere sandığı gösteriyor: Erdoğan dünkü konuşmasında cumhurbaşkanlığı,
başbakanlık gibi tüm makamların geçici olduğunu, ölünce imamın bu
makamları hiç hatırlamayıp sadece “er kişi
niyetine” diyerek namaza durduğunu söyleyince hatırladım
bu hikayeyi... |
Şimdilik öğrenciler
İlla Erdoğan’ı devirmek istiyorsanız, bunun yolu yordamı belli. O
da sandık. Başarının anahtarı da sır değil. Daha önce ifade
etmiştim, başbakandan daha çok koşacaksınız. Şimdi şunu ekliyorum:
Dün Denizli’de “ Biz halkın efendisi değil hizmetkarı
olmaya geldik” diyen başbakanı, kendi silahıyla
vurmak.
Toplumda biriken enerjinin uç veren unsuru, sayıları şu anda bini
bile bulmayan öğrenciler. Her fırsatta iktidar aleyhine gösteriler
yapan öğrenciler, her seferinde polisin şiddetli engeliyle
karşılaşıyorlar. Bu şiddetin amacının “öğrenci olaylarına hiçbir
şekilde geçit vermeme” politikasının bir sonucu olduğu görülüyor.
Bu şiddet diğer kitle örgütlerini de korkutuyor.
Herkese ders olsun
Başbakan bir tarafta öğrenci hareketlerini “bazı ideolojilerin
provokasyonu” olarak tanımlarken, diğer taraftan da bu tür
hareketlere girişenlerin sert biçimde engeleneceği mesajını
ileterek, kitle örgütlerine de gözdağı veriyor. İktidarı protesto
etmenin şiddetli bir bedeli olduğunu hatırlatıyor ve müthiş bir
korku salıyor. Güvenlik güçleri ise aldıkları güçle görevini başka
bir şevkle yapıyor.
1 Mayıs’tan sonra ilk kez işçi sendikaları 3 Şubat’ta tekrar
sokaklarda olacak. Meclis’te görüşülen torba yasayı protesto eden
DİSK 3 Şubat günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çevresinde bir
insan zinciri oluşturmayı planlıyor. DİSk’in bu eylemi başarıyla
yapabileceği şüpheli, çünkü iktidarın bu aşamada böylesi bir kitle
gösterisine tahammülü yok.
Sınav günü olacak
Ancak her şeye rağmen 3 Şubat, iktidarın da sınav günü olacaktır.
İşçilerin demokratik tepkisine, iktidarın başka bir tür tepkiyle
karşılık vermeye kalkması herhalde doğru bir tavır olmayacaktır.
Buna karşı, iktidar da seçime giden yolda karizmasında bir yara
açtırmak istemeyecektir. Başbakan son günlerdeki tüm konuşmalarında
bu tavrı ortaya koymakta ne yazık ki."